Ridley Scott'tan süper kahraman filmlerine sinkaflı eleştiri

Ridley Scott, 17 Mayıs 2017'de Hollywood'daki TCL Chinese Theatre'da düzenlenen törende el ve ayak izlerini bırakmıştı (AFP)
Ridley Scott, 17 Mayıs 2017'de Hollywood'daki TCL Chinese Theatre'da düzenlenen törende el ve ayak izlerini bırakmıştı (AFP)
TT

Ridley Scott'tan süper kahraman filmlerine sinkaflı eleştiri

Ridley Scott, 17 Mayıs 2017'de Hollywood'daki TCL Chinese Theatre'da düzenlenen törende el ve ayak izlerini bırakmıştı (AFP)
Ridley Scott, 17 Mayıs 2017'de Hollywood'daki TCL Chinese Theatre'da düzenlenen törende el ve ayak izlerini bırakmıştı (AFP)

Yakın zamanda Son Düello (The Last Duel) ve Gucci Ailesi (House of Gucci) filmlerine imza atan Britanyalı ünlü yönetmen Ridley Scott süper kahraman filmlerini sıkıcı bulduğunu ve bu yapımların senaryolarının kötü olduğunu söyledi. 
Deadline'a verdiği röportajda Scott süper kahraman filmlerinin neredeyse sadece görsel efektlere dayandığını belirtti. 
Kendi filmlerindeki karakterlerin eylemlerinin ön plana çıktığını ifade eden yönetmen şöyle konuştu:
"Neredeyse her zaman en iyi filmler, karakterler tarafından yönlendirilir ve eğer isterseniz bundan sonra süper kahramanlara gelelim çünkü onları ezeceğim. Bu lanet filmler b** gibi sıkıcı. Senaryoları da bir s***** benzemiyor."
Scott eleştirisinin ardından iyi senaryolu filmlere kendi yapımlarını örnek gösterdi:
"Sanırım senaryosu harika yazılmış üç süper kahraman filmi yaptım. Biri Sigourney Weaver'la yaptığımız Yaratık (Alien). Bir diğeri lanet Gladyatör (Gladiator), diğeri de Harrison Ford'la çektiğimiz. Bunlar süper kahraman filmleri. Öyleyse neden süper kahraman filmlerinin daha iyi hikayeleri yok? Üzgünüm, raydan çıktım fakat demek istediğim, hadi ama. Çoğunlukla özel efektlerle kurtarılıyorlar ve paranız varsa özel efektlerle çalışan herkes için bu sıkıcı hale geliyor."
Ünlü yönetmenin işaret ettiği gibi Harrison Ford'un başrolünde yer aldığı Bıçak Sırtı (Blade Runner) sinema tarihinde iz bırakan filmler arasında yer alıyor. 
Ridley Scott'tan önce Martin Scorsese ve Francis Ford Coppola gibi yönetmenler özellikle Marvel filmlerini eleştirmiş ve 2019'da ciddi bir tartışma başlatmıştı. 
Scott'ın yönetmenliğini yaptığı Son Düello, 15 Ekim'de vizyona girmişti. Merakla beklenen Gucci Ailesi'yse 26 Kasım'da sinemaseverlerle buluşacak. 
Independent Türkçe, Deadline, Screen Rant



Dişlerin neden hassas olduğu ortaya çıktı: 465 milyon yıl önce yaşayan balıkların zırhından evrimleşmiş

Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)
Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)
TT

Dişlerin neden hassas olduğu ortaya çıktı: 465 milyon yıl önce yaşayan balıkların zırhından evrimleşmiş

Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)
Kedi köpekbalığıgiller familyasındaki bir hayvanın derisindeki diş benzeri dentiküllerin sinir sistemine bağlı olması, duyusal amaç taşıdıklarını gösteriyor (Yara Haridy)

Dişlerin hassas olmasının nedeninin, yaklaşık 465 milyon yıl önce yaşayan balıkların vücudunu saran bir tür zırhtan evrimleşmesi olduğu bulundu. 

İnsanlar ve diğer hayvanların dişleri mineyle kaplı ancak soğuk bir içeceği veya ağrıyı algılayan kısma dentin adı veriliyor. Dişin iç tabakası olan dentin, sinirlere duyusal bilgi taşımaktan sorumlu. 

Bilim insanları uzun zamandır dişin evrimsel kökenini saptamaya çalışıyor. Ortaya atılan teorilerden birine göre diş, milyonlarca yıl önce yaşayan balıkların zırhlı dış iskeletlerindeki çıkıntılardan evrimleşmiş olabilir. Ancak odontod adı verilen bu yapıların gerçek işlevi bilinmiyordu.

Bulguları önde gelen hakemli dergi Nature'da dün (21 Mayıs) yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, başka bir soruya cevap ararken bu gizemi aydınlattı. Odontodun dentin içerdiğine dair işaretler tespit eden araştırmacılar, balıkların bu sayede çevrelerini algıladığını düşünüyor.

Chicago Üniversitesi'nden Dr. Yara Haridy, fosil kayıtlarındaki en eski omurgalı canlıyı ararken 541 milyon ila 443 milyon yıla ait örnekleri bilgisayarlı tomografiyle inceledi. 

Bilim insanları, en eski balık olduğu düşünülen Anatolepis heintzi adlı türü analiz ederken, dış iskeletinde çok sayıda gözenek olduğunu fark etti. Bu gözenekler dentin gibi görünen bir maddeyle doluydu. 

Daha sonra örneği diğer türlerin fosilleri ve hâlâ yaşayan yengeç, salyangoz ve balıklarla karşılaştırdılar. Bu analizin sonucunda A. heintzi'nin gözeneklerinin, eklembacaklılarda görülen sensila adlı duyu organlarına daha çok benzediği ortaya çıktı. 

Araştırmacılar bu nedenle A. heintzi'nin omurgalı bir balık değil, omurgasız bir eklembacaklı olduğu sonucuna vardı. 

Yengeç, akrep ve örümcek gibi günümüz eklembacaklılarında sensila, sıcaklık, titreşim ve hatta koku algılamada kullanılıyor.

Dr. Haridy, bazı modern balıklarda odontodlar olduğunu, köpekbalıkları ve bazı yayıngillerinse derilerinin zımpara kağıdı gibi hissedilmesine neden olan dentikül adlı küçük yapılarla kaplı olduğunu söylüyor.

Bilim insanları modern türlerdeki bu yapılar, A. heintzi'deki sensila ve 465 milyon yıl önce yaşayan balıklardaki odontod arasında çarpıcı benzerlikler tespit etti. Dr. Haridy eski balık türlerindeki duyusal organın işlevini şöyle açıklıyor:

Bu hassas dokularla kaplı olduğu için belki bir şeye çarptığında basıncı hissedebiliyordu ya da suyun çok soğuduğunu ve başka bir yerde yüzmesi gerektiğini algılıyordu.

Ekip ayrıca avlanma riskinin yüksek olduğu bir ortamda yaşayan bu balıkların tehlikeden kaçınmak için bu duyusal yapılara ihtiyaç duyduğunu düşünüyor.

Bulgular dış iskeletteki bu duyusal yapıların omurgalı ve omurgasızlarda ayrı ayrı geliştiğine ve insanlarla hayvanlardaki dişlerin buradan evrimleştiğine işaret ediyor.

Dr. Haridy "Omurgalılar ve eklembacaklılardaki sert kısımların ayrı ayrı evrimleştirdiğini biliyorduk ve şaşırtıcı bir şekilde sert iskeletlerine entegre edilmiş benzer duyusal mekanizmaları da bağımsız olarak geliştirmişler" ifadelerini kullanıyor. 

Araştırmacılar zaman içinde balıklarda çene geliştiğini ve ağızlarının yakınında sivri yapılara sahip olmanın avantaj sağladığını söylüyor.

Dr. Haridy "Yavaş yavaş çeneli bazı balıkların ağzının kenarında sivri odontodlar oluştu ve nihayetinde bazıları doğrudan ağzın içinde gelişti" diyerek ekliyor:

Diş ağrısı aslında balık atalarımızın hayatta kalmasını sağlamış olabilecek eski bir duyusal özellik!

Independent Türkçe, Science Alert, CNN, Live Science, Nature