Mısır’dan Afrika’da ‘terörün finans’ kaynaklarını kurutma çağrısı

Barış ve Güvenlik Konseyi oturumu sırasında Samih Şukri
Barış ve Güvenlik Konseyi oturumu sırasında Samih Şukri
TT

Mısır’dan Afrika’da ‘terörün finans’ kaynaklarını kurutma çağrısı

Barış ve Güvenlik Konseyi oturumu sırasında Samih Şukri
Barış ve Güvenlik Konseyi oturumu sırasında Samih Şukri

Mısır, Afrika Birliği (AfB) Barış ve Güvenlik Konseyi'nin Pazartesi günü düzenlenen online oturumunda Afrika kıtası ülkelerini kıtadaki terör örgütlerinin finans kaynaklarını kurutma yönünde ciddi nitelikte işbirliğinde bulunmaya davet etti.
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri başkanlığında Afrika kıtasında terörizm ve şiddetli radikallikle mücadele hususlarının ele alındığı toplantıya, Afrika Güvenlik Konseyi üye ülkelerinden bakanlar, Afrika Terörizme dair Çalışma ve Araştırmalar Merkezi (Cezayir merkezli) başta olmak üzere kıtadaki ilgili kurumlardan, Afrika Birliği Komisyonu ve Birleşmiş Milletler’den temsilciler katıldı.
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, terör finansörlüğü ve sınır ötesi fon aktarma, organize suç gruplarıyla ilişki kurma gibi diğer mali suç türlerindeki artışı ele alma yönünde Afrika ülkeleri ile bölgesel, kıtasal ve uluslararası kuruluşlar arasında acil ve ciddi işbirliğine duyulan ihtiyacı vurguladı.
Afrika Barış ve Güvenlik Konseyi, Mısır’ın Kasım ayı başkanlığının çalışma programı çerçevesinde, oturumu radikal ideoloji ve terör finansörlüğü ile mücadeleye ayırdı.
Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Şukri, terörizm finansörlüğü ile mücadelede Mısır'ın benimsediği kapsamlı yasal çerçevenin terörist grupların Mısır topraklarındaki faaliyetlerini baltalamaya katkıda bulunduğunu vurguladı. Afrika kıtasının terörün her türlüsünü ortadan kaldırma gibi bir mesele ile karşı karşıya olduğunu hatırlatan Şukri, daha güvenli ve istikrarlı bir Afrika inşa etme yolunda bu konuda Afrika ülkeleri arasında vizyon alışverişini ve ortak koordinasyonu yoğunlaştırma çağrısında bulundu.
Afrika Birliği'ndeki meslektaşlarını ‘terörle mücadeleye ilişkin Cezayir'in öne sürdüğü yeni vizyona katılmaya’ çağıran Cezayir Dışişleri Bakanı Ramtan Lamamra ise bu vizyonun terör belasının finansör kaynaklarını kurutmayı amaçladığını vurguladı. Dışişleri Bakanlığı, dün, Lamamra'nın AfB Barış ve Güvenlik Konseyi'nin bakanlar toplantısındaki konuşmasının içeriğini yayınladı. Nitekim terörle mücadeledeki söz konusu vizyon, ortak Afrika eyleminin çeşitli mekanizmalarına adaptasyonu ve daha fazla ivme kazandırmayı amaçlıyor.
Terörizmin temel nedenlerini ele almayı amaçlayan kapsamlı ve entegre bir yaklaşım formüle etme ve benimseme ihtiyacına değinen Lamamra, “Cezayir'in terörle mücadele konusundaki yeni vizyonu, terörizm ve şiddet içeren radikallikle mücadele alanındaki deneyimlerinden çıkarılan derslerden yola çıkıyor” ifadelerine başvurdu. Böylece Cezayir'in radikallikle mücadelede başarılı bir model olarak gördüğü, 1993’te patlak veren terörist gruplarla mücadeleyi durdurma yönünde çıkardığı şu üç yasaya işaret etmiş oldu: 1995 tarihli Rahmet Yasası, 1999 tarihli Sivil Uyum Yasası ve 2006 tarihli Ulusal Uzlaşma Yasası. Bu yasaların kendilerini kapsadığı silahlı İslami topluluklar, bu yasaları savaşta daha güçlü kısım tarafından dayatılan bir emrivaki olarak görüyor.
Lamamra söz konusu açıklamalarında, Afrika ülkelerinin radikallikle mücadeledeki ortak çabalarının koordinatörü konumundaki Cezayir'in yürüttüğü koordinasyona, işbirliğini güçlendirme isteğine ve bilhassa Sahel ve sahra bölgelerindeki ülkelerin kapasitelerini desteklemeyi amaçlayan katkılarına övgüde bulundu.
Cezayir Devlet Başkanı Abdulmecid Tebbun, Eylül ayı başlarında, Afrika'da radikallikle mücadele koordinatörlüğü görevi icrasında Afrika Birliği Dönem Başkanı Felix Tshisekedi’ye önerilerde bulunmuştu. Lamamra'nın iki ay önce düzenlenen Nijer ziyareti sırasında ifade ettiğine göre bu öneriler, kıtadaki kurumların çalışmalarını teşvik etmeyi, başta Sahel ve sahra bölgeleri olmak üzere Afrika'da artan terör tehdidine karşı koyma ve bu yönde ülkede verilen kurban sayısındaki artışı durdurma yönünde AfB tarafından kurulan mekanizmaları güçlendirmeyi amaçlıyor.
Cezayirliler, terörün coğrafi açıdan yayılımı ve Afrika halklarına yönelik artan tehlikesi gibi terörle mücadelede yeni bir vizyonun formüle edilmesini zorunlu kılan nedenler olduğunu, kıta ülkelerinin bu yönde başarılı olan ülkelerin kurduğu dengeye güvenerek ortak çabaları artırması gerektiğini düşünüyor. Kendi ifadelerine göre ülkelerini kuzey Mali ve Libya sınırından gelen terör tehdidine karşı Mağrip ve Sahel bölgesindeki en savunmasız ülke olarak gören Cezayirliler, 1993'teki mali krizin ve 2011'de Libya krizinin patlak vermesi sonrasında çok sayıda silah ve radikalin Cezayir topraklarına sızdığını söylüyor.



Gazze ateşkesi: Philadelphia Koridoru 2 ile ilgili anlaşmazlıklar arabulucuların çabalarını zorlaştırıyor

Dün Gazze şehrinde yıkımın ortasında yükselen duman (Reuters)
Dün Gazze şehrinde yıkımın ortasında yükselen duman (Reuters)
TT

Gazze ateşkesi: Philadelphia Koridoru 2 ile ilgili anlaşmazlıklar arabulucuların çabalarını zorlaştırıyor

Dün Gazze şehrinde yıkımın ortasında yükselen duman (Reuters)
Dün Gazze şehrinde yıkımın ortasında yükselen duman (Reuters)

ABD-İsrail görüşmelerinde Hamas ile İsrail arasında anlaşmazlık konusu ‘tek nokta’ olan, İsrail'in Mısır sınırı yakınlarındaki stratejik bir bölgenin kontrolünü ele geçirmesi ve Kahire'nin bunu reddetmesi konuşuluyor.

Mısırlı ve Filistinli kaynaklar, Katar’ın başkenti Doha'da devam eden ateşkes görüşmelerinde ‘taraflar arasında uçurumlar’ ve ‘İsrail'in inatçılığı’ olduğunu vurguladılar.

İsrail basını, müzakere masasında bir ‘kriz’ olduğu yönünde sızıntıları aktarırken özellikle Mısır'ın, arabulucuların anlaşmaya varmak için çabalarını desteklemek üzere uluslararası toplumun ve Avrupa ülkelerinin arabulucu rolü almasını talep etmesi ve Katar heyetinin ABD'de bulunması bu sızıntılara neden oluyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, İsrail'in Mısır sınırı yakınlarındaki bölgelerden, özellikle de ‘Philadelphia Koridoru 1 ve Philadelphia Koridoru 2’ bölgelerinden çekilmemeyi sürdürmesi halinde müzakerelerin çıkmaza girebileceğini düşünüyor.

gthy
Salı günü Gazze'nin güneyindeki Morag Ekseni’nde seyir halindeki İsrail askeri araçları (AP)

Mısır, geçtiğimiz yıl sınırlarına yakın olan Philadelphia (Salahaddin) Koridoru’nun İsrail tarafından yeniden işgal edilmesini reddetmiş ve iki taraf arasında bu konuda gerginlikler yaşanırken derhal geri çekilmesini talep etmişti. Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçtiğimiz nisan ayında, ‘Philadelphia Koridoru 2’ olarak nitelendirdiği, Han Yunus’un hemen güneyinde uzanan bir askeri yol olan Morag Ekseni’nin kontrol altına alınması gerektiğini ve bu koridorun işgal edilmesinin Filistin'in Refah bölgesini Gazze Şeridi'nden ayırmaya imkan vereceğini açıklamıştı.

"Stratejik riskler"

Dün Şarku’l Avsat’a konuşan Mısırlı bir kaynak, Kahire'nin İsrail'in Philadelphia Koridoru veya Morag Ekseni gibi bölgelerden çekilmesinin önemine ilişkin tutumunun sarsılmaz olduğunu ve ‘Filistinlileri Refah'ta toplama gibi, bölgedeki istikrarı bozacak ve onların zorla yerlerinden edilmesine yol açacak başka planlar dayatılmasının kesinlikle kabul edilemez’ olduğunu belirtti.

Doha’daki mevcut müzakerelerin ‘gizli’ olduğunu ve ABD ve İsrail çevrelerinde yayılan söylentilerin aksine, müzakerelerin sona ermiş ve çıkmaza girmiş olabileceğini düşünen kaynak, buna karşın ABD’nin baskısıyla İsrail'in tutumunun değişmesi halinde bu durumun değişebileceğini belirtiyor.

fvbfrg
Dün Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Gazze şehrinde İsrail'in saldırısının ardından dumanların yükseldiği görüntü (AFP)

Filistinli bir kaynak, Morag Ekseni’nin müzakere belgesinde kalan veya temel sorun olmadığını, işgalci İsrail’in geri çekileceği bölgeler konusunda bir anlaşmaya varılması ve uluslararası toplum ile Birleşmiş Milletler (BM) kurumlarının insani yardımları ulaştırma rolünün yeniden aktif hale getirilmesi gerektiğini, bunun da Washington'ın işgalci İsrail’e karşı ciddi bir tutum sergilemesi ve anlaşmayı engellememesi veya başarısızlığa uğratmaması için baskı yapması halinde gerçekleşebileceğini’ belirtti.

Dün Şarku’l Avsat’a konuşan kaynak, Mısır’ın İsrail’in önerisini reddettiği ve bu konuda net bir tavır sergilediğini belirterek, Kahire’nin İsrail’in Refah bölgesindeki işgalinin Mısır'ın ulusal güvenliği için doğrudan bir tehdit oluşturduğunun ve Morag Ekseni gibi sınır şeridine yakın bölgelere düzensiz bir şekilde çekilmenin gelecekte ciddi gerginliklere yol açabilecek stratejik riskler barındırdığının farkında olduğunu da sözlerine ekledi.

Öte yandan İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth, başlıca anlaşmazlık noktasının İsrail'in Morag Eksenini kontrol altında tutma planıyla ilgili olduğunu aktardı. Gazete  bu konuyla ilgili olarak İsrail’de, rehinelerin serbest bırakılmasını geciktirebileceğini düşünenler ile İsrail'in, yerinden edilmiş kişileri Hamas üyelerinden ayırmak için bir şehir inşa etme girişimleri çerçevesinde bunun hayati önem taşıdığını düşünenler arasında görüş ayrılığı olduğunu bildirdi.

bgy
Dün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Nasır Hastanesi önünde cenaze töreni düzenleyen Filistinliler (AFP)

Öte yandan İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz pazartesi günü yaptığı açıklamada, bakanlığın Refah bölgesinde en az 600 bin Filistinliyi kabul etmek üzere yeni bir insani bölge kuracağını ve bu bölgenin Hamas’tan arındırılmış olacağını söyledi.

‘ABD baskısı’ kartı

Eski Mısır Dışişleri Bakanı ve Mısır Dışişleri Konseyi Başkanı Büyükelçi Muhammed Urabi, İsrail'in Mısır için kabul edilemez olan sınırlarda kalma gibi tutumunu değiştirmediği sürece ateşkes için bir fırsat olduğunu düşünmüyor. Masada birtakım zorluklar olduğunu ve anlaşma için son şansın giderek azaldığını belirten Büyükelçi Urabi, İsrail'in anlaşmayı kabul etmek için henüz ciddi bir adım atmadığını vurguladı.

Hamas konusunda uzman Filistinli siyasi analist İbrahim el-Medhun, İsrail'in çekilmeyi engellemeye ve uluslararası kuruluşların çalışmalarını aksatmaya çalıştığını belirterek, “İsrail'in Gazze'nin güneyinden ve doğusundan çekilmeme konusundaki ısrarı, zorla yerinden etme planının hâlâ geçerli olduğu yönündeki endişeleri güçlendiriyor ve bu da gerçek bir sükunet veya kapsamlı bir siyasi çözüm için gösterilen çabaları baltalıyor” dedi.

dfrgt
Dün Gazze şehrinin batısındaki Şati Mülteci Kampı’nda İsrail'in saldırısının yol açtığı yıkıma derin düşüncelerle bakan Filistinli bir genç (AFP)

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal ise İsrail'in Morag Ekseni’nde kalma ısrarının arabulucuların çabalarını zorlaştırdığını ve İsrail'in yerinden etme planını sürdürme niyetini ortaya koyduğunu belirtti. Mısır'ın ‘ulusal güvenliğine tehdit oluşturduğu için bunu kabul etmeyeceğini’ ifade eden Nazzal, “Ancak genel olarak, ABD’nin Netanyahu üzerindeki baskısı, onun bu eksende güçlerini azaltmasına ve geçici bir anlaşmaya varmaya yöneltebilir” şeklinde konuştu.

Avrupa Birliği'nin rolü

İsrail’in ateşkes ve esir takası anlaşmasını tehdit eden bu hamleleri devam ederken Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot ve ve Hollanda Dışişleri Bakanı Kasper Veldkamp ile dün Gazze'de ateşkese ilişkin müzakerelere dair son gelişmeleri, uluslararası toplumun sorumluluklarını yerine getirmesi ihtiyacını ve ateşkes çabalarını destekleme konusunda Avrupa Birliği'nin (AB) rolünün önemini görüştü.

Yedioth Ahronoth gazetesi, Katar heyetinin bu hafta Washington'a giderek ABD yönetiminin üst düzey yetkilileriyle görüşmelerde bulunduğunu, Başkan Donald Trump'ın ise salı günü İsrail Başbakanı Netanyahu ile Beyaz Saray'da ikinci kez bir araya gelerek ‘Gazze konusunda azami baskı uygulamak’ için görüşmelerde bulunduğunu bildirdi.

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar dün düzenlediği basın toplantısında,İsrail'in ‘Gazze'de ateşkes sağlanması konusunda ciddi olduğunu ve bunun gerçekleştirilebilir bir hedef olduğunu’ vurguladı. Sa’ar, “Geçici bir ateşkes sağlanırsa, kalıcı bir ateşkes için müzakerelere başlayacağız” dedi.

İsrail ve ABD'nin anlaşmayı desteklemesinin ‘gerçekte hiçbir karşılığı olmadığını’ düşünen Urubi, “Washington İsrail’e baskı yapmadığı sürece, ateşkes anlaşması olmayacak ve bu da İsrail’in bölgede barışı engellemeden veya geciktirmeden gerçek bir yol izlemesini sağlayacak. Mısır’ın şu anki girişimleri akıllıca ve sorumluluk sahibidir ve arabulucuların çabalarına uluslararası ve Avrupa desteği sağlamak ve bölgede istikrarı sağlamak amacıyla yapılıyor” değerlendirmesinde bulundu.

Öte yandan Medhun’a göre İsrail'in bu yaklaşımını sürdürmesi, daha fazla tırmanışa ve 60 günlük sınırlı bir ateşkes fikrinin önünü açacak, ancak nihai bir çözüm getirmeyecek. Medhun, böyle bir durumun ise Filistinliler tarafından kabul edilmeyeceğinin altını çizdi.

Nazzal ise, anlaşmanın açıklanmasının ardından ABD'nin baskısıyla ‘İsrail'in, Hamas’ın çok sayıda rehineyi serbest bırakmasının ardından bölgeyi yeniden savaşa sürükleyecek mayınlar döşeyeceğini’ öngörüyor.