Hint filmi Jai Bhim'in IMDb puanı Esaretin Bedeli ve Baba'yı geride bıraktı

"Hikayesi olağanüstü bir gücü ve daha da önemlisi, insan haklarının değerini anlatıyor"

2 Kasım'da vizyona giren filmin başrol oyuncusu Suriya Sivakumar, "Jai Bhim'in hikayesi olağanüstü bir gücü ve daha da önemlisi, insan haklarının değerini anlatıyor" dedi (Amazon Prime Video)
2 Kasım'da vizyona giren filmin başrol oyuncusu Suriya Sivakumar, "Jai Bhim'in hikayesi olağanüstü bir gücü ve daha da önemlisi, insan haklarının değerini anlatıyor" dedi (Amazon Prime Video)
TT

Hint filmi Jai Bhim'in IMDb puanı Esaretin Bedeli ve Baba'yı geride bıraktı

2 Kasım'da vizyona giren filmin başrol oyuncusu Suriya Sivakumar, "Jai Bhim'in hikayesi olağanüstü bir gücü ve daha da önemlisi, insan haklarının değerini anlatıyor" dedi (Amazon Prime Video)
2 Kasım'da vizyona giren filmin başrol oyuncusu Suriya Sivakumar, "Jai Bhim'in hikayesi olağanüstü bir gücü ve daha da önemlisi, insan haklarının değerini anlatıyor" dedi (Amazon Prime Video)

Hindistan'daki kast sisteminde yaşanan çatışmaların konu edildiği Jai Bhim adlı film, IMDb'de Baba (The Godfather) ve Esaretin Bedeli (The Shawshank Redemption) gibi ünlü filmlerden yüksek oy aldı.
Amazon'un alt kuruluşlarından biri olan; film, dizi, televizyon programı, video oyunu ve internet içeriklerine dair bilgiler barındıran veri tabanı IMDb'de 10 üzerinden 9,6 puan alan filmde, ülkedeki kast sisteminde en alt tabakada yer alan Dalitlere yönelik baskılar anlatılıyor.
Tamilce yapım, 9,2 puan alan Francis Ford Coppola'nın kült yapımı Baba'yı ve başrollerini Tim Tobbins'le Morgan Freeman'ın paylaştığı 9,3 puan alan Esaretin Bedeli filmlerini IMDb'de geçti.
"Yaşasın Bhim" anlamına gelen filmin adı, Hindistan Anayasası'nı hazırlamakla görevlendirilen Dalit akademisyen ve siyaset bilimci Bhimrao Ramji Ambedkar'ın destekçilerinin popüler hale getirdiği slogana gönderme yapıyor.
Film, hırsızlık yaptığı gerekçesiyle polis tarafından tutuklanan ve hakkında dava açılan Rajakannu'yla (K. Manikandan), eşi Senggeni'nin (Lijo Mol Jose) yardım talebi üzerine onu savunmak için mahkemeye çıkan insan hakları avukatı Chandru'nun (Suriya Sivakumar) hikayesini anlatıyor.
T.J. Gnanavel'in yönettiği filmdeki Chandru karakteri, yaşamı boyunca mahkemelerde kast sistemi ayrımcılığına karşı katıldığı davalarla ünlenen emekli yargıç K. Chandru'dan ilham alınarak hazırlandı.
K. Chandru'nun 1993'te katıldığı gerçek bir davanın anlatıldığı filmin çekim, senaryo yazımı ve post-prodüksiyon süreçlerinde yargıç da yönetmenle birlikte çalıştı.
Filmde yaklaşık bir yılda tamamlanmış gibi anlatılsa bile gerçek dava aslında 10 yıldan fazla sürmüştü.
Öte yandan Jai Bhim, IMDb'de verilen oyların daha farklı bir algoritmayla değerlendirildiği Top 250 listesinde 106. sırada.

Independent Türkçe, BBC, The News Minute



Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
TT

Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)

Arkeologlar, Avustralya'nın Mavi Dağlar bölgesindeki bir mağarada Son Buzul Çağı'na ait nadir eserler ortaya çıkararak kıtanın ilk insanlarının, bir zamanlar bu engebeli dağlarda yaşadığına dair kesin kanıtlar buldu.

İlk Milletler topluluğu üyeleriyle birlikte çalışan araştırmacılar, Sidney'nin batısında yaklaşık 1073 metre yükseklikte yer alan buz gibi bir bölge olan Dargan Sığınağı'nın 20 bin yıl önce ilk insanlar tarafından yerleşim yeri olarak kullanıldığını keşfetti.

Hakemli dergi Nature Human Behaviour'da yayımlanan bulgular, Avustralya'da 700 metrenin üzerindeki bir rakımda yerleşim olduğuna dair bugüne kadarki en eski kanıtı sunuyor.

Bulgular, Mavi Dağlar'ın Son Buzul Çağı'nda yerleşime elverişsiz olduğu yönündeki önceki inanışları tersine çevirirken bu tür buzlu arazilerin, erken insan göçüne engel teşkil etmemiş olabileceğine işaret ediyor.

Araştırma, erken dönem Avustralya yerlilerinin bu elverişsiz koşullara uyum sağlamalarını sağlayan yaratıcılıkları hakkında da yeni soruları gündeme getiriyor.

Son Buzul Çağı'ndaki soğuk hava koşulları Mavi Dağlar'ın 600 metre yukarısındaki üst kesimlere kadar uzanmıştı, sıcaklıklar bugünkünden en az 8,2 derece daha düşüktü ve bitki örtüsü modern zamanlara göre çok daha seyrekti.

Bilim insanları Buzul Çağı'nda bu bölgede odun kaynaklarının kıt olabileceğini ve su kaynaklarının kış boyunca donmuş olabileceğini söylüyor.

Sidney Üniversitesi'nden arkeolog Wayne Brennan, "Şimdiye kadar, Avustralya'nın yüksek kesimlerinin Son Buzul Çağı'nda yaşanması çok zor yerler olduğunu düşünüyorduk" diyor.

Dr. Brennan şu ifadeleri kullanıyor: 

Yine de araştırmalarımız bu zorlu koşullara rağmen insanların, ağaç sınırının yaklaşık 400 metre üzerindeki bu yüksek rakımlı arazide yaşadığını ve buradan geçtiğini gösteriyor.

Arkeologlar mağara alanındaki son kazılarda ocak kalıntıları da dahil, Son Buzul Çağı'na ait yaklaşık 700 eser ortaya çıkardı.

Araştırmacılar bunların çoğunun Avustralya'nın ilk insanları tarafından muhtemelen kesme veya kazıma için kullanılan tarih öncesi aletler olduğunu söylüyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Philip Piper "Dargan Mağarası'nın son 20 bin yılını kapsayan bu kadar sağlam bir kronolojiyi oluşturmamızı sağlayan, eserlerin mükemmel bir şekilde korunmasıydı" diyor.

Gün yüzüne çıkarılan kil taşından aletlerin çoğu yerel üretimdi ancak bir tanesi Dargan Sığınağı'ndan yaklaşık 50 km uzaklıktaki Jenolan Mağaraları bölgesinden gelmiş gibi görünüyor. Bu da eski insanların kuzey ve güney arasında yolculuk yaptığına işaret ediyor.

ghtyju

Araştırmacılar, Mavi Dağlar silsilesi, bitki ve hayvan çeşitliliğiyle tanınan bir UNESCO Dünya Mirası alanı olmasına rağmen, yerli halkın kültürel mirasını korumak için hiçbir önlem alınmadığını söylüyor.

Çalışmanın yazarı ve Darug kadını Leanne Watson Redpath, "Halkımız binlerce yıl boyunca Mavi Dağlar'da yürüdü, yaşadı ve gelişti ve mağaranın orada olduğunu biliyorduk" diyor.

Mağara sadece bir şeyler paylaşmak, hikaye anlatmak ve hayatta kalmak için burayı bir buluşma yeri olarak kullanan atalarımızla somut bir bağ değil, aynı zamanda kültürel kimliğimizin bir parçası. Tüm Avustralyalıların yararı için mirasımıza saygı göstermeli ve onu korumalıyız.

Bilim insanları Son Buzul Çağı'nda bu dağlara hangi ilk insanların ulaştığına henüz emin değil.

Birden fazla yerli grubun bu bölgeyle bağlantılı olabileceğinden şüpheleniyorlar.

Dr. Brennan, "Geleneksel bilgimizle bilimsel araştırmaları birleştirerek tarihimizin bu paha biçilmez mahzenlerini gelecek nesiller için koruyabileceğimizi umuyoruz" diyor.

Independent Türkçe