Tunus’ta Özgür Anayasa Partisi’nden erken seçim çağrısı

Yetkililerin Müslüman Kardeşler’den hesap sormadaki başarısızlığına karşı oturma eylemi düzenlenmesi planlanıyor.

Tunus İşçi Sendikası Başkanı Nureddin et-Tabbubi. (Reuters)
Tunus İşçi Sendikası Başkanı Nureddin et-Tabbubi. (Reuters)
TT

Tunus’ta Özgür Anayasa Partisi’nden erken seçim çağrısı

Tunus İşçi Sendikası Başkanı Nureddin et-Tabbubi. (Reuters)
Tunus İşçi Sendikası Başkanı Nureddin et-Tabbubi. (Reuters)

Tunus’ta Abir Musa liderliğindeki Özgür Anayasa Partisi (liberal muhalif), Tunuslu yetkilileri ‘halkın, 25 Temmuz yürüyüşleri sırasında ortaya koydukları parlamentoyu feshetme talebini’ görmezden gelmekle itham etti. Musa, Cumhurbaşkanı Kays Said’i de ülkenin yaklaşık dört aydır tanık olduğu, anayasal kurumlar ile ilgili yaşanan krizi aşmak için  ‘parlamentoyu feshetmeye ve kısa sürede erken seçim çağrısı yapmaya’ çağırdı.
Söz konusu çağrı, Nahda Hareketi’nin yanı sıra Demokratik Akım Partisi, Tekettül (Emek ve Özgürlük için Demokrasi Bloğu) Partisi ve Cumhuriyetçi Parti gibi önde gelen bazı siyasi oluşumların daha önceki açıklamalarını da destekler nitelikte.
Daha önce birden fazla vesileyle ‘siyasi felç’ durumunun aşılması çağrısında bulunan Özgür Anayasa Partisi, gereken çoklu reformların cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle uygulanamayacağını vurguladı. Abir Musa’ya göre Tunus’un imajını zedeleyen, ekonomik faaliyetlerinin çoğunu durduran ve Tunusluların acılarını derinleştiren belirsizlik durumunun sürdürülmemesi gerekiyor. Musa krizin patlak vermesinin ardındaki siyasi tarafların cezalandırılması ve mevcut otoritenin ‘suçlulardan hesap sormamakla’ suçlanması çağrısında da bulundu.
Özgür Anayasa Partisi, ‘Müslüman Kardeşler’den hesap sorulmaması ve saflarını yeniden düzenlemelerine izin verilmesi ile yaşanan başarısızlığa da tepki gösterdi. Gelecek cumartesi günü cumhurbaşkanlığı binası önünde bir oturma eylemi düzenlenmesi çağrısında bulundu.
Diğer yandan İşçi Sendikası liderleri, mevcut siyasi krizden ideal bir çıkış yolu olarak niteledikleri diyaloga bağlılıklarını dile getirdi. Bu durum, sendikanın siyasi reform çağrılarına ve demokratik sürece dönüşe destek vermesi olarak yorumlandı.
Sendika Başkanı Nureddin et-Tabbubi, iktidarı paylaşmak yerine sorumluluğu paylaşmaya dayalı yeni bir çalışma programı geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. Tabbubi, yol haritasını netleştirmenin ve maddelerini uygulamaya başlamanın zamanının geldiğine dikkat çektiği açıklamasında “Siyasi arena, artık bu boşluğa tahammül edemez” ifadesini kullandı.
Bağımsız Seçim Yüksek Kurumu Başkan Yardımcısı Faruk Buasker de bazı siyasi partilerin talep ettiği üzere vakit erken de olsa otoritenin her türlü seçimi düzenlemeye hazır olduğunu belirtti.
Ancak ülkedeki sorunlar siyaset arenasıyla sınırlı değil. Safakes vilayetinin Mahres şehri sakinleri protesto yürüyüşü düzenledi. Protestoda Agareb şehri yerine bölgedeki bir çiftliğin çöplüğe veya ayrıştırma ve geri dönüşüm merkezine dönüştürülmesi kararına tepki gösterildi. Göztericiler el-Kana çöp sahasınının atık için kullanmaya devam etmeye karşı çıktılar.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre geçen pazartesi günü de Mahres şehrinin sokaklarını dolduran protestocular “Mahres, çöplük değildir” sloganını attılar.
“Devlet ve Çevre Bakanlığı, vatandaşın hayatını riske atmak yerine atık krizine çözüm bulma sorumluluğunu üstlenmeli” diyen sivil toplum aktivisti Hatem bin Abdullah ayrıca Cumhurbaşkanına da Mahres yok olmadan önce yaklaşan tehlikeyi ortadan kaldırmak için müdahale etme ve sorunu çözme çağrısında bulundu.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24