Sudan dünyadan kopmuş durumda: Gösterilerde bugüne kadar 34 kişi öldü

Sudan Meslek Odaları Birliği: "Sokaklarda yaşananlar, taammüden cinayet de dahil olmak üzere, insanlığa karşı işlenmiş iğrenç suçlardır."

Hartum’un sokaklarından birinde polisle karşı karşıya gelen protestocular (AP)
Hartum’un sokaklarından birinde polisle karşı karşıya gelen protestocular (AP)
TT

Sudan dünyadan kopmuş durumda: Gösterilerde bugüne kadar 34 kişi öldü

Hartum’un sokaklarından birinde polisle karşı karşıya gelen protestocular (AP)
Hartum’un sokaklarından birinde polisle karşı karşıya gelen protestocular (AP)

Sudan, Orgeneral Abdulfettah el-Burhan'ın yaptığı darbeden beri en kanlı günlerinden birini yaşadı. Askeri yönetime karşı çıkan protestoculardan onlarcası hayatını kaybetti ve yaralandı. Sudanlılar, telefon ve internet hizmetlerinin tamamen kesilmesi sonucu dünya ile iletişimlerini kaybettiler.
Sivil yönetimi destekleyen Sudan Merkezi Doktorlar Komitesi duruma ilişkin yaptığı açıklamada, Bahri'de (Kuzey Hartum; başkent Hartum'un üç şehrinden biri), Hartum'un kalbinde ve Omdurman'da 10 protestocunun öldürüldüğünü ve "hepsinin kafasına, göğsüne veya karnına gerçek mermilerin isabet etmesi sonucu" hayatını kaybettiğini kaydetti. Böylece ordu komutanı Abdulfettah el-Burhan'ın 25 Ekim'de yönetimdeki sivil ortaklarına karşı yaptığı darbeden beri güvenlik güçlerinin protestoculara uyguladığı baskı sonucunda hayatını kaybedenlerin sayısı 34'e çıkmış oldu. Durum göz önüne alındığında bu sayı daha da artabilir.
Aylarca süren protestolardan beş ay sonra 11 Nisan 2019 tarihinde Ömer el-Beşir rejimini düşüren devrimin başlatılmasında kilit bir rol oynayan Meslek Odaları Birliği, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Bugün Sudan sokaklarında ve şehirlerinde yaşananlar, taammüden cinayet de dahil olmak üzere insanlığa karşı işlenmiş iğrenç suçlardır. Saldırı ve evlere silah zoru ile girilerek onurun çiğnenmesi de cabası. İşlenen onlarca suçu gizlemek ve üstünü kapamak için iletişim araçları kasıtlı olarak kesildi. Darbeci yönetimin güvenlik güçleri acımasız bir şekilde evlere saldırıyor ve göstericileri dağıtmak için gerçek mermi kullanıyor " ifadelerini kullandı.
Sudan askeri makamları, ülke çapında 'iletişim hizmetlerini' kesti ve başkent Hartum'un üç şehrini birbirine bağlayan köprüleri kapattı. Ancak onlarca kişinin ölmesine ve yaralanmasına yol açacak derecede aşırı güç kullanımı ile karşı karşıya kalan askeri darbe karşıtlarının toplanmasını engellemeyi başaramadı.
Protestolar, orduyu, yaklaşık bir aydır katı ev hapsinde tutulan Başbakan Abdullah Hamduk liderliğinde sivil otoriteyi yönetime geri almaya zorlamayı amaçlıyor.
Askeri güçler, başkent Hartum ve diğer bazı Sudan şehirlerinin farklı farklı yerlerinde toplanan yüz binlerce kişiye karşı dikkat çekici bir yoğunlukta göz yaşartıcı gaz, gerçek ve plastik mermi kullandılar.
Yetkililer telefon hizmetlerini tamamen kestiler. Geçtiğimiz süre zarfında kısmi internet kesintisine rağmen çalışan elektronik altyapı hizmetleri zarar gördüğü için ofislerde ve kurumlarda internet kullanımına izin verilmişti. Ancak şimdi internet de tamamen kesildi. Böylece Hartum üç şehri ile birbirlerinden haber alınamayan izole bir adaya dönüşmüş oldu.
Yetkililer her yoldan göstericilerin toplanmasını engellemeye çalıştılar ancak başarısız oldular. Göstericiler yerleşim bölgelerinin içlerine kadar devam eden geniş çaplı vur-kaç mücadelelerinden sonra toplanmayı başarabildiler. Ayrıca göstericileri göz yaşartıcı gaz bombası ve kurşunlarla dağıtmaya çalışan polis ile yaşanan kovalamacaların ardından on binlerce gösterici Es-Sittin Caddesi, es-Sahafa'daki 7 İstasyonu, Berri bölgesi, Hartum'un çeşitli yerleri ve Omdurman'daki el-Erbain ve Ardah caddeleri gibi önemli noktalarda toplanmayı başardılar.
Ordu karargâhı yakınlarındaki Berri bölgesi kalabalık yürüyüşlere sahne oldu. 2019'un Nisan ayında Ömer el-Beşir rejimini deviren devrimden beri kendilerini "çöl aslanları" olarak tanıtan bölgedeki devrimciler Hartum'un merkezini doğusuna bağlayan ana caddelerden biri olan el-Marid Caddesi'nde bir günlük oturma eylemi düzenliyorlar.
Silahlı güvenlik güçleri, Arkavit, et-Taif ve el-Mamurah'ın iç mahallelerinde ve ara sokaklarında protestocuları takip etmeye devam ettiler, yaşlıların ve çocukların bulunduğu evlere rastgele göz yaşartıcı gaz bombaları attılar.
Askeri yetkililer ülkedeki yönetimi ele geçirerek olağanüstü hâl (OHAL) ilan edip, anayasal belgeyi askı alarak Başbakan Abdullah Hamduk da dahil olmak üzere geçiş yönetimi liderleri ve bakanlarını göz altına aldıklarından beri ülke, devrimcilerin deyimiyle 'Burhan'ın darbesine' karşı durmak bilmeyen protestolara ve kaosa sahne oluyor. Siyasi düzeyde 25 Ekim kararlarından öncesine dönülmesi çağrısı yapılıyor. Öte yandan devrimciler ve sokaktaki siyasi gruplar ülkedeki iktidarı ele geçiren askerlerle herhangi bir müzakere, pazarlık veya diyaloğa girmeyi reddediyorlar. Ayrıca askerlerin halka karşı işlediği suçlardan ötürü sorguya çekilmesi ve yargılanmasını istiyorlar.
Her zamanki gibi devrimciler, ordu komutanı Burhan'ın kararlarını reddettiklerini göstermek için bilindik sloganlarını atarak "Müzakere yok! Ortaklık yok! Meşruiyet yok! Askeri darbe yok! Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın!", "Düş düş askeri yönetim! Bu ülke bizim hakkımız. Yönetimimiz sivildir. Düş düş ya Burhan!" vb. şekilde bağırdılar.
Ordu yönetimi devraldığından beri eski döneme dönmeye yönelik bütün çabalar başarısız olurken, ordu komutanı Burhan gerilimi tırmandırmaya devam ediyor. Nitekim yeni bir Egemenlik Konseyi kurdu ve kendisini başkan, Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Muhammed Hamdan Daklu'yu (Hamideti) ise yardımcısı olarak atadı. Gözlemciler bu adımı ülkenin bir aydan beri yaşadığı siyasi krizi körükleyen kışkırtıcı bir adım olarak değerlendirdiler.
İletişim hizmetlerinin kesilmesi nedeniyle basın, Beşir rejimini deviren devrimden bu yana protestolarının büyüklüğü ve gücüyle ünlü bir bölge olan Doğu Nil eyaleti başta olmak üzere, Hartum bölgelerindeki durumu öğrenemezken, ülkenin başka şehirleri ile de iletişim kurulamıyor.
Fransız haber ajansına (AFP) konuşan 42 yaşındaki protestocu Suha, "Bugün şiddet çok yoğun. Güvenlik güçlerinin konuşlanmasından ötürü toplanamadık. Sürekli göz yaşartıcı gaz ve ses bombaları vardı. Aynı şekilde çok sayıda gözaltı oldu” dedi.



Şam'da Şera ile SDG lideri Abdi arasında Barrack'ın da katıldığı bir toplantı gerçekleşiyor

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (Reuters)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (Reuters)
TT

Şam'da Şera ile SDG lideri Abdi arasında Barrack'ın da katıldığı bir toplantı gerçekleşiyor

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (Reuters)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera (Reuters)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi başkanlığındaki Kürt heyeti arasında, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın da katıldığı görüşme Şam'da başladı.

Görüşme, eş-Şera ve Abdi'nin 10 Mart'ta ABD himayesinde imzaladıkları ve ‘sınır kapıları, havaalanı, petrol ve doğalgaz sahaları dahil olmak üzere Suriye'nin kuzeydoğusundaki tüm sivil ve askeri kurumların Suriye devletinin idaresine dahil edilmesini’ öngören bir dizi maddeden oluşan anlaşmadan dört ay sonra gerçekleşti.

Ancak Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi daha sonra anayasal deklarasyon ve çeşitliliği yansıtmadığını söylediği bir hükümetin kurulması nedeniyle Suriye yönetimini eleştirdi. Geçtiğimiz ay Kürt güçleri ‘demokratik ve adem-i merkeziyetçi’ bir devlet talep etmiş, Şam da buna yanıt olarak ülkede ‘bölücü bir gerçeklik dayatma girişimlerini’ reddettiğini açıklamıştı.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığı habere göre  adının açıklanmasını istemeyen bir Kürt kaynak, “SDG liderinin başkanlığındaki bir Kürt heyeti bugün DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu (DMUK) temsilcilerinin eşliğinde Şam'a gitti ve şu anda Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile görüşüyor. Görüşmede ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack da yer alıyor” ifadelerini kullandı.

Toplantının gündemi hakkında bilgi sahibi olan kaynak, ‘görüşmelerde dört ana dosyanın ele alındığını, bunların Suriye devletinin yapısı, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile Şam hükümeti arasındaki ilişki, ekonomi ve askeri güç olduğunu’ söyledi.

Çatışmaların patlak vermesinden önce onlarca yıl ötekileştirme ve dışlanmaya maruz kalan Kürtler, yeni yönetimin karar alma mekanizmasını merkezileştirme ve kilit unsurları geçiş sürecinin yönetiminden dışlama girişimini eleştiriyor.

Abdi, mayıs sonunda bir televizyon kanalına verdiği röportajda, “Şam ile vardığımız mutabakata bağlıyız ve şu anda uygulama komiteleri aracılığıyla bu anlaşmayı hayata geçirmek için çalışıyoruz” dedi. Abdi ayrıca, tüm bileşenlerin tam haklarla yaşadığı ve hiç kimsenin dışlanmadığı adem-i merkeziyetçi bir Suriye’ye olan bağlılığını vurguladı.

Eş-Şera'nın Şam'a gelişinden kısa bir süre sonra tüm silahlı askeri grupları dağıtacağını açıklamasına rağmen, ABD destekli Kürtler, 2019'da son kalesinden çıkarılana kadar DEAŞ'la mücadelede etkili olduğunu kanıtlayan organize askeri güçlerini korumakta ısrar ediyor.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi, Şam'ın ihtiyaç duyduğu büyük petrol ve doğalgaz sahaları da dahil olmak üzere kuzey ve doğu Suriye'nin büyük bölümünü kontrol ediyor.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani daha önce Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile imzalanan anlaşmanın şartlarının uygulanmasının ‘ertelenmesinin’ ülkedeki ‘kaosu uzatacağı’ uyarısında bulunmuştu.