Husiler’den Zamar’daki Filistinlilere tehdit

Husi milisleri Afrikalıları zorla silah altına aldı.

Reuters
Reuters
TT

Husiler’den Zamar’daki Filistinlilere tehdit

Reuters
Reuters

Husiler, Zamar'da ikamet eden Filistinli aileleri kendilerine ödeme yapmaya zorlamak için hapis cezası ile tehdit ediyor. Sana’nın 100 kilometre güneyindeki Zamar ilinden yerel kaynaklar, Husi milislerinin bir haftadan kısa bir süre içinde ikinci kez, ikametlerini yenileme bahanesiyle gruba çok büyük meblağlar ödeyememeleri nedeniyle Filsitinli aileleri tehdi,t ettiğini, şehrin batısındaki el-Gufran’da yaşayan üç Filistinli aileyi de sözde ‘ikametgah’ yenilemeleri karşılığında para ödemeye zorladıklarını bildirdi. Kaynaklar Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada milis kontrolündeki bölgelerde yaşan üç ailenin ger birinden her aile için 7 milyon riyal (yaklaşık 12 bin dolar) ödemek zorunda bıraktı.
Söz konusu kaynaklar, valilikteki Husi liderlerinin Filistinli ailelerden aralarında kadınların da bulunduğu yaklaşık 12 kişiyi talep edilen meblağları ödemeyi geciktirmeleri halinde ek para cezası uygulama ile tehdit ettiğini aktardı.
Söz konusu keyfi uygulamaların Arap topluluklara ve grubun kontrolü altındaki çeşitli şehirlerde ikamet edenlere yönelik  kasıtlı saldırılar kapsamında gerçekleştiği kaydedildi.
İran'ın Yemen'deki müttefiki olan darbeci Husiler daha önce de kasım ayı başlarında Zamar’daki Filistinli bir aileyi dayatılan parayı ödememeleri halinde ek cezalar uygulamakla tehdit etmişti.
Yerel kaynaklara göre darbeciler grubu kısa süre önce hedef alınan, aynı mahalleden Filistinli bir aileyi ikametlerinin yenilenmesi karşılığında bir miktar para ödemeye zorladı.
Raporlara göre Filistinli aile, Zamar'daki Husi liderleri tarafından şantaj yapıldıktan sonra grubun kontrolü altındaki Göçmenlik ve Pasaport Dairesi'ne, İçişleri Bakanı Abdulkerim el-Husi’ye ve Zamar'ı kendisine dayatılan meblağlardan muaf tutmak ve buna son vermek için vali olarak atanan Muhammed el-Buhayti adlı bir milis liderine çok sayıda mektup gönderdi. Ancak herhangi bir yanıt alamadı.
Yerel kaynaklar, Filistinli ailenin reisi Muhammed Sabri Kuvayder’in 20 yıldır Yemen'de öğretmen olarak çalıştığını ve başka herhangi bir gelir kaynağı olmaması nedeniyle ikamet yenileme ücretini ödeyemediğini belirtti.
Bu Filistinli, Arap ve Afrikalı ailelerin grubun kontrolündeki bölgelerde karşılaştığı ilk gasp operasyonu değil. Husilerin Ebu Haşim el-Hulani lakaplı lideri daha önce de geçtiğimiz haziran ayı sonlarında, yaşadığı bölgeden çıkarmak ve silah zoruyla kontrol altına almak amacıyla Sana'daki Filistinli bir ailenin evine saldırmıştı.
Söz konusu dönemde yerel aktivistler, Husi liderinin başkentteki Filistinli ailenin evini barbarca bir şekilde bastığını gösteren ve grubun Filistin davasını desteklediği iddialarının yalan olduğunu ortaya çıkaran bir görüntü yayınladılar. Aynı dönemde birçok aktivist, Sana'daki Filistinli topluluğa karşı uygulanan uygulamalara öfkelerini ve tepkilerini dile getirdiler.
Aktivistler tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Husiler, Filistin'i destekleyip İsrail'e ölüm çağrısı yapan sahte sloganlarla sosyal medya platformlarını ateşe verirken liderlerinden biri Sana'da Filistinli bir aileyi ‘mülteci’ olarak nitelendirerek ve Sana’yı terk etmelerini isteyerek evlerine saldırdı. Husi milislerin kontrolü altındaki şehirlerdeki Filistinlilere karşı yapılan uygulamalarla İsrail'in Filistin şehirlerindekilerarasında ne fark var?”
Husi milislerin hedsefinde olan Afrikalı yüzlerce kişi başta Sana olmak üzere Yemen’in birçok şehrinde ikamet ediyor. Kaynaklar daha önce milislerin başkentte ve diğer bölgelerde onlarca Afrikalı genci ve çocuğu silah altına aldığını aktardılar.
Kaynaklar, Şarku'l Avsat'a yaptıkları açıklamada grubun, saflarında savaşa katılan herkese 80 ila 100 dolar arasında değişen finansal teşvikler verdiğini ve cephelerine yeni Afrikalı savaşçılar tedarik etmeye devam ettiğini belirtti.
Kaynaklara göre milisler benzer daha önceki kampanyalarından bazılarında da Afrikalı mültecilerle çalışmış deneyimli denetçiler atadı. Bu atamanın amacının, mültecileri seferber etme görevini tamamlamak, acemileri silah taşıma tecrübelerine göre sınıflandırmak ve cephelere sürmek olduğu kaydedildi.  
Aynı kaynaklara göre silah altına alma kampanyaları, Sana mahallelerinde ve milislerin kontrolü altındaki diğer bölgelerde mülteci olarak bulunan çeşitli yaşlardaki Afrikalıları hedefliyor.
Sana'daki görgü tanıkları bir süre önce Şarku'l Avsat'a yaptıkları açıklamalarda milislerin yüzlerce Afrikalı paralı askeri kendi saflarında savaşmak için seferber etmeye devam ettiğini bildimişti. Görgü tanıkları, isyancılar tarafından seferber edilen unsurların çoğunun Etiyopya ve Somali uyruklu olduğunu aktarmışlardı.
Söz konusu dönemde başta es-Safia olmak üzere Sana'daki birçok mahallede Somali ve Etiyopya uyruklu aileler, yakın zamanda, milislerin, oğullarını kendileriyle savaşmaya zorlamak için gözdağı ve haraçlara maruz bırakıldıklarından şikayet etmişti.
Söz konusu ailelerin Şarku'l Avsat'a yaptıkları açıklamada Husilerin meşruiyete karşı gerçekleştirdiği darbeden, Yemen şehirlerinin işgalinden bu yana Sana'da zor ve çetin yaşam koşullarına maruz kaldıklarını bildirmişlerdi.



Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.


Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.