Yemen’de, İran Devrim Muhafızları ve Lübnan Hizbullahı’na ait gizli bir tesis yok edildi

Koalisyon: Marib’deki çatışmalarda 27 bin Husi etkisiz hale getirildi

Yemen’de, İran Devrim Muhafızları ve Lübnan Hizbullahı’na ait gizli bir tesis yok edildi
TT

Yemen’de, İran Devrim Muhafızları ve Lübnan Hizbullahı’na ait gizli bir tesis yok edildi

Yemen’de, İran Devrim Muhafızları ve Lübnan Hizbullahı’na ait gizli bir tesis yok edildi

Yemen’deki meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu, Yemen topraklarında bulunan, İran Devrim Muhafızları ve Lübnan Hizbullahı’ndan uzmanların bulunduğu gizli bir tesisin hedef alındığını duyurdu. Koalisyon bu operasyonun dün (Perşembe) şafak vaktinde ülkenin 4 vilayetinde belirlenen hedeflere yönelik geniş çaplı bir operasyon kapsamında geldiğini belirtti. 
Arap Koalisyonu, balistik füze ve insansız hava araçları tehdidine yanıt olarak, meşru askeri hedeflere yönelik geniş çaplı bir operasyon gerçekleştirdiğini açıkladı. Koalisyon, sivillerin ve sivil havaalanlarının kırmızı çizgileri olduğunu, bu saldırılara uluslararası insancıl hukuk çerçevesinde kararlı bir şekilde yanıt verileceğini belirtti.
Askeri analistler ve uzmanlar, Arap Koalisyonu tarafından yapılan operasyonların Yemen güçlerini sahada desteklemenin yanı sıra Husi darbe grubunun, İran Devrim Muhafızları ve onları destekleyen Lübnan Hizbullahı’nın stratejik noktalarının etkisiz hale getirilmesi kapsamında geldiğini belirtiyor. Koalisyon tarafından yapılan açıklamaya göre, hava operasyonları Sana, Zamar, Sa’da ve el-Cevf’deki hedefleri içeriyordu. Açıklamada, “İran Devrim Muhafızları ve düşmanca saldırılarda rol alan Lübnan Hizbullahı uzmanlarının bulunduğu gizli bir tesisi hedef aldık” ifadelerine yer verildi.
Koalisyon’un operasyonları, balistik füzeler, insansız hava araçları ve iletişim sistemlerine yönelik üretim noktalarının ve depolarının imha edilmesini de içeriyordu. Askeri operasyonun uluslararası insancıl hukuka ve geleneksel kurallarına uygun olduğu vurgulandı.
Körfez Araştırma Merkezi Başkanı Dr. Abdulaziz bin Sakr, hava operasyonlarına odaklanmanın iki şeyi vurguladığını, bunlardan ilkinin Yemen kuvvetlerine karada koruma sağlandığı ve hava desteği verildiği, ikincisinin ise, Devrim Muhafızları ve Hizbullah ile ilişkilerine yönelik bilgilerin bulunduğu stratejik noktaların hedef alınacağı olduğunu belirtti. Sakr Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Husi güçler herkesin bildiği gibi, balistik füzelere sahip değil, bunlar İran unsurlarına, eğitimli Hizbullah unsurlarına ve dış güçlere dayanıyor.” dedi. Sakr sözlerini şu ifadeler ile sürdürdü:
“Hava operasyonlarında bazen, sivillerin olduğu bölgelerin arasında konuşlanmış Husi bölgeleri vurulamıyor. Stratejik noktalar hedefleniyor ve yok ediliyor. Dün yapılan son operasyonda da bu yapıldı.”
Diğer yandan, Suudi hava savunması, Husilere ait Abha Uluslararası Havalimanı’nı hedef almaya çalışan bir insansız hava aracını (İHA) imha etti. Koalisyon, “Siviller ve sivil havaalanları kırmızı çizgimizdir. Uluslararası insancıl hukuk çerçevesinde sert bir şekilde vuracağız. Gerilimi artırma ve sivil havaalanlarında ve kalabalık şehirlerde sivilleri hedef almaya yönelik düşmanca ve boşa yapılan girişimler kapsamında sınır ötesinden düzenlenen saldırıların kaynakları ile başa çıkmak için operasyonel adımlar atıyoruz” ifadelerini kullandı.

Husi milisler Marib çatışmalarında 27 bin kayıp verdi
Koalisyon, Husi milislerinin Marib çatışmalarında büyük insan kayıpları yaşadığını ve yaklaşık 27 bin unsurun etkisiz hale getirildiğini açıkladı. Yapılan açıklamada, son 24 saat içinde Marib ve el-Cevf’te milisleri ve araçlarını hedef alan 35 operasyon gerçekleştirdiğini belirtti. Söz konusu operasyonlarda, 24 askeri aracın imha edildiği ve 200’den fazla terörist unsurun etkisiz hale getirildiği de belirtildi.



Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.