Kongre, Biden yönetimine Sudan'da bireysel yaptırımlar uygulaması yönünde baskı yapıyor

Eylül ayında Senato Dış İlişkiler Komitesi oturumunda James Risch (EPA)
Eylül ayında Senato Dış İlişkiler Komitesi oturumunda James Risch (EPA)
TT

Kongre, Biden yönetimine Sudan'da bireysel yaptırımlar uygulaması yönünde baskı yapıyor

Eylül ayında Senato Dış İlişkiler Komitesi oturumunda James Risch (EPA)
Eylül ayında Senato Dış İlişkiler Komitesi oturumunda James Risch (EPA)

Sudan sokaklarında en az 15 protestocunun hayatını kaybettiği kanlı olayların ardından Senato Dış İlişkiler Komitesi’nden üst düzey Cumhuriyetçi Jim Risch, askeri liderleri sert bir dille eleştirerek Beyaz Saray' ‘işledikleri vahşetten’ bu liderleri sorumlu tutmaya çağırdı.
ABD Kongresi'nin Sudan'da olanlarla ilgili tutumunun net olduğunu vurgulayan Risch, bu krize yönelik tek çözümünün Başbakan Abdullah Hamduk liderliğindeki geçiş hükümeti otoritesini geri getirmek olduğunu öne sürdü.
Aynı zamanda, “Kongre, askeri konseye, Sudan halkına ve ABD yönetimine açıkça konuştu. Bu trajik karşı-devrimci hareket için kabul edilebilir tek çarenin, Başbakan Abdullah Hamduk liderliğindeki geçiş hükümetinin iktidara geri getirilmesi olduğunu açıkça belirttik. Askeri Konsey'in siyasi anlaşmayı ihlal ettiği, sivillerin önderlik ettiği geçiş hükümetinin elinden iktidarı aldığı 25 Ekim olayları; Sudan'ın demokrasi yönündeki tarihi ve kırılgan geçişini istikrarsızlaştırmıştır” ifadelerine başvurdu.
Onlarca barışçıl protestocunun güvenlik güçleri tarafından vurulup öldürülmesini kınayan Cumhuriyetçi Senatör, olup bitenlerin Sudan askeri liderleri tarafından işlenen bir dizi trajik olaya örnek teşkil ettiğini öne sürdü.
Bu gelişmelerin, halkı koruma ve yönetme sorumluluğunu üstlenemeyeceklerini, bu konuda kendilerine güvenilemeyeceğini bir kez daha kanıtladığını belirten Risch, askeri liderleri yaptırıma tâbi tutma zamanının geldiğine işaret ederek “Darfur'daki soykırımdan 25 Ekim darbesine ve şimdi protestocuların öldürülmesine kadar, ABD’nin askeri liderleri işledikleri zulümlerden sorumlu tutmasının zamanı geldi” dedi.
Bu açıklamalar, ABD temsilcilerinin Sudan konusundaki sabrının tükenmekte olduğunu gösteriyor. ABD'nin Afrika İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı ise Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Sudan'da şiddet ve can kaybına dair haberlere ilişkin üzüntüsünü dile getirdi. Aynı zamanda barışçıl göstericilere karşı şiddeti kınayarak insan haklarına saygı gösterilmesi çağrısında bulundu.
ABD temsilcileri, Sudan darbesini kınamak için Risch ve her iki partiden meslektaşları tarafından öne sürülen karar taslağının tartışılmasının hızlandırılmasını istiyor.
İki partiden de gittikçe artan bir destek alan söz konusu taslak, Senato ve Temsilciler Meclisi'ndeki Dış İlişkiler Komitelerinde resmi tartışmasının başlatılması yönünde Kongre'de protokol işlemlerini bekliyor. Senato Dış İlişkiler Komitesi'nden bir kaynak, Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte, komite için en önemli öncelik olduğunu söylediği tasarının komitenin şu anda üzerinde durduğu bazı dosyalar tamamlanır tamamlanmaz ele alınacağını doğruladı.
Kongre üyeleri, tasarının anayasal belgeyi ihlal etmekten ve geçiş sürecini engellemekten sorumluların cezalandırılması yönünde nadiren kaydedilen bir fikir birliği olduğu konusunda yönetime önemli bir mesaj göndereceğini umuyor.
Söz konusu tasarı, sorumlulara ve mülklerine yönelik yaptırımlar uygulama, Sudan'a gönderilip insani kapsama girmeyen yardımları durdurma, geçici anayasal iktidar geri getirilene dek ülkenin borç affı sürecini askıya alma, aynı adımları atmaları için troyka ülkeleri ve Güvenlik Konseyi ile işbirliğinde bulunma çağrısında bulunuyor.



Dalay Lama: 130 yaşımı görmek istiyorum

14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)
14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)
TT

Dalay Lama: 130 yaşımı görmek istiyorum

14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)
14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)

Tibet Budizmi'nin ruhani lideri 14. Dalay Lama Tenzin Gyatso cumartesi günü sürgündeki binlerce Tibetli'yle buluştu. 

Dünyanın dört bir köşesinden gelen takipçileri, 14. Dalay Lama'nın onlarca senedir yaşadığı Dharamshala yakınlarındaki büyük tapınakta bir tören düzenledi.  

6 Temmuz'da 90 yaşına girecek 14. Dalay Lama'nın çok uzun bir yaşam sürmesi için duacı oldular. 

Tenzin Gyatso törende yaptığı ve eş zamanlı olarak farklı dillere çevrilen konuşmasında Budistlerin ruhani koruyucularından birine işaret ederek şu ifadeleri kullandı:

Şu ana kadar elimden gelenin en iyisini yaptım. Avalokiteśvara'nın da desteğiyle 30-40 yıl daha yaşayıp duyarlı varlıklara ve Budizm öğretilerine hizmetimi sürdürmeyi umut ediyorum.

14. Dalay Lama, aralıkta Reuters'a yaptığı açıklamada 110 yaşına kadar yaşayacağını öngörmüştü. 

Tenzin Gyatso, ölümünden sonra Tibet'teki Budizm geleneğinin süreceğini belirterek, bu unvanı taşıyan son kişi olmayacağını önceki günlerde söylemişti.

Ruhani lider, 1587'de oluşturulan Dalay Lama unvanının yeni bir reenkarnasyonla süreceğini ifade etmişti.

Halefinin belirlenmesinde tek yetkinin kendi kurduğu Gaden Phodrang Vakfı'na ait olacağını söyleyen Tenzin Gyatso, 15. Dalay Lama'nın Çin sınırları dışında "özgür dünyada" doğacağını da yinelemişti. 

Gyatso'nun "Çin dahil herhangi bir ülke tarafından siyasi amaçlarla seçilen bir adayın tanınmaması gerektiğini" vurgulamasına Pekin'den tepki gelmişti. 

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mao Ning, yeni Dalay Lama'nın Pekin yönetimi tarafından onaylanması gerekeceğini savunmuştu.

Tibet Budizmi'ne göre Dalay Lama, reenkarne olacağı bedeni kendisi seçebiliyor. 

Tenzin Gyatso, 1940'ta Dalay Lama’nın 14. reenkarnasyonu olarak Tibet Budizmi'nin ruhani liderliğini yapmaya başlamıştı.

Gyatso, Çin birliklerinin Tibet'in başkenti Lhasa'da 1959'da patlak veren bağımsızlık yanlısı ayaklanmayı bastırmasının ardından bölgeyi terk etmiş ve Hindistan'ın kuzeyindeki Dharamshala kentine yerleşmişti. Burada sürgündeki Tibet meclisi ve hükümetini kurmuştu.

Himalaya Dağları'nın kuzeyinde yer alan 2,5 milyon kilometre genişliğindeki Tibet Platosu, deniz seviyesinden ortalama 4 bin 380 metre yüksekliğiyle "dünyanın çatısı" diye biliniyor.

Tarih boyunca yarı göçebe Tibet halkının yurdu olan bölge, 1951'de imzalanan 17 Nokta Anlaşması'yla Çin'in egemenliğine girmişti. Pekin yönetimi, bunu "Tibet'in barışçıl özgürleşmesi" diye adlandırmıştı.

Independent Türkçe, AFP, Reuters