Arap Su Konseyi’nden su kullanımının verimliliğini artırma çağrısı

Arap Su Konseyi 13. oturumunun çalışmaları sırasında

Arap Su Konseyi bakanları, su kullanım verimliliğini artırma çağrısında bulunuyor
Arap Su Konseyi bakanları, su kullanım verimliliğini artırma çağrısında bulunuyor
TT

Arap Su Konseyi’nden su kullanımının verimliliğini artırma çağrısı

Arap Su Konseyi bakanları, su kullanım verimliliğini artırma çağrısında bulunuyor
Arap Su Konseyi bakanları, su kullanım verimliliğini artırma çağrısında bulunuyor

Arap Su Konseyi’ne üye devletlerin bakanları, Arap ülkelerine su kullanımının etkinliğini ve verimliliğini artırmak için daha fazla çaba gösterilmesi ve iklim değişikliğinin tarım ve su sektörleri üzerindeki etkisini değerlendirme konusunda Arap Kurak Alanlar ve Kıraç Topraklar Araştırmaları Merkezi’nin (ACSAD) deneyimlerinden yararlanılması çağrısında bulundu.
Lübnan başkanlığında dün düzenlenen 13. oturumunun sonunda, Arap ülkelerindeki su kaynaklarına yönelik dijital bir veritabanı oluşturmak için çalışan ACSAD’e su kaynakları hakkında veri sağlayarak işbirliği yapılması, iklim değişikliklerine uyum sağlamak için yağmur suyu toplama tekniklerini uygulamaya koyulması ve ACSAD’ın bu alandaki deneyiminden yararlanılması çağrısı yapıldı.
Konsey, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ni gerçekleştirmedeki zorlukları ve gelecekteki gereksinimleri giderme kapsamında, Arap bölgesinde su güvenliğinin sağlanmasını amaçlayan güncellenmiş stratejiyi genelleştirmeye kararı aldı. Ayrıca, Mısır’ın 2022 yılında ev sahipliği yapacağı Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 27. Taraflar Konferansı (COP27) için stratejik bir konu olarak su sektörünün statüsünü yükseltmek için çalışma çağrısında bulundu.
Oturum sırasında, Arap Su Konseyi tarafından ortakları ile işbirliği içinde Bölgesel İklim Güvenliği Ağı’nın kurulmasının ve söz konusu Ağ’ın, Arap ülkelerinin iklim değişikliği tehlikeleri ile mücadele etme kapasitesini artırmak üzere girişim faaliyetleri ve iklim projesinin bölgesel ve ulusal projelerine yönelik işbirlikleri oluşturma ve çalışmalara devam etme çağrısı memnuniyetle karşılandı.
Konsey, Arap bölgesindeki iklim değişikliği tehlikelerinin sosyal ve ekonomik alanlar, tarım sektörü ve göçler üzerindeki etkilerini azaltma çerçevesinde, iklim güvenliği faaliyetlerinde Arap Su Konseyi ile BM Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (ESCWA) arasındaki iş birliğini geliştirmenin önemini vurguladı.
Arap Su Konseyi tarafından başlatılan Konvansiyonel Olmayan Su Kaynakları Arap Ağı’nın başlatılmasının ve Arap ülkelerine ve ortak kuruluşlarına Ağ’ın faaliyetlerine katılma, veri sağlama ve iletişim noktalarını belirleme çağrısını da memnuniyetle karşılandı. Konsey, Arap ülkelerine, konsey tarafından hazırlanan ve bakanlar tarafından onaylanan su politikaları belgelerine dayalı olarak, doğal yollarla elde edilmeyen (Tuzdan arındırılmış su, tarımsal drenaj suyunun yeniden kullanımı, arıtılmış atık suyun yeniden kullanımı, güvenli yarı tuzlu yeraltı suyu kullanımı, yağmur suyu hasadı gibi) su kaynaklarının kullanımını artırma programından yararlanmaya teşvik etti.
Konsey, Arap su kaynaklarının yönetimi konusunda, imkanların geliştirilmesinin ve güçlendirilmesinin önemini vurgularken, UNESCO’ya özellikle yeraltı suyu kaynaklarının yönetiminin güçlendirilmesi amacıyla imkan geliştirmeye yönelik birçok programının düzenlenmesindeki rolünü sürdürme çağrısında bulundu.
Senegal’de düzenlenecek olan 2022 9. Dünya Su Forumu hazırlıkları ile ilgili olarak, Arap Su Konseyi, 5. Dünya Su Forumu’nun tavsiyelerini benimseme ve bu tavsiyeleri Arapların foruma katılımı için temel bir giriş noktası olarak, ortak bir Arap vizyonunda öne çıkarmaya karar verdi.
Ortak su kaynaklarının kullanılmasına yönelik Arap işbirliği ile ilgi olarak, Arap Su Konseyi, teknik sekreterliğini Arap ülkeleri arasında ortak sular üzerinde işbirliğine ilişkin kılavuz ilkelerin en güncel halini dağıtmak üzere görevlendirdi.
İsrail yönetiminin işgal altında tuttuğu Golan’da, güney Lübnan ve işgal altındaki Filistin topraklarında Araplara ait suları çalmaya yönelik uygulamaları ile ilgi olarak, Arap Su Konseyi, Arap ülkelerine ve kendilerine bağlı kuruluşlara, Gazze’deki çalışmalarının sonuçları hakkında bilgi vermenin yanı sıra su ve sanitasyon konularında gerekli acil müdahalelerin desteklenmesine katkıda bulunmak üzere bağış yapılması için düzenlenecek toplantıya katılma çağrısında bulundu. Söz konusu toplantının, İsrail’in son saldırısından sonra Gazze halkının yaşam koşullarını iyileştirmek üzere bir zorunluluk olarak geldiği belirtildi.
Konsey, Arap Su Uzmanları Ağı’nın işgal altındaki Arap suları hakkında hazırladığı özel raporunu, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi’nde güvenli içme suyu ve sanitasyona ilişkin insan hakkı kuruluna sunmasına ve Konsey sekreterliğine nihai nüshanın sağlanmasına karar verdi.
Dicle ve Fırat havzalarındaki su kaynaklarının korunmasına ilişkin Irak’ın haklarının desteklenmesi ile ilgi olarak, Konsey teknik sekreterliğini, Irak tarafından sunulan açıklayıcı muhtıra ve karar taslağını, Arap Devletleri Ligi’nin bakanlar düzeyinde 2022 yılı Mart ayında düzenlenmesi planlanan bir sonraki oturumuna dahil edilmesi için görevlendirdi. Konsey ayrıca Irak’a, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından hazırlanan ve gözden geçirilen, 2015-2035 Su ve Toprak Stratejik Çalışması’na istinaden taleplerini belirlemesi için çağrıda bulundu.



Trump'ın Körfez ziyareti: Anlamları, beklentileri ve umutları

ABD Başkanı Donald Trump bu hafta Suudi Arabistan, BAE ve Katar'ı ziyaret edecek (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump bu hafta Suudi Arabistan, BAE ve Katar'ı ziyaret edecek (AFP)
TT

Trump'ın Körfez ziyareti: Anlamları, beklentileri ve umutları

ABD Başkanı Donald Trump bu hafta Suudi Arabistan, BAE ve Katar'ı ziyaret edecek (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump bu hafta Suudi Arabistan, BAE ve Katar'ı ziyaret edecek (AFP)

Nebil Fehmi

ABD Başkanı Donald Trump, 13-16 Mayıs tarihleri ​​arasında Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar'ı ziyaret ederek, bu ülkelerde üst düzey yetkililer ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerinin bazı liderleri ile bir araya gelecek. Bu ziyaretin, başta geleneksel yakın uluslararası stratejik müttefik İngiltere ya da Ortadoğu'daki en yakın müttefik İsrail olmak üzere, diğer ülkelerden önce bu ülkelere yapılmasının birçok anlamı var. Eski Papa Francis'in ölümü dolayısıyla Vatikan'da düzenlenen törenlere katılması dışında, bu ziyaret, Trump'ın ikinci dönemindeki ilk yurtdışı ziyareti. Bu adımın, önceliklerinin ve zamanlamasının, bazı tutumların sonuçları konusunda dikkatli olmak, sunduğu fırsatlardan ve potansiyelden yararlanıp, faydalanmak için hükümetlerimiz ve halklarımız tarafından derinlemesine ve gerçekçi bir şekilde analiz edilmesi gereken önemli anlamları bulunuyor.

Kongre gibi resmi Amerikan kurumlarının Amerikan politikalarını yönlendirmede önemli bir role sahip olduğu ve başkanın yetkilerinin mutlak olmadığı doğru olsa da Körfez ziyaretinin ilk durak olarak tamamlanması, Amerikan başkanının kişiliğinin giderek Amerikan politikalarının içerik ve biçimini etkileyeceğinin önemli ve açık bir göstergesi sayılıyor. Mevcut yönetim döneminde ABD'ye yönelik yaklaşımın belirlenmesinde bu hususun dikkate alınması gerekir. Trump'ın elle tutulur, çabuk, maddi başarı peşinde olduğunun ve bunun için sürekli baskı yaptığının farkında olmalı, buna dikkat etmeli ve bundan faydalanmalıyız.

Trump'ın tarihsel ve hukuki geçmişlerle ilgilenmediğini, amacının kısa vadede anlık maddi başarı olduğunu hesaba katmalıyız. Trump'tan bir süreliğine kaçınmanın, çoğu zaman onunla kişisel ve doğrudan çatışmaya girmekten kaçınmak için manevra yapmanın mümkün olduğunu hesaba katmalıyız. Bunun en son örneği, önceden yapılan hazırlıklar sonucu, Beyaz Saray'da yeni Kanada Başbakanı ile ABD Başkanı'nın aralarındaki açıklanmış görüş ayrılığına rağmen, kameralar önünde bir polemiğin yaşanmamasıydı. Ancak ABD'nin yaygın nüfuzu göz önüne alındığında, uzun yıllar boyunca ondan tamamen uzak durulabileceğini düşünmek de mantıklı değil. Bu nedenle ve Trump’ın önerilerinin birçoğunu kabul etmenin zorluğu, dümeni çıkarlarımızın lehine olacak şekilde yönlendirmek için farklı fikir ve seçenekler önermede cesur olup inisiyatif alma gerekliliği nedeniyle, pozisyonların ve olasılıkların önceden farkında, politikalarımızda akıllı ve gerçekçi olmalıyız.

Trump'ın özellikle Suudi Arabistan, BAE ve Katar'a yönelik hızlı ve öncelikli ziyaretlerinin açık anlamlarından biri de kendisinin bu ülkelerin liderleriyle ilişkilerinde kişisel olarak kendini rahat hissettiği, ABD'nin bu ülkelerle ilişkilerinde hızlı ve elle tutulur maddi ve siyasi kazanımlar gördüğüdür. Bunların ikili ve bölgesel olarak kullanılması gerekiyor. Trump'ın hızlı kararlar alınmasını ve bu ülkelerle anlaşmalar veya siyasi anlaşmalar şeklinde hızlı anlaşmalara varmayı beklediği ve arzuladığı da bilinmeli. Bu, Körfez ve Arap dünyasında dikkate alınması ve aynı zamanda kendisinden yararlanılması gereken bir husus.

Trump'ın pek çok politikası ve uygulaması konusunda çekincelerim olmakla birlikte, Körfez'e olan ilgisini ve ilk ziyaretini bu bölgeye yapmasını olumlu ve faydalı bir gelişme olarak görüyorum ve değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu, dostlarının tutum ve taleplerini dikkate almadan onlardan belirli tutumlar benimsemelerini talep etmenin zor olduğuna dair kişisel kanaatini yansıtıyor.  Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre bu noktada Barack Obama yönetiminin, doğrudan ilgili olmasına rağmen, Körfez ülkeleri de dahil olmak üzere Arap dostlarına danışmadan ve hatta onları bilgilendirmeden, İran ile nükleer program konusunda müzakereler yürüttüğünü ve bir anlaşmaya vardığını hatırlatmakta fayda var.

Ziyarette Çin ile ilişkiler, Ukrayna'daki durum ve Körfez ülkelerinin olası katkıları gibi çeşitli uluslararası konular da ele alınacak ama üç ülkeyle ABD'nin ikili ilişkileri, ABD Başkanı'nın ilgilendiği konuların başında yer alacak. Trump Körfez ülkelerinin ABD'ye yapacağı yatırımları veya özellikle silah ve yapay zekâ alanlarındaki büyük anlaşmaları duyurmak ve bunlarla övünmek istiyor. Ev sahibi Arap ülkelerinin ise bu isteğe, Trump'ın seçilmesinden bu yana ABD ile yaptıkları tüm anlaşmaları ve yatırımları hatırlatarak, ayrıca bazı yeni yatırım sözleri vererek, niyetlerini ve geleceğe yönelik hedeflerini açıklayarak karşılık vereceklerini düşünüyorum. Böylece iş birliğinin kapsamı ve maddi getirileri, Trump'ı memnun edecek ve onun bunları siyasi açıdan kişisel başarılar olarak kullanabilmesini sağlayacak şekilde daha geniş, daha kapsamlı ve daha büyük bir çerçeveye oturtulacaktır.

Görüşmelerde ayrıca, İsrail'i şaşırtan ve Umman'ın himayesinde ve arabuluculuğunda gerçekleşen, Trump’ın ilerleme sağlamayı amaçladığı İran ile müzakereler başta olmak üzere, çok sayıda bölgesel siyasi konu da ele alınacak. Trump’ın bu isteği, ilerleme sağlanabileceğinden söz eden ve bir baskı aracı olarak başarısızlığın sonuçları ve tehlikeleri konusunda uyarıda bulunan Özel Temsilci Witkoff'un açıklamalarına da yansıdı.

Yine Umman'ın arabuluculuğunda gerçekleşen ABD-Husi temasları ve Doğu Afrika kıyılarındaki durum da görüşme ve müzakere konusu olacak. Bu vesileyle Umman'ı bu çaba ve bilgeliğinden dolayı kutlamalıyız. Bu konuda da ateşkes duyurusu İsrail için bir başka tatsız sürpriz oldu. Bununla bağlantılı olarak Sudan'daki durum da gündeme gelebilir. Arap Maşrık (Levant) bölgesinin Trump'ın üç durakta da kişisel öncelikleri arasında olmasını beklemiyorum. Suriye ve Lübnan'daki durum, İran nüfuzunun geri dönmemesinin sağlanması ve İsrail ile bölgesel ilişkilerin nasıl kontrol altına alınacağı konusunda istişarelerin yapılması doğal, fakat bu noktaların çoğuna Trump'tan daha alt düzeydeki bazı Amerikalı yetkililerin değinmesi daha muhtemel. Aşırılıkçı hareketlerin güçlenme olasılığı ile Irak'taki durumun istikrarı da ele alınabilir.

Gazze'deki koşullar ve rehinelerin serbest bırakılması konusu ise ele alınacak bölgesel meselelerin başında yer alacak ve bir zirve düzeyinde olacak. Bununla olan bağlantısı ve Trump’ın ilk döneminde başarılanların üzerine yenilerini eklemeye yönelik Amerikan çabalarının bitmediği göz önüne alındığında, Filistin-İsrail barışı konusu da doğal olarak ele alınacak. Trump ve ABD'nin yeni tutumlarına ilişkin, kesin olmayan ve hatta bazıları pek olası görünmeyen çok sayıda haber sızdırıldı. Bunlar Trump’ın Netanyahu'nun davranışlarından rahatsız olduğu ve hatta bu nedenle İsrail başbakanıyla doğrudan temastan dahi kaçındığını ima ediyorlar.

İsrail'den sızan haberler arasında ise Trump'ın Filistin devletini tanıyacağını duyurması da var. Bu bizim temenni ettiğimiz bir şey ama ilk dönemindeki önerisi örtük olarak ekonomik eksenli bir Filistin devleti kurulmasını içerse de ben şimdilik böyle bir ihtimali dışlıyorum. ABD'nin Gazze'ye insani yardım sağlama ve yeniden inşa etme konusunda bir plan geliştirdiği ve bunun İsrail'in kabul etmediği siyasi sonuçlar içerdiği yönünde bilgiler de sızdırıldı. Bunlar arasında şunları sayabiliriz; ateşkes sağlanması ve savaşın sona ermesiyle birlikte İsrail'in aşamalı olarak tamamen çekilmesi, Hamas'ın Gazze'deki idari varlığını sürdürmesine onay verilmesi, yetkililerinin İsrail saldırılarından ve hedef almalarından korunması ama aynı zamanda Gazze’de kademeli bir uluslararası, Arap ve Amerikan idaresinin bulunması. Bunlar İsrail politikalarıyla çelişen ve Arap desteği ve katılım isteği gerektiren konular. BAE'nin, mevcut gergin siyasi iklim nedeniyle ABD'ye Gazze'nin yeniden inşası için mali yardımda bulunmayacağını veya Gazze’nin yönetimine katılmayacağını bildirdiğine dair doğrulanmamış haberler de var.

Üç ev sahibi ülke, çıkarlarını ve ABD ile ilişkilerini meşru bir şekilde ilerletmek için eşsiz bir fırsata sahipler ve bu fırsatın değerlendirilmesi ve kullanılması gerekiyor. Bölgesel stratejik boyutları dikkate alarak ve aynı zamanda kısa vadeli taktiksel ikili çıkarları da gözeterek, bilinçli ve sağlam bir stratejik yaklaşımla bundan yararlanılmasını umuyor ve bekliyorum.

*Bu analiz Şarkul Avsat tarından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.