Batı ile arasındaki gerilim artan Rusya yeni bir füze testi gerçekleştirdi

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin. (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin. (Reuters)
TT

Batı ile arasındaki gerilim artan Rusya yeni bir füze testi gerçekleştirdi

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin. (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin. (Reuters)

Rus ordusu, Rusya'nın Karadeniz'deki NATO tatbikatları konusunda Moskova ile Batı arasındaki gerilim ve Belarus'taki son göçmen krizinin arttığı bir dönemde, ülkenin kuzeyindeki Beyaz Deniz sularında hipersonik bir seyir füzesi test etti.
Rusya Savunma Bakanlığı önceki gün, Admiral Gorşkov savaş gemisinden fırlatılan Tsirkon füzesi ile Rusya'nın kuzeybatısındaki Beyaz Deniz sınırları içinde bir noktanın hedef alındığını duyurdu.Bakanlık açıklamasında, füzenin hedefi başarılı bir şekilde vurduğunu aktardı.
Tsirkon füzesi daha önce de aynı gemiden ve bir denizaltıdan yapılan testlerden geçmişti. Ses hızının beş katının üstüne çıkabilen hipersonik füzenin izlenmesi ve engellenmesi geleneksel silahlara göre daha zor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ‘yenilmez’ olarak nitelendirdiği füze, Rusya'nın cephaneliğine yapılan en son eklemelerden biri. Putin, 2018'de yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında, mevcut tüm savunma sistemlerinden kaçma yeteneğiyle övündüğü Tsirkon füzesini tanıtarak karada ve denizde bin kilometre menzile sahip hedefleri vurabileceği bilgisini vermişti.
Rus Donanması’na ait savaş gemilerinde ve denizaltılarda kullanılması hedeflenen füze kolay bir şekilde silahlara adapte edilebiliyor. Rusya, Hava Kuvvetleri için Kinzhal hipersonik füzesi ve nükleer bir motorla donatılmış kanatlı Porvestnik füzesi de dahil olmak üzere bir dizi ‘yenilmez’ silah geliştirmekle övünüyor. Rus ordusu Aralık 2019'da, yön ve irtifa değiştirebilen Avangard hipersonik füzelerini ilk kez hizmete soktu.
Son test, Rusya ve Batı arasında gerilimin arttığı bir dönemde gerçekleştirildi.
Rusya Savunma Bakanlığı geçtiğimiz hafta ABD'nin Rusya'nın Karadeniz bölgesindeki doğu sınırı yakınında çok uluslu silahlı bir kuvvet oluşturduğunu duyurdu.
Bakanlık, USS Porter destroyeri ve USS Mount Whitney amfibi komuta kontrol gemisinin yanı sıra John Lenthall tankerinin bölgeye konuşlandırıldığını bildirdi. Putin ve diğer üst düzey Rus yetkililer “kışkırtıcı” olarak niteledikleri bu adımı kınadı.
Bu bağlamda NATO, Moskova'nın Kırım'ı ilhak etmesinin ve doğu Ukrayna'daki Rus yanlısı ayrılıkçılara verdiği desteğin ardından Rus coğrafyasına yakın üye devletlerin güvenliğini artırma konusundaki kararlılığını dile getirdi. İngiltere Genelkurmay Başkanı Sir Nick Carter geçtiğimiz hafta Batı ile Rusya arasında Soğuk Savaş'tan bu yana, herhangi bir zamanda olduğundan daha büyük bir savaş riski olduğu konusunda uyarıda bulundu. Avrupa Birliği’nin (AB) Rusya’nın yakın müttefiki olan Belarus’u binlerce sığınmacıyı Polonya'ya geçmeye çalışarak sınırlarında bir göçmen krizini körüklemekle suçlamasının ardından, son haftalarda Doğu Avrupa'da tansiyon yükseldi. Belarus ise söz konusu suçlamaları reddetti. Polonya, Belarus sınırını kapattı ve yaklaşık 4 bin göçmen sınırda dondurucu soğuklarda mahsur kaldı. Polonya ayrıca yüzlerce askerini konuşlandırdığı sınıra dikenli tel çekti ve bir sınır duvarı inşa etmeye karar verdi. Putin ülkesinin gerekirse göçmen krizini çözmeye yardım etmeye tamamen hazır olduğunu açıklarken Moskova'nın Belarus'un sınırda yarattığı krizi körüklediği yönündeki suçlamaları reddetti.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov açıklamasında “Okyanus ötesinden gelebilecek daha saçma, daha saldırgan, daha düşmanca ve yıkıcı bir şey olmayacağını düşündüğümüz her seferde ne yazık ki (yeniden) yanılıyoruz” diyerek ABD'li bazı siyasetçilerin 'Vladimir Putin'in 2024'ten sonra iktidarda kalması halinde Rusya Devlet Başkanı olarak tanınmamasına’ ilişkin verdikleri önergeye atıfta bulundu. “Bu sadece Rusya'ya karşı değil, ABD'nin resmi olarak diğer tüm dünya ülkelerinin içişlerine müdahale ettiğinin mükemmel bir göstergesidir” ifadesini kullandı.
Reuters haber ajansına göre Peskov, devlet başkanını Rus halkının seçtiğini ve Rus milletvekillerinin misillemede bulunabileceğini vurguladı.
Önergeyi veren Kongre üyelerinden Steve Cohen sosyal medyadan yaptığı açıklamada Putin'in Mayıs 2024'ten sonra görevde kalma girişiminin “ABD tarafından tanınmamayı garantileyeceğini” söyledi.
Rusya Parlamentosu Üst Kanadı Başkan Yardımcısı ve Federasyon Konseyi Dışişleri Komitesi Başkanı Konstantin Kosachev ise önergenin, ‘ikili ilişkilerin yeniden normalleşmesini bozmak için tasarlanan bir provokasyon’ olduğunu söyledi. Kosachev, Facebook hesabından yaptığı açıklamda “ABD’liler bu sefer başkanlık seçimlerine daha erken karışmaya başladılar” ifadelerini kullandı.
Putin geçtiğimiz perşembe günü, Rusya-ABD ilişkilerini "tatmin edici" olarak nitelendirdi ve diyaloga hazır olduğunu söyledi. Kremlin de Putin ile ABD Başkanı Joe Biden arasında ikinci bir zirve düzenlenebileceğini bildirdi.



Washington: Suriye'de taraflar çatışmaların sona erdirilmesi için atılacak somut adımlar üzerinde anlaştı.

TT

Washington: Suriye'de taraflar çatışmaların sona erdirilmesi için atılacak somut adımlar üzerinde anlaştı.

Washington: Suriye'de taraflar çatışmaların sona erdirilmesi için atılacak somut adımlar üzerinde anlaştı.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio dün yaptığı açıklamada, Suriye'de savaşan çeşitli tarafların buradaki çatışmaları sona erdirecek belirli adımlar üzerinde anlaştıklarını söyledi.

"Suriye'deki çatışmalarda yer alan tüm taraflarla görüştük. Bu rahatsız edici ve dehşet verici durumu bu gece sona erdirecek belirli adımlar üzerinde mutabık kaldık" dedi.

Rubio sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun için tüm tarafların verdikleri taahhütleri yerine getirmeleri gerekiyor ve biz de onlardan tam olarak bunu bekliyoruz.”

Rubio daha önce yaptığı açıklamalarda, Suriye'deki durumun “karmaşık” olduğunu ve bir “yanlış anlaşılma” olduğunu belirterek, önümüzdeki birkaç saat içinde gerilimi azaltma yönünde ilerleme kaydedileceğine inandığını ifade etmişti.

Rubio Oval Ofis'te Başkan Donald Trump'ın huzurunda şunları söyledi: “Gün ve gece boyunca her iki tarafla da iletişim kurduk ve gerilimi azaltma yönünde ilerlediğimize inanıyoruz.” “Önümüzdeki saatlerde gerçek bir ilerleme görmeyi umuyoruz” diyen Rubio, “Suriye'nin güneybatısındaki farklı gruplar, Bedeviler ve Dürzi toplumu arasındaki tarihi, uzun süredir devam eden rekabet, talihsiz bir duruma ve görünüşe göre İsrail tarafı ile Suriye tarafı arasında bir yanlış anlaşılmaya yol açtı” ifadelerini kullandı.

Rubio, ABD'nin İsrail'in Suriye'deki saldırılarından “derin endişe” duyduğunu ve çatışmaların durmasını istediğini söyledi.

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Tammy Bruce dün yaptığı açıklamada, ABD'nin Suriye'ye gerilimi düşürmek için güçlerini geri çekmesi çağrısında bulunduğunu söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Fox News'ten aktardığına göre Bruce, “Suriye hükümetine, tüm tarafların çatışmasızlığa ulaşabilmesi için güçlerini geri çekmesi çağrısında bulunuyoruz” dedi.

İsrail, 300'den fazla kişinin ölümüne yol açan üç günlük şiddet olaylarının ardından, Dürzilerin çoğunlukta olduğu Suveyda kasabasından çekilmemeleri halinde hükümet güçlerine yönelik saldırılarını yoğunlaştırma tehdidinde bulunduktan sonra dün Şam'daki Suriye ordu karargahını bombaladı.

Rubio çeşitli taraflarla telefonda görüştüğünü söyledi, ancak bu tarafların isimlerini vermedi. “Bu konuda çok endişeliyiz (...) Umarım daha sonra haber alırız” diyen Rubio, salı günü bir ‘ateşkese’ varıldığını ancak kısa bir süre sonra “bozulduğunu” doğruladı.

Daha önce ABD elçisi Tom Barrak tüm tarafları Suriye'de ateşkes için diyalog başlatmaya çağırmıştı.

Axios'un üst düzey bir ABD'li yetkiliden aktardığına göre Başkan Donald Trump yönetimi, bir kez daha İsrail'den Suriye'ye yönelik saldırılarını durdurmasını ve Şam hükümetiyle diyaloğa girmesini istedi. Axios, bu talebin İsrail'in dün Suriye ordusu karargâhına ve Şam'daki başkanlık sarayı yakınlarına düzenlediği saldırılardan önce mi yoksa sonra mı geldiğini belirtmedi.

Suriye'nin güneyindeki Suveyda kentinde dün Suriye hükümet güçleri ile yerel Dürzi savaşçılar arasında yeniden başlayan şiddetli çatışmalarla eş zamanlı olarak İsrail duruma müdahalesini arttırdı ve Suriye'nin güneyindeki Suveyda ve Dera vilayetlerindeki hükümet güçlerine yönelik saldırıların yanı sıra Şam'daki başkanlık sarayı ve Suriye ordu karargahı yakınlarına art arda saldırılar düzenledi.