Taliban, memurların geriye dönük 3 aylık maaşlarının ödeneceğini açıkladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Taliban, memurların geriye dönük 3 aylık maaşlarının ödeneceğini açıkladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Afganistan'da Taliban yönetimi, geriye dönük 3 aylık memur maaşlarının bugünden itibaren bir ay içinde ödeneceğini bildirdi.
Taliban Sözcüsü İnamullah Semengani, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, geriye dönük memur ve emekli maaşlarının ödenmesiyle ilgili bilgi verdi.
Semengani, "Tüm memurların, eylül-ekim-kasım maaşları bugünden itibaren ödenecektir" ifadesini kullandı.
Son 3 ayda devlet gelirinin 26 milyar 915 milyon Afgani (yaklaşık 292 milyon 554 bin dolar) ve sadece 17 Kasım Çarşamba günü gelirinin ise 557 milyon Afgani (yaklaşık 6 milyon 54 bin dolar) olduğunu aktaran Semengani, bir önceki rejimdeki yolsuzlukların kaldırıldığını ve ülke gelirinin günbegün arttığını belirtti.
Semengani, emekli maaşlarının ödenmesiyle ilgili teknik bir sorun yaşandığını ve bunun giderilmesi sonrasında bu kesimin de maaşlarının ödeneceğini bildirerek, "Önceki rejimden bize kalan sadece borçları. Söz konusu yönetimin şirketlere 3 milyar dolar borcu var. Önceliğimiz, diğer temel ihtiyaçlardır, şirketlere ödemeler askıya alınmıştır. Gelecekte ödemek için çalışacağız" ifadesini kullandı.

Memurlara 4 aylık maaşları verilememişti
Taliban yönetiminin ülkede kontrolü ele aldığı 15 Ağustos'tan önce, Muhammed Eşref Gani'nin başında olduğu Kabil yönetimi 2 aylık memur maaşlarını ödememişti. Taliban'ın gelmesinden bu yana da 3 aydır memur maaşları ödenmedi.
Eşref Gani'nin ülkeyi terk ederken, Afganistan bankalarında bulunan yüksek meblağ parayı yanında götürdüğü öne sürülmüştü.
ABD'nin Afganistan'ın uluslararası bankalardaki hesaplarını bloke etmesi, Taliban yönetimini memur maaşlarını ödeyemez hale getirmişti. Taliban yönetiminin iş başına gelmesinden bu yana bazı bakanlıklarda çalışanların ve memurların 1 aylık maaşı ödenmişti.
Afganistan'da yaklaşık 400 bin memur bulunuyor.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP