Batılılar beş aylık bir aranın ardından, İran nükleer programıyla ilgili Viyana müzakerelerinin yeniden başlamasına sadece on gün kala nisan ve haziran ayları arasındaki altı uzun müzakere turundan sonra askıda kalan anlaşmazlık noktalarını aşmayı hedefliyor. Ancak ilerleme kaydedebilecekleri veya hızla bir anlaşmaya varabilecekleri konularında emin değiller. Son müzakere turu ile bugün arasında iki ana değişken var. Bunlardan ilki, ‘ılımlı’ Hasan Ruhani’nin yerine sert bir isim olarak görülen İbrahim Reisi’nin ortaya çıkmasıyla İran’da meydana gelen siyasi değişim. İkincisi de Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na (UAEA) ve İran’ın kendisine göre uranyum zenginleştirme oranını çok yüksek bir dereceye çıkarma konusunda Tahran’ın nükleer programı tarafından kaydedilen kayda değer ilerleme ve İran’da sivil amaçlı olmayan uranyum metalinin üretiminin yüzde 60’a ulaşması.
Ayrıca UAEA da dahil olmak üzere birçok uluslararası raporun belirttiği gibi İran, daha modern santrifüjler üretmeye devam ediyor. Böylece zenginleştirmeyi hızlandırmayı ve uranyum saflığını artırmayı hedefliyor. En önemlisi de bu durum İran’ı ‘nükleer’ eşiğe yaklaştırarak nükleer silah üretmeye karar vermesi durumunda ihtiyaç duyduğu süreyi kısaltıyor.
ABD 2015 nükleer anlaşmasını imzalayan üç Avrupa ülkesi ve bölgesel yönetimlerle Viyana’ya dönüş hazırlıkları kapsamındaki istişarelerini yoğunlaştırdı. Paris ise İran ile 4+1 (Almanya’nın yanı sıra Fransa, İngiltere, Rusya ve Çin) arasındaki doğrudan müzakerelerin ve Avrupalı müzakereci Enrique Mora aracılığıyla ABD ile dolaylı müzakerelerin yeniden başlamasıyla Viyana’da ortaya çıkabilecek tabloya dair şüphelerini bir kez daha dile getirdi. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, 19 Kasım’da Le Monde gazetesine konuya dair açıklamalarda bulundu.
Fransız Bakan yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Toplantının Viyana’da olması önemli. İlk kontrol etmemiz gereken şey, yeni İranlı yetkililerle görüşmelere geçen haziran ayında kalınan yerden devam edip etmeyeceğimizdir. Ancak bu tartışmalar bir aldatmacaysa, kapsamlı eylem planının (nükleer anlaşma) anlamsız hale geldiği sonucuna varmalıyız. ABD’nin hızlı bir anlaşmaya imkân sağlayacak şekilde, haziran ayında kaldığımız yerden müzakerelere geri dönmeye hazır olduğunu düşünüyorum. İran tarafının da buna istekli olup olmadığını doğrulamalıyız.”
Anlaşmaya varılmasının önünde engel teşkil edebilecek bir dizi noktaya dikkat çeken Fransız Bakan, ilk olarak Tahran’ın ilk altı turda elde edilen tüm ilerlemeyi terk etme anlamına gelebilecek şekilde zamanı geri çevirmek isteyeceğine ilişkin endişe olduğunu söyledi. Eski İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif defalarca haziran ayında yapılacak İran seçimlerinden önce anlaşmanın tamamlanması için bir fırsat olduğunu açıklamıştı. Bununla birlikte müzakereler duraksadı. Dolayısıyla Le Drian’ın ifade ettiği gibi Batı’nın endişeleri, Tahran’ın altı turda yaşananları benimseyip benimsemediği ve en önemlisi ABD tarafından uygulanamaz bir talep listesiyle Viyana’ya gelerek yeni bir sayfa açmak isteyip istemediğine ilişkin sorulara dayanıyor. Batı’nın odak noktası, müzakereleri durduğu noktadan sürdürmek. Yani daha önce elde edilen ‘başarıları’ benimsemek ve geri kalan tartışmalı başlıkları görüşmek. Bu durum, ABD’nin ve İran’ın geri dönmesi için ‘hızlı’ bir anlaşmaya varılmasına olanak sağlayacak. Le Drian’ın ‘aldatmaca’ hakkındaki sözleri ve önceki anlaşmanın anlamsız hale gelmiş olabileceği görüşü, Batı’nın ‘Tahran’ın nükleer silahlar konusundaki teknolojik ilerlemenin, ABD yönetiminin odaklandığı 2015 anlaşmasını içeriğini boşaltacağına’ dair korkularını yansıtıyor.
İran’ın açıklamaları, Tahran’ın ‘tüm yaptırımları kaldırmaya ve Washington’dan anlaşmayı bir daha terk etmeyeceğine dair güvence almaya’ odaklanmak istediğini gösteriyor. Buna paralel olarak açıklamada, balistik füze programına ve İran’ın bölgesel politikasına ise herhangi bir atıf yapılmıyor. Bu noktada Viyana’da ilk 29 turda yaşananlar, İran’ın ne istediğinin güçlü bir göstergesi olacak. Tahran’ın müzakerelere geri döndüğü açık. Tahran, ABD yaptırımlarını bir dereceye kadar atlatmayı başardığını düşünüyor. İran’ın Çin ile ‘stratejik’ anlaşması, kendisi ve Rusya arasındaki görüşmeler ve genel olarak doğuya eğilim, Tahran’ın Batı baskılarına ‘direnmesini’ sağlıyor.
Ayrıca nükleer programını ilerletmek, onu kullanmaktan çekinmeyeceği bir koz olarak duruyor. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Biden ve Avrupalı liderlerin 29 Ekim’de Roma’da nükleer meseleyle ilgili yaptığı açıklamalarda da belirtildiği gibi Fransız Bakan, Rusya ile iş birliğinin önemine değindi. Le Drian verdiği bir röportajda Rusya ile ‘koordine edilebilecek’ çok sayıda konu olduğunu ve bunların başında da İran nükleer meselesi bulunduğunu söyledi. İşin aslı, Viyana’dan ne çıkacağı konusunda bugün kesin bir görüş yok. Tüm olasılıklar ortada. ABD yönetiminin diplomatik sürece bağlı kalacağını açıkladı. Ancak buna rağmen son çözüm olarak askeri de dahil olmak üzere diğer seçeneklerin masada olduğu biliniyor.
Fransa, İran’ı ‘sahte müzakerelere’ karşı uyardı
https://turkish.aawsat.com/home/article/3314936/fransa-i%CC%87ran%E2%80%99%C4%B1-%E2%80%98sahte-m%C3%BCzakerelere%E2%80%99-kar%C5%9F%C4%B1-uyard%C4%B1
Fransa, İran’ı ‘sahte müzakerelere’ karşı uyardı
Fransa müzakerelerin kaldığı yerden devam etmesinden yana.
Fransa, İran’ı ‘sahte müzakerelere’ karşı uyardı
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة