McGurk: İran ile anlaşma yönünde diploması yolu açık, ancak biz başka seçeneklere hazırızhttps://turkish.aawsat.com/home/article/3317951/mcgurk-i%CC%87ran-ile-anla%C5%9Fma-y%C3%B6n%C3%BCnde-diplomas%C4%B1-yolu-a%C3%A7%C4%B1k-ancak-biz-ba%C5%9Fka
McGurk: İran ile anlaşma yönünde diploması yolu açık, ancak biz başka seçeneklere hazırız
İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı: İran'ı caydırma yönünde ABD ile ortağız
Beyaz Saray (AP)
Manama/ Mirza Huveylidi
TT
TT
McGurk: İran ile anlaşma yönünde diploması yolu açık, ancak biz başka seçeneklere hazırız
Beyaz Saray (AP)
ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Brett McGurk, Washington'ın İran'ı caydırmak ve bölgedeki gerilimi azaltmak için ortaklarıyla birlikte çalıştığını vurguladı.
Dün Bahreyn'in başkentinde sona eren Manama 2021 Diyalog Forumu’nun kapanış oturumu aralarında açıklamalarda bulunan McGurk, “İran halkının çektiği sıkıntıları anlıyoruz. Anlaşmada diplomasiye yer bırakıyoruz, ancak başka seçeneklere de hazırız” dedi.
ABD'nin bölgedeki ortaklarına bağlılığını teyit eden McGurk, “ABD’nin Afganistan'dan çekilmesi, bazılarının inandığı gibi bölgeden çekilmek anlamına gelmiyor. Bölgedeki ABD varlığı yaklaşık 20 yıldır devam ediyor. Washington, bölge güvenliğini öncelikleri arasında ve kendi güvenliğinin bir parçası olarak görüyor” ifadelerini kullandı.
Son 20 yıldaki üç ABD yönetiminin doğrudan veya dolaylı olarak destek, aynı zamanda eğitim ve yetkilendirme yoluyla bölgenin korunmasında önemli bir rolü olduğunu da ekledi.
İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Eyal Hulata ise İran'ın nükleer silah geliştirme arzusunu, güvenlik ve istikrarı sarsma yönünde insansız hava araçları kullanmasını caydırma yönünde ABD ile İsrail’in ortak olduğunu vurguladı. Zirâ İsrail’in bölge ve dünyadaki birçok ülke gibi, bölgedeki müttefikleri, vekilleri ve milisleri aracılığıyla İran tehditleriyle karşı karşıya olduğunu vurguladı.
Eyal Hulata ayrıca, “Kritik bir zamandayız. Bu dönemden güçlü bir şekilde çıkmak istiyoruz. İran'ın nükleer bir devlet olmasına izin vermeyeceğiz, bunu ortak hareket ve koordinasyonla yapacağız” dedi.
Hulata, İbrahim Anlaşması'nın birinci yıl dönümünün kutlanmasının, bu anlaşmanın bölge halklarına fayda sağlayacağına dikkati çekti.
Bölge ülkeleri arasında ortak savunma yapısının geliştirilmesi çağrısında bulunan Hulata, böylece karşılaşılan pek çok sıkıntıyla yüzleşmede yardım sağlanacağını, mevcut fırsatları değerlendirme ve bunlardan sonuna kadar yararlanma kararlılığına sahip olunacağını söyledi.
Alman Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) Dış Politika Sözcüsü Nils Schmid ise ülkesinin Ortadoğu'daki dış politikasını değiştirmeyeceğini belirterek bu bağlamda Filistin-İsrail dosyasında ülkesinin iki devletli çözüme verdiği desteği dile getirdi.
Avrupa ülkelerinin Ortadoğu ve Afrika'ya yönelik ilgi ve faaliyetlerini artırmaları gerektiğini söyleyen Schmid, ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin Hint ve Pasifik Okyanusu bölgesi ile Çin'e odaklandığını vurguladı.
Avrupa gücünün Almanya için en önemli çıkar olduğu inancından yola çıkarak ülkesinin çok taraflılığı desteklemeye, Avrupa Birliği'nin (AB) oynadığı rolü pekiştirmeye devam edeceğini de ekledi.
Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5141148-hindistan-ve-pakistan-neden-di%C4%9Fer-%C3%BClkeler-gibi-sava%C5%9Fm%C4%B1yor
Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
AP, Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilime dikkat çekerek, iki ülkenin 1947'de İngiltere'den bağımsızlıklarını kazanmalarından bu yana üç büyük çaplı savaşa sahne olduğunu belirtti. İki komşu ayrıca, dünyanın en soğuk ve en yüksek rakımlı savaş alanı olarak tanımlanan bir buzulun tepesindeki çatışma da dahil olmak üzere onlarca çatışmaya tanık oldular.
Son gerginlik, Hindistan'ın Pakistan'ı suçladığı, İslamabad'ın ise herhangi bir dahli olduğunu reddettiği, turistlere yönelik ölümcül bir silahlı saldırının ardından yaşandı.
Hindistan ve Pakistan diğer ülkeler gibi savaşmıyor. Buradaki başat faktör, büyük saldırıları caydırmanın ayırt edici bir aracı ve durum kötüleşse bile çatışmanın kontrolden çıkmayacağının garantisi olan nükleer cephanelikleri.
Keşmir'in Pakistan tarafından yönetilen kısmının başkenti Muzafferabad'da Hindistan saldırıları sonucu yıkılan bir caminin yakınında nöbet tutan askerler (AFP)
Hindistan ve Pakistan neden bu şekilde savaşıyor? Çünkü nükleer cephanelikleri birbirlerini yok edebilecek kapasitede.
Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığına göre konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Pakistanlı güvenlik analisti Seyyid Muhammed Ali şu ifadeleri kullandı: “Pakistan ve Hindistan diğer tarafı defalarca yok etmeye yetecek kadar nükleer silaha sahip. Nükleer silahları, Karşılıklı Garantili İmha (MAD) senaryosu yaratıyor. Her iki ülke de stoklarının boyutunu ve kapsamını diğerine MAD garantisini hatırlatacak şekilde bilinçli olarak geliştirdi.”
Her iki ülke de nükleer kapasitelerini açıklamıyor, ancak her birinin 170 ila 180 arasında kısa, uzun ve orta menzilli savaş başlığına sahip olduğuna inanılıyor. Her iki ülke de bu silahları hedeflerine ulaştırmak için farklı sistemlere sahip.
Ali, cephaneliklerin daha fazla çatışmayı önlemek ve caydırmak için savunma amaçlı bir hamle olduğunu, çünkü ‘iki tarafın da böyle bir savaşı başlatmayı göze alamayacağını ya da bundan bir şey elde etmeyi umamayacağını’ söylüyor.
İlk bakışta öyle gelmeyebilir ama nükleer silahlar karşı tarafa aşırı tepki veremeyeceğini hatırlatır. Ancak cephaneliklerini çevreleyen gizlilik, Pakistan ya da Hindistan'ın nükleer bir ilk saldırıda hayatta kalıp kalamayacağının ve ‘ikinci saldırı kabiliyeti’ olarak adlandırılan misilleme yapıp yapamayacağının belirsiz olduğu anlamına geliyor.
Pakistan'ın Lahor kenti yakınlarında Hindistan saldırısında hasar gören hükümet sağlık ve eğitim kompleksinin yönetim binası önünde duran arama kurtarma görevlileri (Reuters)
Bu kabiliyet, nükleer gerilime yol açabilecek saldırganlığı önleyerek bir düşmanın ilk saldırı yoluyla nükleer bir savaşı kazanmaya çalışmasını engeller. Bu kabiliyet olmadan, teoride, bir tarafın diğerine savaş başlığı fırlatmasını engelleyecek hiçbir şey yoktur.
Keşmir anlaşmazlığın merkezinde
Hindistan ve Pakistan, her birinin bağımsızlığını kazandığı 1947'den bu yana Keşmir üzerinde hak iddia ediyor ve sınır çatışmaları on yıllardır bölgeyi istikrarsızlaştırıyor.
Keşmir, Hindistan yönetimine karşı direnen silahlı isyancıların bulunduğu, iki ülke arasında bölünmüş tartışmalı bir Himalaya bölgesidir.
Her iki ülke de Keşmir'in bir bölümünü kontrol ediyor. Bölge yoğun bir şekilde askerileştirilmiş bir sınırla bölünmüş durumda.
Ezeli rakipler üç savaşlarından ikisini de Keşmir için yapmışlardır.
Birçok Keşmirli Müslüman, isyancıların bölgeyi Pakistan yönetimi altında ya da bağımsız bir devlet olarak birleştirme hedefini destekliyor.
Hindistan kontrolündeki Keşmir'de yaşanan sınır çatışmaları ve militan saldırıları Yeni Delhi'nin İslamabad'a karşı giderek daha sert bir tutum takınmasına ve onu ‘terörizmle’ suçlamasına neden oldu.
Son çatışmada Hindistan, geçen ay gerçekleşen silahlı katliamla bağlantılı olarak Pakistan destekli militanlar tarafından kullanılan yerleri vurarak Pakistan'ı cezalandırdı.
Geleneksel askeri dengesizlik
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nün (IISS) Askeri Denge Raporu'na göre Hindistan 2025 yılında 74,4 milyar dolar harcamayla dünyanın en büyük savunma harcaması yapan ülkesi ve dünyanın en büyük silah ithalatçılarından biri.
Pakistan ise geçen yıl 10 milyar dolar harcadı. Pakistan, komşusuna kıyasla iki kat daha fazla aktif silahlı kuvvete sahip olan zengin Hindistan'la asla boy ölçüşemez.
Hindistan'ın silahlı kuvvetleri geleneksel olarak Pakistan'a odaklanmış olsa da, mücadele etmesi gereken bir başka nükleer komşusu da Çin. Hindistan, Hint Okyanusu'ndaki deniz güvenliği konusunda giderek daha fazla endişe duyuyor.
Bunlar Pakistan'ın güvenlik modelinde dikkate almak zorunda olmadığı iki faktör.
Pakistan'ın uzun ve dar yapısı, ordunun dış politikadaki büyük rolü ile birleşince silahlı kuvvetlerin hareketli olmasını ve savunmaya öncelik vermesini kolaylaştırıyor.
Tırmanma ve gerilimi azaltma modeli
Ne Pakistan ne de Hindistan diğerine karşı askeri hamlelerini duyurmak için acele etmiyor. Mevcut düşmanlıkların alevlenmesinden de anlaşılacağı üzere, saldırıların ve misillemelerin teyit edilmesi biraz zaman alabilir.
Ancak her ikisi de diğerinin kontrolündeki topraklarda ve hava sahasında operasyonlar yürütüyor.
Bu operasyonlar bazen kontrol noktalarına, tesislere ya da militanlar tarafından kullanıldığı iddia edilen yerlere zarar vermeyi amaçlıyor. Aynı zamanda liderleri kamuoyunun baskısına boyun eğmeye ve yanlış hesaplama potansiyeline sahip bir şekilde karşılık vermeye zorlamak, onları utandırmak veya kışkırtmak da amaçlanıyor.
Bu faaliyetlerin çoğu Keşmir'i Hindistan ve Pakistan arasında bölen Kontrol Hattı boyunca gerçekleşiyor.
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Bu hattın medya ve kamuoyundan büyük ölçüde izole edilmiş olması, saldırı veya misilleme iddialarının bağımsız olarak doğrulanmasını zorlaştırıyor.
Bu tür olaylar, iki ülkenin nükleer kapasiteleri göz önüne alındığında uluslararası endişeleri arttırmakta, dikkatleri Hindistan ve Pakistan'a ve nihayetinde Keşmir üzerindeki rekabet eden iddialarına geri çekmektedir.
Her iki ülkenin de kaynaklar için rekabet etmesini gerektirecek bir durum söz konusu değil
Pakistan'ın muazzam bir maden zenginliği var, ancak Hindistan'ın bundan faydalanmak gibi bir arzusu yok. Hinduların çoğunlukta olduğu Hindistan ile Müslümanların çoğunlukta olduğu Pakistan arasında temel ideolojik farklılıklar olsa da birbirlerine hükmetmek ya da birbirlerini etkilemek gibi bir amaçları yok.
Keşmir dışında birbirlerinin topraklarında hak iddia etmek ya da hegemonya kurmak gibi bir niyetleri de yok.