Suudi Arabistan -Somali ilişkileri ilerlemeye sahne oluyor

Riyad, Afrika İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Ahmed Abdulaziz Kattan’ın Afrika Boynuzu'ndaki yoğun diplomasi faaliyetleri eşliğinde, 30 yıl sonra Mogadişu'daki büyükelçiliğini yeniden açtı

Fotoğraf  (AFP)
Fotoğraf  (AFP)
TT

Suudi Arabistan -Somali ilişkileri ilerlemeye sahne oluyor

Fotoğraf  (AFP)
Fotoğraf  (AFP)

Eymen el-Gıbeyvi*
Suudi Arabistan 1991 yılında, eski Somali Devlet Başkanı Muhammed Siad Barre'nin devrilmesinden bu yana çok sayıda kanlı çatışmaya ve iç savaşa sahne olan Somali'nin başkenti Mogadişu'da yaklaşık 30 yıldır kapalı duran büyükelçiliğini yeniden açtı.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Riyad, ‘Somali hükümetinin Suudi Arabistan’ın Mogadişu'daki büyükelçiliğini yeniden açma prosedürlerini kolaylaştırma çabalarına büyük önem veriyor’. Açıklamada, bu durumun iki kardeş ülke ve halklar arasındaki ilişkilerin derinliğini ortaya koyduğuna işaret edildi.
Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında ‘iki ülke arasındaki ortak çalışmayı güçlendirme ve iki ülke halkları için daha fazla büyüme ve refah elde etmek için daha geniş ufuklara doğru ilerletmenin dört gözle beklendiği vurgulandı.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre geçtiğimiz haziran ayında Suudi bir diplomatik heyetinin Somali'yi ziyaret etmesi ve görüşmede büyükelçiliğin yeniden açılmasına yönelik hazırlıkların ele alınması dikkat çekici bir gelişme olarak değerlendirildi.

Afrika’daki hareketlilik
Suudi Arabistan, aşırılık yanlısı gruplar nedeniyle güvenlik sorunu yaşanan Somali’deki büyükelçiliği onlarca yıl boyunca kapalı olmasına rağmen bölgeyle etkileşimini sürdürerek elçilik misyonlarını Mogadişu'ya komşu Kenya'da sürdürdü. Kızıldeniz kıyısında önemli bir stratejik konuma sahip kadim Arap ülkesinde güvenlik ve istikrarı sağlama çabalarının yanı sıra yardım hattı da kesilmedi.
Suudi Arabistan’ın Afrika Boynuzu'ndaki varlığı, son 20 günde dört Afrika ülkesini ziyaret eden Afrika İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Ahmed Abdulaziz Kattan'ın gerçekleştirdiği mekik diplomasisiyle netlik kazandı. Gine, Senegal, Kamerun ve Sierra Leone ülkelerinin cumhurbaşkanları ve liderleriyle bir araya gelen Kattan, geniş Kıta’nın birçok ülkesinde daha önce de yoğun faaliyetlerde bulunmuştu.
Suudi Bakan, her ziyaretten sonra resmi Twitter hesabından gerçekleştirdiği görüşmelerin içeriğine ilişkin ayrıntılar ve fotoğrafları paylaşıyor. Ayrıca ‘ziyaret ettiği Afrika ülkeleriyle Riyad arasındaki ikili ilişkileri gözden geçirdiğini, tüm tarafların çıkarlarına hizmet edecek şekilde her alandaki çalışmaları güçlendirmek ve geliştirmek için çalıştığını’ teyit eden açıklamalarda bulunuyor.

Güvenliğin ve istikrarın sağlanması
Riyad, büyük bir kısmı Müslüman nüfusa sahip olan Kıta’nın her yerinde, Afrika halkları arasındaki konumunu güçlendirmeyi hedefliyor. Geçtiğimiz yıllardaki girişimleri ve kalkınma planları, bölgesel ve uluslararası eğilimlerine daha fazla ışık tutuyor.
Gözlemciler, Suudi Arabistan'ın bölgesel rolü bağlamında yaptıkları değerlendirmelerde Riyad’ın Mogadişu'daki büyükelçiliğini açarak Kıta’nın doğusundaki varlığını yoğunlaştırdığını ve bu yolla uluslararası güvenliğin ve istikrarın tesisine ivme kazandırma yönünde önemli bir adım attığı görüşündeler. Ayrıca deniz ürünleri, hayvan yetiştiriciliği ve tarım kaynakları açısından zengin olan bölgede yatırıma yönelik umudu da artırdığını vurguladılar.
Suudi Yardım Platformu'na göre Suudi Arabistan'ın Somali'ye yaptığı yardımın hacmi 271 milyon Suudi riyalini (72 milyon doları) aştı. Söz konusu destek, eğitim, sağlık, güvenlik, koruma, tarım, sağlık, su, çevre temizliği ve diğerler alanlarla ilgili çeşitli projeler için de önemli yardımlar içeriyordu.
Mogadişu Çalışma ve Araştırma Merkezi, 2019 yılında yayınlanan bir çalışmada, Suudi Arabistan’ın ‘Somali'de iç savaş patlak verdiğinde destek sağlayan ilk Arap ülkelerinden biri’ olduğuna dikkat çekildi. Bu nedenle Somali sorunuyla ilgilenen başlıca ülkelerden biri olduğu vurgulandı. Ayrıca Suudi Kuvvetleri’nin istikrarı sağlama sürecine katılmak üzere Somali'ye gönderildiği bilgisi paylaşıldı. Çalışmaya göre Somali’nin çeşitli bölgelerindeki kıtlık ve savaşlardan etkilenenlere gıda yardımının ulaştırılmasına da önemli katkıda bulunuldu.

Kaynaklar açısından zengin bir ülke
Somali’deki Wadajir Partisi Başkanı Dr. Abdurrahman Abduşşekur, büyükelçiliğin Mogadişu'ya taşınmamsından önce yerel medyaya verdiği röportajda şunları söyledi:
“Suudi Büyükelçiliği’nin Kenya'daki Nairobi'den Somali'nin başkenti Mogadişu'ya taşınması sürecinin tamamlanması, bölgedeki olağan güçlü Suudi varlığını artıracaktır. Siyasi, ekonomik, askeri ve yatırım olarak da memnuniyetle karşılıyoruz. Somali ve Suudi Arabistan'ın güçlü kardeşlik ve tarihi ilişkilere sahip olduğunu, Somali'deki Suudi varlığının iki ülke arasındaki ilişkilerin eskisinden daha geniş ve derin bir şekilde yeniden inşasına, ekonomik ve askeri varlığın güçlendirilmesine katkıda bulunacaktır.”
Uluslararası raporlar, Somali'nin gayri safi yurtiçi hasılasının 10 yıl önce 4,1 milyar dolardan 2019'da 7,70 milyar dolara ulaştığını ve tahmini yüzde 2,9'luk bir büyüme oranı yakaladığını gösteriyor. Dünya Bankası, ekonomik büyümedeki yavaşlamada etkisi olan koronavirüs salgının yansımalarına dikkat çekti. Salgın olma oranın 2020'de artmaya devam ederek yüzde 3,2'ye ulaşmasının beklendiğini bildirdi.
Hayvancılığın önemli bir yeri olan Somali’de tahminen 40 milyon deve, inek ve koyun var. Ülke, 8 milyon hektar olduğu tahmin edilen ekilebilir arazileri ile de muazzam bir zenginliğe sahip. Somali, Afrika Boynuzu ve bölgeye yatırım yapmak isteyen ülkeler için adeta gıda ambarı konumunda.

Kızıldeniz Bloku
Batı ülkeleri Mogadişu'da diplomatik misyonlarını sürdürüyor. BAE, Mısır, Katar ve Sudan gibi bazı Arap ülkeleri de adımlarına hız vermiş durumda.
Suudi Arabistan daha önce Somali de dahil olmak üzere Kızıldeniz'e komşu ülkeleri kapsayan yeni bir blok kurulmasına öncülük etmişti. Kızıldeniz ve Aden Körfezi'ne kıyısı olan Arap ve Afrika Devletleri Konseyi'nin kuruluşu, küresel ve uluslararası ticareti ve denizciliği korumak amacıyla iki suyoluna kıyısı olan sekiz ülkenin dışişleri bakanları tarafından 2018 yılının aralık ayında duyurulmuştu. Konsey, Suudi Arabistan, Mısır, Sudan, Cibuti, Yemen, Somali, Ürdün ve Eritre'yi içeriyordu. Söz konusu Konsey, Suudi Arabistan'ın güvenlik, yatırım ve kalkınma hamlelerini geliştirmek, taraf devletler için istikrarı sağlamak, ortak çıkarlarını desteklemek ve bölgede olumsuz roller oynamaya çalışan tüm dış güçleri caydırmak için yapılan çağrıların ardından kurulmuştu.

 



Suudi Arabistan, ocak ayında yabancıların mülk sahibi olmasına izin vermeye hazırlanıyor

Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)
Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)
TT

Suudi Arabistan, ocak ayında yabancıların mülk sahibi olmasına izin vermeye hazırlanıyor

Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)
Riyad'da bir caddede seyreden arabalar (Reuters)

Suudi Arabistan, gayrimenkul sektöründe yabancı yatırımcılara yönelik yeni bir döneme hazırlanıyor. Ülke, ocak ayında yürürlüğe girecek güncellenmiş yabancı mülkiyet yasası ile yabancı birey ve kuruluşların ülke genelinde gayrimenkul edinimini düzenleyecek. Bu sistem, gayrimenkul sektörünün gayri safi yurt içi hasılaya (GSYİH) katkısını artırmayı ve gelir kaynaklarını petrolden bağımsız olarak çeşitlendirmeyi hedefleyen stratejik bir adım olarak değerlendiriliyor. Söz konusu hedefler, Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 programıyla uyumlu bir yaklaşım sergiliyor.

Uygulamadan sorumlu olan Gayrimenkul Genel Otoritesi, yürütme yönetmeliğini hazırlıyor ve yabancıların mülkiyet ve yatırım yapabileceği bölgeleri belirlemeye çalışıyor. Belirlenen detaylar, sistemin yürürlüğe girmesinden önce kamuoyuna açıklanacak.

Yeni yasa ayrıca, uluslararası profesyonellerin ülkede kalmasını desteklemeyi, şehirleşme ve kentsel yaşam kalitesini artırmayı amaçlıyor.

Mülkiyet kapsamı

Suudi Arabistan Belediye, Köy İşleri ve İskân Bakanı Macid el-Hakil, geçtiğimiz hafta yaptığı bir televizyon röportajında, gelecek ay yabancıların konut amaçlı gayrimenkul edinme sisteminin yürürlüğe gireceğini açıkladı. Bakan, uygulamanın Suudi Arabistan’daki tüm şehirlerde geçerli olacağını, ancak Mekke, Medine, Cidde ve Riyad olmak üzere dört şehirde yalnızca belirlenen bölgelerde mülkiyetin mümkün olacağını belirtti. Ülkede ikamet eden yabancılar ise birer konut sahibi olabilecek.

Öte yandan, sistemin ekonomik sektörler açısından daha esnek olacağı ve ticari, sanayi ve tarım alanlarında yabancıların tüm şehirlerde mülkiyet ediniminin sınırlama olmadan mümkün olacağı kaydedildi.

Suudi Arabistan Belediye, Köy İşleri ve İskân Bakanı Macid el-Hakil (SPA)Suudi Arabistan Belediye, Köy İşleri ve İskân Bakanı Macid el-Hakil (SPA)

Suudi Arabistan Gayrimenkul Genel Otoritesi’nde yabancılar için mülkiyetten sorumlu icra direktörü Fahd bin Süleyman, kasım ayında yaptığı açıklamada, Riyad, Cidde ve kutsal şehirler (Mekke ve Medine) için yabancılara ayrılan bölgelerin hâlâ gözden geçirildiğini ve ‘yakın zamanda’ yeni mülkiyet kurallarını belirleyen yönetmeliklerle birlikte ilan edileceğini duyurdu. Bin Süleyman, söz konusu bölgelerin ‘çok geniş’ olacağını ve büyük ölçekli projeleri kapsayacağını belirterek, bu alanlarda yabancı mülkiyet oranının yüzde 70 ile yüzde 90 arasında olması beklendiğini aktardı. Kutsal şehirlerde satın alma yapacak kişilerin Müslüman olması gerektiğini vurgulayan Bin Süleyman, bunun dışında büyük bir kısıtlama bulunmayacağını ifade etti. Bin Süleyman, “Büyük şartlar yok ve sınırlamalar getirmek istemiyoruz; mevcut yasa ile güncellenmiş yasa karşılaştırıldığında belirgin bir fark görülecek” dedi.

Piyasa tahmini

Uzmanlar ve gayrimenkul sektörü profesyonelleri, güncellenmiş yabancı mülkiyet yasasının yürürlüğe girmesine kısa süre kala, söz konusu sistemin hazır konutlara yönelik ek bir talep yaratacağını ve gayrimenkul piyasasındaki likiditeyi artıracağını belirtti. Uzmanlar, uluslararası şirketlerin Suudi Arabistan’da ofis ve projeler kurmasını teşvik edecek bu sistemin ekonomik aktiviteyi canlandıracağını ve gayrimenkul sektöründe daha istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme dönemini başlatacağını öngörüyor. Etkinin özellikle Riyad, Cidde, Mekke, Taif, Medine ve turistik bölgelere yakın şehirlerde hissedileceği, yasanın etkilerinin 2026’nın üçüncü ve dördüncü çeyreği ile 2027 yılı boyunca netleşmeye başlayacağı tahmin ediliyor.

Gayrimenkul uzmanı ve pazarlamacı Sakr ez-Zehrani, konuyla ilgili açıklamasında, yasanın uygulanmaya başlamasının Suudi Arabistan gayrimenkul piyasasında dönüm noktası oluşturacağını belirtti. Zehrani, sistemin, geniş bir kesimin kiralamadan mülkiyete geçmesine yol açarak işlem yapan kullanıcı tabanını genişleteceğini vurguladı.

Zehrani, bu dönüşümün hazır konutlar ve planlı konut projelerine yönelik ek talep yaratacağını, satış ve alım hareketliliğini artıracağını ve piyasadaki likiditeyi güçlendireceğini kaydetti.

Gayrimenkul kalitesinin iyileştirilmesi

Zehrani, yabancıların ticari, sanayi ve tarım sektörlerinde tüm şehirlerde mülkiyet edinmesine izin verilmesinin, uluslararası şirketler için Suudi Arabistan’da ofis ve projeler kurma motivasyonunu artıracağı ve bunun ekonomik faaliyetleri canlandırarak gayrimenkul sektöründe daha istikrarlı bir büyüme dönemini başlatacağı öngörüsünde bulundu.

Zehrani’ye göre piyasadaki ilk değişiklikler, gayrimenkul ürünlerinin kalitesinin yükselmesi, geliştiricilerin daha yüksek standartlı ve iyi planlanmış projeler üretmesiyle daha geniş bir alıcı kitlesinin taleplerini karşılamaya yönelik olacak. Ayrıca, yerli ve yabancı yatırımcıların pazara girmesiyle organize arz hacminde de artış yaşanacak.

Yeni sistemin fiyat istikrarını da destekleyeceğini belirten Zehrani, çünkü hem yerleşiklerin hem de yabancıların mülkiyeti genellikle uzun vadeli olup kısa vadeli spekülasyonları sınırlayacağını ifade etti. Yasa ile birlikte uygulanacak yasal ve denetim mekanizmalarının şeffaflığı artıracağını ve finans sektörüne, hem yerleşikler hem de yabancılar için özel finansal ürünler sunma fırsatı sağlayacağını söyledi. Bu durumun kredi hacmi ve piyasa likiditesi üzerinde olumlu etkisi olacağı kaydedildi.

Zehrani, yasanın yürürlüğe girmesinin ilgiyi ve sorgulamaları doğrudan artıracağını, ancak piyasadaki işlemler üzerindeki gerçek etkinin kademeli olarak hissedileceğini belirtti. İlk sinyallerin 2026’nın ikinci çeyreğinde, yabancılar ve yerleşikler için ilk işlemlerin tamamlanmasıyla ortaya çıkmasının beklendiğini söyledi.

Açık göstergelerin 2026’nın üçüncü ve dördüncü çeyreğinde netleşeceğini belirten Zehrani, uygulamanın ilk yılının geçiş dönemi olacağını, en somut etkilerin ise 2026’nın ikinci yarısı ve sonrasında gözlemleneceğini vurguladı.

Coğrafi konuma bağlı olarak değişen etki

Gayrimenkul ve değerleme uzmanı Mühendis Ahmed el-Fekih, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, yeni mülkiyet yasasının etkisinin coğrafi konuma göre farklılık göstereceğini belirterek, en olumlu etkilerin Mekke ve çevresindeki şehirler (Cidde ve Taif) ile Medine’de hissedileceği öngörüsünde bulundu. Riyad’daki gayrimenkul piyasasının ise gayrimenkul mülkiyeti ve yatırımı için yabancı sermayeyi çekmede önemli bir rol oynayacağını ifade etti.

El-Fekih, turizm sektörüne yatırım yapmayı hedefleyen sermayenin, Mekke’ye yakınlığı nedeniyle Taif gibi turistik bölgelere, ayrıca Abha ve Cizan ile Neom projesine yakınlığı sebebiyle Tebük’e yönelmesinin muhtemel olduğunu belirtti.

Uzman, yeni sistemin uygulanmasının ilk yılının piyasanın test edilmesi ve fırsatların değerlendirilmesi açısından bir geçiş dönemi olacağını, gerçek etkinin ise 2027’de, yani ikinci yıl itibarıyla hissedilmeye başlanacağını vurguladı. Ayrıca, yasanın Vizyon 2030 hedefleri doğrultusunda ulusal ekonomide gelir kaynaklarını çeşitlendirmeye ve petrol bağımlılığını azaltmaya katkı sağlayacağını, bu yatırımların Suudi vatandaşlar için yüzbinlerce yeni istihdam fırsatı yaratacağını kaydetti.

Sistem teşvikleri

Suudi Arabistan, Ocak 2026’dan itibaren yürürlüğe girecek olan yeni yabancı mülkiyet yasasıyla gayrimenkul sektöründe kapsamlı bir açılım gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Yasayla, Suudi Arabistan’da yabancıların belirlenen coğrafi alanlarda taşınmaz mülkiyeti edinmeleri yasal olarak düzenlenecek. Bu adım, Vizyon 2030 hedefleri doğrultusunda yabancı yatırımları çekmeyi, gayrimenkul sektörünün GSYİH’ye katkısını artırmayı ve ulusal ekonomide petrol dışı gelir kaynaklarını çeşitlendirmeyi amaçlıyor. Yasa ayrıca uluslararası yeteneklerin ülkede istikrarlı şekilde kalmasını ve yaşam kalitesinin yükselmesini hedefliyor.

Yasa kapsamında, yabancılar yalnızca Bakanlar Kurulu’nun belirleyeceği coğrafi alanlarda mülk edinme yetkisine sahip olacak. Bu alanlar, Gayrimenkul Genel Otoritesi’nin önerisi ve Suudi Arabistan Ekonomi ve Kalkınma İşleri Konseyi onayıyla belirlenecek.

Buna göre, Suudi Arabistan’da ikamet eden yabancılar, belirlenen coğrafi alan dışında sadece bir adet konut satın alabilecek. Mekke ve Medine’de mülk edinmek isteyenlerin ise Müslüman olması zorunlu.

Şirketler açısından ise Suudi şirketler yasasına göre kurulan ve hisselerinde yabancı ortak bulunan şirketlere, belirlenen coğrafi alanlarda mülk edinme hakkı tanınıyor; alan dışında ise faaliyet veya çalışan konutları için mülk edinilebilecek.

Yasa, borsaya kayıtlı şirketler, yatırım fonları ve özel amaçlı kuruluşlar için ise Suudi Arabistan genelinde mülk edinme imkânı sağlıyor. Bu haklar, Sermaye Piyasası Kurumu (CMA) tarafından Gayrimenkul Genel Otoritesi ve ilgili kurumlarla koordineli olarak belirlenen düzenlemelerle uygulanacak.

Yasa, özel ikamet programları veya Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleriyle yapılan anlaşmalarla tanınan hakları etkilemiyor ve yabancı mülkiyetine ekstra ayrıcalık sağlamıyor.

Ayrıca, yabancılardan yapılacak taşınmaz işlemleri için değerinin yüzde 5’ini aşmayan bir harç alınacak; detaylar yürütme yönetmeliğinde belirlenecek. Kurallara uymayanlar para cezası veya uyarı ile karşı karşıya kalacak; yanlış beyanda bulunanlara 10 milyon riyale kadar ceza uygulanabilecek ve mahkeme kararıyla gayrimenkulün satışı sağlanabilecek.


Guterres,'ten Suudi Arabistan’ın dijital hükümet alanındaki nitelikli ilerlemesine övgü

Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)
Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)
TT

Guterres,'ten Suudi Arabistan’ın dijital hükümet alanındaki nitelikli ilerlemesine övgü

Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)
Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Antonio Guterres, (DGA)

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Suudi Arabistan’ın dijital hükümet alanında kaydettiği nitelikli ilerlemeyi övgüyle değerlendirerek, ülkenin ulaştığı seviyenin uluslararası ölçekte örnek teşkil ettiğini ve yenilikçi, etkili kamu hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik açık bir kararlılığı yansıttığını söyledi.

Guterres, beraberindeki heyetle birlikte Riyad’daki Dijital Hükümet Kurumu (DGA) İnovasyon Merkezi’ni ziyaret etti. Ziyarette Kurum Başkanı Mühendis Ahmed es-Suveyyan ve Suudi Arabistan’ın New York’taki Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Dr. Abdulaziz el-Vasıl da hazır bulundu.

BM Genel Sekreteri, gelişmiş bir dijital geleceğin inşasına katkı sağlayacak girişimleri desteklemek için ortak iş birliğinin güçlendirilmesinin önemini vurguladı.

cds
Fotoğraf: DGA

Taraflar, görüşmede dijital hükümetlerin geliştirilmesi, inovasyonun desteklenmesi, dijital dönüşüm ekosistemlerinin sürdürülebilirliğinin artırılması gibi ortak konuları ele aldı. Ayrıca Suudi Arabistan’ın sürdürülebilir kalkınma hedeflerini desteklemek ve kamu sektörünün etkinliğini yükseltmek için yürüttüğü dijital yetkilendirme çabaları da değerlendirildi.

Toplantıda, kurum ile BM kuruluşları arasındaki iş birliği imkânları; özellikle bilgi paylaşımı, dijital standartların geliştirilmesi, ortaya çıkan teknolojiler ve yapay zekânın etkinleştirilmesi, kapasite geliştirme ve hizmet kalitesini uluslararası ölçekte yükseltecek ortaklıkların kurulması konularında incelendi.

dsec
Guterres'e Suudi hükümetinin dijital stratejisi hakkında görsel bir sunum yapıldı (SPA)

Guterres, İnovasyon Merkezi’nin dijital kapsayıcılık, hizmet tasarımı, eğitim deneyimleri, yapay zekâ ve yeni teknolojiler gibi alanlarda uzmanlaşmış laboratuvarlarını gezerek merkezde sunulan imkânlara ilişkin bilgi aldı.

Kurum ekibi, Suudi Arabistan’ın dijital hükümet stratejisine ve ilgili BM göstergelerinde kaydedilen ilerlemeye dair bir sunum gerçekleştirerek ülkenin dijital altyapısının olgunlaştığını ve ulusal deneyimin gelişmişliğini ortaya koydu.


Suudi Arabistan'dan gelen insani yardım, Refah sınır kapısından Gazze'ye ulaştı

Suudi Arabistan'dan gelen insani yardım malzemeleri yüklü kamyonlar Refah sınır kapısından geçiyor (Kral Salman Yardım Merkezi)
Suudi Arabistan'dan gelen insani yardım malzemeleri yüklü kamyonlar Refah sınır kapısından geçiyor (Kral Salman Yardım Merkezi)
TT

Suudi Arabistan'dan gelen insani yardım, Refah sınır kapısından Gazze'ye ulaştı

Suudi Arabistan'dan gelen insani yardım malzemeleri yüklü kamyonlar Refah sınır kapısından geçiyor (Kral Salman Yardım Merkezi)
Suudi Arabistan'dan gelen insani yardım malzemeleri yüklü kamyonlar Refah sınır kapısından geçiyor (Kral Salman Yardım Merkezi)

Suudi Arabistan'dan gelen yeni bir insani yardım sevkiyatı, Gazze Şeridi'ndeki mağdurlara ulaştırılmak üzere dün Refah sınır kapısından geçirildi.

Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi’nin (KSRelief) "Gazze'deki Filistin Halkına Yardım Halk Kampanyası" kapsamında sağladığı yardımlar arasında büyük miktarda gıda sepeti ve çadır yer aldı.

Merkez, kampanya kapsamında bugüne kadar 75 uçak ve 8 gemiyle 7 bin 685 tondan fazla gıda, tıbbi malzeme ve barınma malzemesi ulaştırarak, hava ve deniz köprüsü kurdu. Ayrıca Filistin Kızılayı'na 20 ambulans teslim etti.

sdfg
Suudi Arabistan'dan Gazze'deki afetzedelere yeni bir insani yardım sevkiyatı yolda (KSRelief)

KSRelief ayrıca Gazze içinde 90 milyon dolar ve 350 bin avro değerinde yardım projeleri uygulamak üzere uluslararası kuruluşlarla anlaşmalar imzaladı. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre sınır geçişlerinin kapatılmasını aşmak ve yardımların ulaşmasını sağlamak için Ürdün ile ortaklaşa havadan yardım operasyonları gerçekleştirdi.

Bu yardım, Suudi Arabistan'ın Gazze Şeridi'ndeki Filistin halkının çektiği acıları hafifletmek amacıyla merkez aracılığıyla sağladığı yardım çalışmalarının bir uzantısı niteliğindedir. Soğuk ve zorlu yaşam koşulları nedeniyle çocuklar ve kadınlar da dahil olmak üzere Filistinliler insani tehlike altındadır.