Burhan ve Hamduk uzlaşmasının arka planında neler var?

Sudan geçiş dönemini yeniden başlatmaya yönelik siyasi deklarasyonu oluşturan 14 madde, büyük ölçüde sahadaki güç dengesini yansıtıyordu

Abdullah Hamduk ve Abdulfettah el-Burhan.(AFP)
Abdullah Hamduk ve Abdulfettah el-Burhan.(AFP)
TT

Burhan ve Hamduk uzlaşmasının arka planında neler var?

Abdullah Hamduk ve Abdulfettah el-Burhan.(AFP)
Abdullah Hamduk ve Abdulfettah el-Burhan.(AFP)

Emani et-Tavil
Sudan'da derinleşen ve Başbakan Abdullah Hamduk’un evinde hapis tutulduğu krizden bir ay sonra Hamduk ile Geçiş Egemenlik Konseyi başkanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan arasında bir anlaşma imzalanması şaşırtıcı bir durum değil. Özellikle de Burhan üzerindeki dahili ve harici baskılarla, alternatif bir başbakan atama konusundaki başarısızlığı, uluslararası toplumun, geçiş aşamasında sivillerin temsilcisi olmak için şahsen geri dönmesi konusundaki göz önünde bulundurulduğunda bu bir sürpriz değil. Ancak bu anlaşmanın doğası ve şartları, siyasi sahnede uzun süreli istikrara yol açabilecek bir denge sağlayan bir siyasi anlaşma formüle etme yeteneğinin kapsamı konusunda soru işaretleri söz konusuydu.
 Sudan geçiş dönemini yeniden başlatmaya yönelik siyasi deklarasyonu oluşturan 14 madde, bir yandan büyük ölçüde sahadaki güç dengesini öbür yandan Sudan'a yönelik uluslararası projenin doğasını yansıtıyordu. Aynı zamanda, Sudan siyasi güçlerinin son iki yıldaki uygulamalarıyla dayattığı zorlukların üstesinden gelme girişimini de yansıtıyordu.
Güç dengesine gelince, Burhan, arkasındaki bir yandan kısa vadeli diğer yandan uluslararası baskılarla mücadele edemeyecek bazı bölgesel baskılara rağmen darbeci faaliyetlerinden kurtulup, Sudan siyaset sahnesine tek taraflı bir formül dayatamadı. Bir sessizlik döneminden sonra, ABD öncülüğünde bir Dörtlü Deklarasyon yayınlandı. 25 Ekim'de alınan, hükümetin feshedildiği ve başbakan ile bir grup Sudanlı politikacının tutuklandığı tedbirleri reddeden iki Körfez ülkesi de buna katıldı.
Bu uluslararası baskılara rağmen, Burhan'a yönelik mutlak baskılar olmadığını ve adamı, bu darbeyi, uluslararası projenin doğası ve amaçlarından ve Sudan'daki nihai hedeflerinden hazırlıksız ve habersiz görünen siyasi güçlerden kurtulmak için kullanma olasılığı da dahil olmak üzere çeşitli nedenlerle kurban etmeye hazır olmadıklarını belirtmek gerekir. Sudan siyaset sahnesinin kırılganlığı ve akışkanlığının aksine, Sudan devlet kurumunun bütünlüğü ve Sudanlı bileşenler, arasındaki tarihsel etnik gerilimler ve silahlı ideolojik siyasi güçlerin varlığının yanı sıra Hartum'daki silahlı hareketler için askeri güçlerin varlığı, ayrıca daha önceki dönemlerde terör operasyonları gerçekleştiren Selefi ve aşırılık yanlısı örgütler için uyuyan hücrelerin mevcut olması, devletin tüm sınırlarını kontrol edememesi, askeri bileşenin yararına geçici olarak kullanılan Doğu Sudan krizinin ortaya çıkması da dahil olmak üzere birçok faktör nedeniyle genişletilmiş şiddete açık olma olasılığı için gerekli olan projedir. Ancak kesinlikle bir kartopu gibi kendi başına büyüyebilen ve Hartum'daki merkezle silahlı bir çatışmayla sonuçlanabilecek, kendi iç etkileşimlerine sahip olma yeteneğine sahiptir. Bu merkez, bu durumda, belki de on yıl önce Darfur'da olanlara benzer sonuçları olabilecek askeri kontrol uygulayarak dünya ile tek deniz iletişim kanalını güvence altına almaya çalışacak.
Bölgesel düzeye gelince Etiyopya'daki savaş, bu savaşı etkileyen ‘jeopolitik’ konumu ve özellikle Kızıldeniz düzeyindeki genel bölgesel istikrar durumu ve uluslararası çıkarlarla bağlantısı nedeniyle devletin bütünlüğü için son nefese kadar verilen uluslararası mücadelenin temelini oluşturmuştur.
Öte yandan Sudan'da ordu ile siviller arasındaki ortaklık formülünden vazgeçilmesi veya anayasal belgeye karşı tekrarlanan darbeler nedeniyle ordunun cezalandırılması için uluslararası düzeyde herhangi bir siyasi teklif ortaya çıkmadı. Aksine bazen askeri oluşumun çok sayıda Batılı hedefe ulaşmadaki önemi nedeniyle bazen ihlal dahi ediliyor. Bunlardan biri de 2020 yılının Ekim ayında barış için imzalanan Cuba Anlaşması’nın sağlanmasıydı. Bu, askeri oluşumun ana taraf olduğu, güvenlik düzenlemeleri gerektiren bir anlaşmadır. İkinci husus ise, Sudan'ın, ABD'nin Çin’in dünya hegemonyası olarak sınıflandırdığı devasa Çin projesi Bir Kuşak Bir Yol'a karşı en önemli mücadele platformlarından biri olmasına dayalı Sudan'ın batı projesidir. Dördüncü hattı, Kızıldeniz'in güneyinden kuzeyinden Akdeniz'e kadar uzanır. Elbette bu aşamadaki en önemli ABD hedefleri, İsrail ile İbrahimî barış sistemi içinde barış anlaşmaları ve Sudan devlet kurumunun da bütünlüğünü sağlamayı gerektiren projedir.
Korgeneral Abdulfettah el-Burhan'ın şahsından uluslararası alanda vazgeçilmemesi için birçok neden arasında adamın uluslararası düzeyde konumunu güvence altına almasını sağlayan bir adımla İsrail ile barış eğilimine girmesi birinci sıraya konulabilir. Öyle ki bu eğilim, ABD Dışişleri Bakanı'nın İsraillilerden el-Burhan'ı 25 Ekim önlemlerini geri çekmeye ikna etmek için müdahale etmesini talep edebileceği düzeyde.
Daha önceki uluslararası dengelerin ve hedeflerin toplamı, Burhan ve Hamduk anlaşmasına verilen uluslararası desteğin hacmini anında ortaya çıkardı. Anlaşmanın açıklanmasından saatler sonra Birleşmiş Milletler Sudan Misyonu da bu anlaşmaya destek verdi. Ayrıca Afrika Birliği (AfB), Sudan'ın faaliyetlerindeki üyeliğinin dondurulmasına son verdi. Buna paralel olarak Arap Birliği ve Troyka ülkeleri (ABD, Norveç ve İngiltere) bundan memnuniyet duyduğunu açıkladı. Kahire, Riyad ve diğer Körfez ülkeleri, bu anlaşma sonucunda Sudan için siyasi istikrar uman açıklamalar yaptı.
Bu bağlamda, demokratik geçişi desteklemek için Batı'nın ilkeli pozisyonları üzerine bahse giren Sudanlı siyasi güçler bu savaşta kaybediyor gibi görünüyor. Batı, Sudan'da radikal bir değişim ve Beşir rejiminin bileşenlerinin ortadan kaldırılması çatısı altında modern bir devlet ve eşit vatandaşlık sağlanması için siyasi güçlerin ortaya koyduğu kapsamlı siyasi proje ne olursa olsun, Hamduk'un çıkar projesini gerçekleştirmek için sivillerin bir temsilcisi olarak varlığını garanti eden resmi bir görünüme odaklanıyor.
Böylece Hamduk ve hükümet üyelerinin bir kısmının ve Egemen Konsey'in tutuklandığı olayların ilk anından itibaren Sudan Profesyoneller Derneği (SPD) askeri bileşenle ortaklığın kesilmesi taleplerini gündeme getirdi. Bu talep, özellikle de SPD ve diğer Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nin (ÖDBG) bir araya gelmesi, Sudan için modern siyasi projelerini gerçekleştirme değerlerini ve yeteneklerini kanıtlamamış ne araçlar ne mekanizmalar ne de böylesine büyük bir proje için gerekli olan ittifakların formülasyonu açısından ve Sudanlı siyasi güçler, oluşumlar arasında haklı gerekçesi olmayan türde bölünmeler yaşanmışken mevcut durumda uluslararası düzeyde kabul edilemez görünüyor. Sivil denklemin tarafları arasında düşmanca söylemler yükseldi. Aynı zamanda, görevi devralmasını önerdiği Başbakan Hamduk'a karşı siyasi üstünlük sağladı. 25 Ekim krizinden önce bir iç konsensüs geliştirmeye yönelik ardışık girişimleriyle olgun bir şekilde etkileşime girmedi.
Şu anda ÖDBG, yalnızca Sudan sokağının desteğine ve demokratik geçişi desteklemek için onun genişletilmiş gösterilerine güveniyor. Ancak öfkeli Sudan sokak hareketi yavaş yavaş kontrolünü kaybedebilir. Sudanlı siyasi şahsiyetlerin katkı sağladığı 14 madde, devlet yapılarının tamamlanmasını hızlandırmak, anayasal konferansa hazırlanmak ve geçiş yetkisinin zamanında seçilmiş bir sivil hükümete geçişini sağlamak açısından anlaşmadan beklenen ret hareketini kısmen de olsa yanıtlamak üzere tasarlandı.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analiz habere göre Tüm bu önlemler, Cuba Anlaşması'nın uygulanmasını teyit etmek ve hatta anlaşmaya henüz katılmamış olan Nuba Dağları'ndaki Abdulaziz el-Hilu ve Darfur'daki Abdulvahid Nur ile tamamlamak için önem açısından paralel görünüyor. Birleşik bir Sudan ulusal ordusu inşa etme girişimi çatısı altında anlaşmaya katılımları garanti edilene kadar, bir sonraki aşamada benzeri görülmemiş uluslararası baskılarla karşılaşmaları bekleniyor.
Her halükârda, taraflar arasındaki baskılar Hartum ve büyük şehirlerde sokaklarda hala devam ediyor. Hamduk ve Burhan arasındaki anlaşmaya karşı düzenlenen gösteri alayları ya tırmanış ya da sükunete doğru iki yöne hareket edebilen bir sahnede patlak verdi. Her iki yönün de nedenleri ve mekanizmaları vardır. Özellikle devrimci güçlerin gençlik direniş komiteleri aracılığıyla devam edecek mekanizmaları göz önünde bulundurulduğunda anlaşmaya karşı bir tırmanış senaryosu mümkün. Uluslararası faktörün Sudan ekonomisini desteklemede belirleyici göründüğü Sudan ekonomik krizinin doğası gereği de sakin senaryo da mümkün. Sokaklardaki göstericilere destek olarak sadece ABD Dışişleri Bakanı Blinken'ın gösterilerin şiddetle karşılanmaması gerektiğine dair açıklamaları kalacak. Bunlar, bir yanda bu sol güçlerin eğilimleri, bir yandan da barış anlaşması konusundaki konumlarını belirleyememiş olmaları ve Bölgeyle çatışmayı değil, bölgeyi kontrol altına alacak bir siyasi programa sahip olmamaları nedeniyle Washington'un ÖDBG’yi Sudan siyaset sahnesinden kaldırmadaki başarısı göz önüne alındığında zamanla ortadan kaybolacak açıklamalardır. Tüm etkileşimler, genel olarak, daha önce öne sürdüğüm, 25 Ekim'deki Burhan darbesinin, bir şekilde Jeffrey D. Feltman'dan yeşil ışık aldığına dair bir hipotezi kanıtlıyor. Bu da ÖDGB için sadece aşağılayıcı bir ifade olabilir.



Trump–Netanyahu görüşmesi sonrası Gazze’de ikinci aşama tartışması

Gazze Şeridi'nin merkezindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici barınakların arasında duran bir çocuk (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici barınakların arasında duran bir çocuk (AFP)
TT

Trump–Netanyahu görüşmesi sonrası Gazze’de ikinci aşama tartışması

Gazze Şeridi'nin merkezindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici barınakların arasında duran bir çocuk (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda, yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan geçici barınakların arasında duran bir çocuk (AFP)

Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının ocak ayı ortalarında başlayabileceği yönündeki söylentiler, ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasındaki görüşmenin önemli sonuçları arasında yer aldı. Öte yandan İsrail kaynaklarından ‘aşamanın başlaması konusunda anlaşma sağlandığı, ancak uygulama mekanizmalarında hala boşluklar olduğu’ yönünde sızıntılar geldi.

Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlara göre ikinci aşamada haftalarca süren durağanlığın ardından ortaya çıkan bu olası süreç, Washington'ın anlaşmayı uygulamaya istekli olmasına bağlı. İsrail'in ikinci aşamaya devam etmeyi kabul edeceği ve şartlarını, kontrolü altındaki bölgelerde yeniden inşa hakkı verecek ve Hamas'ı silahsızlandırma bahanesiyle geri çekilmemesini sağlayacak şekilde düzenleyeceği beklentileri arasında, bu durum geçtiğimiz ekim ayında yürürlüğe giren ABD Başkanı Donald Trump’ın barış planını karmaşık hale getiriyor.

İsrail gazetesi Israel Hayom dün, Trump’ın Kaliforniya’daki Mar-a-Lago tatil köyünde Netanyahu ile yaptığı görüşmede, Gazze'deki planının ikinci aşamasını 15 Ocak'ta başlatması için Netanyahu'ya bir tarih belirlediğini bildirdi.

Bir diğer İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth, İsrailli kaynaklara dayandırdığı haberinde Trump’ın Gazze'deki planını mümkün olan en kısa sürede uygulamaya koymayı taahhüt ettiğini ve ikinci aşamanın başlamasını Gazze Şeridi'nden son rehinenin cesedinin iadesi ile ilişkilendirmeme sözü verdiğini yazdı.

ABD merkezli Axios internet sitesi dün, iki kaynağa dayandırdığı haberinde, Netanyahu'nun, Trump'ın ekibiyle uygulama mekanizmaları konusunda anlaşmazlıkları olmasına rağmen, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesini kabul ettiğini bildirdi.

İsrail basını, Netanyahu ile Trump'ın yakın çevresi arasında ikinci aşamaya geçiş ve Hamas’ın ortadan kaldırılması konusunun atlanması konusunda önemli görüş ayrılıkları olduğunu ortaya koydu. Netanyahu ile görüşmesinin ardından Trump, Florida'da düzenlenen ortak basın toplantısında çoğu konuda anlaşmaya vardıklarını açıkladı. Netanyahu ile Hamas'ın silahsızlandırılması konusunda konuştuğunu da sözlerine ekleyen Trump, Hamas’ın ‘bunu yapmak için çok az zamanı olduğunu, aksi takdirde ağır bir bedel ödeyeceğini’ vurguladı. Ancak, Hamas tamamen silahsızlandırılmadan önce İsrail'in Gazze'den askerlerini çekip çekmeyeceği sorulduğunda, “Bu daha sonra konuşacağımız başka bir konu” yanıtını verdi.

vgt
ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze'deki savaşı sona erdirme planının ikinci aşaması halen bazı eksikliklerle karşı karşıya (Mısır Başkanlığı)

Al-Farabi Stratejik Araştırmalar Merkezi Genel Sekreteri Dr. Muhtar Gubbaşi, tarih belirleme konusunun Washington'ın iradesine ve İsrail'in uygulamasına bağlı olduğunu düşünüyor. Dr. Gubbaşi’ye göre pazartesi günü Trump ve Netanyahu arasında yapılan toplantıda yaşananlar, birden fazla konuda ortak koordinasyonlarına rağmen Trump'ın işleri hızla ilerletmeye istekli olduğunu gösteriyor.

Öte yandan Filistinli siyasi analist Abdulmehdi Mattava’ya göre Trump ve İsrailli yetkililerin farklı vizyonlara sahip olduğu açık. Trump, hızlı hareket etmek istiyor, ancak silahsızlanma engeliyle karşı karşıya, İsrail ise ikinci aşamayı bölmek istiyor, bu da o aşamada takılıp kalacağımız anlamına geliyor.

Mattava, ikinci aşamanın planlandığı gibi başlamasını bekliyor. Bu aşamada, sınır kapılarının açılması, yardım kamyonlarının sayısının artırılması, bir ‘barış konseyi’ ve Gazze Şeridi’ni yönetmek için bir komite atanması gibi adımlar atılacak. Bunun yanında Washington, Hamas'ın silahsızlandırılması konusunda bir anlaşmaya varılamaması halinde İsrail'in kontrolündeki bölgelerde yeniden inşa çalışmalarına başlamasına izin verecek.

Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamaya göre Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati, CNN televizyonuna verdiği röportajda “Mısır, Gazze'deki ateşkesi istikrara kavuşturmak ve ikinci aşamaya geçmek, erken iyileşme ve yeniden inşa çabalarına devam etmek için çabalarını sürdürecek” dedi.

fvgb
Gazze şehrinin sahil şeridinde sıralanan ve Filistinli mültecileri sert kış koşullarından koruyan çadırlar (AFP)

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım, Netanyahu'nun Trump ile görüşmesinden önce yaptığı açıklamada, Hamas’ın ‘Başkan Trump’ın Gazze Şeridi ve tüm bölgede barışı sağlama yeteneğine güvenmeye devam ettiğini’ söyledi.

Kasım, Trump'a ‘İsrail'e daha fazla baskı uygulayarak Şarm ei-Şeyh'te alınan kararlara uymasını sağlaması’ çağrısında bulundu.

Kasım, Hamas'ın silahsızlandırılması talepleri hakkında resmi bir yorumda bulunmadı, ancak Hamas, daha önce bunun için bazı koşullar belirlemişti.

Öte yandan İsrail'in engellerinin ikinci aşamanın hızlı ilerlemesini geciktireceğini, ancak Mısır'ın bu engelleri aşmak için çabalarını sürdüreceğini düşünen Gubbaşi, “İsrail'in Trump ile yapılan görüşmenin sonuçlarına bağlılığı ışığında, ikinci aşamanın başlangıç tarihi veya gecikmesi konusunda her şey mümkün” diye ekledi.


Sudan hükümeti "2026 acil durum bütçesini" onayladı ve bunu "mucize" olarak nitelendirdi

Sudan hükümeti Başbakan Dr. Kamil Idris başkanlığında toplantısını gerçekleştirdi (SUNA)
Sudan hükümeti Başbakan Dr. Kamil Idris başkanlığında toplantısını gerçekleştirdi (SUNA)
TT

Sudan hükümeti "2026 acil durum bütçesini" onayladı ve bunu "mucize" olarak nitelendirdi

Sudan hükümeti Başbakan Dr. Kamil Idris başkanlığında toplantısını gerçekleştirdi (SUNA)
Sudan hükümeti Başbakan Dr. Kamil Idris başkanlığında toplantısını gerçekleştirdi (SUNA)

Sudan Başbakanı Dr. Kamil Idris, dün Bakanlar Kurulu tarafından onaylanan 2026 mali yılı için acil durum bütçesini "mucize" olarak nitelendirdi.

Maliye Bakanlığı'nı, olağanüstü koşullar altında harcamaları kontrol altına aldığı, devlet kaynaklarını etkin bir şekilde yönettiği ve gelirleri artırdığı için övdü.

Sudan Başbakanı, ilk "mucizenin" bütçenin yaklaşık yüzde 9'luk bir GSYİH büyüme oranı beklentisi olduğunu, ikincisinin ise 2026 yılı boyunca ortalama enflasyon oranının yüzde 65'e düşürülmesi olduğunu belirtti.

Maliye Bakanı Dr. Cibril İbrahim, bütçenin ücretlerin iyileştirilmesini ve hizmet sektörünün giriş seviyesinde iş imkanlarının sağlanmasını içerdiğini belirterek, gelir tabanının genişletilmesinin yatay genişlemeye bağlı olduğunu ve vatandaşlara yeni vergi yükleri getirmeyi gerektirmediğini açıkladı. Bütçe ayrıca, 2025 yılındaki %101,9'luk orana kıyasla, 2026 yılı için ortalama enflasyon oranını %65'e düşürmeyi hedefliyor.

İbrahim, bütçenin kamu maliyesini reforme etmeye, belirli harcamalara ve kamu giderlerine öncelik vermeye, silahlı kuvvetlerin ve güvenlik hizmetlerinin ihtiyaçlarını karşılamaya, bakanlıkların ve hükümet birimlerinin temel ihtiyaçlarını karşılamaya, ayrıca komşu ülkelerdeki yerinden edilmiş ve mülteci Sudanlıların koşullarını iyileştirmeye ve onlara insani yardım sağlama maliyetlerini karşılamaya odaklandığını belirtti.

Maliye Bakanı, savaşın devam eden zorluklarına rağmen 2025 bütçesinin performansının beklentileri aştığını, kamu gelirlerinin %147'lik bir performans oranına ulaştığını ve harcamaların temel ihtiyaçlara yönelik olarak sürdürüldüğünü açıkladı. Bakan, bütçenin Hartum'a dönüş için uygun bir ortam yaratmaya ve Hartum Havalimanı'nı rehabilite etmeye yönelik olduğunu ifade etti.


Tunus'ta olağanüstü hal bir ay daha uzatıldı

Tunus bayrağı (Reuters)
Tunus bayrağı (Reuters)
TT

Tunus'ta olağanüstü hal bir ay daha uzatıldı

Tunus bayrağı (Reuters)
Tunus bayrağı (Reuters)

Tunus, ülkedeki olağanüstü hal uygulamasını yarından 30 Ocak'a kadar geçerli olarak bir ay daha uzattı.

Uzatma kararı, Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından Resmi Gazete'de yayımlandı. Önceki uzatma, 2025 yılının tamamını kapsıyordu.

Ülkede olağanüstü hal, 24 Kasım 2015 tarihinde başkent merkezinde başkanlık güvenlik otobüsünü hedef alan ve 12 güvenlik görevlisi ile saldırının failinin de öldüğü ve DEAŞ’ın üstlendiği terörist bombalı saldırıdan bu yana on yıldan fazla bir süredir yürürlükte.