Mısır-Türkiye görüşmelerinin perde arkasında neler oluyor?

İki tarafın da hamleleri, kapsamlı seçenekler ve alternatifler çemberine göre gelirken her ikisi de belirli hedeflere ulaşmak için baskı uyguluyor

Mısır-Türkiye ilişkileri tek bir dosyaya değil, zaman zaman gerilim yaşayan birçok ortak dosyaya bağlıdır (AFP)
Mısır-Türkiye ilişkileri tek bir dosyaya değil, zaman zaman gerilim yaşayan birçok ortak dosyaya bağlıdır (AFP)
TT

Mısır-Türkiye görüşmelerinin perde arkasında neler oluyor?

Mısır-Türkiye ilişkileri tek bir dosyaya değil, zaman zaman gerilim yaşayan birçok ortak dosyaya bağlıdır (AFP)
Mısır-Türkiye ilişkileri tek bir dosyaya değil, zaman zaman gerilim yaşayan birçok ortak dosyaya bağlıdır (AFP)

Tarık Fehmi
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, ABD'li düşünce kuruluşu Wilson Center tarafından düzenlenen bir panelde, Mısır'ın Türkiye'nin Irak ve Suriye'deki yayılmacı politikası için bir gerekçe göremediğini söyledi. Şukri, Türkiye'nin Libya'daki politikasından, Ankara'nın Mısır'ın içişlerine karışmasından, Müslüman Kardeşler (İhvan) liderlerine kucak açmasından ve Türkiye’den yapılan Mısır’a muhalif yayınların devam etmesinden duyduğu endişeyi dile getirdi.
Bu sözler, özellikle Türkiye'nin Mısır ile ilişkileri yeniden canlandırmak için henüz somut adımlar atmaması ve temasların halen belli-belirsiz uzlaşılar üzerine devam etmesinden ötürü en başa dönülmesinden korkulduğuna dair açık bir mesajdı. Bu korku, bir yandan Türkiye’nin Etiyopya'ya yönelik büyük açılımı, diğer yandan da stratejik temas hatları aracılığıyla Libya'daki hareketlilik ve Kahire'nin Ankara’nın karşısında yer aldığı, sorunlu Doğu Akdeniz bölgesi dosyasının yeniden açılması gibi konularda açıkça görülüyordu.

Sağlam duruş
Mısır’ın, şu an iki ülke arasındaki ilişkilerin seyrine dair sessizliği, özellikle Kahire'nin ne istediğinin bilinmesi nedeniyle aslında önerilecek yeni bir şey olmadığından kaynaklanıyor. İkili ve çok taraflı dosyalara odaklanan Mısır’ın, Türkiye’nin Libya dosyasındaki varlığının yanı sıra Türkiye’deki Müslüman Kardeşler üyelerinin ve liderlerinin varlığı dosyasıyla ilgili bir takım talepleri var. Bu taleplerle birlikte Türkiye’nin genel şartlar ve müzakere çerçevesi olarak yorumlanabilecek diğer müdahalelerinin yanı sıra Mısır tarafının öne sürdüğü diğer ayrıntılara bakılmaksızın başta Müslüman Kardeşler, Müslüman Kardeşler’in Türkiye’den yayın yapan medya organları, Libya dosyası, Doğu Akdeniz bölgesi ile ilgili diğer dosyalar ve Türkiye’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Yunanistan’a karşı sert tutumları gibi çok sayıda başlıca mesele olduğu açıktır. Bu dosyalar, Katar’la olduğu gibi, Mısır-Türkiye ilişkilerini de resmi olarak yeniden başlatmadan önce ilişkilerin seviyesini belirliyor.
Kahire, Yunanistan-Türkiye ve GKRY-Türkiye dosyasında Ankara ile gerilim hatlarına dahil olması ve Mısır'ın paralı askerlerin Libya'dan çıkarılması talebi, Türkiye ile hemen çözülemeyecek bir tartışmanın odak noktasıydı ve öyle olmaya da devam ediyor. Libya’da 24 Aralık'ta yapılması planlanan seçimler yaklaşırken ve Mısır'ın nihai çözüme ulaşma kararlılığı çerçevesinde, Kahire'nin Doğu Akdeniz bölgesinde ve Libya’da eksiksiz bir hesap sistemi kurmayı başardığı ve Türkiye'nin uzlaşı isteği, acil öncelikler ve ortak çıkarlar çerçevesinde önerilerde bulunan taraf olduğu göz önüne alındığında, Mısır'ın bundan vazgeçmeyeceği söylenebilir. Dolayısıyla, aynı anda çeşitli dosyalar üzerinde çalışmak isteyen Türkiye'nin dikkate aldığı ve saklı tuttuğu herhangi bir dosyada, bunlara şüpheyle ve endişeyle yaklaşan Kahire'nin Ankara'ya taviz vermesini, duruma ve gelişmelere göre diğer dosyaları terk etmesini gerektiren hiçbir neden yoktur.
Kahire, aynı anda birkaç dosyada müzakere eden Ankara gibi bir boşluk döngüsüne girmek, her dosyanın yolunu veya yönünü değiştirmek ve Mavi Marmara olayları öncesi ve sonrası İsrail ile ilişkilerde olduğu veya Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi alınması dosyasında ABD ile yaşananlar gibi yarım dosyalar üzerinde çalışmak istemiyor. Bunlar Mısır'da olanlara benzemeyen büyük meseleler. Mısır, Türkiye'nin ABD, İsrail ve diğer ülkelerle arasında, ilişkilerin seyrinde bir kopukluk ya da donma olmadan yaşadığı krizler ve sorunlar çerçevesinde Türkiye-Mısır ilişkilerini engelleyebilecek hiçbir sebep olmadığını ifade etti.

Açılıma doğru
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında gerçekleşen görüşmede, Etiyopya'ya insansız hava araçları (İHA) tedariki anlaşması da dahil olmak üzere bazı konularda iki ülke arasında bir takım anlaşmalar yapıldı. Yani Türkiye, Etiyopya’nın Nil Nehri üzerine inşa ettiği Nahda (Rönesans) Barajı dosyasına tekrar katılarak ve Addis Ababa ile anlaşmalar imzalayarak bir mesaj vermek istedi. Ankara, şu an Mısır ile ilgili en önemli dosyada Kahire’ye Türkiye'nin doğrudan mevcudiyeti olabileceğini gösteren, Mısır’ı Türkiye’nin adımıyla ciddi şekilde ilgilenmeye iten, Türkiye'nin taleplerini ciddiye almasını gerektiren ve Mısır'a sadece Libya'da değil, Doğu Akdeniz'de ve güneyde, Türkiye-Yunanistan ve Türkiye-GKRY ilişkileri dosyasıyla birlikte İsrail ve Türkiye arasındaki durumda çekincelerini bir kenara bırakması için baskı yapan açık bir mesaj gönderdi. 
Türkiye, Etiyopya'ya isyancılara karşı koymasına yardımcı olması için 10 adet İHA tedarik etti. Türkiye’nin Addis Ababa Büyükelçiliği, resmi Twitter hesabından bu bilgiyi yalanladı. Buna karşın Etiyopya hükümeti, Türkiye’nin Fethullah Gülen’e bağlı eğitim kurumlarını teslim almasına yardımcı oldu. Türkiye Maarif Vakfı’ndan (TMV) yapılan açıklamada, Etiyopya'nın Oromiya eyaletindeki Alemgena bölgesinde Fethullah Gülen Örgütü’ne (FETÖ) bağlı okulların teslim alındığı belirtildi. TMV Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Cihad Demirli, Etiyopya'nın bu kararından dolayı Türkiye'nin teşekkürlerini iletti. Prof. Demirli, Etiyopya'daki tüm Gülen okullarının mahkeme kararıyla TMV'ye devredilmesini beklediklerini belirtti. Gülen’in Mısır'da Uluslararası Selahattin Türk Okulları aracılığıyla varlık göstermekle birlikte sınırlı bir kültürel ve sosyal faaliyetlere sahip olduğu biliniyor.
Öte yandan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç, Ankara'nın Kahire ile bölgesel konularda mutabık kalınan noktaları artırmak ve ortak bir anlayış geliştirmek istediğini söyledi. Mısır’ın aynı zamanda Türkiye'nin Afrika'daki en büyük ticaret ortağı olduğunu vurgulayan Bilgiç, Türkiye ile Mısır arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) bir dostluk grubu kurulduğunu da sözlerine ekledi.
Buna rağmen Türkiye, Mısır Ulusal Güvenlik Dairesi ile olan ilişkilerinin ve onu yoğun baskı altına almanın, Mısır'ın Türk güçlerinin Libya’dan çıkarılmasını isteyen tutumunu durdurabileceği ve özellikle Kahire’nin, Türkiye'nin adımını ve Kıbrıs’taki Maraş bölgesinin yeniden açılmasını, Avrupa Birliği (AB) tarafından desteklenen Yunanistan ve GKRY’e Mısır’ın verdiği bir destek mesajı olarak kınaması nedeniyle bunun gerçekleşmeyeceğini düşünüyor. Yunanistan ve GKRY’nin yanı sıra Fransa, Mısır'ın AB’deki tutumlarını desteklemede iyi ve önemli bir rol oynadı.

Cezbedici sahalar
Kahire, Müslüman Kardeşler dosyasının ve Ankara'nın Türkiye’deki Müslüman Kardeşler üyelerine verdiği desteğin farkındadır. Bu durum karşısında Türkiye’nin Türk topraklarından yayın yapan İhvan’a ait televizyon kanallarındaki bazı programları ve önde gelen medyatik isimlerin ekranlara çıkmasını durdurarak yüzeysel önlemler almak yerine İhvan'ın Türkiye'deki faaliyetlerini tamamen durdurması ve bu dosyayı istediği zaman çıkarıp kullanmaması gerekiyor. Bunun için Türk hükümeti, İhvan unsurlarına karşı nihai ve kararlı bir yaklaşım sergilemeli.
Kahire, Mısır mahkemelerinde hakkında hüküm verilen bazı İhvan üyelerinin iadesini talep ederken Türkiye’den bu konuda halen adım atılmadı. Bazıları dünyanın dört bir yanındaki havalimanlarında ve limanlarda kırmızı bültenle aranan bu kişilerin Mısır yargısına teslim edilmesi büyük önem taşıyor.  
Kahire ayrıca yabancı güçlerin Libya’dan çıkışı sorununu çözmek ve bunu diğer dosyalarda olup bitenlerle detaylı bir şekilde ilişkilendirmek isterken Türkiye, yüzeysel veya sırada olmayan resmi anlaşmalar çerçevesinde Libya'daki aktif askeri varlığını sürdürüyor. Ankara, sık sık konunun Libya hükümetine bağlı olduğu açıklamasında bulunuyor. Ankara, Mısır'ın Türkiye'nin Libya topraklarına yeni silahlar sokmayacağını, ateşkese uyacağını, yabancı unsurlar getirmeyi durduracağını, Suriyeli ve Tunuslu paralı askerlerin çoğunun tahliye edilmeleri sırasında tekrarlandığı gibi Türkiye'nin resmi esneklik gösterdiği Libyalı olmayan tutukluların topraklarına geri gönderilmesi konusunda ilerleme kaydedileceğini ilk başta kabul ettiğinden söz etse de ortada hem siyasi hem de güvenlik alanlarında uzlaşılara yönelik gerçek bir taahhüt yok.

Özet olarak
Türkiye’nin politikasındaki birçok konuda gerçek bir değişiklik olmasını isteyen Kahire'yi haklı bulan Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) içindeki bir grubun, bu konuların bazılarının Türkiye için maliyetli olabileceği ve frenlenmelerini istedikleri herkes tarafından biliniyor. Çünkü bu gruba göre bu konular, Türkiye’nin bölgesel politikasının özüyle çelişiyor ve iki ülkenin içinde bulunduklar mevcut gerçekler çerçevesinde bu konularda ısrar etmenin hiçbir gerekçesi yok.
Ayrıca özellikle de şu sıralar Müslüman Kardeşler içinde gerçek değişiklikler yaşandığından Müslüman Kardeşler dosyasını tutmanın ve kullanmanın önemli olduğunu düşünüyorlar. Bu gelişmeleri, Müslüman Kardeşler’in, Türkiye içindeki ve dışındaki yeni seçenekleriyle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sunulan raporlarla ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ateşle oynar gibi manevra kabiliyetiyle ilgili bir mesaj vermek için İslami çizgideki Saadet Partisi ile görüşmelerle İhvan’ın mevcut aşamaya uygun olarak varlığını geliştirmeyi reddetmesiyle ilişkilendirenler var.
O halde sorun tek bir dosyayla değil, birden çok dosyayla ve Ankara’nın Kahire'ye, ardından Libya'ya, Cezayir'e ve Tunus'a karşı takındığı ‘rahatsız edici’ tutumla ilgilidir. Mısır’ın kendisine yönelik bir hamle olarak gördüğü toplantılar, temaslar ve anlaşmalar arttı. Tüm bölgeyi yöneten gerçek dengeler var ve bu dengeden uzaklaşmaya yönelik herhangi bir yaklaşım, her iki taraf için de sıfır toplamlı bir yaklaşım olmadığından koordineli ve sürdürülebilir bir inceleme yapılmasını gerektiriyor.
İster Türkiye’nin ister Mısır’ın siyasi ve stratejik kazanımlar elde etmeleri gerektiği düşünüldüğünde, Doğu Akdeniz bölgesi dosyasını tüm karmaşıklığıyla yeniden yapılandırmak isteyen Ankara'nın Kahire'ye ihtiyacı var. Aynı şekilde doğalgaz sahalarının, kaynaklarının ve bunların Avrupa'ya tedarik edilmesinin istikrarsız bir duruma değil, siyasi istikrara ihtiyaç duyması nedeniyle ortak güvenlik ve ekonomik düzenlemeler yapmaları gerekiyor.
Kapsamlı seçenek ve alternatifler çemberi içinde çalışmaya devam edecek olan iki taraf, bir yandan bunu gerçekleştirmek için dikkate alınması gereken tüm araçları kullanırken diğer yandan belirli hedeflere ulaşmak için en fazla baskıyı uygulamaya çalışacaklar. Türkiye, Etiyopya’nın inşa ettiği Nahda Barajı kartıyla, Libya'da aktif olmaya devam ederek ve Müslüman Kardeşler kartını elinde tutarak Mısır üzerinde baskı kurarken, Mısır da bir yandan Türkiye'nin Yunanistan, GKRY ve hatta İsrail ve Doğu Akdeniz ülkeleri ile sadece Etiyopya değil, Türkiye'nin başlıca çıkarlarının bulunduğu güney çevrelerindeki Nil Havzası ülkelerine yönelik hareketini kısıtlamaya çalışırken diğer yandan Doğu Akdeniz'de doğrudan baskı uygulayacak.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent ­Arabia’dan çevrilmiştir.



Gazze'de kış, çocukluğumdaki mutluluğun hatırasını silip süpürdü

Deyr el-Balah'ı geçen hafta sular bastı (AP)
Deyr el-Balah'ı geçen hafta sular bastı (AP)
TT

Gazze'de kış, çocukluğumdaki mutluluğun hatırasını silip süpürdü

Deyr el-Balah'ı geçen hafta sular bastı (AP)
Deyr el-Balah'ı geçen hafta sular bastı (AP)

Çocukluğumdan beri kışı hep çok sevmişimdir. Kara bulutlar gökyüzünü kapladığında ve yağmur damlaları yere düştüğünde, ailem büyükannem ve büyükbabamın evinde toplanırdı. Dedem ateşi yakarken yanına otururdum, babaannem de çaydanlığı ateşe koyardı. Bizim için kış, bir rahatlık mevsimiydi. Hiç üşümezdik.

Gündüzleri kuzenlerimle birlikte sokaklara yayılan su birikintilerinde yalınayak koşar, yağmur bizi tepeden tırnağa ıslatırken duvarların ve ağaçların ardında gizlenerek ghommemeh (saklambaç) oynardık. Annemin hastalanmadan önce içeri girmemiz için bize bağırdığını hatırlıyorum. Geceleri büyükbabam bize 1960'lardaki seyahatlerinde geçen hikayeleri anlatırdı.

Yaşım ilerledikçe kışları arkadaşlarımla daha fazla zaman geçirmeye ve mezun olduktan sonra peşinden gitmeyi umduğumuz hedeflerimiz ve geleceğe dair hayallerimiz hakkında konuşmaya başladım. Bazen Halid, Mahmud ve ben, Muhammed Hamo'nun evinde buluşurduk, artık o bir ölü; huzur içinde yatsın. Bir ateş yakıp en sevdiğimiz içeceği, yani çayı yanan odunların üzerine koyup kağıt oynardık ya da filmler ve TV dizileri izlerdik.

Evdeyken yağmur damlalarının sesi havayı doldurduğunda veya derslerimden bunaldığımda, yağmuru izlemek ve soğuk rüzgarın tadını çıkarmak için yatak odamın balkonuna çıkardım. O balkondan günbatımını izlemek gibi bir alışkanlığım vardı. Kışın manzarayı daha da harika yapan şey, sahil boyunca dönen göçmen kuşların gökyüzünde kısa süreliğine, güzel desenler çizmesiydi.

İsrail'in Gazze'yi istilası, kışla ilgili tüm güzel duygularımı yok etti. Ailem 13 Ekim 2023'te yataklarına örtecek bir şey ya da kışlık kıyafetlerini yanına almaksızın tahliye edildi. Sonrasında birkaç battaniye satın alabildik. Her birinin bize maliyeti yaklaşık 35 dolar oldu. Küçük biraderim ve ben, tek bir battaniyenin altında örtünmek zorundaydık. Birkaç hafta sonra bir okulun arka bahçesinde uyuyorduk. Kışın rüzgarı acımasızca üzerimizden geçti. Soğuktan titreyerek uyanınca sadece hafif yağmurlar yüzünden battaniyemin sırılsıklam olduğunu gördüm. O günden beri kıştan nefret ediyorum.

Binlerce aile bizimkine benzeyen deneyimler yaşadı. Birbirine dikilmiş battaniyelerden oluşan derme çatma küçük bir çadırda 14 kişilik ailesiyle birlikte yaşayan 19 yaşındaki İsmail Abed, birkaç kez sırılsıklam halde uyandı. Aile, hava koşullarından biraz uzaklaşıp soluk almak için komşularının çadırına giderdi.

Bana "UNRWA'dan çadır alana kadar ne zaman yağmur yağsa boğuluyorduk" diyen İsmail, bu çadırı da barınağı olmayan başka bir aile grubuyla paylaşmış:

Bu yeni çadır bizi yağmurdan korudu ama rüzgarın getirdiği keskin soğuk, üzerimizi örtmeye yetecek kadar battaniyemizin olmamasıyla birleşince durum gerçekten dayanılmazdı.

Kendi çadırımızda o kadar kalabalıktık ki ısınmak için ateş yakacak yerimiz yoktu. Kışın yemek pişirmek bile daha zordu. İsrail işgali, Gazze Şeridi'ne girmesini engellediği için yemek pişirecek gazımız yoktu. Yemek pişirmek için ateş yaktığımız yerin üstü örtülü değildi, bu yüzden ne zaman yağmur yağsa ateş sönerdi.

Bir çadırda yaşamak, yiyecekleri sıçanlardan ve hamamböceklerinden saklayabileceğimiz bir buzdolabına veya başka bir güvenli yere sahip olmadığımız için her gün yiyecek alışverişine çıkmamız gerektiği anlamına geliyordu. Pazardaki un veya pirinç gibi temel yiyecekleri eve getirmek için bazen yağmurda iki saate yakın yürümek zorunda kalıyorduk.

Gazze'nin kuzeyindeki dostlarımdan Muhammed Ebu el-Mehza, kış boyunca defalarca yerinden edildi. Aralık 2023'te Muhammed'in ailesi, Gazze'nin batısındaki eş-Şati kampından zorunlu bir şekilde tahliye edilince yağmurda yürüyerek Şeyh Rıdvan mahallesine gitti.

Bana "Ben de dahil tüm ailem ertesi gün hastaydı" dedi:

İlaç o kadar az ki iyileşmemiz için 10 günden fazla süre geçmesi gerekti.

23 yaşındaki Usame Adas, eylülde ailesiyle birlikte Gazze'nin kuzeyinden güneyine tahliye edildi. Güneyde kimseyi tanımıyorlardı, bu yüzden denizden yaklaşık 20 metre uzakta bir çadır kurdular. Sahilden gelen rüzgarlar geceleri iliklere işleyen bir soğuktu, bu yüzden aile kuzeye dönebilecekleri günü bekledi.

Ateşkes ilan edildiğinde Usame evine döndü ve dört katlı binalarının tamamen yıkıldığını gördü. Ailesinin dönüşüne hazırlanmak yerine, hemen güneye yürümek zorunda kaldı ve babasından çadırı kurmak için daha iyi bir yer aramasını istedi. Aile hâlâ güvenli bir sığınağa sahip olamadan, yerinden edilmiş bir halde bekliyor. Deyr el-Balah'ın doğusundaki el-Maşala bölgesindeki yeni çadırları onları yağmurdan daha iyi koruyabilse de rüzgar boşluklardan içeri sızıyor. Usame bana "Bu kış nasıl hayatta kalacağımı bilmiyorum" dedi:

Şiddetli yağmurlar henüz başlamadı ama yine de yağmur şimdiden çadırın içine giriyor.

İlk damlanın düşmesinden beri bu mevsimin bitmesi için dua ediyorum. Kış eskiden sıcaklığın, kahkahanın ve geçici güzelliklerin mevsimiydi ancak artık Gazze'de bir korku, mücadele ve tahammül zamanı haline geldi. Kış artık bir direnç hikayesi anlatıyor: Kökünden koparılan hayatları, her şeye rağmen hayatta kalmayı ve bir gün bu mevsimin eski rahatlığını beraberinde getirip Gazze'nin çocuklarının yağmurda tekrar korkmadan yalınayak koşacağı umudunu...

Independent Türkçe 


Kürt Merkez Partisi lideri Şam'da basın toplantısı düzenledi

SDG lideri Mazlum Abdi ile Suriye Kürt Ulusal Konseyi liderleri arasında daha önceki bir toplantı
SDG lideri Mazlum Abdi ile Suriye Kürt Ulusal Konseyi liderleri arasında daha önceki bir toplantı
TT

Kürt Merkez Partisi lideri Şam'da basın toplantısı düzenledi

SDG lideri Mazlum Abdi ile Suriye Kürt Ulusal Konseyi liderleri arasında daha önceki bir toplantı
SDG lideri Mazlum Abdi ile Suriye Kürt Ulusal Konseyi liderleri arasında daha önceki bir toplantı

Suriye Kürt Merkez Partisi Genel Sekreteri Şelal Gedo, Suriye hükümetinin resmi daveti üzerine başkent Şam'ı ziyaret etti ve dün akşam Şam'da bir basın toplantısı düzenledi. Gedo, “Şam'a gelmek için davete ihtiyacımız olmasa da, Suriye hükümetinin konuğu olarak buradayız. Suriye bizim ülkemiz, Şam bizim başkentimiz ve biz buradan çalışacağız” dedi.

Merkez Partisi Genel Sekreteri Gedo, basın toplantısında ziyaretin amacının ‘Şam'da siyasi büro toplantısını düzenlemek’ olduğunu duyurdu.

Şam ile Kürtler arasındaki diyaloga aşina olan kaynaklar, toplantıların diğer Kürt siyasi taraflardan ayrı olarak, yani geleneksel olarak olduğu gibi tek bir heyet aracılığıyla değil, ayrı ayrı yapılacağını doğruladı. Merkez Partisi heyeti, hükümetle görüşmek üzere Şam'a gelen ilk Kürt heyeti oldu.

Gedo, Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) çatısı altındaki bazı güçlerin Şam'ı bugün Suriye Kürtlerinin mücadelesinin ana sahnesi olarak gördüğünü ve ‘eski Suriye rejiminin bizi yıkıma uğrattığı’ için tüm Suriye halkının Suriye’yi yeniden inşa etmek için güçlerini birleştirmesi gerektiğini söyledi.

Gedo, açıklamaları sırasında ENKS’nin Suriye hükümetine karşı olmadığını, Merkez Partisi heyetinin bu ziyaret sırasında yalnızca kendi görüşlerini ifade ettiğini ve ‘ziyaretimizin ortak Kürt heyetini etkilemeyeceğini’ belirtti.

Suriye Ulusal Diyalog Konferansı Hazırlık Komitesi Sözcüsü Hasan Dugaym ile ENKS temsilcileri arasında yapılan istişare toplantısından bir kare (X platformu)

Gedo, parti heyetinin Şam ziyaretiyle ilgili olarak Dışişleri Bakanlığı'ndaki siyasi organla yaptıkları toplantıya değindi ve diğer toplantılarda Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle ve Suriye hükümetindeki eğitim ve enformasyon bakanları gibi bakanlarla bir araya geleceklerini belirtti.

Gedo, sözlerini şöyle sürdürdü:

“10 Mart’ta imzalanan anlaşma önemli ve uygulanmalı. Bunun olması, Kürtler dahil tüm Suriye halkının çıkarına olacak. Kürt Merkez Partisi olarak 10 Mart anlaşmasının uygulanmasının önemini görüyoruz.”

Kürt yetkili, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi (KDSDÖY) tarafından okulların (Suriye hükümetinin müfredatını öğreten) kapatılması ve zorunlu askerlik hizmetinin getirilmesi gibi ‘kabul edilemez provokasyonları’ eleştirdi.

ENKS'nin önceki tüm ihlallere ilişkin açıklamalarında net bir tutum sergilediğini belirten Gedo, “Herkes bu açıklamalara ulaşabilir” dedi.

ENKS’nin gelecekteki ihlallere ilişkin tutumunu açıklamaya devam edeceğini vurgulayan Gedo, basın toplantısında şunları söyledi:

“SDF ve KDSDÖY ile hiçbir ilişkimiz yok, çünkü her ikisi de Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) uzantıları.”


Gazze'nin doğusundaki el-Tuffah mahallesine İsrail tarafından düzenlenen bombalı saldırıda iki kişi hayatını kaybetti.

İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes sırasında eğitimin yeniden başladığı dönemde Gazze'deki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kamptan, 2 Aralık 2025 (AFP)
İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes sırasında eğitimin yeniden başladığı dönemde Gazze'deki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kamptan, 2 Aralık 2025 (AFP)
TT

Gazze'nin doğusundaki el-Tuffah mahallesine İsrail tarafından düzenlenen bombalı saldırıda iki kişi hayatını kaybetti.

İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes sırasında eğitimin yeniden başladığı dönemde Gazze'deki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kamptan, 2 Aralık 2025 (AFP)
İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes sırasında eğitimin yeniden başladığı dönemde Gazze'deki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kamptan, 2 Aralık 2025 (AFP)

Gazze Şeridi Sivil Savunma Genel Müdürlüğü dün akşamı yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze Şehri'nin doğusundaki el-Tuffah mahallesindeki bir eve düzenlediği topçu ateşi sonucu iki kişinin öldüğünü, 15'ten fazla kişinin de yaralandığını bildirdi.

Filistin Haber Ajansı WAFA daha önce, Gazze Şeridi'nde şafak vaktinden sonra "İsrail'in ateşkes anlaşmasını ihlal etmesi" sonucu dört kişinin hayatını kaybettiğini bildirmişti.

Batı Şeria'da iki genç öldürüldü

Bu arada İsrail ordusu dün işgal altındaki Batı Şeria'da askerlerine iki ayrı olayda saldıran iki genci öldürdüğünü duyurdu. Filistin Yönetimi ise öldürülen iki gencin 17 ve 18 yaşlarında olduğunu bildirdi.

İlk olay, 1967'den beri İsrail işgali altında olan Batı Şeria'nın güneyindeki el Halil yakınlarında pazartesi akşamı meydana geldi. Ordudan yapılan açıklamaya göre olayda bir kadın asker, bir aracın çarpması sonucu hafif yaralandı.

56u
Gazze Şeridi'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilmiş Filistinli aileler için kurulan geçici çadırlar, Aralık 2025 (EPA)

Açıklamada, saatler süren kovalamacanın ardından sürücünün "kaçmaya çalışırken kendisini durdurmaya çalıştıkları sırada" öldürüldüğü ve askerlere ateş açarak karşılık verdiği belirtildi.

Filistin Sağlık Bakanlığı, Batı Şeria Sivil İşler Genel Müdürlüğü'nün kendilerine "İsrail güçleri tarafından el Halil'de vurularak öldürülen 17 yaşındaki Muhand Tarık Muhammed Zügayr'in şehit edildiğini ve ardından cesedinin alıkonulduğunun" bildirdiğini açıkladı.

Orduya göre ikinci olay, Batı Şeria'nın merkezindeki Ramallah yakınlarında meydana geldi.

Sağlık Bakanlığı, İsrail ateşiyle öldürülen Beyt Rima kasabasından 18 yaşındaki Muhammed Raslan Asmar'ın ölümünü doğruladı. Ordu şu anda cesedini tutuyor. Bir ihbar üzerine ordu, Atarot yerleşim yerinin yakınlarına asker gönderildi. Askeri açıklamaya göre, şüpheli tarafından askerler bıçaklandı ve askerler de Asmar'ı vurarak öldürdü.

İki ev yıkıldı

İşgal altındaki Batı Şeria'nın kuzeyindeki Nablus ve Tubas kentlerinde İsrail ordusu, "iki ayrı saldırı" gerçekleştirdiğini iddia ettiği iki gencin evini gece yarısı ve şafak vakti yıktı.

6u7ı
Gazze Şeridi'nin merkezindeki yerlerinden edilmiş Filistinliler için kurulan Nuseyrat mülteci kampında yıkılan binaların enkazı arasında yürüyen insanlar, 2 Aralık 2025 (AFP)

İsrail ordusu, AFP’nin sorularına yanıt olarak, 20 Şubat 2025'te Bat Yam ve Holon'da (Tel Aviv yakınlarında) otobüslere "patlayıcı yerleştirmek ve saldırı planlamaktan sorumlu" olduğunu söylediği Abdulkerim Sanoubar'ın Nablus'taki evini yıktığını doğruladı.

Açıklamada, Sanoubar'ın "geçtiğimiz temmuz ayından bu yana İsrail hapishanesinde tutulduğu" belirtildi.