BM, İsrail'in Batı Şeria'daki işgalinin 57,7 milyar dolara mal olduğunu açıkladı

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı, İsrail'in Batı Şeria'da 2000'den bu yana sürdürdüğü işgal ve benzeri kısıtlayıcı uygulamalarının Filistinlilere ekonomik maliyetinin 57,7 milyar ABD dolarını bulduğunu bildirdi.

AA
AA
TT

BM, İsrail'in Batı Şeria'daki işgalinin 57,7 milyar dolara mal olduğunu açıkladı

AA
AA

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı'nın (UNCTAD) yayımladığı "İsrail İşgalinin Filistinliler için Ekonomik Bedeli: Batı Şeria'da 2000-2019 Arası Fakirlik" isimli raporda İsrail'in bölgedeki işgal ve günlük hareketleri sınırlandırma faaliyetlerinin Filistinlilere olumsuz etkileri incelendi.
Raporda, Batı Şeria'da hane halkı yoksulluğunu giderme bedelinin, 2007'de 1998'e kıyasla 6 kat artarak 73 milyon dolardan 428 milyon dolara yükseldiğine işaret edilerek, Filistinlilerin eylül 2000'de başlattığı ikinci ayaklanma (intifada) sonrası, fakirlik ve gelir eşitsizliğinin tedricen arttığı kaydedildi.
İsrail'in işgal ve kısıtlama uygulamalarının olmaması durumunda 2004'te Batı Şeria'daki fakirlik oranının yüzde 35'ten yüzde 12'ye düşebileceği belirtilen raporda, 2019'da ise bölgede kişi başına düşen milli gelirin, o yılki istatistiklerden 4 kat daha fazlasına çıkıp 6 bin 964 doları bulabileceği tahmini yapıldı.
Raporda ayrıca İsrail işgalinin Batı Şeria'daki ekonomik büyümeyi istikrarsız hale getirdiği, bölgenin yıllık büyüme oranının 2008'den 2019'a kadar yüzde 13,1 ile yüzde 1,6 arasında gidip geldiği belirtildi.
Raporda, bölgedeki dükkan ve iş yerlerinin faaliyetinin sınırlandırmasından ötürü işsizlik oranının 2007'den 2019'a kadar yüzde 18'lerde seyrettiği bilgisi paylaşıldı.
İsrail'in Batı Şeria'daki işgali ve halkın günlük faaliyetlerini sınırlandıran uygulamalarının Filistin halkına ekonomik bedelinin 57,7 milyar doları bulduğuna işaret edilen raporda, bu rakamın Batı Şeria'nın 2019'daki gayri safi yurt içi hasılasının 3,5 katına tekabül ettiği vurgulandı.



Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

TT

Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

Dürzilerin önde gelen liderlerinden Şeyh Yusuf Carbu, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, Suveyda'da varılan ateşkes anlaşmasının, kendisi ve Şeyh Hamud el-Hanavi tarafından temsil edilen Dürziler ile Suveyda Vilayeti İç Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Ahmed ed-Dalati ve diğer yetkililer tarafından temsil edilen Suriye hükümeti arasında imzalandığını duyurdu.

Suriye hükümeti, son günlerde şehirde devam eden ve çok sayıda ölü ve yaralıya neden olan çatışmalara son vermek için dün Suveyda halkıyla ateşkes anlaşması imzaladı.

Şarku'l Avsat'ın incelediği anlaşma, tüm askeri operasyonların derhal durdurulmasını ve tüm tarafların güvenlik güçlerine ve kontrol noktalarına yönelik her türlü saldırıyı durdurma taahhüdünde bulunmasını öngörüyor.

Anlaşmaya göre, ateşkesin uygulanmasını denetlemek ve uyulmasını sağlamak için Suriye devleti ve Dürzi şeyhlerinden oluşan bir gözetim komitesi kurulması planlanıyor.

hyujı8o9
Dürzi cemaatinin ruhani liderlerinde Şeyh Hikmet el-Hicri, Suveyda'da kendisini destekleyen ‘Askeri Konsey’ üyeleri ile birlikte (Arşiv)

Şeyh Yusuf Carbu, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Suriye'deki Dürzi Cemaati Meclisi’nin üç şeyhi, yani Şeyh Yusuf Carbu, Şeyh Hamud el-Hanavi ve Şeyh Hikmet el-Hicri'yi bünyesinde barındırdığını belirterek, Hikmet el-Hicri'nin ‘farklı bir yönelime sahip olduğu’ için ‘anlaşmanın tarafı olmadığını’ söyledi.

Anlaşmanın tüm taraflarca imzalanmadığını, çünkü Suveyda'daki güvenlik durumunun seyahat ve toplantılara izin vermediğini belirten Şeyh Yusuf Carbu, anlaşmanın ‘yazışmalar yoluyla’ kabul edildiğini belirtti. Anlaşmanın ardından iyimser olsa da, Şeyh Yusuf Carbu “Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor” ifadesini kullandı.

Şeyh Hikmet el-Hicri, çok geçmeden, ‘kendilerini sahte bir şekilde hükümet olarak adlandıran silahlı çetelerle herhangi bir anlaşma, müzakere veya yetki devri olmadığını’ teyit eden bir açıklama yayınladı. Bu ortak tutumdan sapan, tek taraflı iletişim veya anlaşma yapan herhangi bir kişi veya kuruluşun ‘istisnasız ve müsamahasız bir şekilde yasal ve toplumsal hesap verebilirliğe tabi tutulacağı’ uyarısında bulundu.