Kamerun'un Anglofon bölgesinde okula düzenlenen bombalı saldırıda 4 kişi öldü

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Kamerun'un Anglofon bölgesinde okula düzenlenen bombalı saldırıda 4 kişi öldü

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Kamerun'un Anglofon (İngilizce konuşulan) bölgesinde bir okula düzenlenen bombalı saldırıda 3'ü öğrenci, 1'i öğretmen 4 kişi hayatını kaybetti.
Ulusal basındaki haberlere göre, Güney-Batı bölgesine bağlı Ekondo Titi şehrindeki St Pius Lisesine bombalı saldırı düzenlendi.
El yapımı bombanın kullanıldığı saldırıda 3 öğrenci ile 1 öğretmen hayatını kaybetti
Saldırıda birçok kişi de yaralandı. Şu ana kadar saldırıyı üstlenen olmadı.
Son zamanlarda saldırılarını yoğunlaştıran Anglofon ayrılıkçılar, sosyal medya üzerinden Douala ve başkent Yaounde başta olmak üzere büyük şehirlere saldırı düzenlemekle tehdit etmişlerdi.

Anglofon krizi
Kamerun'da hükümetin, Anglofon Güney ve Kuzey Batı bölgesindeki okul ve mahkemelere İngilizce bilmeyen öğretmen ve hakimleri atamasının ardından 2016'nın son aylarında bölgede gösteriler düzenlenmeye başlamış ve Anglofon krizi patlak vermişti.
Ayrılıkçı gruplar, ülkenin 1961-1972'deki federalizme geçişinin yıl dönümü 1 Ekim 2017'de "Ambazonya" adını verdikleri sembolik devlet kurduklarını açıklamış ve resmi dili de İngilizce ilan etmişlerdi.
Son verilere göre, Anglofon krizinde ordu ile ayrılıkçılar arasındaki çatışmalarda en az 3 bin kişi yaşamını yitirdi, 679 bin kişi yerinden oldu, 40 bin kişi ise komşu ülkelere sığınmak zorunda kaldı.



Güney Afrika'nın yargı başkenti: Bloemfontein

Fotoğraf: Murat Özgür Güvendik/AA
Fotoğraf: Murat Özgür Güvendik/AA
TT

Güney Afrika'nın yargı başkenti: Bloemfontein

Fotoğraf: Murat Özgür Güvendik/AA
Fotoğraf: Murat Özgür Güvendik/AA

Güney Afrika Cumhuriyeti'nin üç başkentinden biri olan Bloemfontein, ülkenin yargı başkenti olarak öne çıkıyor.

Yerel Afrikaans dilinde "çiçek pınarı" anlamına gelen Bloemfontein, güllerle donatılmış parkları ve bahçelerinden dolayı "Güller Şehri" olarak da biliniyor.

Ülkenin orta kısımlarında yer alan ve yaklaşık 250 bin nüfusa sahip şehrin sakinleri ise çoğunlukla "Bloem" kısaltmasını tercih ediyor.

Bloemfontein'i dünya çapında bilinir kılan özelliği ise Pretorya ve Cape Town ile birlikte Güney Afrika'nın üç başkentinden biri olması.

Güney Afrika'nın en yüksek mahkemesi olan Anayasa Mahkemesinin Johannesburg'da bulunduğu göz önüne alındığında, Bloemfontein'in başkentliği daha çok sembolik özellik taşıyor ve tarihi olaylara dayanıyor.

- Başkent olma hikayesi

İngiliz sömürgeciler tarafından 19. yüzyıl ortalarında bölgede kurulması planlanan koloniye başkentlik etmesi amacıyla inşasına başlanan Bloemfontein, çoğunluğu Hollanda asıllı çiftçiler olan Boerler tarafından 1954'te kurulan ve 1902'ye kadar varlığını sürdüren Özgür Orange Devleti'ne de başkentlik etmişti.

Altın ve elmas yataklarının keşfiyle 19. yüzyıl sonlarında bölgeye geri dönen İngilizlerle Boerler arasında 1899-1902 yıllarında yapılan 2. Boer Savaşı, daha sonra ırkçı apartheid rejimine uzanacak beyaz azınlık yönetiminin yapısını şekillendirmişti.

İngilizler acımasız yöntemlerle savaşarak galip geldikleri bu savaşta, çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere 26 binden fazla Boer ve 20 binin üstünde siyahi, İngilizlerce tutuldukları toplama kamplarında hayatını kaybetmişti.

Savaşın ardından Boerler ve İngilizler anlaşarak 1910'da beyaz azınlık yönetimindeki Güney Afrika Birliği'ni kurarken İngiliz kolonisinin başkenti Cape Town yasama başkenti, bir diğer Boer devleti Transvaal Cumhuriyeti'nin başkenti Pretorya yürütme başkenti, Özgür Orange Devleti'nin başkenti Bloemfontein de yasama başkenti ilan edilmişti.

Güney Afrika'nın 30 yıllık iktidar partisi Afrika Ulusal Kongresi (ANC) de yeni kurulan beyaz azınlığın baskılarına karşı direnen siyahiler tarafından 1912 yılında Bloemfontein'de kurulmuştu.

- Gezilecek yerler

Bu açıdan, bu şehirde bulunan Anglo-Boer Savaşları Müzesi ve Ulusal Müze, ülkede sömürgecilik tarihine ilişkin son derece zengin koleksiyonlara ev sahipliği yapıyor.

Anglo-Boer Savaşları Müzesi bahçesinde bulunan ve toplama kamplarında ölen binlerce kadının anısına dikilmiş Ulusal Kadın Anıtı da şehirde en çok ziyaret edilen yerler arasında yer alıyor.

Şehir merkezinde yer alan King's Park isimli gül bahçesi, Bloemfontein ile özdeşleşmiş mekanlardan biri. Bu çevredeki tarihi belediye binası, Fourth Raadsal binası ve Hollanda Reform Kilisesi ise mimari açıdan öne çıkan yapılar arasında bulunuyor.

Ülkenin en büyük şehri Johannesburg'a yaklaşık 400 kilometre mesafedeki Bloemfontein, konum olarak ülkenin orta bölgelerinde, Free State eyaletinde yer alıyor.

Johannesburg ile Cape Town arasında N1'den yapılan kara yolculukları Bloemfontein üzerinden geçiyor.

Bu açıdan Bloemfontein, Güney Afrika içi kara yolculuklarında uygun bir mola yeri olarak öne çıkıyor.


Anzak Günü kapsamında Avustralyalıların Lone Pine Anıtı'nda anma töreni düzenlendi

Fotoğraf:H akan Akgün/AA
Fotoğraf:H akan Akgün/AA
TT

Anzak Günü kapsamında Avustralyalıların Lone Pine Anıtı'nda anma töreni düzenlendi

Fotoğraf:H akan Akgün/AA
Fotoğraf:H akan Akgün/AA

Çanakkale'de, Anzak Günü etkinlikleri kapsamında Tarihi Gelibolu Yarımadası'ndaki Avustralyalıların Lone Pine (Yalnız Çam) Anıtı'nda tören yapıldı.

Britanya Ordusuna bağlı Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu (ANZAC) bünyesinde Çanakkale'deki muharebelerde yaşamını yitiren Avustralyalı askerlerin anıldığı program, askeri bandonun çaldığı marşlarla başladı.

Avustralya'nın Ankara Büyükelçisi Miles Armitage, törende, Çanakkale'deki muharebelerde yaşamını yitiren atalarını anmak için toplandıklarını söyledi.

Gelibolu Yarımadası'nda "Lone Pine" adını verdikleri mevkide Çanakkale Kara Muharebeleri'nin en kanlı çarpışmalarının yaşandığını dile getiren Armitage, bu bölgenin Avustralya'nın tarih kitaplarında da yer aldığını kaydetti.

Büyükelçi Armitage, Lone Pine Anıtı'nda savaşlarda hayatını kaybetmiş birçok Avustralyalı askerin gömüldüğünü fakat pek çoğunun bulunamadığı veya kimliğinin tanımlanamadığını aktardı.

Gelibolu'nun birleştirici gücüne dikkati çeken Armitage, bölgenin "Anzak ruhu"nu temsil ettiğini dile getirdi.

Konuşmanın ardından savaş öyküleri anlatıldı, yaşamını yitirenler için dua edildi.

Avustralya Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Richard Marles, Yeni Zelanda Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Winston Peters ile Eceabat Kaymakamı Murat Çiçek, ülkeleri adına anıt alanına çelenk bıraktı. Avusturya, Kanada, Fransa, Pakistan, Güney Afrika ve İngiltere adına çelenkler ise bu ülkelerin temsilcileri tarafından konuldu.

Saygı duruşunda bulunulmasının ardından Türkiye ve Avustralya milli marşlarının okunmasıyla sona eren törene, İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Jill Morris, ABD'nin Ankara Büyükelçisi Jeff Flake, Fransa'nın Ankara Büyükelçisi Isabelle Dumont, Sri Lanka'nın Ankara Büyükelçisi Saranya Hasanthi Urugodawatte Dissanayake, Yeni Zelanda'nın Ankara Büyükelçisi Zoe Coulson-Sinclair ile diğer ülkelerin askeri ve diplomatik temsilcileri katıldı.


TDT, "Türk Haftası" programını farklı ülkelerde de düzenlemeyi planlıyor

Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan/AA
Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan/AA
TT

TDT, "Türk Haftası" programını farklı ülkelerde de düzenlemeyi planlıyor

Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan/AA
Fotoğraf: Muhammet İkbal Arslan/AA

Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Genel Sekreteri Kubanıçbek Ömüraliyev, bu yıl ilk kez 22-25 Nisan'da İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlenen ve Türk dünyasının tanıtımını amaçlayan Türk Haftası programını farklı ülkelerde de yapmayı planladıklarını söyledi.

Türk dünyasının tüm boyutlarıyla daha geniş kitlelere ulaşmasını amaçlayan Türk Haftası programına katılmak üzere Cenevre’de bulunan TDT Genel Sekreteri Ömüraliyev, AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

İlk kez düzenlenen Türk Haftası programının, geçen yıl Cenevre'de TDT ülkelerinin Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi nezdindeki Daimi Temsilcileriyle gerçekleştirdiği temaslar sırasında kararlaştırıldığını hatırlatan Ömüraliyev, Kasım 2023'te Astana'da düzenlenen TDT Devlet Başkanları Konseyi 10. Zirvesi'nde, Cumhurbaşkanlarının bu etkinliğin gerçekleştirilmesi talimatını verdiklerini belirtti.

Ömüraliyev, 22 Nisan'da açılışı yapılan Türk Haftası programı kapsamında, fotoğraf sergileri, konferanslar ve gala konserinin düzenlendiğini aktararak, "Türk devletlerinin gayesi ortak. Türk Haftası ile amaçlanan da Türk dünyasındaki işbirliğini ve işbirliği teşkilatlarını diplomasinin merkezi Cenevre'de tüm dünyaya tanıtmak. Türk Haftası programını farklı ülkelerde de gerçekleştirmeyi planlıyoruz." dedi.

Türk Haftası programı kapsamında düzenlenen etkinliklere Cenevre'de bulunan çok sayıda farklı ülke ve uluslararası kuruluşun temsilcilerinin katıldığına dikkati çeken Ömüraliyev, Türk devletlerinin "birlikte daha güçlüyüz" sloganıyla hareket ettiğini ve bu işbirliği ruhunun 2009'da imzalanan ve teşkilatın kurucu anlaşması olan Nahçıvan Anlaşması'nda da yer aldığını vurguladı.

Türk dünyasının pek çok konuda birlikte hareket etme refleksinin giderek daha öne çıktığına işaret eden Ömüraliyev, Türk Haftası programının bu vizyonu pekiştirdiğinin altını çizdi.

- Türk Haftası programı

Türk dünyasının zengin kültürel mirasını, sanatını ve Türk işbirliği teşkilatlarının yürüttüğü çalışmaları tanıtmayı amaçlayan Türk Haftası programı bu yıl ilk kez Cenevre'de yapıldı.

TDT, Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY), Türk Kültürü ve Mirası Vakfı, Uluslararası Türk Akademisi ve Türk Devletleri Parlamenter Asamblesi işbirliğinde düzenlenen programda, Türk dünyasının uluslararası diyalog ve işbirliğini teşvik etmek amacıyla etkinlikler düzenlendi.

Program kapsamında fotoğraf sergileri, Türk dünyasının yöresel kıyafetleri, yemekleri ve müziği ziyaretçilerle buluştu, Türk teşkilatlarının faaliyet ve çalışmalarının anlatıldığı, Türk dünyasındaki işbirliğinin artırılmasına yönelik tartışmaların yer aldığı konferanslar düzenlendi.

Türk Haftası programı, Kazak besteci ve piyanist Rakhat-Bi Abdyssagin'in konseriyle son bulacak.


Yüzlerce fanatik Yahudi Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Yüzlerce fanatik Yahudi Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail polisinin korumasındaki yüzlerce yasa dışı Yahudi yerleşimci, işgal altındaki Doğu Kudüs'ün Eski Şehir bölgesinde bulunan Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi.

Kudüs İslami Vakıflar İdaresinden yapılan yazılı açıklamada, sabah saatlerinde yaklaşık 950 fanatik Yahudi yerleşimcinin, Mescid-i Aksa'nın güneybatısındaki El-Meğaribe (Fas) Kapısı'ndan Harem-i Şerif'e baskın düzenlediği belirtildi.

Açıklamada, İsrail polisi korumasındaki fanatik Yahudi grubun, Harem-i Şerif'in avlusunda dolaştıktan sonra Mescid-i Aksa'dan ayrıldığı kaydedildi.

Yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin İsrail polisi gözetimindeki Aksa'ya baskınlarının sabah saatlerinde bugün öğle namazına kadar, öğle namazının ardından da ikindi namazına kadar devam etmesi bekleniyor.

Öte yandan Hamursuz Bayramı nedeniyle bazı Yahudilerin dua etmek için Burak (Ağlama) Duvarı'na gelmesiyle Eski Şehir'de yoğunluk yaşandı.

İsrail polisi, çok sayıda birliğini Eski Şehir'de konuşlandırdı.

Hamursuz Bayramı'nın ilk iki gününde, 1167 fanatik Yahudi yerleşimci Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlemişti.

Fanatik Yahudilerin Harem-i Şerif'e düzenlediği bu tür baskınlar bölgede gerginliğin tırmanmasına neden oluyor.

22 Nisan'da başlayan ve 30 Nisan akşamına kadar devam edecek Hamursuz Bayramı (Pesah) dolayısıyla fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya baskınlarının artması bekleniyor.

- Mescid-i Aksa'ya ilişkin statüko

Ürdün, 1994'te İsrail ile imzaladığı Vadi Araba Anlaşması uyarınca Kudüs'teki dini işlerden sorumlu ülke olarak kabul ediliyor.

Yine 2013'te Ürdün Kralı 2. Abdullah ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas arasında imzalanan anlaşmaya göre, Kudüs ve oradaki kutsal mekanların savunulması ve vesayet hakkı da Ürdün'e verildi.

Anlaşmaya göre Mescid-i Aksa; Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.

Daha önce Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin izni dahilinde Mescid-i Aksa'yı ziyaret eden Yahudiler, 2003'ten bu yana Vakıflar İdaresinin egemenliğini ihlal eden İsrail'in tek taraflı kararı çerçevesinde polis eşliğinde Müslümanların kutsal mabedine giriyor.

İsrail yönetimi, Mescid-i Aksa'da "sadece Müslümanların ibadet edebildiği diğer dinlerin mensuplarınınsa sadece ziyaret edebileceği" tarihi statükonun korunduğunu savunuyor.

Ancak fanatik Yahudi yerleşimcilerin İsrail polisi korumasında Aksa'ya düzenledikleri baskınlarda dua etmeleri ve dini ritüelleri yerine getirmeleri sıkça kameralara yansıyor.


İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırılarında bir gazeteci daha hayatını kaybetti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail'in Gazze Şeridi'ne saldırılarında bir gazeteci daha hayatını kaybetti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda bir gazeteci daha yaşamını yitirdi.

Gazze'deki hükümetin Medya Ofisinden yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in saldırılarını başlattığı 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'nde öldürülen gazetecilere ilişkin bilgi verildi.

Filistin el-An Haber Ajansı çalışanı Muhammed Bisam el-Cemel'in, İsrail ordusunun Refah'taki evine düzenlediği hava saldırısında hayatını kaybettiği belirtildi.

Açıklamada, 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'nde öldürülen gazetecilerin sayısının 141'e yükseldiği bildirildi.

Medya Ofisinden daha önce yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze'de gazetecileri "Filistin'in sesini susturmak, gerçekleri gizlemek, haber ve bilgilerin bölgesel ve uluslararası kamuoyuna ulaşmasını engellemek amacıyla kasıtlı olarak öldürdüğü" ifade edilmişti.


İsrail'in 202 gündür saldırılarını sürdürdüğü Gazze'de 34 bin 305 kişi hayatını kaybetti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İsrail'in 202 gündür saldırılarını sürdürdüğü Gazze'de 34 bin 305 kişi hayatını kaybetti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İsrail ordusunun 202 gündür saldırılarını sürdürdüğü Gazze Şeridi'nde can kaybı son 24 saatte 43 artarak 34 bin 305'e yükseldi.

Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'ne 202 gündür sürdürdüğü saldırılara ilişkin bilgi verildi.

İsrail ordusunun son 24 saatte Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda 43 Filistinlinin daha hayatını kaybettiği, 64 Filistinlinin yaralandığı belirtildi.

İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda yaşamını yitirenlerin sayısının 34 bin 305'e, yaralı sayısının da 77 bin 293'e yükseldiği kaydedildi.

Açıklamada ayrıca enkaz altında ve yol kenarlarında ölülerin bulunduğu ancak İsrail askerlerinin engellemesi nedeniyle sağlık ekipleri ile sivil savunma görevlilerinin cenazelere ulaşamadığı yinelendi.


ABD'de toplam doğurganlık hızı tarihinin en düşük seviyesine geriledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

ABD'de toplam doğurganlık hızı tarihinin en düşük seviyesine geriledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD'de geçen yıl bir kadının 15-49 yaşlarında doğurabileceği ortalama çocuk sayısını ifade eden toplam doğurganlık hızı, ülkede nüfus kayıtlarının tutulmaya başlandığı 1930'lardan bu yana en düşük seviyeye düştü.

The Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin haberine göre, ABD'nin 2023'te toplam doğurganlık hızı 2022'ye kıyasla yüzde 2 azalarak 1,62 çocuk olarak belirlendi.

Ülkede 40'lı yaşlardaki kadınların doğum oranı sabit kalırken 35-39 yaş aralığındaki doğum hızının yüzde 5,47 gerilediği, 20-24 yaş grubunda ise yüzde 4 düştüğü saptandı.

Toplam doğurganlık hızının ABD'de nüfus kayıtlarının tutulmaya başlandığı 1930'lardan bu yana en düşük seviyeye gerilemesi, ABD'li gençlerin ev sahibi olmak, öğrenim kredisi borçlarının ödenmesi, çocuk bakımı gibi ekonomik ve sosyal zorluklar karşısında çocuk sahibi olmaktan vazgeçmesi ya da süreci ertelemesi eğilimiyle açıklandı.

ABD'de 2008 ekonomik krizinden bu yana düşüş eğiliminde olan toplam doğurganlık hızı, 2007'de "yenilenme hızı" olarak da nitelendirilen ve nüfusun niceliğini koruyan 2,12 çocuk olarak kayıtlara geçmişti.

Ülkeye göçmen alımının, toplam doğurganlık hızının gerilemesiyle uzun vadede ortaya çıkacak iş gücü açığını doldurması ve nüfusun niceliğini dengelemesi bekleniyor.


Venedik'e günübirlik gelen turistlerden giriş ücreti alınması uygulaması başladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Venedik'e günübirlik gelen turistlerden giriş ücreti alınması uygulaması başladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İtalya'nın kanallarıyla ünlü tarihi kenti Venedik'te günlük turist yoğunluğunu kontrol altına almak amacıyla günübirlik ziyarete gelen turistlerden giriş ücreti alınmasına yönelik uygulama başladı.

Venedik Belediye Meclisinin Eylül 2023'te kente günübirlik gelen turist yoğunluğunu kontrol edebilmek için aldığı karar doğrultusunda, bu yıl yoğun geçmesi beklenen 29 günde denenecek uygulama, bu sabah yerel saatle 08.30'da ilk kez devreye alındı.

Kentin ana giriş noktalarından Santa Lucia Tren Garı ve Roma Meydanı'na uygulamaya dair bilgilendirici panolar, ödeme ve kontrol noktaları konulurken, kente gelen yerli ve yabancı turistler işlemlerini internet üzerinden yapmadıysa bu noktalarda ödemelerini gerçekleştirdi.

İtalyan basınında yer alan haberlerde, uygulamanın ilk günü olan bugün için "Contributo di Accesso a Venezia" (Venedik'e Giriş Ücreti) isimli internet sitesinden 80 bin kişinin kayıt yaptırdığı, bunlardan sadece 7 binden fazlasının tarihi kent merkezine erişim için gereken 5 avroyu ödediği belirtildi. Bu ödemelerden 36 bin avrodan fazla gelir elde edildiği aktarıldı.

Uygulamayla, dünyada ilk kez bir kente günübirlik giriş için ücret ödendiği ifade edilirken, benzer şekilde turist yoğunluğuna sahip diğer şehirlerin de ilk kez yürürlüğe konan uygulamayı dikkatle takip ettikleri kaydedildi.

Venedik Belediye Başkanı Luigi Brugnaro da basına yaptığı açıklamada, "Giriş ücreti, dünyada ilk olan bir deneyimdir. Turist akışını yönetme, bölge sakinleri ve misafirlerimiz için daha iyi bir yaşam kalitesini garanti etme girişimidir." ifadesini kullandı.

Giriş ücretini ödeyen bazı turistler gazetecilere yaptığı açıklamada, Venedik'e yardım için bu uygulamayı desteklediğini belirtirken, kimi ise bir şey değişmeyeceğini, bu kontrol noktalarıyla şehrin eğlence parkı havasına sokulduğunu ifade etti.

- Uygulamaya karşı çıkanlar da var

Venedik'teki uygulamaya karşı olanlar kentin pek çok yerine, "Kitle turizmini idare etmek için bilet uygulamasına gerek yok. 25 Nisan'da giriş bileti uygulamasına hayır." yazılı pankartlar astı.

İki dönem Venedik Belediye Başkanlığı görevini yürüten Massimo Cacciari de Adnkronos ajansına verdiği demecinde, "giriş ücreti" uygulamasına karşı çıkarak, "Bu safça bir çılgınlık. Tamamen gayrı meşru, anayasaya da aykırı. Dünyada hiçbir şehre girmek için para ödemezsiniz. 'Aklınızı mı kaçırdınız' diyen biri yok mu? Bir şehre girmek için vergi konulur mu? Orta Çağ'da mı olduğunu sanıyorsun." ifadelerini kullandı.

Cacciari, turistleri bu "giriş ücreti"ni vermemeye çağırdı.

Uygulamanın devreye alındığı günde yüzlerce kişi de kentin Roma Meydanı'nda "giriş ücretine hayır" yazılı pankartlarla protesto yürüyüşü yaptı. Göstericiler, uygulamayı getiren Belediye Başkanı Brugnaro'ya tepki gösterdi.

Protesto yürüyüşünde, polis kordonunu aşmak isteyen göstericilerle güvenlik güçleri arasında zaman zaman arbedeler yaşandı. Polisin, kalkan ve cop kullanarak göstericileri engellediği anlar basına yansıdı. Göstericilerin eylem sırasında "Utanın-Utanın" ve "Faşistler" şeklinde slogan attıkları görüldü.

Bir grup da garın önündeki kontrol noktasında ellerindeki sahte İtalyan pasaportlarını göstererek, Avrupa Birliği'nde (AB) ve İtalya'da serbest dolaşım olduğunu ancak Venedik'te bunun bugün itibariyle sona erdiğini savundu.

- Venedik'e giriş ücreti uygulaması
Venedik Belediye Meclisinin kentteki turist yoğunluğunu kontrol altına almak maksadıyla Eylül 2023'te kabul ettiği "Venedik'e giriş ücreti" uygulaması, bu yıl ilk aşamada yoğunluk oluşması beklenen bazı tatil günlerini de kapsayan 29 günde denenecek.

Venedik'e günübirlik ziyaretleri belirlenen 29 güne denk gelen turistler, "Contributo di Accesso a Venezia" (Venedik'e Giriş Ücreti) adıyla oluşturulan siteden rezervasyon yaparak giriş ücretlerini ödeyebilecek.

5 avroluk giriş ücretini ödeyen ziyaretçilerin akıllı telefonuna geçiş belgesi özelliğinde bir karekod gönderilecek ve şehirde rastgele yapılacak kontrollerde bu karekodun gösterilmesi gerekecek. Giriş ücretini ödemeyenler, yerel yetkililerin kontrollerinde tespit edilmeleri halinde, giriş ücretine ek olarak 50 ila 300 avro idari para cezasına ödemek durumunda kalacak.

Venedik Belediyesi sınırlarındaki tesislerde konaklayanlar, Venedik'in içinde bulunduğu Veneto bölgesinde ikamet edenler, 14 yaş altı çocuklar, bakıma muhtaç olanlar, spor müsabakalarına katılanlar, seyahate çıkan lise öğrencileri, güvenlik güçleri ve itfaiye ekipleri giriş ücreti ödemekten muaf tutulacak.

Kanalların üstüne kurulu yapısı ve tarihi dokusuyla Venedik, her yıl milyonlarca turisti ağırlıyor.


İspanya, 4 ülke ile aynı anda Filistin devletini tanımayı planlıyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İspanya, 4 ülke ile aynı anda Filistin devletini tanımayı planlıyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İspanya'da sol koalisyon hükümetinin Filistin devletini tanıma girişimini 4 ülke ile aynı anda ortak bir kararla yapmayı planladığı öğrenildi.

İspanya Dışişleri Bakanlığı kaynakları, AA muhabirine, Başbakan Pedro Sanchez'in ve Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares'in birçok kez dile getirdiği Filistin devletini tanıma girişiminin kısa zamanda gerçekleşmesinin planlandığını, İspanya'nın 4 ülke ile birlikte ortak hareket etmesinin öngörüldüğünü bildirdi.

İspanya'nın, daha önce yaptıkları ortak açıklamada uygun koşullar olması halinde Filistin devletini tanıma sözü veren Malta, İrlanda, Slovenya ve bu girişime destek verdiğini açıklayan Norveç ile birlikte hareket etmesi bekleniyor.

"Jamaika'nın ardından Filistin devletini dünyada tanıyan ülke sayısı 140 oldu. Bunun İspanya ve diğer ülkelerin de katılımıyla 145'e çıkacağını düşünüyoruz." diyen kaynaklar, bu kararı almalarının ardından beklentilerinin kalıcı ateşkes ilan edilmesi için taraflar üzerindeki baskıyı artırmak olduğunu aktardı.

Kaynaklar, "Filistin devletinin tanınması hem İspanyol hükümetinin hem de Başbakan Sanchez'in seçim öncesi ve sonrasındaki bir vaadidir. Bunun tarafları tekrardan müzakere masasına oturmasına hizmet etmesini umuyoruz. Bu büyük bir strateji ve şu anda doğru zaman. Daha fazla beklenmemeli." ifadelerini kullandı.

Kaynaklar, şunları kaydetti:

Kısa vadede öncelik acil kalıcı ateşkes, rehinelerin şartsız serbest bırakılması ve insani yardımların koşulsuz bir şekilde bölgeye girmesi olacaktır. Uzun vadede ise bölgede barış, refah ve güvenlik için tek yol olarak gördüğümüz iki devletli çözüme dayalı, geri dönüşü olmayan yol haritası oluşturmaktır. Filistin halkının umudu ve İsrail'in güvenliğinin garanti edilmesi için bu gereklidir. Biz Hamas'ı bu süreçte tamamen dışarıda görüyoruz. Hamas bölgede barışın ortağı değildir.

Siyasi cesaretin tek gerekli şey olduğunu vurgulayan kaynaklar, "Gazze'nin yeniden yapılanması için devasa ekonomik plan gerekmektedir. Buna İspanya ve AB kesinlikle katılacaktır. Gazze'nin bölgesel bağlantıları açılmalıdır. Hiçbir şekilde aceleci olmadan bunun üzerinde çalışılmalıdır. İsrail'in meşru hakkı olan güvenlik garantisi de sağlanmalıdır." diye konuştu.

Orta Doğu için mevcut durumda "genel görüşün savaşın devam edeceği" olduğunu belirten kaynaklar, "Gazze'de birinci sınıf insani felaket yaşandığının ve Lübnan'da her gün yaşanan olaylardan da büyük endişe duyduklarının" altını çizdi.


İngiltere Kralı, düzensiz göçmenlerin Ruanda'ya sınır dışı edilmesine ilişkin tasarıyı onayladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İngiltere Kralı, düzensiz göçmenlerin Ruanda'ya sınır dışı edilmesine ilişkin tasarıyı onayladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İngiltere'de düzensiz göçmenlerin Ruanda'ya sınır dışı edilmesine ilişkin yasa tasarısı, Kral 3. Charles tarafından onaylandı.

SkyNews'ün haberine göre Kraliyet Sözcüsü, Ruanda Planı'nın Kral 3. Charles'ın onayıyla yasalaştığını doğruladı.

Ülkedeki düzensiz göçmenleri Ruanda'ya sınır dışı edecek yasa tasarısı, 23 Nisan'da Avam Kamarası ile Lordlar Kamarası arasında defalarca gidip gelmesinin ardından Parlamentodan geçmişti.

Başbakan Rishi Sunak, düzensiz göçmenleri Ruanda'ya sınır dışı edecek uçakların 10 ila 12 hafta içinde kalkacağını duyurmuştu.

- Tartışmalı "Ruanda Planı" nedir?

İngiliz hükümeti, Nisan 2022'de hazırlanan "Ruanda Planı" kapsamında düzensiz göçmenleri ve ülkeye yasa dışı yollarla girip sığınma talebinde bulunanları, Ruanda'ya gönderme hedefini açıklamıştı.

Ülkede muhalefet, insan hakları örgütleri ile Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere birçok uluslararası kuruluşun tepki gösterdiği karar, Yargıtay ve Yüksek Mahkemece yasaya uygun bulunmuştu.

Kararın ardından Haziran 2022'de Ruanda'ya 7 kişiyi taşıyan ilk uçuş ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararıyla durdurulmuştu. Bunun üzerine İçişleri Bakanlığı, Yüksek Mahkemede yeni dava açmış, mahkeme de 19 Aralık 2022'de Ruanda uçuşunun yasal olduğuna karar vermişti.

Mahkeme, temyiz yolunu açık tutmuş, insan hakları savunucularının bu mahkemede açtığı dava sonucu 29 Haziran'da Ruanda Planı'nın yasalara uygun olmadığına karar verilmişti. Hükümet ise Temyiz Mahkemesinin kararını Yüksek Mahkemeye taşımış, Yüksek Mahkeme de 15 Kasım'daki kararında Ruanda'ya yollanacak kişilerin kötü muameleye maruz kalma ve kendi ülkelerine gönderilme gibi risklerin bulunduğu gerekçesiyle planın yasaya uygun olmadığını açıklamıştı.

Bunun üzerine Ruanda'yla 5 Aralık 2023'te yeni anlaşma imzalanmıştı.

Bu anlaşmaya göre Ruanda'ya gönderilecek düzensiz göçmenler, İngiltere dışında başka bir üçüncü ülkeye sınır dışı edilemeyecek. Ruanda'daki diğer sığınmacılarla aynı haklara sahip olacak bu kişilerin yasal talepleri için destek verilecek. Ruanda'nın sorumlulukları bağımsız gözlemciler tarafından kontrol edilecek. Yasa tasarısıyla Ruanda, düzensiz göçmenlerin sınır dışına gönderilebileceği güvenli ülke kabul edilecek. Ruanda'nın güvenli olduğunu gösterir yasal adımlar ve uygulamalar da hayata geçirilecek.