ABD: İran  nükleer bomba geliştirirse askeri seçeneğe hazırız

Malley, Tahran böyle bir çıkışa yaklaştığı taktirde Washington'un eli boş durmayacağını söyledi

Başkan Biden, Pazartesi günü Kuzey Carolina'da Şükran Günü tatili sırasında ABD askerleriyle muhabbet etti (AFP)
Başkan Biden, Pazartesi günü Kuzey Carolina'da Şükran Günü tatili sırasında ABD askerleriyle muhabbet etti (AFP)
TT

ABD: İran  nükleer bomba geliştirirse askeri seçeneğe hazırız

Başkan Biden, Pazartesi günü Kuzey Carolina'da Şükran Günü tatili sırasında ABD askerleriyle muhabbet etti (AFP)
Başkan Biden, Pazartesi günü Kuzey Carolina'da Şükran Günü tatili sırasında ABD askerleriyle muhabbet etti (AFP)

İran ile dünya güçleri arasında düzenlenecek yedinci tur müzakerelere bir haftadan az bir süre kala ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Orgeneral Kenneth McKenzie görüşmeler başarısız olduğu taktirde kuvvetlerinin olası bir askeri seçeneğe hazır olduğunu açıkladı. ABD'nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley ise Tahran atom bombası elde etmeye çok yaklaştığı taktirde ülkesinin eli boş durmayacağını vurguladı.
29 Kasım'da Viyana'da İranlı müzakereciler ile Avrupalı, Rus ve Çinli mevkidaşlarının uluslararası ve ABD yaptırımlarının hafifletilmesi karşılığında İran'ın nükleer programını durdurma olasılığını görüşmek üzere bir araya gelmesi planlanıyor. İran'ın talebi üzerine ABD bu müzakerelere yalnızca dolaylı yoldan katılacak. Başkan Joe Biden dahil olmak üzere ABD'li yetkililer, Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olarak bilinen 2015 tarihli çok taraflı nükleer anlaşmaya geri dönülmesi yönünde ‘zamanın tükenmekte olduğu’ uyarısını defalarca kez yapmıştı.
Orgeneral McKenzie, dün Time dergisine verdiği demeçte, “Başkanımız asla nükleer silaha sahip olmayacaklarını söyledi. Diplomatlar bu konuda başı çekiyor, ancak CENTCOM, yön verildiği taktirde uygulayabileceğimiz çeşitli planlara sahip” açıklamalarında bulundu.
Başkan Biden, ABD’nin Ortadoğu'da istikrarı bozacak bir başka savaşa girmek istemediğini yinelemişti. Ancak Beyaz Saray, Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, diplomasi başarısız olduğu, İran nükleer bomba yapmayı seçtiği taktirde alternatif bir plan geliştirmek için çalıştı.
Ulusal Halk Radyosu NPR’ye dün konuşan Robert Malley ise “İranlılar anlaşmaya geri dönmemeye karar verdiği taktirde, Tahran'ın nükleer emellerine karşı koymak için diplomasi dahil olmak üzere başka yolları düşünmek zorunda kalacağız. İran Viyana'daki zamanı bir nükleer bomba yapımına gereğinden fazla yaklaşmak için kullanırsa, ABD eli boş beklemeyecek” açıklamalarında bulundu. Bu durumda ABD’nin başvuracağı seçeneklere dair ayrıntı vermeyen Malley, “İran'dan gelen sinyallerin pek cesaret verici olmadığını” söyledi.
Tahran'ın nükleer silah üretimine geçme kararı almadığına inandığını ifade eden McKenzie, ancak ABD’nin Orta Doğu’daki müttefiklerinin İran'ın ilerleyişi konusundaki endişeleri paylaştığını vurguladı. Aynı zamanda İran’ın nükleer savaş başlığı yapımına bu sefer çok yakın olduğunu söyleyerek “Sanırım büyük bir çıkış fikrinden hoşlanıyorlar” dedi. Tahran bir bomba için yeterli yakıtı stoklamaya karar verse dahi, 3 bin balistik füze cephaneliğinden herhangi birine yerleştirilebilecek kadar küçük bir savaş başlığı tasarımını henüz standart getirmediğini de belirtti. İran’ın uzaydan yer yüzüne düşmenin yakıcı sıcaklığı, basıncı ve titreşimine dayanabilecek bir araç geliştirmediğini söyleyen McKenzie, “Bunlar biraz zaman alacak” dedi. İran'ın bu yeteneği sağlam bir test programı ile geliştirmesinin en az bir yıl süreceğini tahmin eden McKenzie, ancak İran'ın füzelerinin hedefleri hassas bir şekilde vurma kabiliyetine sahip olamdığını gösterdiğini vurguladı. İran’ın Ocak 2020’de batısındaki üç üssün fırlatma noktalarından onlarca Kıyam-1 ve Fatih-313 balistik füzesi fırlatarak Irak’ta yüzlerce ABD’linin bulunduğu el-Esed ve Erbil üslerini vurduğunu, bu füzelerin hedeflerinden onlarca metre öteye isabet ettiğini de ifade etti.
Başkan Biden yönetiminin Viyana görüşmelerinin altıncı turunda ‘iyi bir ilerleme’ kaydedilmesi ardından ‘aylarca müzakerelerin yeniden başlamasını teşvik ettiğini’ söyleyen ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ned Price ise, İran'daki yeni hükümetin planlanan turda ‘iyi niyetle müzakereye hazır’ olduğunu göstereceğini umduklarını söyledi. Aynı zamanda “Nükleer anlaşmaya karşılıklı dönüş tercih ediliyor. Bu, İran'ın nükleer programı üzerindeki kalıcı ve doğrulanabilir kısıtlamaları yeniden uygulamanın, nükleer silah edinmesini engellemenin en etkili yolu” ifadelerine başvurdu. ABD'nin İran'ı cesaretlendirecek adımlar atmaya hazır olup olmadığı konusunda ise “Çarkı döndürmek için sadece tek taraflı adımlar atmaya hazır değiliz. Uyum için karşılıklı dönüşe hazırız” vurgusunda bulundu.
Avrupalı ​​diplomatların, eski ABD'li yetkililer ve uzmanların belirttiğine göre ABD, müzakerelerde başarısız olunduğu taktirde askeri harekata kadar uzanan bir alternatif plan listesini şimdiden tartışmaya başladı. Eski bir üst düzey yetkili, “Bir dizi ardışık akıbet var” açıklamasında bulundu. NBC News’in haberine göre, Çin'in İran'dan petrol ithalatını durdurmaya ikna edilmesi, Çin'e petrol satışını hedeflemek dahil olmak üzere yaptırımların artırılması, daha az iddialı bir geçici nükleer anlaşmanın peşinden gidilmesi, İran'ın nükleer programını sabote etmek için İran nükleer tesislerine askeri saldırı emri vermek veya İsrail askeri harekatını destekleme açısından gizli operasyonlar başlatılması gibi olasılıklar bu seçenekler arasında yer alıyor.



Trump gerçekten Venezuela petrolünün mü peşinde?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
TT

Trump gerçekten Venezuela petrolünün mü peşinde?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)

ABD'nin Venezuela açıklarındaki petrol tankerine el koyup Karakas yönetimine yeni yaptırımlar getirmesiyle Karayipler'de gerginlik arttı.

ABD Başkanı Donald Trump, çarşamba günü yaptığı açıklamada Venezuela açıklarındaki petrol tankerine "iyi bir gerekçeyle" el koyduklarını savunmuştu. Venezuela Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamadaysa ABD'nin hamlesi "hırsızlık ve uluslararası korsanlık eylemi" diye nitelenmişti.

ABD Adalet Bakanı Pam Bondi, X'ten yaptığı paylaşımda operasyonun görüntülerine yer vermiş, tankerin Venezuela'dan İran'a petrol taşıyarak yaptırımları deldiğini öne sürmüştü.

Amerikan medyasında yer alan haberlerde, el konan tankerin adının Skipper olduğu yazılmıştı. ABD Hazine Bakanlığı, İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah arasındaki petrol kaçakçılık ağında rol oynadığı gerekçesiyle Skipper'ı 2022'de yaptırım listesine almıştı.

80 milyon dolarlık petrole el kondu

Wall Street Journal'ın analizine göre el konan tankerde yaklaşık 80 milyon dolar değerinde petrol var, bu da Venezuela'nın aylık ithalatının yaklaşık yüzde 5'ine denk geliyor.

ABD'nin tankere baskın düzenleyerek Venezuela yönetimini ekonomik felce uğratmak istediği yazılıyor. Ham petrol satışları Latin Amerika ülkesinin ihracat gelirlerinin yüzde 90'ından fazlasını oluşturuyor.

Diğer yandan Washington, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun eşi Cilia Flores'in üç yeğenini, Maduro'yla bağlantılı bir iş insanını ve Venezuela petrol sektöründe faaliyet gösteren 6 nakliye şirketini yaptırım listesine eklediğini de dün duyurdu.

ABD'nin son hamleleriyle bölgedeki gerginlik tırmanırken Maduro, dün yaptığı açıklamada ülkede uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu Tren de Aragua kartelini etkisiz hale getirdiklerini savunarak, Trump'ın asıl amacının Venezuela petrolünü çalmak olduğu iddiasını yineledi.

Trump petrolün peşinde mi?

ABD Enerji Enformasyon Dairesi'ne göre Venezuela, dünyadaki ham petrol rezervlerinin neredeyse beşte birine sahip. Yaklaşık 303 milyar varil ham petrole denk gelen bu miktar, dünyadaki en büyük ham petrol rezervini oluşturuyor. 

Diğer yandan Karakas yönetimi gerek ABD'nin uyguladığı yaptırımlar gerek de ekipman eksikliği ve devlete ait enerji şirketi PDVSA üzerindeki kontrolün sıkılaştırılması nedeniyle bu potansiyeli tam olarak kullanamıyor.

Ülkede faaliyet gösteren tek Amerikan şirketi olan petrol devi Chevron'un üretimi de Washington'ın yaptırımları nedeniyle düşmüştü.

Beyaz Saray, Karayipler'deki askeri yığınağın uyuşturucu kaçakçılığını ve düzensiz göçmen akışını engelleme amacı taşıdığını, Venezuela'nın petrol kaynaklarıyla ilgisi olmadığını savunuyor.

Ancak BBC'nin analizinde, Venezuela'daki petrol üretimini yeniden artırmanın on milyarlarca dolara mal olabileceğine dikkat çekiliyor. Diğer yandan ABD'nin yaptırımları hafifletmesi halinde Chevron'un kârının hızlıca artabileceği yazılıyor.

Bunlara ek olarak petrolün gelecekte önemini yitirmeye başlayacağı öngörüsü paylaşılıyor. Ekonomi analiz şirketi Capital Economics'ten David Oxley şunları söylüyor:

Petrol talebi bir anda düşüşe geçmeyecek ancak eskisi gibi artmaya da devam etmeyecek. Talebin zayıfladığını görüyoruz ve 2030'ların sonlarında düşüşe geçeceğini tahmin ediyoruz. Venezuela petrol sektörüne yatırım yapan herkes şunu düşünmek zorunda: Buna değer mi?

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını geçen ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

Bölgede eylülden bu yana en az 22 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 87 kişiyi öldürdü.

Independent Türkçe, BBC, Wall Street Journal, New York Times


İsrail Güvenlik Kabinesi işgal altındaki Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim birimini onayladı

İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
TT

İsrail Güvenlik Kabinesi işgal altındaki Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim birimini onayladı

İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)

İsrail Güvenlik Kabinesi dün  (Perşembe) geç saatlerde, Maliye Bakanı ve Savunma Bakanlığı'nda Yerleşimden Sorumlu Bakan Bezalel Smotriç tarafından sunulan, İşgal altındaki Batı Şeria’da 19 yeni yerleşim biriminin inşası ve mevcut bazı kaçak yerleşimlerin yasallaştırılmasına yönelik planı onayladı.

Aşırı sağ çizgideki Kanal 14, yeni planın onaylandığını ilk duyuran medya kuruluşu oldu. Haberde, yeni yerleşim birimlerinin kurulmasının ve daha önce kaçak statüsünde olan bazı noktaların yasallaştırılmasının yanı sıra, İsrail’in 2005’te Gazze ve Kuzey Batı Şeria’dan çekilme planı kapsamında boşalttığı yerleşimlere geri dönüşün de öngörüldüğü aktarıldı.

Söz konusu yerleşimlerin bir bölümü Batı Şeria’nın merkezinde, bir kısmı ise kuzey ve güney bölgelerinde, Kudüs çevresine kadar uzanıyor.

sddf
İsrail'in aşırı sağcı maliye bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (Arşiv - AFP)

İsrail Güvenlik Kabinesi onayıyla, daha önce boşaltılan Ganim ve Kadim yerleşimlerinin Cenin yakınlarında yeniden inşa edilmesinin yolu açıldı. Aynı bölgede aylardır devam eden süreçle birlikte Homeş ve Sanur’un da yeniden kurulması kararlaştırılmıştı. Kanal 14, bu gelişmeleri tam anlamıyla kuzeydeki eski yerleşimlere dönüşün tamamlanması şeklinde değerlendirdi ve Smotriç’in hamlesini yerleşim dünyasında gerçek bir devrim olarak nitelendirdi.

Birkaç ay önce de Güvenlik Kabinesi, Batı Şeria’da 22 yeni yerleşimin yasallaştırılması ve inşasına yönelik benzer bir planı kabul etmişti.

Yeni kararla birlikte, her bir yerleşim için hızlandırılmış teknik ve imar hazırlık sürecinin başlatılacağı bildirildi. Kanal 14’ün haberinde, adımın “2005’teki çekilme planıyla ağır darbe alan yerleşim projesinin tarihi bir şekilde düzeltilmesi” olarak görüldüğü ifade edildi.

ds
İsrailli yerleşimciler, işgal altındaki Batı Şeria'da yakınlardaki bir yerleşim karakolunun yakınlarında eşeklere binerek keçi ve koyun sürülerini otlatıyorlar (Arşiv - AFP)

Filistin tarafı karara sert tepki gösterdi.  Filistin'e bağlı Duvar ve Yerleşimlere Karşı Direniş Kurumu Başkanı Müeyyed Şaban, İsrail’in bu adımını “Filistin coğrafyasını ortadan kaldırmaya yönelik kolonyal bir proje kapsamında yürütülen yarış” olarak tanımladı. Şaban, bunun ilhak, ayrımcılık ve toprakların tamamen Yahudileştirilmesi hedeflerini açıkça ortaya koyan tehlikeli bir tırmanış olduğunu söyledi.

ssdc
Kudüs'ün doğusundaki İsrail yerleşimi Ma'ale Adumim'i gösteren bir fotoğraf  (AFP)

İsrail basını da Smotriç’in planlarının kapsamını gündeme taşıdı. Yediot Aharonot birkaç gün önce yayımladığı haberinde, bakanın Batı Şeria’daki yerleşim faaliyetlerini genişletmeyi amaçladığını, 2026 bütçesine bu doğrultuda milyarlarca şekelin ayrıldığını yazdı. Gazeteye göre bütçe, yeni yerleşimler kurulmasını, mevcutların statülerinin düzenlenmesini, altyapı projelerini, yol açmayı ve sağlık, eğitim ile kültür kurumlarının inşasını da kapsıyor.

Aynı haberde, Smotriç’in özellikle Kuzey Batı Şeria’ya yeniden yerleşimi merkez alan bir plan yürüttüğü, çekilme planı kapsamında “yeşil hattın içine” taşınan bazı askeri üslerin yeniden bölgeye taşınmasının değerlendirildiği aktarıldı. Yerleşimci liderlerin hedefinin, 2005’te boşaltılan kuzeydeki yerleşimlere tekrar nüfus yerleştirmek ve uzun vadede Batı Şeria’ya bir milyon yerleşimci taşımak olduğu ifade edildi.


Putin: İran ile ilişkilerimiz olumlu yönde gelişiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
TT

Putin: İran ile ilişkilerimiz olumlu yönde gelişiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bugün Türkmenistan’da düzenlenen uluslararası bir forum kapsamında İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile yaptığı görüşmede, Moskova ile Tahran arasındaki ilişkilerin ‘son derece olumlu bir şekilde geliştiğini’ söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Rus haber ajansı Sputnik’ten aktardığına göre Putin, görüşmede, Rusya’nın Birleşmiş Milletler’de (BM) İran’ın nükleer programı konusunda Tahran ile yakın koordinasyon içinde çalıştığını ifade etti.

dfrgt
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)

Putin, iki ülkenin Buşehr Nükleer Santrali başta olmak üzere çeşitli alanlarda iş birliği yürüttüğünü, ayrıca Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru gibi altyapı projelerinde birlikte çalıştıklarını belirtti. Rus lider, gaz ve elektrik sektörlerinde ortaklık imkanlarının da değerlendirildiğini dile getirdi.

Pezeşkiyan ise görüşmede, Tahran’ın Moskova ile imzalanan kapsamlı stratejik ortaklık anlaşmasının tüm maddelerine bağlı olduğunu vurguladı.