Sudan halkı, ‘devrimi geri almak’ için yeniden sokaklara döküldü

Politikacılar ve direniş komiteleri, Burhan ve Hamduk anlaşmasını ihanet olarak nitelendirdi.

Sudanlılar, 25 Kasım’da ‘Hamduk ve Burhan’ anlaşmasını reddetmek için Hartum ve diğer şehirlerde sokaklara döküldü (AFP)
Sudanlılar, 25 Kasım’da ‘Hamduk ve Burhan’ anlaşmasını reddetmek için Hartum ve diğer şehirlerde sokaklara döküldü (AFP)
TT

Sudan halkı, ‘devrimi geri almak’ için yeniden sokaklara döküldü

Sudanlılar, 25 Kasım’da ‘Hamduk ve Burhan’ anlaşmasını reddetmek için Hartum ve diğer şehirlerde sokaklara döküldü (AFP)
Sudanlılar, 25 Kasım’da ‘Hamduk ve Burhan’ anlaşmasını reddetmek için Hartum ve diğer şehirlerde sokaklara döküldü (AFP)

Sudanlılar, ülkenin dört bir yanını kapsayan yürüyüş düzenlemek üzere yeniden sokaklara çıkarak, Başbakan Abdullah Hamduk ile ordu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan arasındaki anlaşmayı reddettiklerini ve bunu ‘devrime ihanet’ olarak nitelendirdiklerini duyurdu. Öte yandan polis, Başbakan’ın yürüyüşü ve barışçıl ifade hakkını korumaya yönelik verdiği talimatlara rağmen bazı alanlarda eylemcileri dağıtmak için göz yaşartıcı gaz kullandı.
Başkent Hartum, Omdurman’daki Şehid Abdulazim Caddesi, ez-Zaim el-Ezheri kavşağı ile el-Maune Caddesi’nin kesiştiği ‘el-Muessese’ istasyonunda ve Hartum’un güneyindeki Sebaa bölgesinde üç yürüyüş gerçekleştirildi. Aynı şekilde başkentte ‘şehitlere vefa yürüyüşü’ de düzenlendi.
Burhan- Hamduk anlaşmasına öfke duyan eylemciler, ‘devrim, halkın devrimi, halkın otoritesinin’ gibi sloganlar atarken, Batı Darfur Eyaleti’ndeki katliamı hatırlatan pankartlar taşıdı. Söz konusu katliamda, onlarca insan hayatını kaybetmiş, yüzlerce insan yaralanmıştı. Eylemciler ise ölüm ve yaralanmalardan sorumlu tuttukları ‘askeri darbe liderlerinden’ intikam talep etti.
Devrimciler, Kuzey Hartum’daki ‘el-Muessese’ istasyonunu ‘Şehitler Meydanı’ olarak adlandırdı. Burada, 17 Kasım yürüyüşü sırasında polis ve askeri güçler tarafından 8 kişi öldürülmüştü. Ordunun 25 Ekim’de gerçekleştirdiği ‘askeri darbeden’ bu yana şehit olanların sayısı 41’e ulaştı.
Ülkedeki bazı şehirlerde de benzer protesto gösterileri yaşandı. Öyle ki Atbarah, Dongola, Haşim el-Girba, Port Sudan, ülkenin doğusundaki Kassala, Sennar, Damazin, Aba Adası, Rabak, en-Nahud, el-Fula, ülkenin batısındaki Emm Ruvaba, Nyala, el-Cuneyna, el-Faşir gibi birçok şehir ve kasabada da halk sokaklara akın etti.
Başbakan Abdullah Hamduk’un polise protestocuları koruma talimatı vermesine rağmen Omdurman ve Kuzey Hartum’un bazı bölgelerinde güvenlik güçleriyle gerginlik yaşandı. Öyle ki güvenlik güçleri, eylemcilere göz yaşartıcı gaz kullanırken, bazı eylemciler de boğulma tehlikesi geçirdi.  

Mehdi: Devrim, 35 aydır devam ediyor
Birkaç gün önce serbest bırakılan Ulusal Ümmet Partisi lideri Sadık el-Mehdi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Sudan halkının karşı karşıya olduğu katliamların ve vahşetlerin boyutu ve akıl almaz şekilde kan dökülmesi karşısında şaşkınlığını ifade etti. Mehdi, “Bir vatandaş olarak, bu devrimin amacından, Sudan halkının tüm hedeflerine ulaşmaya kararlı olduğundan ve devrimin son döngüsünde olduklarından eminim. Devrim, 35 aydır devam ediyor. Şiddetin kullanıldığı her yerde halk, onuru, yiğitliği, cesareti ve şehitlere olan bağlılığı ile benimsediği dava ile bütünleşti” şeklinde konuştu. Yetkili, “Devrim, tam hedeflerine ulaşana kadar geri adım atmayacak. Sudan halkının, kendisini içine sokmaya çalıştıkları bataklıktan çıkmayı başaracağını umuyoruz” dedi.
Federal Birlik Üyesi Mutasım Hasan Yasin, bir gazeteye yaptığı açıklamada çok sayıda kayıp vermesine rağmen halkın, ‘hedeflerine ve devrime sıkı ve güçlü bir bağlılıkla’, tiranlara vatanseverlik derslerinden bir ders vermek ve devrimde barışa bağlılığı öğretmek için mucizeler gerçekleştirdiğini vurguladı.
Yasin, “Bugün, özgür ve demokratik bir vatan inşa etmek için gençlerle birlikte çalışarak devrimi doğru rotasına sokmak için dersi yineliyoruz” dedi.
Federal Birlik Partisi’nde Öğretmenler Sendikası Sekreteri olan öğretmen Muntasir Muhammed Nur el-Fadni ise, ‘Sudan devrimi şehitlerini ve darbe şehitlerini’ saygıyla andığını söyledi ve onları, ‘askeri rejimin darbesini ve kan döktüğünü’ kanıtlayan doğrudan bir sonuç olarak nitelendirdi. “Bugün, Sudan halkının halklara sunduğu derslerden büyük bir derstir. Bizler öğretmeniz. Ama gördüklerimiz, öğrencilerimizden bize bir derstir” diyen Nur el-Fadni, “Yürüyüşler, halkın tam bir sivil devlet istediğini ve özgürlük, barış ve adalet hedeflerine ulaşmak için sahip olduğu her şeyi feda etmeye hazır olduğunu kanıtladı” şeklinde konuştu.
Hartum’un güneyinde Suhayr Hamad en-Nil, “İlk olarak Burhan’ın darbesinden sonra öldürülenlerin intikamını talep etmeye, ikinci olarak da tam bir sivil hükümete giden yolu kesmek istediği için Burhan ve Hamduk anlaşmasını reddetmeye geldim” dedi. Hamad en-Nil, “Ordunun siyasette bir rolü olmasını istemiyoruz” ifadelerini kullandı.
19 yaşındaki Kusay Mecdi de ‘intikam’ çağrısı yaparken, Hamduk ile imzalanan ve ‘orduya siyasi bir anlaşmayla geri dönme fırsatı veren’ anlaşmayı protesto etti.
Omdurman bölgesindeki eylemciler, ‘Ordunun yönetiminin minnettarlığı yoktur’ ve ‘Medeniyet halkın seçimidir’ sloganları attı. Hartum’un merkezindeki es-Sittin Caddesi’ndeki eylemciler, ‘Halk rejimin yıkılmasını istiyor’ sloganları attı.
Sudan’ın başkentinde, hoparlörlerle Beşir’e karşı düzenlenen gösteriler sırasında da duyulan şarkılar yayınlandı.
Göreve döndükten sonra Hamduk, demokrasiye giden geçiş aşamasını yeniden başlatma sözü verdi.
Hamduk’un görevine geri dönmesine rağmen Burhan, geçiş döneminde en yüksek otorite olan Egemenlik Konseyi’nin yeni oluşumunu korudu. Yeni oluşumdan, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nin (Beşir’in devrilmesinden sonra orduyla bir güç paylaşımı anlaşması imzalayan ana sivil blok) temsilcileri hariç tutuldu. Konseyin başkanlığını Burhan üstleniyor.



Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
TT

Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)

26 yıldır tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan, Ankara’yı, Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Şam arasında bir anlaşma sağlanmasına aracılık etmeye çağırdı. Bu çağrı bugün, Kürt yanlısı Türkiye’deki Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından iletildi.

Öcalan, 30 Aralık tarihli yazılı mesajında, “Türkiye’nin bu süreçte kolaylaştırıcı ve yapıcı bir rol oynaması, süreci diyalog odaklı yürütmesi çok önemlidir. Bu, bölgesel barış ve kendi iç barışını güçlendirmek için hayati bir gerekliliktir” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz hafta Ankara ve Şam, SDG’yi 10 Mart’ta imzalanan Suriye ordusuna entegrasyon anlaşmasını uygulamakta gecikmekle suçladı ve Suriye’nin birliği ile istikrarına yönelik herhangi bir girişimi reddettiklerini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye medyasından aktardığına göre SDG, ateşkes anlaşmasını ihlal ederek Halep’in kuzeyinde iç güvenlik noktalarına saldırdı.

Dün gelen haberlere göre, Halep’te eş-Şeyhan kavşağındaki İç Güvenlik Kuvvetleri (Asayiş) ve SDG’ye bağlı güvenlik güçlerinin ortak kontrol noktasına Suriye Savunma Bakanlığı’na bağlı birimler tarafından silahlı saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda iki Asayiş mensubu yaralanırken, güvenlik birimleri saldırıya karşılık verdi ve bölge çevresinde güvenlik önlemleri artırıldı.


Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
TT

Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)

Suriye haber ajansı SANA'nın haberine göre, Lazkiye vilayetindeki iç güvenlik güçleri bugün şehirde saat 17:00'den yarın sabah 06:00'ya kadar gece sokağa çıkma yasağı ilan etti.

İç Güvenlik Komutanlığı yaptığı açıklamada, sokağa çıkma yasağının acil durumları, sağlık personelini, ambulans ve itfaiye ekiplerini kapsamadığını belirtti.


İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı ‘yerinden edilme’ ve ‘askeri üsler’ korkularını körüklüyor

Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
TT

İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı ‘yerinden edilme’ ve ‘askeri üsler’ korkularını körüklüyor

Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)

İsrail'in Somaliland'ı ‘bağımsız devlet’ olarak tanıma kararı, Filistinlilerin bu ayrılıkçı bölgeye yerleştirileceğine ve İsrail'in Kızıldeniz kıyılarını gören bölgede askeri üsler kuracağına dair endişeleri artırdı.

Somali Başbakanı Hamza Abdi Barre, ‘İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Somaliland'daki planının Afrika Boynuzu'nda gerilimi artıracağı’ uyarısında bulundu. Barre, bu hamlenin ‘Sudan, Somali ve diğer ülkeler dahil olmak üzere bölge için ciddi sonuçlar doğuracağını’ söyledi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, cuma günü, Somaliland'ı ‘bağımsız egemen bir devlet’ olarak tanıdığını duyurdu. Böylece Somali içindeki ‘ayrılıkçı bölge’ ilk kez tanındı. Somaliland Cumhurbaşkanı Abdurrahman Muhammed Abdullahi Arawa, bu hamleyi ‘tarihi bir an’ olarak nitelendirdi.

İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı, Arap, İslam ve Afrika ülkeleri tarafından kınandı. Arap ve İslam ülkeleri, Arap Birliği (AL), Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ve Afrika Birliği Komisyonu, İsrail'in bu adımını tamamen reddettiklerini belirten açıklamalar yayınladı. Somali Başbakanı Barre, İsrail’in tanıma kararını Gazze Şeridi'nden Filistinlilerin yerinden edilmesiyle ilişkilendirdi. Barre, pazar günü Al-Qahera News'e verdiği röportajda “Tüm işaretler Netanyahu'nun Gazzelileri Somaliland'a yerleştirmeyi planladığını teyit ediyor” dedi. Somalili yetkili, ‘ülkesinin bunu kabul etmeyeceğini’ vurgularken, Filistin halkının kendi topraklarında yaşama ve kendi bağımsız devletine sahip olma hakkı olduğunu belirtti.

İsrail'in Somaliland’ı tanımasının Netanyahu’nun ‘Büyük İsrail’ adlı planının bir parçası olduğuna inanan Barre, İsrail'in, Somali'nin kuzeyindeki varlığının Kızıldeniz ve Babu’l-Mendeb Boğazı'nı kontrol etmesine ve bölgede askeri üsler kurmasına olanak sağlayacağını düşünerek, mevcut siyasi ve bölgesel koşulları istismar etmeye çalıştığını belirtti.

Somali hükümeti tarafından cuma günü yapılan açıklamada ‘Filistin’in işgalinin ve Filistinlilerin zorla yerinden edilmesini kategorik olarak reddedildiği’ belirtilerek, ‘Somali’nin Filistin halkının vatansız bırakılmasını asla kabul etmeyeceği’ vurgulandı.

Açıklamada ayrıca, Somali'yi vekalet savaşlarına sürükleyecek veya bölgesel ve uluslararası düşmanlıkları ülkeye taşıyacak herhangi bir yabancı askeri üs veya düzenlemenin kurulmasına izin verilmeyeceğinin altı çizildi.

İsrail'in hamlesinin ardından cuma günü Somali hükümetinin toplantısı (SONNA)İsrail'in hamlesinin ardından cuma günü Somali hükümetinin toplantısı (SONNA)

Somaliland bölgesinden araştırmacı ve siyasi analist Numan Hasan, ‘Somaliland hükümetinin Filistinlilerin kendi topraklarına yerleştirilmesini kabul etmeyeceğini’ düşünüyor. Somalilandlı yetkililer, bölgenin, bağımsız devlet olarak tanınması için herhangi bir siyasi çözümü engelleyeceğini düşünen Hasan, Filistinlilerin yerinden edilmeyi reddettiklerini açıkça ifade ettiklerini ve halkın da aynı fikirde olduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hasan, Somaliland hükümetinin, komşu ülkelere zarar vermemeleri koşuluyla, bölgede İsrail askeri üslerinin kurulmasına itiraz etmeyeceğini düşündüğünü, özellikle Arap ve İslam dünyasının İsrail'in tanınmasını reddetmesi gibi son gelişmeler çerçevesinde bölgenin herhangi bir dış müdahaleye hazırlıklı olması gerektiğini söyledi.

Numan Hasan'a göre bağımsızlığın tanınması Somaliland hükümetinin birincil hedefi olmaya devam ediyor. Hasan, bu adımın başka hiçbir ülkenin çıkarlarına zarar vermeyeceğini düşündüğünü belirtti.

Öte yandan Somalili siyasi analist Hasan Muhammed Hac, İsrail'in tanınmasının, kalkınma veya güvenlik bölgeleri ve egemen tesislerin kurulması bahanesiyle yerel halkın veya Filistinlilerin bölgeye yerleştirilmesine kapı açarak, bölgenin demografik yapısı üzerindeki etkisine ilişkin endişeleri artırdığını değerlendiriyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hac, bu tanıma kararının Kızıldeniz kıyısında ve Babu’l-Mendeb bölgesinde İsrail’in askeri üsleri veya istihbarat tesislerinin kurulmasına kapı açacağına dair endişelerin arttığını belirtti.

Bunun, bölgeyi uluslararası çatışmaların merkezine yerleştireceğini ve Somali'nin iç meselesinden bölgesel ve uluslararası rekabetin sahnesine dönüştüreceğini söyleyen Hac, bu senaryoların (yerinden edilme ve militarizasyon) risklerinin daha geniş bölgeye ve Afrika'ya yayılacağını, kabile gerilimlerini körükleyeceğini ve kapsamlı siyasi çözümlerin şansını zayıflatacağını kaydetti.

Mısır Dışişleri Konseyi üyesi ve Yüksek ve Stratejik Araştırmalar Askeri Akademisi danışmanı Tümgeneral Adil el-Umde, Somali'de yaşananların, ayrılmayı teşvik eden hareketler arasında olumsuz algıları güçlendirerek Afrika devletleri arasındaki parçalanma ve bölünmeyi daha da şiddetlendirdiğini düşünüyor. Somali'nin bölünmesinin bölgesel ve uluslararası istikrarı etkileyeceğini, çünkü bu bölgenin dünyadaki çoğu ülkenin stratejik çıkarlarıyla bağlantılı olduğunu söyledi.

Umde, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “İsrail'in Somaliland'ı tanıyarak bölgedeki çatışmada yeni bir cephe açmak ve uluslararası toplumun dikkatini Gazze Şeridi'nden başka yöne çekmek istediğini” düşündüğünü belirtti. Ayrıca, “Somali'nin birliğini ve egemenliğini korumak, Kızıldeniz bölgesinde Arap ve Mısır'ın ulusal güvenliğini korumak anlamına gelir” ifadesini kullandı.

Somali Başbakanı Barre'ye göre ülkesi, İsrail'in hamlelerine karşı egemenliği için bölgesel ve küresel destek bekliyor. Barre, yaptığı açıklamalarda, ülkesinin Netanyahu'nun kararına karşı diplomatik kanalları bir seçenek olarak kullandığını, ayrıca ülkesinin birliğini savunmak için yasal önlemler aldığını açıkladı. Barre, "anayasanın (Somaliland'ın) bunu yapmasına izin vermediğini" kaydetti.

Somaliland, 1991 yılından bu yana Somali Federal Cumhuriyeti'nden tek taraflı olarak ayrıldığını ilan etti, ancak şimdiye kadar uluslararası taraflarca tanınmadı.