Filistin-İsrail çatışması ve biyolojik silahlar

Ramallah, Tel Aviv'in zehirli silah ürettiğini kanıtlamak için uluslararası bir ekip gönderilmesini talep etti.

Filistin Otoritesi ilk kez Biyolojik Silahların Yasaklanması Konferansı'na katıldı. (BM Enformasyon Ofisi)
Filistin Otoritesi ilk kez Biyolojik Silahların Yasaklanması Konferansı'na katıldı. (BM Enformasyon Ofisi)
TT

Filistin-İsrail çatışması ve biyolojik silahlar

Filistin Otoritesi ilk kez Biyolojik Silahların Yasaklanması Konferansı'na katıldı. (BM Enformasyon Ofisi)
Filistin Otoritesi ilk kez Biyolojik Silahların Yasaklanması Konferansı'na katıldı. (BM Enformasyon Ofisi)

Halil Musa*
Filistin ile İsrail arasında başta yerleşimler, Kudüs, ev yıkımları ve yerinden edilme olmak üzere neredeyse bir asırdır tartışılan konular artık çatışmadaki olağan meseleler değil. Birleşmiş Milletler (BM) salonlarında iki ülke delegasyonları arasında karşılıklı suçlamalara neden olan biyolojik, kimyasal ve nükleer silahlardan kitle imha silahları, Filistinliler ve İsrailliler arasında yeni bir tartışma arenasına dönüştü.
Bu durum, Filistin Devleti’nin geçtiğimiz yıllarda Filistin'in ‘statüsünü güçlendirme ve bu silahlara karşı ilkeli duruş’ adımları kapsamında, biyolojik silahları yasaklayan anlaşmalar, kimyasal ve nükleer silahların yasaklanması gibi kapsamlı silah ambargosu ile ilgili uluslararası anlaşmalara katılmasından sonra geldi.

Zehirli silahlar
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı bilgilere göre Cenevre'deki Birleşmiş Milletler Salonu, son iki gündür, Biyolojik Silahlar Sözleşmesi’ne Taraf Devletler Konferansı'nın çalışmaları sırasında, Filistin ve İsrail devletleri arasındaki karşılıklı suçlamalara sahne oldu. Söz konusu suçlamalar Filistin’in İsrail laboratuvarlarında zehirli silah üretildiğini doğrulamak için uluslararası bir soruşturma ekibi talep etmesinin ardından yalandı.
Filistin heyeti İsrail'i, sınırları kontrol etmesi nedeniyle Biyolojik Silahlar Sözleşmesi yükümlülüklerinin uygulanmasını engellemekle suçladı. BM ve Örgütlerinden Sorumlu Filistin Dışişleri Bakan Yardımcısı Ömer Avadallah, Filistin topraklarında ‘ne üretildiğini bilmedikleri’ yerleşimler olduğunun altını çizdi.
Avadallah açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Batı Şeria'daki İsrail yerleşimlerinde biyolojik silahların veya bunların üretimi için laboratuvarların varlığına dair kesin bir bilgi yok. Bunu doğrulamak istiyoruz. Tel Aviv, kitle imha silahlarına ilişkin uluslararası soruşturma mekanizmlarını kabul etmiyor.”

İsrail: Filistin tarafı anlaşmaları siyasallaştırıyor
Avadallah, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamasını şöyle sürdürdü:
"İsrail, Ortadoğu'nun kitle imha silahlarından arındırılmış bir bölge olmasını kabul etmiyor. Uluslararası müfettişlerin tesislerini denetlemesini engelleyen tek ülkedir."
Ancak İsrail'in Cenevre'deki BM ve uluslararası örgütlerdeki temsilcisi Merav Shachar Filistin'in talebine karşı sert çıkışta bulundu. Ramallah'ın ‘kitle imha silahlarını yasaklayan uluslararası anlaşmaları siyasallaştırmak’ için çalıştığını savunan Shachar, Filistin’in suçlamalarının ‘yanlış’ olduğunu vurguladı.
İsrail, Biyolojik Silahlar Sözleşmesi'ne ‘katılmamasına’ ve konferansta gözlemci devlet olarak yer almasına rağmen  önümüzdeki hafta Cenevre'de düzenlenecek olan Kimyasal Silahların Yasaklanması Sözleşmesi'ni imzaladı.
Filistin Devleti biyolojik silahları yasaklamak ve anlaşmanın hükümlerini Filistin yasalarıyla uyumlu hale getirmek için yüksek bir ulusal komite kurmuştu.
Biyolojik Silahlar Sözleşmesi’nin yeniden canlandırılması
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan konferansta yaptığı açıklamada ülkesinin ‘Biyolojik Silahlar Sözleşmesini yeniden canlandırmak istediğini’ söyledi. Tüm ülkelere de ‘kabul edilemez olması nedeniyle söz konusu silahların tehdidini ciddiye alma’ çağrısında bulundu.
Sullivan, ‘bazı ülkelerin biyolojik silah programlarına sahip olduğu yönündeki endişesini dile getirdiği açıklamasında birçok yönetimin ve  devlet dışı aktörlerin de bunları elde etmeye çalıştığına’ dikkat çekti.
Biyolojik Silahlar Sözleşmesi’ne göre imzacı devletler, araştırma merkezleri ve laboratuvarları, aşı üretim tesisleri, ulusal biyosavunma araştırma ve geliştirme programları ve bulaşıcı hastalıkların yayılması hakkında bilgi sağlamayı taahhüt etmiş durumdalar.
1972'de imzalanan ve 1975'te yürürlüğe giren sözleşme, 180'den fazla ülke tarafından onaylandı. Bu, tüm  kitle imha silahlarının üretimini yasaklayan ilk çok taraflı silahsızlanma anlaşması oldu.
Biyolojik Silahlar Sözleşmesi'ni, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'ne benzer bir doğrulama sistemi ve veri tabanına sahip bir örgüt haline getirmek için çalışmalar ise halen sürüyor.



(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.


Palmira saldırısı kapsamında Suriye Genel Güvenlik Teşkilatı’nda gözaltına alınanları sayısı 11’i geçti

Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
TT

Palmira saldırısı kapsamında Suriye Genel Güvenlik Teşkilatı’nda gözaltına alınanları sayısı 11’i geçti

Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)

Suriye İçişleri Bakanlığına bağlı Genel Güvenlik Teşkilatı mensubu bir kişinin, Palmira’da (Tedmur) ABD-Suriye ortak devriyesini hedef alan saldırının faili olduğu açıklandı. Yetkililer, saldırının ardından aynı teşkilattan 11’den fazla personelin gözaltına alındığını ve soruşturma sürecinin başlatıldığını bildirdi.

Adının açıklanmasını istemeyen bir güvenlik kaynağı, Tedmur saldırısını gerçekleştiren kişinin yaklaşık 10 aydır Genel Güvenlik Teşkilatında görev yaptığını, farklı şehirlerde çalıştıktan sonra Tedmur’a atandığını söyledi. Kaynak, olayın hemen ardından 11’den fazla personelin gözaltına alındığını ve haklarında soruşturma başlatıldığını ifade etti.

Suriye İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Nureddin el-Babba da saldırganın Genel Güvenlik güçlerine mensup olduğunu ve daha önce yapılan bir güvenlik değerlendirmesi doğrultusunda görevden uzaklaştırılmasının planlandığını belirtti. Babba, resmi televizyona yaptığı açıklamada, saldırganın “tekfirci veya aşırı fikirler taşıyabileceğine” dair bir değerlendirme yapıldığını ve bu doğrultuda hakkında karar alınmasının gündemde olduğunu söyledi.

Sözcü, Badiye bölgesindeki iç güvenlik komutanlığının 5 binden fazla personelden oluştuğunu ve personelin haftalık değerlendirme mekanizmasına tabi tutulduğunu, gerekli görüldüğünde idari ve güvenlik tedbirleri alındığını kaydetti.

Önceki yönetimin devrilmesinin ardından iç güvenlik ve polis teşkilatlarında yaşanan çöküş nedeniyle yeni yönetimin güvenlik açığını kapatmak amacıyla geniş çaplı gönüllü alımına gittiği hatırlatıldı.

ABD Başkanı Donald Trump, cumartesi günü yaptığı açıklamada saldırıya karşılık verileceğini belirterek, olayın Suriye makamlarının tam kontrolünde olmayan ve “son derece tehlikeli” olarak nitelendirdiği bir bölgede meydana geldiğini söyledi.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), saldırıyı gerçekleştiren kişinin öldürüldüğünü, üç ABD askerinin ise yaralandığını açıkladı. CENTCOM, askeri heyetin Tedmur’da DEAŞ’a karşı yürütülen operasyonlara destek kapsamında bulunduğunu bildirdi.

Suriye yönetimi, Tedmur’da meydana gelen saldırının bir terör saldırısı olduğunu belirterek, ABD hükümeti ve halkına başsağlığı mesajı gönderdi. Açıklamada, geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın geçen ay Washington’a yaptığı ziyaret sırasında Suriye’nin DEAŞ’la mücadele kapsamında uluslararası koalisyona resmen dahil olduğu kaydedildi.

Suriye çölünde 2015–2016 yıllarında etkisini artıran DEAŞ, bu dönemde Tedmur’u kontrol altına alarak tarihi mirasa büyük zarar verdi ve siviller ile askerleri hedef alan infazlar yaptı. Örgüt, Rusya destekli Suriye güçleri ile ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun operasyonları sonucunda bölgeden çıkarılırken, 2019’dan itibaren geniş alanlardaki varlığını kaybetti. Ancak çöl bölgelerinde faaliyet gösteren hücreleri hâlen saldırılar düzenliyor.

ABD güçleri Suriye’de ağırlıklı olarak ülkenin kuzeydoğusunda Kürtlerin kontrolündeki bölgelerde ve Ürdün sınırı yakınındaki Tanf Üssü’nde konuşlu bulunuyor. Washington, askeri varlığının temel amacının DEAŞ’la mücadele ve yerel müttefiklere destek olduğunu vurguluyor.