Tunus’ta ilaç eksikliği vatandaşların hayatını tehdit ediyor

500’den fazla ilacın buluamadığı ülkede hastalar korku içinde .

Fotoğraf (Reuters)
Fotoğraf (Reuters)
TT

Tunus’ta ilaç eksikliği vatandaşların hayatını tehdit ediyor

Fotoğraf (Reuters)
Fotoğraf (Reuters)

Hamadi Muammeri
Tunuslular, aralarında tehlikeli ve kronik hastalıkların tedavisinde de kullanılan ilaçlara erişemiyor. Ülke, özel ve devlete bağlı eczaneler, hastaneler ve halk sağlığı merkezlerinde ilaç bulunamaması ciddi bir krizle karşı karşıya.
Eczacılar Birliği Başkanı Nazım el-Şakiri yaptığı basın açıklamasında, Tunus’ta bulunamayan ilaçların sayısının endişe verici bir şekilde arttığını belirtti. Şubat ayında yapılan incelemeye göre 200 sınırında olan bulunamayan ilaç sayısının 532’ye ulaştığını vurguladı. Ülkede şeker hastalarının kullandığı insülin gibi binlerce hasta için hayati önemde olan ilaçların yeterli olmadığını kaydetti.
Şakiri, Eczacılar Birliği’nin ilaç sıkıntısı ve eczanelerdeki eksiklere yönelik sorunu çözmek için bir teklif sunduğunu belirttiği açıklamasında söz konusu çözümün, Ulusal Sağlık Sigortası Fonu (CNAM) ve ilaç sağlayan kurumlar arasında arabuluculuk yapmak üzere bir kamu bankasının tahsis edilmesi ve finansmanının devlet tarafından her yıl ilaç alımı için tahsis edilen fonlarla sağlanması olduğunu belirtti. Söz konusu öneri doktorların, eczacıların ve hastanelerin ilaçlar üzerindeki haklarının sona ermesini de kapsıyor.

Hastalar korku içinde
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberde açıklamalarda bulunan birçok hasta, hayati ilaçların bulunmamasından duydukları korkuyu dile getirdi. Şeker hastası olan 67 yaşındaki Belkasım el-Ubeydi, günde üç kez insülin kullanması gerektiğini, bazı eczanelerde insülinin bulunmamasından ve gerekli miktarlarda alamamasından dolayı endişe içinde olduğunu bildirdi.
Belkasım Ubeydi, devletin vatandaşlarından vazgeçtiğini belirtirken, ilgili makamlara bu konu ile ilgili ilgilenilmesi gerektiği çağrısında bulundu.
Kanser hastası 45 yaşındaki Hayat el-Latifi de şu an ilaç temin edemediğini, ilaçları Tunus dışından tedarik etmek için derneklere ve arkadaşlarına güvendiğini söyledi. Latifi kendisi gibi ilaç sıkıntısı çeken birçok hasta bulunduğuna, ilaçların bulunduğu bazı özel kliniklerde ise fiyatlarının yüksek olduğuna dikkat çekti.
Latifi, devlete bu ikilemi çözme ve ilaç eksikliği nedeniyle acıları daha da artan yüzlerce hasta için kesin çözüm sağlama çağrısında bulundu.

Sivil toplumun bulduğu çözüm
Tunuslular çözümü kanser hastaları için ilaç toplamak amacıyla Facebook’ta bir sayfa oluşturan ve hastalar, sağlık kurumları ve vatandaşlar arasında aracılık rolünü üstlenen “Kanser Hastaları Derneği” gibi sivil toplum kuruluşlarında buldular.
Kanser Hastaları Derneği başkanı Ravda Zaruk, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada kanser hastalarının kullandıkları ilaçların eczanelerde ve hastanelerde yeterli oranda bulunamaması sebebiyle ciddi sıkıntı yaşandığına dikkat çekerek hastaların umudunu derneğe bağladığını vurguladı.
Zaruk, derneğin vatandaşlardan fazla ilaçları toplamak ve bunları uygun hastaları vermek üzere Facebook’ta bir sayfa oluşturduğunu söyledi. Derneğin ayrıca yurt dışında ikamet eden vatandaşlara ihtiyaç duyulan ilaçların isimlerini Facebook aracılığıyla ilettiğini bildirdi. Zaruk, derneğin çok sayıda hastanın acısını hafifletmek için çalıştığını ancak kemoterapide kullanılan ilaçlara yönelik ihtiyacın giderek arttığını vurguladı.
Ravda Zaruk, Ulusal Sağlık Sigortası Fonu’nun (CNAM) kanser hastalarına yönelik tedavinin maliyetini karşılamayı durdurduktan sonra kanser hastalarının yüzde 80’inin eczanelerde ilaç bulamadığını aktardı.

Eksikliğin giderilmesi için çalışılıyor
Tunus Merkez Eczanesi Genel Müdürü Beşir el-Yarmani daha önce yaptığı bir basın açıklamasında, Merkez Eczanesi’ndeki stoklarda bazı ilaç türlerinin az olduğunu belirtmişti.
Beşir el-Yarmani, bazı ilaçların bulunmamasının çoğu gelişmiş ülkeyi de etkileyen küresel bir kriz olduğunu ve Kovid-19 pandemisinin derinleştirdiği sorunlar arasında yer aldığını kaydetti.
Tunus Merkez Eczanesi Genel Müdürü ilaçlardaki eksikliğin ulusal düzeyde görülmesinin birçok faktöre bağlı olduğuna dikkat çekti. Nedenler arasında ilaç konusunda küresel düzeyde yaşanan zorluk ve bazı üreticilerin gerekli hammaddeleri ithal etmekte sorunlar yaşaması  olduğunu söyledi.
Yarmani, temel görevi ilaçları ithal etmek ve kamu hastanelerine sunmak olan Tunus Merkez Eczanesi’nin her türlü ilacı temin etmek ve eksikliği bir an önce gidermek için tüm gücüyle çalıştığını belirtti.  
Devlet, ilaçlar için hastanelere ve sosyal güvenlik kurumlarına yıllık 1,3 milyar dinarın (430 milyon dolar) üzerinde maddi fon sağlıyor. Ancak Tunus’un karşı karşıya olduğu ekonomik ve mali zorluklar ile birbiri ardında gelen hükümetlerin sektörü düzenleyecek siyasi iradelerinin olmaması ilaç konusundaki krizi uzun yıllardır derinleştiriyor.
Vatandaşın sağlığını ve yaşamını tehdit eder hale gelen kriz, sosyal fonlarda, CNAM’da ve Tunus Merkez Eczanesi’nin çalışmalarına dahil olan yapılarda düzenleme yapılmasını gerektiriyor. Ayrıca ilaç yönetimi sisteminde de radikal bir düzenlemeye gidilmesinin zaruri olduğu vurgulanıyor.



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.