Arap Koalisyonu’nun Marib'deki operasyonlarında 90 terörist öldürüldü

Husiler, Marib’deki çatışmalarda ölen milisler için Sana'da cenaze namazı düzenledi. (EPA)
Husiler, Marib’deki çatışmalarda ölen milisler için Sana'da cenaze namazı düzenledi. (EPA)
TT

Arap Koalisyonu’nun Marib'deki operasyonlarında 90 terörist öldürüldü

Husiler, Marib’deki çatışmalarda ölen milisler için Sana'da cenaze namazı düzenledi. (EPA)
Husiler, Marib’deki çatışmalarda ölen milisler için Sana'da cenaze namazı düzenledi. (EPA)

Yemen'de meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu cuma günü Marib kentinde Husi milisleri ve araçlarını hedef alan 16 operasyon düzenledi. Operasyonlarda 90'dan fazla Husi milisin öldüğü, 12 askeri aracın da imha edildiği bildirildi.
Yemen Ulusal Ordusu’nun Koalisyon güçlerinin desteğiyle gerçekleştirdiği askeri operasyonlara bölgedeki kabileler de destek veriyor.
Yemen Müşterek Kuvvetler Komutanlığı, el-Hudeyde'nin doğusundaki Cebel Ras eyaletinde yer alan Ibb ilinin 10 kilometre batısına girdi. Ordu medyası tarafından yayınlanan bildiriye göre Taiz bölgesine bağlı Makbana ilçesinde çok sayıda mevzi ortaya çıkarıldı. Söz konusu güçler, Taiz'in batısında Husi milisleriyle şiddetli çatışmalar yaşandı. Milis saflarında onlarca ölüm ve yaralanma meydana geldiği kaydedildi.
Bildiriye göre müşterek kuvvetler, Taiz vilayetinin batısındaki Makbana ilçesinde Husi milisleri tarafından kurulan Sakam gümrük limanına bakan Mağram el-Ras Dağı’nın kontrolünü ele geçirdi. Ayrıca gümrük limanına komşu köyleri de kuşatmadan kurtararak milislerin iletişim cihazlarını ele geçirdi.
Diğer yandan batı kıyısındaki Devler Tugayları Medya Merkezi, müşterek kuvvetlerin Cebel Ras eyaleti yönünde, el-Adin Vasat yolunda 10 km ilerlediğini belirtti. Kuvvetlerin, Cebel Ras Bölgesi'ndeki Vadi el-Merir’i temizlemeye devam ettiğini ve aralarında bir tankın da olduğu çok sayıda Husi aracını ve teçhizatı ele geçirdiğini aktardı.
Askeri kaynakların verdiği bilgilere göre Husi milisleri Ibb ve Taiz valiliklerine giden bir dizi küçük köprü ve karayolu geçişini yıktılar. Müşterek kuvvetlerin ilerleyişini durdurmak amacıyla söz konusu bölgeye çok sayıda mayın yerleştirildiği belirtildi. Batı Ibb eyaletinin bir dizi dağlık bölgede de yeni askeri mevzilerin kurulduğu, Hudeyde eyaletinin bitişiğindeki bölgenin eteklerinde çatışmalar başladığı aktarıldı. Mudhakira bölgesindeki üç önemli mevkiye de konuşlanıldığı kaydedildi. Açıklamada Ibb’in batısındaki kasabalara bakan mevkiler Husun Rayima tepesi, Şebva tepesi ve Cebel Ker'ad tepesi olarak sıralandı.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.