Sudan’da Egemenlik Konseyi’nin yetkileri tartışmaya neden oldu

Yönetimdeki yüksek mevkilere ‘tek taraflı’ atamalar yapılmasından endişe ediliyor

Sudan’da Egemenlik Konseyi’nin yetkileri tartışmaya neden oldu
TT

Sudan’da Egemenlik Konseyi’nin yetkileri tartışmaya neden oldu

Sudan’da Egemenlik Konseyi’nin yetkileri tartışmaya neden oldu

Sudan’da siviller ve ordu arasındaki güç mücadelesi sürüyor. Egemenlik Konseyi’nin Başbakan Hamduk’a danışılmadan herhangi bir atama yapmama kararı alınmasına rağmen yargı başkanı ataması tartışma yarattı.
Ülkedeki en büyük siyasi parti olan Ümmet Partisi’nin Genel Başkan Yardımcısı İbrahim el-Emin, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada yeni Egemenlik Konseyi’nin geniş yetkilerini sınırlamak için yoğun bir kampanya başlatacaklarını söyledi.
Emin, kampanyanın aynı zamanda ‘Seçim Komisyonu’nun bağımsızlığını sağlamayı ve üyelerinin seçiminin, yargı başkanı seçiminde olduğu gibi yalnızca Egemenlik Konseyi tarafından belirlenmemesini sağlamayı’ amaçladığını belirtti.
Emin, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) koalisyonu ve sivil güçlerin geri kalanının, demokratik geçiş sürecinden herhangi bir sapma olmamasını sağlamak için Egemenlik Konseyi üzerindeki büyük halk baskısını sürdürmeye çalışacağını vurguladığı açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Konseyin askeri bileşeni, geçiş dönemi boyunca durumu kontrol altında tutmak ve onu istediği tarafa yönlendirmek istiyor. Bu nedenle Başbakan Abdullah Hamduk ile yapılan son anlaşmaya Bakanlar Kurulu’nun çalışmalarını denetlemek için bir madde ekledi.”
Emin, adalete ulaşmanın başlıca sloganlarından olan ‘Özgürlük, Barış ve Adalet’in 2018 Aralık Devrimi’nin ana taleplerinden biri olduğu göz önüne alındığında ÖDBG taraflarının ve sivil güçlerin geri kalanının, diğer konulardaki anlaşmazlıklara rağmen komisyonların oluşumuna katılma talebinin arkasında tamamen birleştiğini vurguladı.
ÖDBG koalisyonu da dahil olmak üzere birçok sivil oluşumun lideri, Egemenlik Konseyi’nin tek taraflı olarak Anayasa Mahkemesi kuracağı ve gelecek birkaç gün veya bir hafta içinde ‘bu kurumların bağımsızlığını ve adaletin sağlanmasını tehdit edecek’ bir yargı başkanı atayacağı konusundaki derin endişelerini dile getirdiler. Liderler ayrıca, Egemenlik Konseyi’nin devrik lider Ömer el-Beşir’in yandaşları olarak gördükleri Başyargıç Abdulaziz Fethurrahman Abidin’i atamasına da itiraz ettiler.
Siviller, mevcut Egemenlik Konseyi’nin ‘önceki konseyin ötesinde’ yetkilere sahip olmasından korkuyor. Zira mecliste 5 askerin bulunmasına ek olarak 25 Ekim’den sonra sivil üyelerini tek başına seçen orduydu. Siviller, geçiş dönemini yöneten anayasal belgenin, sivillerin Egemenlik Konseyi’ndeki temsilcilerini seçmesini gerektirdiğini ve ‘konseyin sivil bileşeninde reform yapılması ihtiyacını’ öncelikli olarak talep ettiklerini belirttiler.
Sudan Ordu Komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan, önceki Egemenlik Konseyi’ni feshetti ve Hamduk yönetime geri dönmeden önce, yetkileri üstlendiği dönemde tek başına mevcuttaki konseyi kurdu. Bu da pek çok kişinin söz konusu konseyi ‘tamamen ordu taraflı’ olarak düşünmesine neden oldu.
Kaynaklar Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, başkentte ve Sudan’ın farklı şehirlerinde büyük protesto gösterilerinin düzenlendiği gün ‘acele bir biçimde’ yargı başkanı atandığını aktardılar. Ayrıca Egemenlik Konseyi’nin ‘devletteki organlardaki atamaları, Bakanlar Kurulu’nun oluşumundan önce tek taraflı olarak yapma’ eğilimine dikkat çekildi.
Diğer yandan Egemenlik Konseyi Sözcüsü Salma Abdul Cabbar geçen perşembe günü yaptığı basın toplantısında, yargı başkanının atanmasının, ‘yargı başkanının yardımcılarını kanunda belirtilen kriterlere göre seçmesi koşuluyla’, devletin yargı ve insan hakları yapılarını tamamlama çerçevesinde gerçekleştiğini vurguladı. Abdul Cabbar, konseyin Yüksek Yargı Konseyi’nin oluşturulmasının ve tüm yargı kurumlarının tamamlanmasının önemine değindiğine dikkati çekti. Sözcü ayrıca, konseyin hukukun üstünlüğünü güçlendirmek üzere insan hakları ve adalet kurumlarının tamamlanması için baskı yapacak bir başsavcı atayarak müzakerelerine devam edeceğini vurguladı.



Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
TT

Devlete ve Hizbullah'a karşı artan kızgınlık

Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)
Lübnan'ın güneyindeki Mecdal kasabasına perşembe günü İsrail tarafından düzenlenen saldırının ardından kasabadan dumanlar yükseldi (AFP)

Güney Lübnan'ın cephe hattındaki köylerinde düzenlenen protesto ve gösteriler, etkilenenlere tazminat ödenmesindeki gecikme nedeniyle devlete ve Hizbullah'a karşı halkın duyduğu öfkeyi yansıtıyor. Bu durum, birçok kişinin köylerini terk ederek köylerinin dışında yeni bir hayat kurmasına neden oldu.

Bu hamleler, evlerini ve mülklerini kaybettikten sonra hala yerinden edilme deneyimini yaşayan ve İsrail'in neredeyse her gün oraları hedef aldığını ve zamanla hasarın daha da artacağını bilerek henüz yeniden inşa tazminatı alamayan sınır kasabalarındaki sakinlerin trajik yaşamının başlamasından iki yıldan fazla bir süre sonra geliyor.

Bu bağlamda siyasi analist Ali el-Emin, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, bu tür hareketlerin ortaya çıkmasının "normal olduğunu, çünkü köylerin neredeyse terk edildiğini" söylüyor. Emin, "Bu protestoların, halka sırt çevirenlere karşı yapıldığını ve protestocuların, onun (Hizbullah'ın) tutumlarının, meselenin ele alınmasına yönelik her türlü olasılığın ufkunu kapatmaya katkıda bulunduğuna inandıklarını" vurguluyor.


Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz
TT

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Şara: İsrail'e şiddeti ihraç etmeyeceğiz

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, dün İsrail'in güney Suriye'de silahsızlandırılmış bölge kurulması talebini, ülkesini "tehlikeli bir duruma" sokacağı gerekçesiyle reddetti ve "(Biz) İsrail de dahil olmak üzere şiddet ihraç eden bir ülke olmakla ilgilenmiyoruz" dedi.

Eş-Şara, Doha Forumu'na katılımı sırasında verdiği röportajda, bu yılın başlarında Dürzi ve Alevilerin yaşadığı bölgelerde yaşanan kanlı çatışmalara atıfta bulunarak, "Sahilde ve Süveyda'da işlenen suçların faillerini yargılayacağız" sözü verdi.

Eski Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in devrilme yıldönümü arifesinde, El-Arabiya/El-Hadath kanalı, devrik cumhurbaşkanını, 2024 yılında gizemli bir şekilde öldürülen danışmanı Luna eş-Şibl ile bir arada olduğu video kayıtları yayınladı. Danışmanıyla birlikte yapılan "Esed kayıtları", güçlerinde savaşan Suriye askerleriyle alay etme, devrik cumhurbaşkanının Şam Guta'sına yönelttiği hakaretler (Guta'ya lanetler yağdırma) ve "Kaplan" lakaplı askeri komutan Süheyl el-Hasan ile Lübnan "Hizbullahı"nı eleştirme gibi ifadeler içeriyor.

Suriyeliler, sızdırılan ses kayıtlarının Esed'in, bir yıl önce muhalif grupların Şam'a girmesi ve rejiminin devrilmesiyle askeri olarak ilk kez düşüş yaşamasının ardından, destekçileri ve Suriye'de ve komşu ülkelerde onunla birlikte savaşanların gözünde ikinci kez düşüş yaşadığına işaret ettiğini düşünüyor.


Arapların kaygısı Gazzelilerin Refah üzerinden göç etmesinin önlenmesine odaklandı

Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
TT

Arapların kaygısı Gazzelilerin Refah üzerinden göç etmesinin önlenmesine odaklandı

Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)
Gazze Şehri'ndeki İslam Üniversitesi'nde yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan kampın genel görünümü (AFP)

İsrail, ateşkes anlaşmasının ikinci aşaması beklentisiyle ve belirsiz bir durum ortasında, Gazze Şeridi'nde kontrolü altındaki bölgelerin geri kalanını tahrip etmeye devam ederken, Arap ve İslam ülkeleri Gazzelilerin Refah üzerinden yerinden edilme tehlikesine karşı önleyici tedbirler almakla meşgul.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, dün Doha Forumu'nda yaptığı açıklamada, "Refah Sınır Kapısı, Filistinlilerin yerinden edilmesi için bir geçit olmayacak, sadece Gazze'ye insani ve tıbbi yardım ulaştırmak için kullanılacak" ifadelerini kullandı.

Filistin Toprakları Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü Ofisi, çarşamba günü yaptığı açıklamada, Refah sınır kapısının "önümüzdeki günlerde Kahire ile koordinasyon halinde yalnızca Gazze Şeridi sakinlerinin Mısır'a çıkışı için açılacağını" duyurdu.

Ayrıca Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, BAE, Endonezya, Pakistan, Türkiye ve Katar dışişleri bakanları cuma akşamı yaptıkları açıklamada, "Filistin halkını topraklarından çıkarmaya yönelik her türlü girişimi tamamen reddettiklerini" vurguladılar.