5 soruda Etiyopya krizi: Geçen yıl başlayan iç savaşla ilgili bilinenler

Yüz binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların yaşandığı Doğu Afrika ülkesinde ciddi bir kriz yaşanıyor (Finbarr O'Reilly/New York Times)
Yüz binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların yaşandığı Doğu Afrika ülkesinde ciddi bir kriz yaşanıyor (Finbarr O'Reilly/New York Times)
TT

5 soruda Etiyopya krizi: Geçen yıl başlayan iç savaşla ilgili bilinenler

Yüz binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların yaşandığı Doğu Afrika ülkesinde ciddi bir kriz yaşanıyor (Finbarr O'Reilly/New York Times)
Yüz binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların yaşandığı Doğu Afrika ülkesinde ciddi bir kriz yaşanıyor (Finbarr O'Reilly/New York Times)

Etiyopya'da hükümet yanlılarıyla isyancı Tigray Bölgesi yönetimi Tigray Halk Kurtuluş Cephesi'ne (TPLF) bağlı birlikler arasındaki çatışmalar 1 yılı aşkın süredir devam ediyor.
Ülkenin ordusu Ulusal Savunma Kuvvetleri (ENDP) ve Başbakan Abey Ahmed hükümetini destekleyen yerel milislerle TPLF güçleri ve isyancı gruplar, bugüne dek birçok noktada karşı karşıya geldi.
Etiyopya'daki çatışmalar nedeniyle milyonlarca kişi yerinden olurken, ülkede ciddi bir insani kriz de baş gösterdi. Her iki taraf da farklı sayılar açıklasa da, bugüne dek toplamda 100 binlerce asker ve sivilin yaşamını kaybettiği düşünülüyor.
Independent Türkçe, 5 soruda ülkedeki çatışmaların tarihçesini, nedenlerini ve son durumu ele aldı.

1- Etiyopya'daki çatışmalarda son durum nedir?
Ülkede taraflar arasındaki gerginlik her geçen gün daha da artıyor. TPFL'nin ülkenin başkenti Addis Ababa'ya yaklaştığını öne sürmesi nedeniyle 2 Kasım'da Abiy Ahmed hükümeti olağanüstü hal (OHAL) ilan etmişti.
Bu hafta TPLF'den yapılan açıklamadaysa birliklerin Addis Ababa'ya yaklaşık 195 kilometre mesafedeki Debre Sina'ya ulaştığı iddia edilmişti.

Askeri kamuflajla cepheye giden Abiy Ahmed, çatışmalara ilişkin açıklamada "durumun hayli başarılı şekilde kontrol edildiğini" söyledi (FARA/Guardian)
Bunun üzerinde 2019'da Nobel Barış Ödülü'ne layık görülen Abiy Ahmed, "şehitliğe ihtiyaç olduğunu" söyleyerek ülkesine cephede liderlik edeceğini açıklamıştı. Dün devlet kanalı FARA'nın yayımladığı görüntülerde Abiy Ahmed askeri üniformayla cephede askerlerin yanında görülmüştü.
Ayrıca mayısta meclisten geçen bir kararla Etiyopya hükümeti TPLF'yi "terör örgütü" olarak tanımıştı.

2- Çatışmaların temel sebebi nedir?
Birçok farklı etnik kökenin bulunduğu ülkede, etnik ayrılıkçılık hala süren savaşın temel nedenlerinden biri. Başbakan Abiy Ahmed'in de aralarında bulunduğu Oromolular nüfusun yüzde 34,7'sine tekabül ederken, genellikle TPFL'nin temsil ettiği Tigraylılarsa toplumun yüzde 6,1'ini oluşturuyor.
Abiy Ahmed'in göreve geldikten sonra 2019'da iktidardaki Etiyopya Halkları Devrimci Demokratik Cephesi (EPRDF) koalisyonunu ortadan kaldırarak daha büyük bir koalisyonla kendi partisini kurması, TPFL'nin de bu partiye katılmaması iki taraf arasındaki gerginliği artırdı.
Ayrıca TPFL lideri Debretsion Gebremichael'in Abiy Ahmed hükümetini tanımaması, Başbakan'ın da Tigray'da ülkedeki genel seçimlerden ayrı olarak düzenlenen bölgesel seçimlerin sonuçlarını kabul etmemesi de süren çatışmalara zemin hazırladı. 
Bunlara ek olarak TPFL, Etiyopya ordusu ENDF'ye ait üslere 4 Kasım 2020'de saldırı düzenlemişti. Bunun üzerine Abiy Ahmed hükümeti de karşı taarruza geçmiş ve bölgede çatışmalar başlamıştı.
4 Kasım'daki saldırılar, bugün ülkede hala süren gerginliğin fitilini ateşleyen önemli bir olay niteliğinde.
Ancak 28 Haziran'da Etiyopya hükümeti Tigray Bölgesi'nden çekilerek tek taraflı ateşkes ilan edildiğini duyurmuştu.

TPFL lideri Debretsion Gebremichael'in Abiy Ahmed hükümetini tanımaması, ülkedeki gerginliği artırmıştı (Reuters)
Açıklamada bunun bölgedeki çiftçilerin haziran, temmuz ve ağustostaki hasat mevsimini değerlendirmelerini sağlamak için alındığı bildirilmişti.
Öte yandan TPFL'nin ilerleyişini sürdürmesi üzerine yeniden çatışmalar başlamıştı.

3- Etiyopya'daki krizin arka planı ve bağlamı nedir?
Bir dönem ülke siyasetinde etkin güç olan TPLF, dönemin Başbakanı Hailemariam Desalegn'in 2018'de artan protestolar ve iç karışıklık nedeniyle istifa etmesi ve yerine şimdiki Başbakan Abiy Ahmed'in geçmesiyle ciddi güç kaybetmişti.
Abiy Ahmed, 1988'den kurulan ve TPLF, Amhara Demokratik Parti (ADP), Oromo Demokratik Parti (ODP) ve Güney Etiyopya Halkları Demokratik Hareketi'nden (SEPDM) oluşan 4'lü koalisyon EPRDF'yi 2019'da lağvetmişti.
Güney, Amhara, Oromiya ve Tigray eyaletlerini temsil eden bu koalisyondan sonra Abiy Ahmed, aynı yıl Refah Partisi'ni (PP) kurmuştu. Başbakan, bu partide EPRDF'deki partileri ve birkaç muhalefet partisini daha bir araya getirmişti.

 Abiy Ahmed hükümetine karşı isyancı TPFL güçlerine binlerce kişi katılmıştı (Finbarr O'Reilly/New York Times)
Öte yandan 27 yıl boyunca EPRDF koalisyonunu yöneten TPLF'yse Abiy Ahmed'in partisine katılmayı reddetmiş, bu da iki taraf arasındaki gerginliğin tırmanmasına neden olmuştu.
Bu sırada Etiyopya'da 29 Ağustos 2020'de düzenlenmesi öngörülen genel seçimler, dünyayı etkisi altına alan pandemi nedeniyle 2021'e ertelenmişti. Daha sonra Etiyopya Ulusal Seçim Kurulu, bölge ve belediye seçimlerinin de dahil olduğu genel seçimlerin 21 Haziran 2021 ve 30 Eylül 2021'de düzenleneceğini açıklamıştı.
Ancak TPLF, 9 Eylül 2020'de Tigray Bölgesi'nde ayrı bir seçim düzenlemiş ve burada oyların yüzde 98,2'sini alarak lider olmuştu. Abiy Ahmed hükümetiyse bu seçimlerin meşru olmadığını söyleyerek sonuçların geçersiz kabul edileceğini bildirmişti. TPFL lideri Debretsion Gebremichael de aynı şekilde Abiy Ahmed'in başbakanlığının meşru olmadığını savunmuştu.
Federal hükümetle Tigray Bölgesi arasındaki gerginliği tırmandıran bu gelişmelerden sonra 2 Kasım 2020'de yaptığı bir açıklamada Debretsion, bölgede ayrı seçim düzenledikleri için hükümete bağlı ENDF'nin kendilerine saldıracağını iddia etmişti.
TPFL'ye bağlı güçler, bundan iki gün sonra 4 Kasım'da Tigray Bölgesi'nin başkenti Mekelle olmak üzere farklı noktalardaki ENDF üslerine saldırı düzenlemişti.

TPFL'nin Mekelle'ye düzenlediği saldırıda binlerce ENDF askeri isyancılar tarafından yakalanmıştı (Finbarr O'Reilly/New York Times)
Debretsion saldırının "önleyici" olduğunu savunurken, Abiy Ahmed hükümetiyse TPFL'nin ENDF'ye ait üsleri yağmalamaya çalıştığını iddia ederek Tigray Bölgesi yönetimine karşı askeri saldırı emri vermişti. Hükümet ayrıca bölgede 6 aylık OHAL ilan etmiş, bunun üzerine Tigray'da elektrik, telefon ve internet hizmetleri bir süreliğine kesintiye uğramıştı.
4 Kasım saldırıları Tigray Bölgesi'yle hükümet arasındaki gerginlikte yeni bir dönüm noktası olmuştu.

4- ABD'nin Etiyopya krizindeki rolü nedir?
ABD Başkanı Joe Biden, mayısta yayımladığı bir açıklamada bölgedeki taraflara ateşkes çağrısında bulunmuştu.
Biden ayrıca 2 Kasım'da Etiyopya hükümetinin insanlık suçu işlediğini öne sürmüş ve ülkeyi Afrika Kalkınma ve Fırsat Kanunu dahilinde uygulanan gümrük muafiyeti kapsamından çıkarmayı planladıklarını söylemişti.
Fakat bazı kesimler ABD'yi TPFL'ye destek vermek ve Abiy Ahmed hükümetini zayıflatmaya çalışmakla suçluyor.

7 Kasım'da Addis Ababa'da düzenlenen bir gösteride binlerce Abiy Ahmed yanlısı protestocu sokaklara dökülmüştü​​​​ (AP)
ABD ayrıca Etiyopya hükümetine destek için birlik gönderen Eritre'nin Savunma Bakanlığı ve Ulusal Güvenlik Direktörü Abraha Kassa Nemariam'la birlikte bazı kuruluş ve kişileri yaptırım listesine eklemişti.  
Öte yandan Eritre Dışişleri Bakanı Osman Sahel, BM'ye yazdığı bir mektupta Biden hükümetinin "TPFL rejiminin kalıntılarını canlandırmaya çalıştığını" söyleyerek çatışmaları körüklediğini iddia etmişti.

Biden bölgede ateşkes ilan edilmesine yönelik açıklamalar yaparken, Etiyopya hükümeti ABD'nin bölgedeki çatışmaları körüklediğini savunuyor (AP)
Benzer şekilde Etiyopya hükümeti de ABD'yi bölgedeki istikrarsızlığı artırmakla ve "demokratik olarak seçilmiş hükümetle terörist grup ilan edilen TPLF'yi aynı kefeye koymakla" suçlamıştı.

5- Çatışmalar şu ana dek nelere yol açtı?
TPFL ve hükümet güçleri arasında süren çatışmalar bölgede uzun vadede ciddi bir insani krize neden oldu.
7 Eylül'de TPFL tarafından yapılan bir açıklamada Tigray Bölgesi'ndeki gıda stoklarının neredeyse tükendiği ve 150 kişinin açlıktan öldüğü iddia edilmişti. BM ise Etiyopya hükümetinin bölgeye ambargo uyguladığını ve insani yardımların girmesini engellediğini öne sürmüştü.

Tigray Bölgesi'nde 800 gram doğan bir bebek, yetersiz beslenme nedeniyle annesiyle birlikte hayatını kaybetmişti (AP)
Taraflara ateşkes çağrısı yapan Birleşmiş Milletler'e (BM) bağlı Dünya Gıda Programı'nın (WFP) yeni paylaştığı verilere göre ülkedeki çatışmalardan ötürü 9,4 milyon kişi gıda yardımına ihtiyaç duyuyor.
Açıklamada özellikle Tigray ve Amhara'da sağlık kontrolünden geçen hamile ve emziren kadınların yüzde 50'sinin yetersiz beslendiğinin anlaşıldığı da kaydedildi.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Ofisi ve Etiyopya İnsan Hakları Komisyonu'nun 3 Kasım'da yayımladığı bir rapordaysa iki tarafın da savaş suçu işlediği öne sürülmüştü.

UNICEF görevlileri, Tigray Bölgesi'ndeki anne ve çocukların rutin olarak sağlık kontrollerini yapıyor (AP)
Çatışmalarda yargısız infaz, etnik kökenden ötürü tutuklama, işkence, toplu tecavüz ve saldırı gibi olaylara dair deliller bulunduğu iddia edilmiş, bunların savaş suçu ve insanlığa karşı suç kapsamına girebileceği belirtilmişti.
BM Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, 8 Kasım'da yaptığı açıklamada çatışmaların feci boyutlara ulaştığına dikkat çekerek, "Hiç kimse, 110 milyondan fazla insanın, 90'dan fazla farklı etnik grubun olduğu ve 80 farklı dilin konuşulduğu bir ülkede devam eden çatışmaların ne getireceğini tahmin edemez ama kesin olan Etiyopya'nın büyüyen bir iç savaşa ve insani felakete sürüklendiği gerçeği" ifadelerini kullanmıştı.
Ülkede 2,5 milyon kişi yerinden olurken, 400 bin kişinin de kıtlık benzeri koşullarda yaşadığı bildirildi.
Independent Türkçe, New York Times, AP, VOA, Reuters, Guardian, BBC, Wikipedia, AA, The East African, The Conversation



Netanyahu tam olarak ne istiyor?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

Netanyahu tam olarak ne istiyor?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

Sadece dünyada değil, İsrail'de de şaşkınlık ve hoşnutsuzlukla “Başbakan Binyamin Netanyahu tam olarak ne istiyor?” sorusu soruluyor.

Gazze Şeridi’nde gerçekten bir çözüme ulaşmak, İsrailli rehinleri geri getirmek ve İsrailli askerlerin kanının dökülmesini engellemek istiyor mu? Yoksa sırf savaşmak için savaş mı istiyor?

Netanyahu, Hamas'ı anlaşmaya yanaşmamakla suçlamıştı. Şimdi ise Hamas Mısır ve Katar tarafından sunulan öneriyi kabul etmişken neden Gazze Şeridi'ni işgal etmekte ısrar ediyor ve orduyu planını değiştirip işgali hızlandırmaya zorluyor?

İlk bakışta, İsrail, Kahire ve Doha'nın Washington ile tam koordinasyon içinde Hamas liderliğini öneriyi koşulsuz ve değişiklik talep etmeden kabul etmeye ikna etmek için gösterdiği çabalarda yer almamış gibi görünüyor. Mısırlılar, Katarlılar, hatta ABD’liler ve hatta İsrailli yetkililer, Netanyahu'nun bu çabalarla yakından bağlantılı olduğunu doğruladılar. Netanyahu, örneğin serbest bırakılacak Filistinli tutukluların sayısı gibi arabulucuların kabul ettiği veya ofisiyle bu konuda uzlaşma sağladığı birçok şart ve talep öne sürdü.

İsrail, her İsrailli rehine karşılığında ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış 120 Filistinliyi serbest bırakmayı kabul ederken, Hamas 200 tutuklunun serbest bırakılmasını talep etti ve 150 kişide anlaşma sağlandı.

İsrail, Gazze Şeridi'nden çekildikten sonra, 2-3 kilometre genişliğinde bir güvenlik kuşağında askerlerini tutmak istedi, Hamas ise sadece 500 metreye razı oldu, sonra mesafenin 1200 metre, bazı yerlerde ise 1500 metre olması konusunda anlaşmaya varıldı.

Tüm bunlar İsrail ve Hamas ile yapılan müzakerelerde gerçekleşti. Peki, İsrail güçleri tüm Gazze Şeridi'ni işgal etmek için harekete geçene kadar neler oluyor?

Son zaferin resmi

Netanyahu’nun kararsız bir lider olduğu ve hala karar vermekten kaçındığı açık. Ya da Haaretz gazetesinin dünkü başyazısında yazdığı gibi, o zayıf ve hiçbir şeye karar veremiyor. Bu yüzden bir yandan İsrail'in dünyadaki konumunu zayıflatıyor, ama vatandaşlarını kaderlerine terk ediyor.

Netanyahu, Hamas’a baskı yapmak için Gazze’yi işgal etmekten başka çare olmadığını İsrail halkına kabul ettirmeye çalıştı. Böylece bir yandan aşırı sağdaki müttefiklerinin isteklerini yerine getirirken, diğer yandan onların iştahını daha da kabarttı. Şimdi geri adım atması zor. Politikasını Hamas'a karşı sert bir politika olarak pazarlamaya çalışıyor.

dfgtyu
Salı günü Batı Şeria'nın Beyt Sira köyünde İsrail ordusu tarafından yıkılan bir evin enkazını inceleyen Filistinliler (AP)

Netanyahu'nun Hamas'ın öneriyi kabul ettiğine dair yaptığı yazılı açıklamada “İsrail'in politikası sabittir ve değişmemiştir” cümlesinin yer alması tesadüf değil. Bu cümle, aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in Netanyahu'nun sağ kanada verdiği sözleri tutacağına dair hiç güvenmediği sözlerine yanıt niteliğindeydi. Netanyahu, Smotrich'e askeri zafer elde edilmeden savaşı bitirmediğini kanıtlamaya çalışıyor.

Ancak bu tutum, hesaplamaktan kaçındığı başka tehlikeler de barındırıyor.

Netanyahu’nun aşırı sağcı müttefikleri karşısında savaşı askeri bir zaferle sona erdirmek için Gazze'yi işgal etmeye devam ettiğini göstermeye kararlı olmasının bir bedeli var. Hamas liderliği de savaşı askeri bir zaferle, ya da askeri dilde ‘nihai zafer imajı’ ile sona erdirmek istiyor.

Bu tartışmalı bir fikir ve birçok strateji uzmanı bunu ‘en aptalca’ askeri ilke olarak görüyor, çünkü aynı uzmanlara göre bu ilke İsrail için geri tepip onu ‘Gazze bataklığına’ sürükleyebilir.

Örneğin dün Hamas'ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları, bir İsrail askerini kaçırma operasyonunu neredeyse başarıyla gerçekleştirdi ve pusuda birkaç İsrail askeri yaraladı.

Bu tür faaliyetlerde yakın vadeli işlemler artık yok.

Ne kazanır?

Peki Netanyahu, imzalanması dışında hiçbir eksikliği olmayan bir anlaşma varken böyle yaparak ne kazanıyor?

Kazancı çok.

Netanyahu’nun hesaplarına göre İsrail'de iktidar olanın kendisi olduğu kanıtlanıyor. Eskiden ordusu olan bir devlet olan İsrail, artık kararlarına itaat eden ve onun onaylamadığı askeri operasyonları ‘stratejik tuzak’ olarak nitelendiren bir orduya sahip bir devlet haline geldi.

dfrgt
Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonlar sırasında İsrail askerleri (İsrail ordusu)

Generallerin İsrail toplumundaki konumu zayıflıyor ve bununla birlikte onların arkasında saklanan derin devlet de zayıflıyor.

 Netanyahu yaklaşık yirmi yıldır bu süreci yürütüyor.

Bu şekilde iktidar koalisyonunu güçlendiren Netanyahu, en azından görev süresinin sonuna kadar hükümeti ayakta tutuyor ve böylece, yolsuzluk suçlamasıyla yargılanan ve kendisini mahkûm edip hapse atmak isteyen mahkeme nezdinde konumunu güçlendiriyor.

Seçimleri ertelemek zorunda kalacağı başka askeri operasyonlar düzenleyebilir.

Haaretz gazetesi dünkü başyazısında şöyle yazdı:

“Netanyahu son iki yılda yedi ayrı savaş bölgesiyle yetinmeyip sanki tüm dünyaya savaş açmaya kararlıymış gibi görünüyor ve böylece dünyadaki Yahudileri İsrail devletiyle birlikte uçuruma sürüklüyor.”

Böyle bir durumda, başarısızlık ölçütü artarsa, ABD Başkanı Donald Trump'ın onu kurtarmak için müdahale etmesi beklenebilir. Trump'ın onu ulusal bir kahraman olarak görmesi ve ‘Onu nasıl hapse atmak istiyorlar?’ diye sorması bunun bir göstergesi olarak yeterli.