Şarku’l Avsat’a konuşan Oxford/AstraZeneca aşı geliştirme ekibi üyesi: Omikron’un büyük bir bulaşma kabiliyetine sahip olduğuna dair gösterge yok

Ahmed Selman (Şarku’l Avsat)
Ahmed Selman (Şarku’l Avsat)
TT

Şarku’l Avsat’a konuşan Oxford/AstraZeneca aşı geliştirme ekibi üyesi: Omikron’un büyük bir bulaşma kabiliyetine sahip olduğuna dair gösterge yok

Ahmed Selman (Şarku’l Avsat)
Ahmed Selman (Şarku’l Avsat)

Oxford Üniversitesi bünyesindeki Jenner Enstitüsü’nde İmmünoloji ve Aşı Geliştirme Direktörü ve Oxford/AstraZeneca aşı geliştirme ekibinin bir üyesi olan Ahmed Selman, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) mutasyona uğrayan yeni varyantı Omikron hakkında görüşlerini Şarku’l Avsat ile paylaştı.
Selman, Omikron’un içinde çok sayıda mutasyon bulunmasına rağmen büyük bir bulaşma kabiliyetine sahip olduğuna dair bir gösterge olmadığını öne sürdü.
Güney Afrika’daki bir bölgede 77, İsrail’de 1, Belçika’da 1 ve Hong Kong’da 2 vaka olmak üzere şu ana kadar toplam 100 Omikron vakası tespit edildi.
Yeni varyanta ilişkin değerlendirme yapan Selman şu ifadeleri kullandı;
“Delta varyantıyla ilgili sorunlardan biri bulaşma hızıydı. Orijinal Kovid-19 semptomlarının güç göstermeye başlaması iki haftalık bir süre alırken, Delta ile bu süre beş güne ulaştı. En fazla iki hafta içinde yapılabilecek en hızlı çalışmayla, aşının ürettiği antikorların virüsü ne kadar etkisiz hale getirebildiği bilinebilir. Bu, aşılanmış kişilerden kan örnekleri alınarak ve ardından kanlarındaki antikorların yeni varyanta karşı ne kadar etkili olduğu görülerek yapılır.”
Selman, “Aşılardan sonra yeni varyanta maruz kalan insanlar üzerinde çalışmalar yapılmalıdır. Bu aylarca sürebilir” dedi.
Oxford/AstraZeneca aşı geliştirme ekibinin üyesi Selman, “Delta varyantından iki kat daha fazla mutasyon içeren endişe verici bir varyantla karşı karşıyayız. Bu, aşı olmak da dahil olmak üzere ihtiyati tedbirlere her zamankinden daha fazla bağlı kalmamız gerektiği anlamına geliyor. Çalışmalar, aşıların yeni varyanta karşı etkinliğinin düşük olduğunu kanıtlasa bile, şu anda bir ölçüde bağışıklık elde etmek hiç yoktan iyidir” diye konuştu.
Şu ana kadar, 10’u endişe verici olarak sınıflandırılan yaklaşık 4 bine yakın varyant tespit edildi. Omikron varyantı Alfa, Beta, Gama ve Delta’dan sonra beşinci endişe kaynağı oldu.



Düğmeye basıldı: Araştırmacılar hayvanlarla iletişim kurmanın yollarını arıyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Düğmeye basıldı: Araştırmacılar hayvanlarla iletişim kurmanın yollarını arıyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Hayvanların bilincini araştırmaya odaklanan ilk bilimsel kurum kurulurken, yapay zeka araştırmacıları insanların evcil hayvanlarıyla nasıl "konuşabileceğini" keşfetmeye hazırlanıyor.

Londra Ekonomi ve Siyaset Bilimi Okulu'ndaki (LSE) 4 milyon sterlinlik (yaklaşık 218 milyon TL) Jeremy Coller Hayvan Duyarlılığı Merkezi, insan dışı hayvanları çeşitli disiplinlerden uzmanlarla araştıran çalışmalarını 30 Eylül'de başlatacak.

Merkezin projeleri arasında, yapay zekanın insanların evcil hayvanlarıyla nasıl "konuşmasını" sağlayabileceğini incelemenin yanı sıra sürecin neresinde sorunlar çıkabileceğini ve potansiyel tehlikelerden nasıl kaçınılacağını araştıracak bir çalışma da yer alıyor.

Merkezin ilk direktörü Profesör Jonathan Birch, Guardian'a konuştu:

Evcil hayvanlarımızın insani özellikler göstermesini çok seviyoruz ve yapay zekanın ortaya çıkmasıyla, evcil hayvanınızın sizinle konuşabileceği yollar yepyeni bir seviyeye taşınacak. Ancak yapay zeka genellikle nesnel gerçekliğe dayanmak yerine kullanıcıyı memnun eden uydurma yanıtlar üretir. Bu, evcil hayvanların refahına uygulanırsa felaket olabilir. Hayvanlarla ilgili sorumlu ve etik yapay zeka kullanımını yöneten düzenlemelere acilen ihtiyacımız var. Bu alanda tam bir düzenleme eksikliği var. Merkez, dünya çapında kabul görecek etik kurallar geliştirmek istiyor.

Merkez, daha sonra küresel lobi faaliyetlerinde kullanılabilecek rehberlik ve araştırmalar geliştirmek amacıyla sivil toplum örgütleriyle çalışacak.

New York Üniversitesi Çevre ve Hayvanları Koruma Merkezi Direktörü Jeff Sebo gazeteye, hayvan sezgisi ve refahı, yapay zekanın hayvanlar üzerindeki etkisi ve kamuoyunun hayvanlara yönelik tutumu gibi konuların "toplumca karşı karşıya olduğumuz en önemli, zor ve ihmal edilmiş konular arasında yer aldığını" söyledi.

"İnsanlar dünyayı milyonlarca tür ve kentilyonlarca bireysel hayvanla paylaşıyor ve hoşumuza gitse de gitmese de dünyanın her yerindeki hayvanları etkiliyoruz" diye ekledi.

Yeni merkezin mütevelli heyeti üyelerinden Profesör Kristin Andrews, yeni projenin bilimdeki en büyük soru olarak gördüğü insan bilinci ve bunun ne olduğu sorusuna bile yanıt verebileceğine inandığını söyledi.

İnsanları bilinçli yapan şeyin ne olduğunu ya da birinin neden bilinç kazandığını veya bilincini neden kaybettiğini hâlâ anlayabilmiş değiliz. Ancak cevaplara ulaşmanın yolunun önce basit sistemleri incelemekten geçtiğini biliyoruz: Bilim, genomik ve tıp alanlarındaki büyük ilerlemeleri basit organizmaları inceleyerek elde etti.

Independent Türkçe