SOHR: Süveyda’da yıl başından bu yana 64 kişi kaçırıldı

Süveyda’da muhalif Recal el-Karama hareketinden yerel silahlı kişiler (Suwayda24)
Süveyda’da muhalif Recal el-Karama hareketinden yerel silahlı kişiler (Suwayda24)
TT

SOHR: Süveyda’da yıl başından bu yana 64 kişi kaçırıldı

Süveyda’da muhalif Recal el-Karama hareketinden yerel silahlı kişiler (Suwayda24)
Süveyda’da muhalif Recal el-Karama hareketinden yerel silahlı kişiler (Suwayda24)

Suriye’nin güneyinde Dürzi çoğunluğa sahip olan Süveyda bölgesi, kontrol güçleri hangisi olursa olsun ülkedeki diğer tüm bölgelerde olduğu gibi bir güvensizlik ve kaosa tanık oluyor.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) bölgede yaygın olarak görülen ‘kaçırma’ vakalarına değindiği raporuna göre, yılın başından bu yana Süveyda’da 4’ü çocuk 64 kişi kaçırıldı.
SOHR, kaçırma olaylarından çoğunun fidye, intikam veya kişisel anlaşmazlıklar gibi amaçlar taşıdığını bildirerek, Süveyda’yı kontrol eden tarafları, kısmi de olsa insan kaçırma çetelerinin faaliyetlerinden sorumlu tuttu.
Rapora göre, söz konusu çetelerin bir kısmı rejimin güvenlik servisleri tarafından açık ve gizli şekilde silahlandırılırken, diğer bir kısmı ise vatandaşların güvenliğini korumak için çalıştığı iddia edilen yerel grupların gözleri önünde faaliyette bulunuyor.
SOHR, izlediği adam kaçırma olaylarının sivilleri kapsadığını, rejimden veya yerel gruplardan askerleri içermediğini belirtti.
Rapora göre, kimliği belirsiz silahlı bir çete, bu yılın başında Şam kırsalında yaşayan bir akaryakıt tankeri sürücüsü olan A.K. adlı vatandaşı Şahba yakınlarından geçerken kaçırdı ve iki hafta boyunca gözaltında tuttu.
Akrabalarına fidye ödemeleri konusunda şantaj yapan kişiler, fidye Ocak ortasında ödendikten sonra A.K.’yı serbest bıraktı.
Dera kırsalındaki silahlı bir çete de, el-Maliha kasabasından dönen Süveydalı V.C isimli bir genci kaçırdı, bilinmeyen bir yere götürdü ve serbest bırakılması için fidye talep etti.
Ancak çete genci kaçırmalarından bir hafta sonra Dera vilayetinin ileri gelenlerinin araya girmesiyle onu serbest bıraktı.
SOHR’a göre, 4 Ekim’de kimliği belirsiz silahlı kişilerce Süveyda’daki evinin yakınında avukat Z.S’yi kaçırıldı ve ailesi yüklü miktarda bir fidye ödedikten sonra serbest bırakıldı.
Yine aynı ay M.A. adlı vatandaş, Era kasabasının batısında sahibi olduğu tarım arazisinde çalışırken kimliği belirsiz silahlı kişilerce kaçırıldı ve daha sonra serbest bırakıldı.
Suriye’nin, birçok insanı çocuklarının canından endişe ederek ülke dışına kaçmaya iten silahlı çetelerin yuvası haline geldiğini vurgulayan SOHR, yönetim makamlarının bunun yansımalarını umursamadığını, tam tersine kendi kontrol alanlarındaki bazı çeteleri destekleyip silahlandırdığını vurguladı.



Irak, DEAŞ’tan daha tehlikeli bir beka sorunundan nasıl kurtuldu?

ABD’nin Bağdat'taki Büyükelçiliği'nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden yolda İran'la dayanışma gösterisine katılan Iraklı mollalar (AP)
ABD’nin Bağdat'taki Büyükelçiliği'nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden yolda İran'la dayanışma gösterisine katılan Iraklı mollalar (AP)
TT

Irak, DEAŞ’tan daha tehlikeli bir beka sorunundan nasıl kurtuldu?

ABD’nin Bağdat'taki Büyükelçiliği'nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden yolda İran'la dayanışma gösterisine katılan Iraklı mollalar (AP)
ABD’nin Bağdat'taki Büyükelçiliği'nin bulunduğu Yeşil Bölge'ye giden yolda İran'la dayanışma gösterisine katılan Iraklı mollalar (AP)

Şarku’l Avsat’a konuşan Bağdat'taki diplomatik kaynaklar, Iraklı yetkililerin İsrail-İran savaşına sürüklenmekten korktuğunu ve bunu ‘Irak için, ülkenin üçte birini işgal eden DEAŞ’ın oluşturduğu tehditten daha tehlikeli bir beka sorunu’ olarak gördüklerini açıkladı.

Kaynaklar, DEAŞ’ın Irak’ın bedeninden atılması gereken yabancı bir cisim olduğunu, özellikle de Bağdat'ın DEAŞ’la mücadelesinde uluslararası ve bölgesel destek gördüğünü, ancak savaşın Irak'ın birliğini tehdit ettiğini belirttiler.

Söz konusu ‘beka sorunu’ aşağıdaki maddelerle açıklanabilir:

* Savaşın patlak vermesiyle Bağdat, Azerbaycan ve diğer kanallar aracılığıyla İsrail'den, Irak topraklarından kendisine yönelik herhangi bir saldırıya ‘katı ve acı verici’ misilleme yapacağına dair mesajlar aldı. Mesajlarda, Iraklı yetkililer kendi topraklarından başlatılan saldırılardan sorumlu tutuluyordu.

* Washington, önceki tavsiyelerinden doğrudan uyardı ve İran yanlısı grupların düzenleyeceği saldırıların yol açabileceği ağır sonuçlara dikkati çekti.

hnjıo
Koordinasyon Çerçevesi destekçileri, Irak güvenlik güçlerinin ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği'ne giden köprüyü kapatmak için kurduğu barikatın üzerine İran bayrağı dikiyorlar (AP)

* Iraklı yetkililer, ‘felaket senaryosu’ olarak nitelendirdikleri bir durumun yaşanmasından yani Irak'taki silahlı grupların İsrail'e saldırmasından ve İsrail'in de savaşın başında Lübnan'daki Hizbullah liderlerine veya İranlı generallere ve bilim adamlarına yaptığı gibi bir dizi suikast düzenlemesinden endişe duyuyorlardı.

* Kaynaklar, milislere ağır darbeler indirilmesinin Şii sokakları kızıştıracağını ve bu durumun dini otoriteyi sert bir tavır almaya iteceğini, bunun da krizin Şii-İsrail çatışmasına dönüşmesine yol açacağını belirtti.

* Bu senaryo, Irak'ın o dönemdeki Şii bileşeninin Irak'ı önlenebilir bir savaşa sürükleme sorumluluğunu üstleneceği endişelerini uyandırdı.

* Diğer bir tehlike ise Kürtlerin, Irak yönetiminin tek bir bileşeni temsil ediyormuş gibi davrandığını, ülkenin savaşlardan yorulduğunu ve bölgenin Bağdat'tan uzak durmayı tercih ettiğini, çünkü ona yaklaşmanın istenmeyen savaşlara sürüklediğini ilan etme olasılığı.

* Muhammed Şiya es-Sudani hükümeti kararlılık ve bilgelikle hareket etti. Farklı kesimlere göre ülkenin birliğini tehdit eden herhangi bir çatışmaya sürükleme girişimine müsamaha göstermeyeceğini bildirdi ve diğer yandan bölgesel ve uluslararası güçlerle, özellikle Amerika ile iletişim kanallarını açık tuttu.

cvfbghjuk
Iraklı milisler, geçtiğimiz ekim ayında Bağdat'ta İran'ın İsrail'e verdiği yanıtı kutlarken (Reuters)

* Iraklı yetkililer, İranlı yetkililerin milis grupları savaşa katılmaya teşvik etmek yerine sükuneti korumaya teşvik eden tutumundan yararlandı.

* Bir başka önemli faktör ise silahlı grupların, özellikle Lübnan'da Hizbullah'ın maruz kaldığı saldırılar ve İsrail’in İran’ın derinliklerinde gerçekleştirdiği nokta atışı saldırılar, İsrail'in kendisine düşman olan örgütler hakkında kesin bilgilere sahip olduğunu ve teknolojik üstünlüğü ve bu saldırılar sayesinde hedeflerine ulaşabildiğini gösterince savaşın kendi kapasitelerinin ötesinde olduğunu fark etmeleriydi.

* Kaynaklar, baskılara ve çabalara rağmen ‘devletin kontrolü dışındaki grupların’ üç saldırı hazırlığı yaptığını, ancak yetkililerin saldırıların gerçekleştirilmesinden önce bunları engellediğini belirtti.

Kaynaklar, İsrail'in savaşı İran topraklarına taşıması ve ABD’yi İran'ın nükleer tesislerini hedef almaya teşvik etmesi nedeniyle İran'ın derin bir yara aldığını tahmin ediyor. İran nükleer programıyla ilgili gerekli tavizleri vermezse yeni bir savaşın çıkması ihtimaller dahilinde.