Lübnan'daki ekonomik kriz doğum oranlarını düşürüyor

Beyrut limanındaki patlamada yerle bir olan El-Ehraat binasının önüne dikilen adaleti temsil eden anıt (AP)
Beyrut limanındaki patlamada yerle bir olan El-Ehraat binasının önüne dikilen adaleti temsil eden anıt (AP)
TT

Lübnan'daki ekonomik kriz doğum oranlarını düşürüyor

Beyrut limanındaki patlamada yerle bir olan El-Ehraat binasının önüne dikilen adaleti temsil eden anıt (AP)
Beyrut limanındaki patlamada yerle bir olan El-Ehraat binasının önüne dikilen adaleti temsil eden anıt (AP)

Yirmili yaşlarda Lübnanlı Hiam isminde bir kadın, krizlerle parçalanan ve her şeyden zarar gören bir ülkede ikinci bir çocuğa sahip olmak yerine kürtaj yaptırmayı tercih ettiğini belirtti.
Şarku’l Avsat’a konuşan Hiam, “Mantıklı kararıma rağmen, derin üzüntü yaşıyor ve şeriatı çiğnemiş olma korkusunu taşıyorum. Süt, çocuk bezi ve ilaçları nereden temin edeceğiz? İki çocuğun masraflarını nasıl karşılayabileceğiz? Hepsinden öte bebeği hangi hastanede ve hangi parayla doğuracağım?” açıklamalarında bulundu.
Genellikle gizlice yapıldığı için kürtajların sayısını gösteren herhangi bir istatistik bulunmuyor.
Kararının kolay olmadığını söyleyen Hiam, “Her zaman bir buçuk yaşındaki kızımın bir erkek veya kız kardeşi olmasını, hayatta ona bir destek olmasını diledim. Fakat kürtajdan daha büyük suç akıbetini bilmediğimiz bir ülkede aciz bir çocuk dünyaya getirmektir. Doktor bu seçeneğe başvurmamamı tavsiye etti. Maddi imkanlarımızı daha iyi biliyoruz. Küçük kızımın sütünü ve bezini zar zor alabiliyoruz.  İki çocuğa haksızlık yapmayacağız!”
Lübnan, 2019'dan bu yana, on yılların en kötüsü olan ciddi bir ekonomik çöküşle sarsıldı. Bu çöküşün yankıları en büyük yüksek fiyat dalgasının gölgesinde yaşayan Lübnan vatandaşının yaşamının her yönüne etki etti. Bu ekonomik çöküş hayati ihtiyaçları arasında yiyecek, içecek, yakıt, ilaç temini ve hastaneye yatış şartlarını olumsuz etkiledi.
Bir yanda yeni doğanların ihtiyaçları için yüksek fiyatlar varken diğer yanda şiddetli ilaç sıkıntısının ortasında, bu çöküşün bir sonucu olarak birçok Lübnanlı, çocuk sahibi olma adımını atmakta isteksiz, bu adımın günlük acılarını artıracağından korkuyor.
Bir şişe bebek mamasının fiyatı 12 bin liradan (50 sent) 100 bin liraya (4$) yükselirken bebek bezlerinin fiyatı kalitesine göre 150 bin lira (6$) ile 250 bin lira (10$) arasında değişiyor. Eğer temin edilebilirse çocuklar için yüksek ilaç ve aşı fiyatları da cabası.
Dört yıldır evli olan 36 yaşındaki Sabine, Şarku'l Avsat'a annelik hayalinin "Lübnan'da tanık olunan tüm krizlerle birlikte buharlaşmış olabileceğini" söyledi.
Sabine, 2018 yılında evlendiğini, eşiyle birlikte düğün ve ev eşyası borçlarını ödeyebilmek ve aynı zamanda çocuk yetiştirmenin sorumluluklarından uzak büyük bir aşk yaşayarak hayatın tadını çıkarabilmek için çocuk sahibi olma adımını iki yıl ertelediklerini söyledi.
Sabine: “2019 yılında (Korona) nedeniyle karantinaya alındık ve kocam işini kaybetti. Sonra dolar kurundaki çılgın yükselişten sübvansiyonların kaldırılmasına ve emtia fiyatlarının, yakıt ve gıda maddelerinin yükselmesine kadar olan felaketler zinciri geldi. Yaptığım işten kazandığım bize pek yetmiyor. Bütün bu sorunların ortasında çocuk sahibi olmak aptalca ya da belki haksızlık olurdu. Bu yüzden üzülerek doğum kontrol yöntemlerine başvurmaya karar verdik.”
Çocuk sahibi olmak, hamilelikle başlayan, hamilelik sırasında ve sonrasında devam eden yüksek finansal maliyetler gerektirdiğinden artık çocuk sahibi olmak Lübnanlı ailelerin çoğunluğunun elinde değil.
Sabine ailesi ve kocası da buna dahil. Hayatlarını anlamlandıracak bir oğul hayal etmeden yılların geçeceğinden korkuyor. Sabine ve kocası bir Arap ülkesinde iş arıyorlar ya da "daha iyi bir yaşam ve çocuk yetiştirmek için uygun bir ortam kurmak için" bir Avrupa ülkesine göç etmek istiyorlar.
Başkent Beyrut'taki büyük eczanelerden birinde çalışan işçilerden biri, Şarku'l Avsat'a şunları söyledi: “Doğum kontrol haplarına ve diğer doğum kontrol yöntemlerine olan talep çarpıcı biçimde arttı. Ancak aynı zamanda, özellikle fiyatları da önemli ölçüde arttığı için birçok insan satın almayı da bıraktı. 10 bin liraya (4 sent) satılan doğum kontrol hapı, önceki fiyatının on katı olan 100 bin lira (4 dolar) fiyatına ulaştı. Anormal bir durumdayız ve belki de geçmişte olduğu gibi insanlar ilaçlarını kesintiye uğrama korkusuyla depoluyorlar, ancak eczaneye giren miktarın göz açıp kapayıncaya kadar tükendiği kesin.
International Information Corporation (IDC) araştırmacısı Muhammed Şemseddin, Şarku'l Avsat ile yaptığı bir röportajda şunları söyledi: “Lübnan'da 2018'de 92 bin 957 olan doğum sayısı 2019'da 86 bin 584'e geriledi. Sayı 2020'de düşmeye devam etti ve 74 bin 49'a ulaştı, yani 2018 ile 2020 arasında doğum sayısı yaklaşık 18 bin doğum azaldı.”
2021 rakamları henüz kesinleşmemiş olsa da Şemseddin ek bir düşüş ile Lübnan'da doğum sayısının 60 bini geçmemesini bekliyor. 2018'den 2021'e kadar doğumlardaki düşüş 32 bindir, bu da günde ortalama 30 daha az doğum demektir.
Bu düşüşe yol açan birkaç neden olduğuna dikkat çeken Şemseddin, “İnsanlar (Korona) salgınının ışığında herhangi bir komplikasyon korkusuyla çocuk sahibi olmaktan korkuyorlar. Ekonomik kriz de bu gerilemede rol oynayan ana sebeplerden biriydi” dedi.



Mısır ve 20 diğer ülkeden açıklama: İsrail'in Somaliland’ı tanıması kararını reddederken kararı Filistinlileri yerinden etme planlarıyla ilişkilendirdiler

Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
TT

Mısır ve 20 diğer ülkeden açıklama: İsrail'in Somaliland’ı tanıması kararını reddederken kararı Filistinlileri yerinden etme planlarıyla ilişkilendirdiler

Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Mısır, 20 diğer ülke ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) tarafından dün yapılan açıklamalarda İsrail'in Somaliland'ın bağımsızlığını tanıma kararı kategorik olarak reddedilirken, Filistinlileri yerinden etme planlarıyla ilişkilendirdikleri kararı ‘biçim ve içerik olarak kabul edilemez’ olarak nitelendirdiler.

Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, İsrail'in Somali Federal Cumhuriyeti'nden ayrılmak isteyen ayrılıkçı bölgeyi tanıma kararının uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler (BM) Şartı'nı açıkça ihlal ettiği belirtildi.

Açıklamada, Mısır ve diğer imzacı tarafların Somali Federal Cumhuriyeti'nin egemenliğini destekledikleri ve ülkenin birliğini, toprakları üzerindeki egemenliğini ve toprak bütünlüğünü zedeleyen her türlü eylemin reddedildiği belirtildi.

Bildiriyi imzalayanlar taraflar arasında Mısır, Suudi Arabistan, Cezayir, Komorlar, Cibuti, Gambiya, İran, Irak, Ürdün, Kuveyt, Libya, Maldivler, Nijerya, Umman, Pakistan, Filistin, Katar, Somali, Sudan, Türkiye, Yemen ve İİT yer aldı.

Bakanlık açıklamasında, ‘diğer ülkelerin topraklarının bir kısmının bağımsızlığını tanımak tehlikeli bir emsal teşkil eder ve uluslararası barış ve güvenliği tehdit eder’ diyerek uyardı.

İsrail, geçtiğimiz cuma günü Somaliland'ın bağımsızlığını tanıdığını duyurdu.

Karar, Somali Cumhuriyeti’nin Arap Birliği (AL) üyesi olmasından dolayı Arap dünyasında yaygın bir tepkiyle karşılandı.


İsrail, son saldırıların akabinde Batı Şeria'daki bazı bölgeleri kuşattı

Dün Cenin'in güneyindeki Kabatiya beldesinde gerçekleştirilen bir operasyon sırasında iki İsrail asker (AP)
Dün Cenin'in güneyindeki Kabatiya beldesinde gerçekleştirilen bir operasyon sırasında iki İsrail asker (AP)
TT

İsrail, son saldırıların akabinde Batı Şeria'daki bazı bölgeleri kuşattı

Dün Cenin'in güneyindeki Kabatiya beldesinde gerçekleştirilen bir operasyon sırasında iki İsrail asker (AP)
Dün Cenin'in güneyindeki Kabatiya beldesinde gerçekleştirilen bir operasyon sırasında iki İsrail asker (AP)

İşgalci İsrail askerleri, Filistinliler tarafından İsrail'in kuzeyinde ve Ramallah yakınlarında gerçekleştirilen saldırıların ardından, Batı Şeria'daki birçok şehirde yer alan köy ve beldeye boğucu bir kuşatma uyguladı. Bu saldırılar, çeşitli bölgelerde yerleşimciler tarafından Filistinlilere karşı her gün düzenlediği saldırılar ve işgalci İsrail güçleri tarafından gerçekleştirilen tutuklamaların devam ettiği bir dönemde gerçekleşti.

Filistinliler tarafından gerçekleştirilen son saldırılardan önce, İsrail'in Batı Şeria'daki saldırıları devam etti. Bu saldırılar sırasında çeşitli koşullarda birçok Filistinli öldü. İsrail, Filistinlilere yönelik baskınlarını, tutuklamalarını ve diğer saldırgan eylemlerini sürdürüyor.

Cuma günü İsrail'in kuzeyindeki Afula yakınlarındaki Beysan kentinde iki İsraillinin öldürüldüğü saldırının ardından, İsrail güçleri saldırının failinin geldiği Cenin'in güneyindeki Kabatiya beldesine boğucu bir kuşatma uyguladı.

fv
İsrail ordusunun dün Cenin'in güneyindeki Kabatiya beldesinde düzenlediği operasyon sırasında barikatlarla katılan bir yol (AP)

İşgalci İsrail güçleri, Kabatiya ve çevresindeki onlarca eve baskın düzenlerken birçok Filistinliyi gözaltına alarak sahada sorguya çekti. Gözaltına alınanların bir kısmı yakınlardaki gözaltı merkezlerine nakledildi. Gözaltına alınanlar arasında saldırılara karışanlardan Ahmed Ebu er-Rub'un ailesi, arkadaşları ve saldırıyla bağlantılı olduğundan şüphelenilen kişiler de vardı.

Baskın düzenlenen evlerin bazı odaları, ev sakinlerinin gözaltına alınmasının ardından askeri karargaha dönüştürüldü. Diğer evlerin sakinleri ise sokakların ve altyapının geniş çapta tahrip edilmesi ve beldenin yan girişlerinin çoğunun toprak setlerle kapatılması nedeniyle tamamen terk etmek ve bölgenin dışına kaçmak zorunda kaldı.

Öte yandan İsrail, Batı Şeria'nın merkezindeki Ramallah'ın kuzeybatısındaki yaklaşık 10 köye ve beldeye, Modi'in Illit Yahudi yerleşim biriminden 700 metre uzaklıktaki Hashmonaim kontrol noktası yakınlarındaki güvenlik çitine Filistinli silahlı bir kişinin ateş açtığı gerekçesiyle, herhangi bir can kaybı olmamasına rağmen, bir başka boğucu kuşatma uyguladı.

İsrail güçleri, Ni'lin köyünün ana girişini kapatarak insan ve araç giriş ve çıkışlarını engelledi. Kharbatha Bani Harith köyüne giden yol da kapatılırken bölge sakinlerinin giriş-çıkışları sırasında sıkı önlemler alındı. Atara askeri kontrol noktası da kapatıldı. Bunun sonucunda Filistinliler, Ramallah'ın kuzeybatısı ve batısındaki birkaç köye ve beldeye ulaşmalarını engelleyen ciddi bir trafik kriziyle karşı karşıya kaldı.

Filistin hükümetinin bir organı olan Duvar ve Yerleşim Direniş Komisyonu, geçtiğimiz ekim ayında yayınladığı bir raporda Filistin topraklarını bölen kalıcı ve geçici bariyerlerin toplam sayısının, askeri kontrol noktaları ve kapılar dahil olmak üzere 916'ya ulaştığını bildirdi. Rapora göre bunların 243'ü 7 Ekim 2023'ten sonra inşa edilen demir kapılardı.

gbh
Dün Cenin'in güneyindeki Kabatiya beldesinde düzenlenen operasyona katılan İsrail güçleri (AP)

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'un bildirdiğine göre Ramallah yakınlarında meydana gelen olayın milliyetçi bir saldırı değil, bir Filistinlinin kuş avına çıktığı bir olay olduğu sonradan ortaya çıktı. İsrail ordusu tarafından daha sonra yapılan açıklamada, kuş avı için kullanılan silaha el koymak ve soruşturma yapmak amacıyla avcıyı aramak için bölgeye uygulanan kuşatmanın devam ettiği belirtildi.

Tüm bunlar olurken Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde günlük olarak tutuklama kampanyaları da devam ediyor. Bu tutuklama kampanyalarında, çoğu El Halil’den olmak üzere en az 14 Filistinli tutuklandı. Bunların arasında bir kadın ve bir çocuk da vardı. Cuma akşamı İsrail'in kuzeyinde bir bölge sakini tarafından düzenlenen saldırının ardından operasyonun sürdürüldüğü Kabatiya beldesinde tutuklananlar bu sayıya dahil değil.

Öte yandan Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde yerleşimcilerin saldırıları devam ederken, yerleşimciler Ramallah'ın batısındaki Bil'in beldesi girişinde Filistinlilere ait araçlara saldırarak maddi hasara yol açtı. Nablus'un güneyindeki Akraba bölgesine bağlı Khirbet Yanoun yerleşim biriminde yerleşimcilerin düzenlediği başka bir saldırıda bir Filistinli yaralandı.

Duvar ve Yerleşim Direniş Komisyonu’na göre işgalci İsrail güçleri ve yerleşimciler kasım ayı boyunca 2 bin 144 saldırı gerçekleştirdi. Bu saldırılardan 360’ı Ramallah ve el-Bireh illerinde, 348’i El Halil’de, 342’si Beytlahim’de ve 334’ü Nablus’ta meydana geldi.


Arap dünyasından İsrail'in Somaliland'ı tanıma kararına tepki

Cuma günü Somaliland'ın başkenti Hargeisa'da İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararını kutlayanlar (AFP)
Cuma günü Somaliland'ın başkenti Hargeisa'da İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararını kutlayanlar (AFP)
TT

Arap dünyasından İsrail'in Somaliland'ı tanıma kararına tepki

Cuma günü Somaliland'ın başkenti Hargeisa'da İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararını kutlayanlar (AFP)
Cuma günü Somaliland'ın başkenti Hargeisa'da İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararını kutlayanlar (AFP)

Somali, İsrail'in Somaliland'ı bağımsız bir devlet olarak tanıma kararına karşı Arap ve İslam dünyasının desteğine güveniyor. Arap Birliği (AL), Somali’nin bu konudaki talebine dün acil bir delegeler toplantısı düzenleyerek yanıt verdi.

Somali'nin Kahire Büyükelçisi ve AL Daimi Temsilcisi Ali Abdi Avari, Şarku’l Avsat gazetesine verdiği demeçte, ülkesinin Tel Aviv'in açıklamasını reddetmek ve Somali'nin egemenliğini savunmak için Arap ve İslam düzeyinde harekete geçtiğini doğruladı. Bu adımlar arasında AL tarafından acil bir toplantı düzenlenmesi talebinin de olduğunu söyleyen Avari, ülkesinin diplomatik çabaları çerçevesinde yakında bir AL-İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) zirvesi toplantısı yapılması çağrısında bulunduğunu belirtti.

İsrail'in ayrılıkçı Somaliland bölgesini tanıma kararı, Filistin Yönetimi, Hamas ve Mogadişu’nun, bu kararla Somaliland’ın İsrail'in yaklaşık iki yıl önce Gazze Şeridi’ndeki savaşın başlamasından bu yana sürdürdüğü Filistinlileri yerinden etme planı çerçevesinde Filistinliler için yeni bir sürgün yeri haline gelebileceği uyarısında bulunmalarına yol açtı.

Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, İsrail'in bu hamlesinin yerinden edilme meselesini yeniden gündeme getireceğinden ve Tel Aviv'in, yeniden inşa ve istikrar için somut planlar bulunmamasına rağmen, Batı Şeria ve Gazze'ye baskı uygulayarak bunu yapmaya zorlayacağından endişe duyduklarını ifade ettiler.

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail'in bu adımı karşısında alaycı bir tavırla dikkati çeken bir tutum sergiledi. Somaliland'ın bağımsızlığını tanımayacağını açıklayan Trump, “Somaliland'ın ne olduğunu gerçekten bilen var mı?” diye sordu.