Menfi: Libya seçimlerinin başarılı olması için gerekli garantiler sağlanacak

Dibeybe’nin adaylığına itirazlar devam ederken Hafter’in adaylığını düşürme çabaları da sürüyor

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Trablus'ta Ulusal Gençlik Konferansı'nın açılışını gerçekleştirdi (Başkanlık Konseyi)
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Trablus'ta Ulusal Gençlik Konferansı'nın açılışını gerçekleştirdi (Başkanlık Konseyi)
TT

Menfi: Libya seçimlerinin başarılı olması için gerekli garantiler sağlanacak

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Trablus'ta Ulusal Gençlik Konferansı'nın açılışını gerçekleştirdi (Başkanlık Konseyi)
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Trablus'ta Ulusal Gençlik Konferansı'nın açılışını gerçekleştirdi (Başkanlık Konseyi)

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, 24 Aralık’ta yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin başarılı olması için çalışmaya devam edeceklerini bir kez daha teyit ederken Başbakan Abdulhamid Dibeybe, cumhurbaşkanlığı seçim yasasına aykırı bir durum olan, başka bir ülkenin vatandaşlığına sahip olduğu yönündeki iddiaları görmezden geldi. Öte yandan Ulusal Birlik Hükümeti’ne (UBH) bağlı güvenlik güçleri ve askeri birimler, seçimlerin önde gelen adaylarından biri olan Mareşal Halife Hafter'in seçim yarışına katılmasını engelleme girişimlerine dün de devam ettiler.
Başkent Trablus'ta diplomatik misyonların temsilcileri, Birleşmiş Milletler (BM) ajansları, uluslararası kuruluşlar ve ABD'nin Trablus Büyükelçisi’nin katılımıyla düzenlenen Ulusal Gençlik Konferansı’nın açılış töreninde konuşan Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, “Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin, sonuçları Libya halkının iradesini yansıtan özgür, adil ve demokratik sürecin tüm koşullarını yerine getirmesi için gerekli tüm garantilerin sağlandığı başarılı seçimler olması için çalışıyoruz.
Gençlerin seçimlere aktif olarak katılımları da dahil olmak üzere gençlerin ulusal meselelerle ilgili tüm girişimlerini desteklediğini açıklayan Menfi, “Ülkemizin karşı karşıya olduğu zorlukların ve tehlikelerin farkındayız. Libyalıların bıkması ve geçtiğimiz yıllarda ülkedeki krizleri daha da kötüleştiren eski çatışmalara dönmeleri en büyük korkumuz. Bu durum, barışı garanti eden uygun kararlar ve inisiyatif almamızı gerektiriyor. Ancak bu şekilde uzlaşı sağlar ve herhangi bir düşmanlık veya saldırganlık olmaksızın barışçıl ve demokratik olarak siyasi rekabeti teşvik edebiliriz.

Menfi, gençlere çağrıda bulundu
Menfi, Ulusal Gençlik Konferansı'nın milli uzlaşı projesinin temel direklerinden biri olarak ve gençlerin katılımlarını artırmak için her yıl gerçekleştirileceğini de açıkladı. Milli uzlaşı projesinin, Libya'nın sosyal dokusunu korumak için tarafları bir araya getirmeyi ve bölünmeyi sona erdirme iyileştirmeyi amaçladığını söyleyen Menfi, gençlere, devletin genel politikasının belirlenmesine katılmaları ve Libya tarihinin bu önemli döneminde aktif rol almaları için çağrıda bulundu.
ABD'nin Trablus Büyükelçisi Richard Norland, 24 Aralık'ta yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin gerçekleşmesinin ülkenin savaştan barışa ve uzlaşıya yönelmesi için tarihi bir gün olacağını söyledi. Norland, konferansın açılışında yaptığı konuşmada, “Bugün Libyalıların istikrarlı bir gelecek oluşturmaya en fazla yaklaştıkları gündür. Libyalılar belirli bir kişi veya parti üzerinde anlaşamayabilirler, ancak Libya'nın istikrarı ve inşası konusunda hemfikirler” şeklinde konuştu. Herkesi seçimlere katılmaya ve oy kullanmaya çağıran ABD’li Büyükelçi, “Libya'nın geleceğini şekillendirmek için gençleri bu seçim sürecinde önemli olan rollerini üstlenmeye çağırıyoruz” dedi.
Öte yandan Libya merkezli ‘Address Libya’ adlı haber sitesi, Başbakan Dibeybe’nin geçtiğimiz Mart ayında göreve başlamadan önce Saint Kitts ve Nevis vatandaşlığı için yaptığı başvuru formuna ait olduğunu söylediği bir fotoğraf yayınladı. Site, Dibeybe’nin Karayiplerde bir ada ülkesi olan Saint Kitts ve Nevis vatandaşlığı aldığını ve bazı şirketlerini ve banka hesapları için adanın pasaportunu kullandığını öne sürdü. Site, bir takım kaynaklara dayandırdığı haberinde, Başbakan Dibeybe’nin başka bir ülkenin vatandaşlığına sahip olmadığı yönündeki açıklamalarının aksine, bu adanın vatandaşlığını ve pasaportunu fiilen elde ettiğini kaydetti.

Dibeybe, vatandaşlara oy haklarını kullanmaları çağrısında bulundu
Başbakan Dibeybe, iddialarla ilgili resmi bir açıklama yapmazken, Cuma günü Twitter hesabından yazdığı bir tweette, vatandaşlara seçmen kartlarını almaları ve oy haklarını kullanmaları çağrısında bulundu.
Diğer taraftan UBH İçişleri Bakanlığı Suç Soruşturma Dairesi Başkanı Yusuf bin Hamide, Halife Hafter ve diğer bazı cumhurbaşkanlığı adaylarının ‘haklarında sabıka kaydı ve haklarında alınan kısıtlama kararları’ olduğunu açıkladı.
Bin Hamide, Ulusal Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Sayeh’e, Halife Hafter başta olmak üzere on adayın, haklarındaki sabıka kayıtlarının incelenmesi talebine yanıt olarak bir mektup gönderdi. Cumhuriyet Savcısının Hafter hakkında Askeri Ceza Kanununa göre Askeri Savcılık'ta yargılanması için çok sayıda tutuklama emri ve mahkeme celbi bulunduğu iddia edildi.
Öfke Volkanı Operasyon Odası da Hafter'i Terhune kentinde ortaya çıkarılan toplu mezarlardan sorumlu olmakla suçladı. Operasyon Odası’ndan Cuma akşamı yapılan açıklamada, seçimlerin, ülkenin istikrarına ve devlet inşasına doğru ilerleme kaydetmek amacıyla geçiş dönemi adaleti projesinin bir parçası olması gerektiği vurgulanarak, “Fail (Hafter) yaptıklarına aldırış etmeden seçimlerde aday oldu” ifadeleri kullanıldı.
Öte yandan Ulusal Yüksek Seçim Komisyonu, seçmen kartlarının dağıtımının bu akşam sona ereceğini duyurdu ve seçmenleri, kartlarını almamaları halinde oy kullanamayacakları yönünde uyardı. Hükümetin, ülkenin güneyindeki Sebha kenti Asliye Mahkemesi'ne yönelik kimliği belirsiz saldırganlarca gerçekleştirilen saldırının ardından, seçim itirazlarını incelemekle ilgili mahkemelerin güvenliğinin artırılması talimatı verdiğini açıklamasından sadece birkaç saat sonra güvenlik birimlerine, adaylıkları reddedilenlerin temyiz başvurusunda bulundukları mahkemelerin bulunduğu binaların güvenliğinin sağlanması için devriyeler görevlendirmeleri talimatı verildi. Bu gelişme, Sirte kentinden yerel kaynakların, kentte ani bir gerginliğin başladığı yönündeki açıklamalarda bulundukları sırada yaşanırken söz konusu kaynaklar, Sirte'de evlere ve kamu kurumlarına baskınlar düzenlendiği ve bazı aşiret üyesi gençlerin gözaltına alındığını aktardılar. Kentteki güvenlik yetkilileri ise gerginlikten sorumlu olmadıklarını açıkladılar.
Bir başka gelişmede ise Muhammed el-Husan liderliğindeki 166. Piyade Taburu’na bağlı silahlı bir kuvvet, Cuma günü başkent Trablus’un güneyindeki Havaalanı Yolu'nu kontrolü altına aldı. Bu gelişme, Fursan Cenzur Tugayı unsurlarının Havaalanı Yolu üzerindeki Veliaht bölgesinde konuşlandırılması ve Nevasi Güçleri’nin Cuma akşamı, Daman Tugayları’na ait bir karargaha düzenledikleri baskının görüntülerinin yayınlanmasıyla aynı zamana denk geldi.



İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
TT

İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)

Lübnan’ın resmî haber ajansı Ulusal Haber Ajansı (NNA), bugün (Cuma) Güney Lübnan’daki Vezzani ve Mecidiye çevresinin İsrail topçuları tarafından hedef alındığını bildirdi.

Ajansa göre, İsrail’e ait bir insansız hava aracı Ras el-Nakura bölgesinde bir balıkçı teknesinin yakınına ses bombası bıraktı; olayda yaralanan olmadı. Aynı bölgede İsrail’e ait bir savaş botu da ülkenin kara sularına doğru makineli tüfekle ateş açtı.


İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
TT

İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail’in iki gündür öne sürdüğü, İslami Cihad Hareketi’nin Hamas ile iş birliği yapmayı reddettiği ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce elindeki son İsrailli esirin cesedini teslim etmediği yönündeki iddiaları yalanladı.

İsrail’in Maariv gazetesinin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Hamas ile İslami Cihad arasında, Ran Gafeli isimli son esirin cesedinin teslim edilmemesi konusunda gerilim yaşandığı iddia edildi. İsrail, Gafeli’nin kaçırılmasında İslami Cihad mensuplarının doğrudan rol aldığını düşünüyor.

İslami Cihad’ın askeri kanadı Saraya el-Kudüs, günler önce yaptığı açıklamada tüm esirleri teslim ettiklerini ve ateşkes anlaşmasına tamamen uyduklarını belirtti. Hareketten Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Gafeli’nin cesedinin kendi ellerinde bulunmadığını, cesedin Hamas’ın kontrolünde olduğunu ifade etti. Kaynaklar, Hamas ile koordinasyonun “mükemmel seviyede” olduğunu ve İsrail basınında yer alan gerilim iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

dsvf
İslami Cihad savaşçıları ve Mısırlı işçiler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat'ın kuzeyinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arıyor (Arşiv - AP)

Hamas kaynakları da Şarku’l Avsat’a, cesedin Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerinde 3 veya 4 farklı noktada bulunmuş olabileceği yönünde şüpheler olduğunu aktardı. Ancak bu noktalarda yürütülen aramalarda cesede ulaşılamadığı, esir alma ve gömülme süreçlerine dahil olan saha sorumluları ve militanların tamamının çeşitli saldırılarda öldüğü için kesin yer tespiti yapmanın zorlaştığı bildirildi. Kaynaklar ayrıca yoğun bombardıman ve bölgenin tamamen yıkılması nedeniyle tespit çalışmalarının daha da güçleştiğini belirtti.

Yediot Aharonot gazetesine göre İsrail, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, cesedin yerinin belirlenmesine yardımcı olabilecek kişilere ilişkin bilgiler ve bölgenin olası konumunu gösteren uydu görüntüleri iletti. Hamas kaynakları, bu dosya ve diğer konularla ilgili arabulucularla temasın sürdüğünü söyledi.

Yeni videonun ortaya çıkardığı soru işaretleri

Bu gelişmeler, İsrailli esir ailelerinin yayımladığı görüntülerle eş zamanlı yaşandı. Videolarda, Ağustos 2024’te Refah’taki bir tünelde cesetleri bulunan altı esirin, tünelde birlikte yaşarken Hanuka’yı kutladıkları, 2024 yeni yılına girdikleri, konuşup saç tıraşı oldukları ve tünel içinde farklı noktalara hareket ettikleri görülüyor.

dfgh
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Görüntüler, İsrail ordusunun söz konusu altı kişinin tünele ulaşımdan iki gün önce Hamas tarafından öldürüldüğü yönündeki açıklamalarına dair soru işaretleri doğurdu. Hamas bu iddiayı reddederek, esirlerin bölgeyi hedef alan İsrail bombardımanında öldüğünü söyledi.

Maariv'den gazeteci Miki Levine, esirlerin “Nisan ayında anlaşma sağlanmış olsaydı hayatta olabileceklerini” belirten bir değerlendirme yayımladı. Levine, Başbakan Netanyahu ile bakanlar Smotrich ve Ben-Gvir’in “tam zafer” stratejisinde ısrar etmelerinin, Refah’a girilmesinin esirleri tehlikeye atacağı yönündeki uyarıları göz ardı ettiklerini yazdı.

İsrail devlet televizyonu da, esirlerin öldürülmesinden birkaç gün önce müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesinin, Tel Aviv’in Filadelfi Koridoru’nun kontrolünü şart koşmasından kaynaklandığını; o aşamada anlaşma imzalansaydı altı esirden beşinin serbest bırakılacağını aktardı.

Hamas kaynakları ise Şarku’l Avsat’a, esirlerin topçu ve hava bombardımanında öldüğünü, saldırı sırasında bazı esir gardiyanlarının da yaşamını yitirdiğini teyit etti. Kaynaklar, savaş boyunca İsrail güçleri esirlere yaklaşırsa “tehlike durumunda esirin öldürülmesi” yönünde talimat bulunduğunu da belirtti.7Tünelin Refah’ın batısındaki Tel Sultan’da bulunduğu, İsrail ordusunun sonraki incelemelerinde esirlerin “bölgedeki yoğun askeri baskı nedeniyle hayatını kaybettiğini” kabul ettiği bildirildi.

Ekim 2024’te İsrail, Hamas’ın eski siyasi büro şefi Yahya es-Sinvar’ı, Tel Sultan’daki bir evde, yanında silahlı bir grupla bulunduğu sırada öldürmüştü. Kasım ayında Hamas kaynakları, Muhammed es-Sinvar’ın oğlu İbrahim’in de Refah’taki bir tünelde hava saldırısında öldüğünü açıklamıştı. DNA bulgularının, aynı tünelde Hamas mensuplarının bulunduğuna işaret ettiği belirtildi. Esirlerin, İbrahim es-Sinvar’ın öldüğü saldırıda hayatını kaybetmiş olabileceği değerlendiriliyor.

Hamas kaynakları, İsrailli esirlere ilişkin talimatların çok sıkı olduğunu ve hayatta kalmaları için tüm imkânların seferber edildiğini vurguladı.


Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
TT

Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)

Gazze Şeridi'ni 24 saatten kısa bir süre içinde vuran fırtına ve derin alçak basınç sistemi, birçok evin çökmesi ve bölge genelinde çadırların sular altında kalması sonucu 11 Filistinlinin ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Filistin Haber Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'nın Bir el-Naja bölgesinde, yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir evin çökmesi sonucu 5 Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

 Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı kaynaklar, bugün şafak vakti Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesinde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu 2 vatandaşın öldüğünü, Gazze şehrinde aşırı soğuktan bir çocuğun, el-Şati kampında ise bir bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti. Dün de el-Şati kampında bir duvarın çökmesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Dün el-Amadi bölgesindeki Ebu Cebel kampında bir çadırın çökmesi sonucu iki çocuk yaralandı; Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki mülteci çadırında ise bir bebek aşırı soğuktan hayatını kaybetti.

Sivil savunma ekipleri, son birkaç saat içinde en az 10 evin çöktüğünü, son olarak da el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 2 evin yıkıldığını bildirdi.

Bu olumsuz hava koşulları ayrıca Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki kampların tamamının sular altında kalmasına, Deyr el-Belah'taki el-Bassa ve el-Baraka'nın geniş alanlarının, Nuseyrat'taki Merkez Pazarı'nın ve Gazze Şehri'ndeki Yermuk ve liman bölgelerinin hasar görmesine yol açtı.

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, şiddetli yağmur ve ıslak çadırların, aşırı kalabalık Gazze Şeridi'ndeki kötüleşen sağlık ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini belirterek, soğuk hava, yetersiz sanitasyon ve hijyen eksikliğinin salgın hastalık riskini artırdığını vurguladı. UNRWA, insani yardıma erişimin acilen kolaylaştırılması çağrısında bulundu.