Menfi: Libya seçimlerinin başarılı olması için gerekli garantiler sağlanacak

Dibeybe’nin adaylığına itirazlar devam ederken Hafter’in adaylığını düşürme çabaları da sürüyor

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Trablus'ta Ulusal Gençlik Konferansı'nın açılışını gerçekleştirdi (Başkanlık Konseyi)
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Trablus'ta Ulusal Gençlik Konferansı'nın açılışını gerçekleştirdi (Başkanlık Konseyi)
TT

Menfi: Libya seçimlerinin başarılı olması için gerekli garantiler sağlanacak

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Trablus'ta Ulusal Gençlik Konferansı'nın açılışını gerçekleştirdi (Başkanlık Konseyi)
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Trablus'ta Ulusal Gençlik Konferansı'nın açılışını gerçekleştirdi (Başkanlık Konseyi)

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, 24 Aralık’ta yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin başarılı olması için çalışmaya devam edeceklerini bir kez daha teyit ederken Başbakan Abdulhamid Dibeybe, cumhurbaşkanlığı seçim yasasına aykırı bir durum olan, başka bir ülkenin vatandaşlığına sahip olduğu yönündeki iddiaları görmezden geldi. Öte yandan Ulusal Birlik Hükümeti’ne (UBH) bağlı güvenlik güçleri ve askeri birimler, seçimlerin önde gelen adaylarından biri olan Mareşal Halife Hafter'in seçim yarışına katılmasını engelleme girişimlerine dün de devam ettiler.
Başkent Trablus'ta diplomatik misyonların temsilcileri, Birleşmiş Milletler (BM) ajansları, uluslararası kuruluşlar ve ABD'nin Trablus Büyükelçisi’nin katılımıyla düzenlenen Ulusal Gençlik Konferansı’nın açılış töreninde konuşan Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, “Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin, sonuçları Libya halkının iradesini yansıtan özgür, adil ve demokratik sürecin tüm koşullarını yerine getirmesi için gerekli tüm garantilerin sağlandığı başarılı seçimler olması için çalışıyoruz.
Gençlerin seçimlere aktif olarak katılımları da dahil olmak üzere gençlerin ulusal meselelerle ilgili tüm girişimlerini desteklediğini açıklayan Menfi, “Ülkemizin karşı karşıya olduğu zorlukların ve tehlikelerin farkındayız. Libyalıların bıkması ve geçtiğimiz yıllarda ülkedeki krizleri daha da kötüleştiren eski çatışmalara dönmeleri en büyük korkumuz. Bu durum, barışı garanti eden uygun kararlar ve inisiyatif almamızı gerektiriyor. Ancak bu şekilde uzlaşı sağlar ve herhangi bir düşmanlık veya saldırganlık olmaksızın barışçıl ve demokratik olarak siyasi rekabeti teşvik edebiliriz.

Menfi, gençlere çağrıda bulundu
Menfi, Ulusal Gençlik Konferansı'nın milli uzlaşı projesinin temel direklerinden biri olarak ve gençlerin katılımlarını artırmak için her yıl gerçekleştirileceğini de açıkladı. Milli uzlaşı projesinin, Libya'nın sosyal dokusunu korumak için tarafları bir araya getirmeyi ve bölünmeyi sona erdirme iyileştirmeyi amaçladığını söyleyen Menfi, gençlere, devletin genel politikasının belirlenmesine katılmaları ve Libya tarihinin bu önemli döneminde aktif rol almaları için çağrıda bulundu.
ABD'nin Trablus Büyükelçisi Richard Norland, 24 Aralık'ta yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin gerçekleşmesinin ülkenin savaştan barışa ve uzlaşıya yönelmesi için tarihi bir gün olacağını söyledi. Norland, konferansın açılışında yaptığı konuşmada, “Bugün Libyalıların istikrarlı bir gelecek oluşturmaya en fazla yaklaştıkları gündür. Libyalılar belirli bir kişi veya parti üzerinde anlaşamayabilirler, ancak Libya'nın istikrarı ve inşası konusunda hemfikirler” şeklinde konuştu. Herkesi seçimlere katılmaya ve oy kullanmaya çağıran ABD’li Büyükelçi, “Libya'nın geleceğini şekillendirmek için gençleri bu seçim sürecinde önemli olan rollerini üstlenmeye çağırıyoruz” dedi.
Öte yandan Libya merkezli ‘Address Libya’ adlı haber sitesi, Başbakan Dibeybe’nin geçtiğimiz Mart ayında göreve başlamadan önce Saint Kitts ve Nevis vatandaşlığı için yaptığı başvuru formuna ait olduğunu söylediği bir fotoğraf yayınladı. Site, Dibeybe’nin Karayiplerde bir ada ülkesi olan Saint Kitts ve Nevis vatandaşlığı aldığını ve bazı şirketlerini ve banka hesapları için adanın pasaportunu kullandığını öne sürdü. Site, bir takım kaynaklara dayandırdığı haberinde, Başbakan Dibeybe’nin başka bir ülkenin vatandaşlığına sahip olmadığı yönündeki açıklamalarının aksine, bu adanın vatandaşlığını ve pasaportunu fiilen elde ettiğini kaydetti.

Dibeybe, vatandaşlara oy haklarını kullanmaları çağrısında bulundu
Başbakan Dibeybe, iddialarla ilgili resmi bir açıklama yapmazken, Cuma günü Twitter hesabından yazdığı bir tweette, vatandaşlara seçmen kartlarını almaları ve oy haklarını kullanmaları çağrısında bulundu.
Diğer taraftan UBH İçişleri Bakanlığı Suç Soruşturma Dairesi Başkanı Yusuf bin Hamide, Halife Hafter ve diğer bazı cumhurbaşkanlığı adaylarının ‘haklarında sabıka kaydı ve haklarında alınan kısıtlama kararları’ olduğunu açıkladı.
Bin Hamide, Ulusal Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Sayeh’e, Halife Hafter başta olmak üzere on adayın, haklarındaki sabıka kayıtlarının incelenmesi talebine yanıt olarak bir mektup gönderdi. Cumhuriyet Savcısının Hafter hakkında Askeri Ceza Kanununa göre Askeri Savcılık'ta yargılanması için çok sayıda tutuklama emri ve mahkeme celbi bulunduğu iddia edildi.
Öfke Volkanı Operasyon Odası da Hafter'i Terhune kentinde ortaya çıkarılan toplu mezarlardan sorumlu olmakla suçladı. Operasyon Odası’ndan Cuma akşamı yapılan açıklamada, seçimlerin, ülkenin istikrarına ve devlet inşasına doğru ilerleme kaydetmek amacıyla geçiş dönemi adaleti projesinin bir parçası olması gerektiği vurgulanarak, “Fail (Hafter) yaptıklarına aldırış etmeden seçimlerde aday oldu” ifadeleri kullanıldı.
Öte yandan Ulusal Yüksek Seçim Komisyonu, seçmen kartlarının dağıtımının bu akşam sona ereceğini duyurdu ve seçmenleri, kartlarını almamaları halinde oy kullanamayacakları yönünde uyardı. Hükümetin, ülkenin güneyindeki Sebha kenti Asliye Mahkemesi'ne yönelik kimliği belirsiz saldırganlarca gerçekleştirilen saldırının ardından, seçim itirazlarını incelemekle ilgili mahkemelerin güvenliğinin artırılması talimatı verdiğini açıklamasından sadece birkaç saat sonra güvenlik birimlerine, adaylıkları reddedilenlerin temyiz başvurusunda bulundukları mahkemelerin bulunduğu binaların güvenliğinin sağlanması için devriyeler görevlendirmeleri talimatı verildi. Bu gelişme, Sirte kentinden yerel kaynakların, kentte ani bir gerginliğin başladığı yönündeki açıklamalarda bulundukları sırada yaşanırken söz konusu kaynaklar, Sirte'de evlere ve kamu kurumlarına baskınlar düzenlendiği ve bazı aşiret üyesi gençlerin gözaltına alındığını aktardılar. Kentteki güvenlik yetkilileri ise gerginlikten sorumlu olmadıklarını açıkladılar.
Bir başka gelişmede ise Muhammed el-Husan liderliğindeki 166. Piyade Taburu’na bağlı silahlı bir kuvvet, Cuma günü başkent Trablus’un güneyindeki Havaalanı Yolu'nu kontrolü altına aldı. Bu gelişme, Fursan Cenzur Tugayı unsurlarının Havaalanı Yolu üzerindeki Veliaht bölgesinde konuşlandırılması ve Nevasi Güçleri’nin Cuma akşamı, Daman Tugayları’na ait bir karargaha düzenledikleri baskının görüntülerinin yayınlanmasıyla aynı zamana denk geldi.



İsrail’de 7 Ekim saldırısını soruşturan hükümet komisyonunun yetkilerini aşırı sağcı bakanlar belirleyecek

İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki bir oturumda (Reuters - Arşiv)
İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki bir oturumda (Reuters - Arşiv)
TT

İsrail’de 7 Ekim saldırısını soruşturan hükümet komisyonunun yetkilerini aşırı sağcı bakanlar belirleyecek

İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki bir oturumda (Reuters - Arşiv)
İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Knesset'teki bir oturumda (Reuters - Arşiv)

İsrail Kabine Sekreteri Yossi Fuchs dün yaptığı açıklamada, iktidardaki Likud Partisi’nden Adalet Bakanı Yariv Levin’in, Hamas’ın 7 Ekim 2023 tarihindeki saldırısıyla ilgili başarısızlıkları soruşturmakla görevli tartışmalı hükümet komisyonunun yetki alanını belirlemek üzere bir bakanlar komisyonuna başkanlık edeceğini duyurdu. Bu karar, hükümetin muhalifleri tarafından sert şekilde eleştirildi.

Fuchs, hükümet üyelerine gönderdiği mektupta, komisyonda Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in yanı sıra Smotrich’in lideri olduğu Dini Siyonizm Partisi’nden Yerleşim ve Ulusal Görevler Bakanı Orit Strook ve Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi’nden Miras Bakanı Amihay Eliyahu’nun yer alacağını belirtti.

Komisyon, Adalet Bakanı Levin’in Likud Partisi’nden meslektaşları da dahil olacak. Bunlar arasında Tarım Bakanı Avi Dichter, Bilim ve Teknoloji Bakanı Gila Gamliel, Diaspora İşleri Bakanı Amichai Shikli ve Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar liderliğindeki Yeni Umut partisinden Maliye Bakanı Ze'ev Elkin yer alıyor.

İsrail gazetesi The Times of Israel'e göre bakanlar komisyonuna, 7 Ekim’i soruşturan komisyonun görev tanımı, araştırılacak konular ve zaman çerçevesi dahil olmak üzere tavsiyelerini hükümete sunması için 45 gün süre verilecek.

Elkin dışında komisyondaki tüm bakanlar, Hamas liderliğinde binlerce unsurun Gazze çevresindeki yerleşim yerlerine saldırarak yaklaşık bin 200 kişiyi öldürdüğü ve 251 kişiyi rehin aldığı 7 Ekim saldırısı sırasında görevdeydiler.

Başbakan Binyamin Netanyahu'ye eleştirenler, Hamas saldırısında hayatını kaybedenlerin aileleri de dahil olmak üzere, saldırı öncesinde, sırasında ve sonrasında yaşanan siyasi ve istihbarat alanlarındaki başarısızlıkları araştırmak üzere resmi bir komisyon kurulmasını talep ediyorlar. Kamuoyu yoklamaları, İsraillilerin büyük çoğunluğunun saldırıyla ilgili resmi bir soruşturma komisyonu kurulmasını desteklediğini gösteriyor, ancak Netanyahu, komisyonun kurulmasının yargı tarafından belirleneceği gerekçesiyle bunu reddediyor. Netanyahu liderliğindeki mevcut hükümeti, yargı reformu yoluyla yargıyı zayıflatmaya çalışıyor.

İsrail hükümeti geçtiğimiz pazar günü ‘mümkün olan en geniş halk desteğiyle2 kendi özel soruşturma komisyonunu kurmak için oylama yaptı.

Fuchs’un açıklamasına yanıt olarak, diğer muhalefet yetkilileriyle birlikte hükümetin soruşturmasını reddeden ana muhalefet lideri Yair Lapid, bakanların ‘soruşturmayı yürütmek için ahlaki veya yasal yetkiye sahip olmadıklarını’ söyledi.

Bazı komisyon üyelerini de eleştiren Lapid, önce komisyon başkanı Levin'e, 7 Ekim'den önce ‘güvenliğin ihmal edilmesinin’ nedeninin onun yargı reformu olduğunu söylediğini hatırlattı, ardından ‘Gazze'ye nükleer bomba atılmasını öneren’ Miras Bakanı Eliyahu'ya eleştirilerde bulunan Lapid, Strook’u “İsrail ordusunu, rehinelerin bulunduğu bölgelerde, bu onların hayatını tehlikeye atsa bile savaşmaya çağırdı” diyerek eleştirdi. Son olarak Smotrich'e değinen Lapid, “(Smotrich) çocukları aç bırakmanın haklı ve etik olduğunu açıkladı” dedi ve Ben Gvir'in, ‘rehinelerin istismara uğramasına neden olduğunu’ söyledi.

Tüm bu kişilerin Netanyahu'nun kendisini aklamak ve 7 Ekim olayının sorumluluğundan kurtulmak için atadığı bakanlar olduğunu söyleyen Lapid, “Bu işe yaramayacak” diye ekledi.


Gazze İstikrar Gücü... Görevi belirsiz ve uygulanabilirliği koşullara bağlı

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, Gazze Şeridi'nde istikrarı korumak için uluslararası güce yetki veren ABD tasarısını oyladı. (DPA)
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, Gazze Şeridi'nde istikrarı korumak için uluslararası güce yetki veren ABD tasarısını oyladı. (DPA)
TT

Gazze İstikrar Gücü... Görevi belirsiz ve uygulanabilirliği koşullara bağlı

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, Gazze Şeridi'nde istikrarı korumak için uluslararası güce yetki veren ABD tasarısını oyladı. (DPA)
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyeleri, Gazze Şeridi'nde istikrarı korumak için uluslararası güce yetki veren ABD tasarısını oyladı. (DPA)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze Şeridi’ne yönelik barış planını onaylaması, bölgeye uluslararası istikrar güçlerinin gönderilmesinin önünü açtı. Karar, Arap ve resmi Filistin makamları tarafından desteklenirken, Hamas başta olmak üzere bazı Filistinli gruplar çekincelerini korudu.

Hamas ve diğer Filistinli grupların çekinceleri, söz konusu güçlerin rolü ve özellikle Gazze Şeridi’nde silahsızlandırma görevini üstlenme olasılığıyla ilgili. İsrail ise bu sürecin hızla uygulanmasını talep ediyor. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, güçlerin rolünün, ABD Başkanı Donald Trump’ın başkanlığında kurulacak Barış Konseyi ile netleşeceğini, bu süreçte BM’nin herhangi bir denetiminin bulunmayacağını belirtti. Uzmanlar, “Silahsızlandırma krizi öncelikle siyasi uzlaşı ve bölgesel katılım gerektiriyor; böylece güçlerin gelecekteki rolüne dair herhangi bir kararın güvenilirliği ve uygulanabilirliği sağlanabilir” ifadelerini kullandı.

Güçlerin rolü

BM Güvenlik Konseyi, 13 üyenin onayı ve Rusya ile Çin’in çekimser kalmasıyla, ABD tarafından sunulan ve Gazze Şeridi’ne ‘geçici bir uluslararası istikrar gücü’ gönderilmesine izin veren karar tasarısını kabul etti.

gt
Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısında yıkılan bir evin enkazından ceset çıkaran Filistinliler (Arşiv – AFP)

BM Güvenlik Konseyi, Barış Konseyi’nin kurulmasını da memnuniyetle karşıladı. Konsey, ‘uluslararası hukuki kişiliğe sahip geçici bir idari organ’ olarak tanımlandı ve Gazze Şeridi’nin yeniden inşasına yönelik kapsamlı plan çerçevesinde çalışma yapacak, finansmanı koordine edecek bir yapı olarak öngörüldü. Konseyin, Filistin Yönetimi reform programını tatmin edici biçimde tamamlamasının ardından Gazze Şeridi’nde kontrolü yeniden sağlayabilmesi hedefleniyor.

Karar, Barış Konseyi ile iş birliği yapan üye devletlere ve Barış Konseyi’ne, Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak üzere ‘Barış Konseyi tarafından kabul edilen geçici uluslararası bir güç oluşturma’ yetkisi veriyor. Bu güç, katılımcı ülkeler tarafından sağlanan askerlerden oluşacak, Mısır ve İsrail ile yakın iş birliği ve danışma içinde faaliyet gösterecek. Ayrıca, uluslararası hukuk ve insani hukuk çerçevesinde gerekli tüm tedbirleri alma yetkisine sahip olacak.

Karara göre uluslararası güç, Barış Konseyi’ne ateşkesin uygulanmasını izleme ve kapsamlı planın hedeflerini gerçekleştirmek için gerekli düzenlemeleri yapmada destek sağlayacak.

Şarku’l Avsat’ın AFP ve Reuters’tan aktardığı son karar tasarısı, istikrar gücünün İsrail, Mısır ve yeni eğitilmiş Filistin polisi ile iş birliği içinde sınır bölgelerini güvence altına almak ve Gazze’de silahsızlandırmayı sağlamakla görevlendirileceğini; bunun içinde silahların imha edilmesi ve askeri altyapının yok edilmesi gibi görevlerin de bulunduğunu ortaya koyuyor.

xscdfgt
Gazze Şeridi'nin orta kesiminde bulunan Deyr el-Balah'ın batısındaki yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Mısırlı askeri uzman Semir Ragıb, BM kararının onaylandığını ancak güçlerin rolünü detaylı biçimde açıklamadığını söyledi. Ragıb, bunun, gücün BM tarafından doğrudan denetlenmeyeceği anlamına geldiğini belirterek, ilerleyen dönemde bu önemli detayların açıklanmasının tüm endişeleri netleştireceğini ifade etti.

Amerikalı strateji uzmanı Irina Tsukerman ise Gazze’de görevlendirilen istikrar güçlerinin, geçici bir güvenlik mekanizması olarak tasarlandığını söyledi. Tsukerman’a göre bu güçlerin rolü sadece devriye gezmek veya düzeni sağlamakla sınırlı değil; aynı zamanda insani yardım, yeniden inşa ve yönetim reformlarının uygulanabilmesi için gerekli koşulları hazırlamak.

Tsukerman, bu gücün amacının ‘silahlı grupların hemen müdahale edemeyeceği bir ortamda teknokrat bir yönetimin çalışabilmesi için zaman ve alan sağlamak’ olduğunu vurguladı.

Çelişkiler

Güçlerin silahsızlandırma konusundaki rolüne ilişkin tartışmalar devam ederken, Hamas, karar tasarısının kabul edilmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Karar, Gazze Şeridi üzerinde uluslararası vesayet mekanizması dayatmaktadır; bu, halkımız ve güçlerimiz ile gruplarımız tarafından reddedilmektedir” ifadelerini kullandı.

Hamas tarafından yapılan açıklamada, “Uluslararası gücün Gazze’deki görevleri, özellikle direnişin silahsızlandırılması, gücün tarafsızlığını ortadan kaldırmakta ve onu işgal lehine çatışmanın bir tarafı haline getirmektedir” denildi.

Aynı şekilde, İslami Cihad Hareketi de dün ABD kararını reddettiğini duyurdu. Hareket, uluslararası bir gücün Filistinli grupları silahsızlandırma görevini üstlenmesinin, onu tarafsızlıktan çıkarıp İsrail’in gündemini uygulayan bir ortak haline getireceğini belirtti. Ayrıca, Filistinlilerin ‘işgale karşı her türlü meşru direniş hakkının’ uluslararası hukuk tarafından garanti edildiğini ve grupların silahlarının bu hakkı güvence altına aldığını vurguladı.

Buna karşılık İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ofisi, Trump’ın Gazze planını memnuniyetle karşıladı ve planın bölgeye ‘barış ve refah’ getireceğini belirtti. Ofis, sosyal medya platformu X’te yaptığı açıklamada, “Başkan Trump’ın planının barış ve refah getireceğine inanıyoruz; çünkü plan, silahsızlandırmayı, Gazze’nin askeri kapasitesinin ortadan kaldırılmasını ve bölgede aşırılıkların kökünün kazınmasını öngörüyor” ifadelerini kullandı.

Semir Ragıb, İsrail’in karara karşı çıkmasına rağmen özellikle istikrar güçleri maddesine odaklandığını belirterek, bunun temel yükümlülüklerden kaçış niteliği taşıdığını ve en başta Gazze’den tam çekilmenin ertelendiğini ifade etti. Ragıb, Hamas ve İslami Cihad’ın itirazının ise anlaşmayı tamamen reddetmekten değil, silahsızlandırma konusuna karşı durmaktan kaynaklandığını ve silahsızlandırmanın önceden sağlanacak uzlaşılarla yürütülmesi gerektiğini vurguladı; aksi takdirde güçlerin rolü Filistinlilerle çatışmaya dönüşebilir.

Tsukerman ise gücün rolünü iki yönlü olarak değerlendiriyor: “Güç, güvenilir, kapsayıcı ve bölgesel destekle birlikte çalışırsa yeniden inşa ve siyasi normalleşme için bir nefes alanı sağlayabilir.”

Çözümün bölgesel katılımda yattığını belirten Tsukerman, “Bölgesel katılım yoksa, gücün meşruiyeti çöker, uygulanması aksar ve Hamas’ın etkisi güçlenir. Böylece görev, Filistin egemenliğine köprü olmak yerine dış kontrolün simgesi haline gelir. Bölgesel katılım bir lüks değil, zorunluluktur. Yoksa görev hedeflerine ulaşmakta zorlanır ve anlaşmanın özü zayıflar” dedi.


Lübnan ordu komutanı Washington ziyaretini erteledi

Lübnan askerleri, Güney Lübnan'daki Abbasiye kasabasında İsrail hava saldırısının hedef aldığı bir bölgede toplanıyor (Reuters)
Lübnan askerleri, Güney Lübnan'daki Abbasiye kasabasında İsrail hava saldırısının hedef aldığı bir bölgede toplanıyor (Reuters)
TT

Lübnan ordu komutanı Washington ziyaretini erteledi

Lübnan askerleri, Güney Lübnan'daki Abbasiye kasabasında İsrail hava saldırısının hedef aldığı bir bölgede toplanıyor (Reuters)
Lübnan askerleri, Güney Lübnan'daki Abbasiye kasabasında İsrail hava saldırısının hedef aldığı bir bölgede toplanıyor (Reuters)

Lübnan Kara Kuvvetleri Komutanı General Rudolf Heykel, İsrail ve ABD Kongresi'ndeki yetkililerin orduya karşı iki operasyon başlatması ve programındaki birçok toplantının iptal edilmesinin ardından dün planlanan ABD ziyaretini erteledi.

Lübnan askeri kaynakları Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, "Ordu komutanlığı son iki haftada İsrail'in orduya ve Lübnan ordusunun ulusal rolüne yönelik saldırısını gözlemledi. Bu saldırı önyargısız ve Lübnan ordusunu hedef alıyordu" dedi. Harekatın ABD Senatörleri Lindsey Graham ve Joni Ernst tarafından başlatılan "bir başka sürpriz harekatla" eş zamanlı olarak geldiği de ifade edildi.

Heykel, Beyaz Saray, Kongre ve Savunma Bakanlığı yetkilileriyle görüşmek üzere yola çıkmadan önce, Lübnan Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Washington ziyareti için planlanan birkaç toplantının iptal edildiğini doğruladı. Kaynaklar, "Bu nedenle Kara Kuvvetleri Komutanı, ziyaretin başarısını güvence altına almak için durum netleşene kadar ziyareti ertelemeye karar verdi" dedi.