Suriye hükümeti ile Kürtler arasındaki müzakerelere ABD ‘koruması’ ve Rusya ‘himayesi’

Görüşmelerde SDG’nin Özerk Yönetim’i ve ülkenin stratejik zenginliğinin geleceği ele alınıyor.

ABD, Rusya ve Suriye askeri devriyeleri Fırat'ın doğusunda, Kamışlı kırsalında Şubat 2020'de bir arada görüntülendi. (RT)
ABD, Rusya ve Suriye askeri devriyeleri Fırat'ın doğusunda, Kamışlı kırsalında Şubat 2020'de bir arada görüntülendi. (RT)
TT

Suriye hükümeti ile Kürtler arasındaki müzakerelere ABD ‘koruması’ ve Rusya ‘himayesi’

ABD, Rusya ve Suriye askeri devriyeleri Fırat'ın doğusunda, Kamışlı kırsalında Şubat 2020'de bir arada görüntülendi. (RT)
ABD, Rusya ve Suriye askeri devriyeleri Fırat'ın doğusunda, Kamışlı kırsalında Şubat 2020'de bir arada görüntülendi. (RT)

ABD ve Rusya’nın Suriyelilerin tamamına insani yardım sağlanması konusunda vardıkları anlaşmanın ardından uzlaştıkları ikinci başlık Şam ve Kamışlı arasındaki diyalogun teşvik edilmesi oldu. Bu da İlham Ahmed başkanlığındaki Kürtlerden ve Araplardan oluşan Suriye Demokratik Konseyi’nden (SDK) bir heyetin Washington ve Moskova'yı ziyaretinin ve ABD Başkanı Joe Biden ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in temsilcilerinin 10 Kasım’da Cenevre'de görüşmelerinin ardından, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Suriye hükümeti arasında yeni bir müzakere turunun gerçekleşmesine imkan tanıyor.
Şam, Kamışlı ve Moskova’nın, ABD’nin Suriye’deki askeri varlığının geleceğine ilişkin farklı beklentileri var. ABD ‘koruması’ ve Rusya ‘himayesinde’ gerçekleşen bu müzakere turunda, SDG'nin ve Özerk Yönetim'in geleceği ile insani yardım ve hizmetlerle ilgili operasyonel konuların yanı sıra Türkiye’nin yeni bir askeri operasyon gerçekleştirmekten caydırılması gibi önemli konuların ele alınması bekleniyor.

Müzakere geçmişi
Suriye Ulusal Güvenlik Başkanı Ali Memluk, SDK Eş Başkanı İlham Ahmed ve SDK Mısır Temsilcisi Sihanuk Dibo’nun da yer aldığı siyasi bir heyet ile SDG lideri Mazlum Abdi ve Halk Koruma Birlikleri (YPG) lideri Sipan Hemo’nun dahil olduğu askeri bir heyet arasında 2016 ve 2017 yılları sonu ile 26 Temmuz 2018, 8 Ağustos 2018 ve Ekim 2019 tarihlerinde birkaç müzakere turu gerçekleşti.
Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın Amerikan güçlerini Fırat'ın doğu kesiminden çekme kararı ve Türkiye'nin Resulayn ile Tel Abyad arasındaki bölgeye gerçekleştirdiği askeri operasyonun ardından YPG lideri Hemo, önce Rusya’nın kullandığı Hmeymim Hava Üssü’nü, daha sonra da Şam'ı ziyaret etti. Hemo, Rus komutanlarla birlikte, Suriye Ulusal Güvenlik Başkanı Memluk, Savunma Bakanı General Ali Abdallah Eyyub ve Askeri İstihbarat Birimi Başkanı ile bir araya geldi. YPG lideri ayrıca 29 Aralık 2019 tarihinde Rusya’nın başkenti Moskova’yı ziyaret etti ve burada Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Genelkurmay Başkanı Valeriy Gerasimov ve Genelkurmay Başkanlığı Ana Harekat Dairesi Başkanı Sergey Rudskoy ile görüştü.
Kürt heyeti, Rus tarafına 11 maddelik bir girişim sundu. Bunlardan altısı Şam'ın taleplerini karşılıyordu. Şam’ın talepleri şöyle sıralanıyordu:
1 - Suriye tek, uluslararası sınırları tanınan ve başkenti Şam olan merkezi bir devlettir.
2 - Seçilmiş devlet başkanı, Beşşar Esed, Suriye'nin ve tüm Suriyelilerin başkanıdır.
3 -Doğal kaynaklar tüm Suriyelilerin milli servetidir.
4 - Ülkenin politikası anayasada kayıt altındadır.
5 -Ülkenin tek bayrağı, Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altındaki Suriye Arap Cumhuriyeti'nin resmi bayrağıdır.
6 – Devletin kabul gören tek ordusu vardır.
Girişimde ayrıca ‘Kürt tarafının taleplerini karşılayan’ 5 madde de yer aldı:
1- Anayasa değişikliğiyle olağanüstü halin (OHAL) kaldırılması ve mutabakata dayalı bir anayasa, partiler hukuku ve tarafsız ve bağımsız bir yargının önünü açan anayasa reformu yapılması.
2- Ülkenin kuzey doğusundaki Özerk Yönetim’in tanınması.
3-1962'deki nüfus sayımı ve Kürtlerin vatandaşlık haklarından mahrum bırakılmasının yanı sıra Kürtlere uygulanan güvenlik baskısının kaldırılması da dahil olmak üzere haksız uygulamaların ve Kürtlere yönelik her türlü ayrımcılığın sona ermesi.
4- Tıpkı ülkedeki diğer azınlıklar gibi merkezi devletin Kürtleri de Suriye halkının önemli bir bileşeni olarak tanıması.
5- Kürt bölgeleri de dahil olmak üzere tüm bölgeler için bir finansmanın ve bütçenin belirlenmesi.
Kürt tarafının tutumu, ABD ordusunun varlığı da dahil olmak üzere elindeki çeşitli ‘baskı araçlarına’ dayanıyor. Yaklaşık yüz bin SDG savaşçısı var. Söz konusu savaşılar ülkenin üçte birini (toplam alan 185 bin kilometrekare) ve Fırat'ın doğusundaki stratejik petrol, gaz, su ve tarım zenginliklerinin çoğunu kontrol ediyor. Aynı zamanda Suriye'de özyönetim ve ademi merkeziyetçiliğin kabulü olarak görülen, Rusya Savunma Bakanlığı'nın 2017 yılında Suriyeli taraflara parlamento ile birlikte ‘bölgeler birliğini’ öngören bir anayasa taslağı önermesiyle ortaya çıkan Rus desteğine de sahipler.
Ayrıca 2019 yılı sonlarında, dönemin ABD Başkanı Trump'ın Suriye’nin kuzeyinden çekilme kararının ardından Abdi, Hemo ve Memluk, Fırat'ın doğusu ve sınırındaki çeşitli bölgelere Suriye ordusu ve sınır muhafızlarının konuşlandırılmasını içeren bir mutabakat zaptı imzaladı. Bölge aynı zamanda Şam, Ankara ve Moskova'nın nüfuz alanlarının genişlemesine karşın Kürtlerin ve ABD’nin nüfuz alanının olmadığı bir bölgedir.

Derin uçurum
Kürtler ile Suriye hükümeti arasındaki müzakereler, iki taraf arasındaki uçurumun derinliğini gösterdi. Bunun nedeni, Şam’ın SDG’yi düzenli orduya askeri bir birlik olarak dahil etmeye karşı çıkmasının yanı sıra lağvedilmesini ve orduya dağıtılmasını istemesidir. Ayrıca Suriye hükümeti, ülke genelinde resmi bayrağın çekilmesini ve Esed'in Suriye devlet başkanı olarak kabul edilmesini istiyor. Aynı zamanda 107 sayılı kanuna göre mahalli idareler ilkesinin kabul edilmesi ve okullarda Kürtçe eğitim için sınıflar tahsis edilmesi arzusuyla birlikte Kürtlere ‘anayasal tavizler vermeyi’ ve ‘özerk yönetimi tanımayı’ da reddediyor.
Fırat'ın doğusundaki stratejik zenginlik konusunda ise Şam, kendi gelirlerinden daha büyük bir payı bölgeye verirken kararının merkezileştirilmesini istiyor. Buna bir de Şam'ın dolaylı olarak Kürtleri temsil eden tek taraf olarak değil, bir taraf olarak Kürt tarafıyla diyalog kurma isteği ekleniyor.
Stratejik siyasi sertliğe karşın Şam'da işlevsel anlaşmalara varma konusunda bir esneklik söz konusu. Öyle ki mevcut durum, ham petrolün bir kısmının rafine edilip geri verilmesi için Humus veya Banyas rafinerisine geçirilmesi, enerji ve su için barajların işletilmesi, büyük mahsuller için ekonomik anlaşmaların yapılması gibi çeşitli imzaların atılmasına ve mutabakatlar yapılmasına engel olmadı.
Buna karşın Kuzey ve Doğu Suriye Özerk yönetimi ise Rusya tarafında bahis oynamaya devam etti. İlham Ahmed başkanlığındaki SDK ile “Moskova Platformu” Başkanı Kadri Cemil liderliğindeki Halkın İrade Partisi arasında geçtiğimiz yaz bir mutabakat zaptı imzalandı. Kürt gözlemciler mutabakat zaptını, ‘Suriye toprağı ve halkının birliğinin tanınması ve Özerk Yönetim’in idari sistemin, SDG’nin de Suriye ordusunun bir parçası olduğu’ şeklinde yorumladılar.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov geçtiğimiz yıl eylül ayında Şam'a yaptığı ziyarette, ülkesinin, Suriye toplumunun tüm dini ve etnik bileşenlerinin uyum içinde bir arada yaşamaları ve ilerleme kaydetmeleri amacıyla uygun koşullar oluşturmak için çalışmaya devam etmeye hazır olduğunu ifade etti. Lavrov ayrıca Rusya'nın ‘taraf’ olmadığı ancak Moskova'da imzalanan mutabakat zaptının ‘Suriye topraklarının birliği ve egemenliği ilkesine bağlılığı teyit ettiğini’ vurguladı. Ancak dönemin Suriye Dışişleri Bakanı Velid el-Muallim, “Suriye anayasasına aykırı herhangi bir anlaşmayı desteklemiyoruz” diyerek mutabakat zaptına karşı çıktı. Şam daha önce Rusya tarafından sunulan ve Kürtlerin katılacağı bir ‘bölgeler birliği’ kurulmasını içeren anayasa taslağını da kabul etmemişti.
Şam ve Kamışlı arasındaki yeni müzakere turu iki düzeyde gerçekleşiyor. Bunlardan ilkinde, Haseke ilinden Irak'ın Musul iline açılan Yarubiye Sınır Kapısı’nın Suriye-Kürt yönetimi altında insani yardımların ulaştırılması için faaliyet göstermesi ve ABD ile Rusya arasındaki bir uzlaşı noktası olarak Türkiye’nin başka askeri operasyonlar gerçekleştirmesini önlemek için sahada koordinasyonun sağlanmasının yanı sıra her iki tarafın da yararına ekonomik anlaşmalar imzalanması hedefleniyor.
İkincisi de Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin geleceği ve merkezi devletle ilişkisi, SDG ve ordudaki rolü ve Kürt milliyetçiliği ile ilgili kilit noktaların yanı sıra Suriye bayrağının ve Devlet Başkanı’nın tanınması ve genel olarak Kürtlerin konumu gibi diğer konularda taraflar arasındaki derin uçurumun kapatılmasıyla ilgili.
Şüphesiz, bir yandan ABD’nin askeri varlığının geleceği, diğer yandan da ABD-Rusya ve Türkiye-Rusya-ABD mutabakatları, Şam ile Kamışlı arasındaki müzakerelerde tarafların tutumlarını gölgeliyor.



Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
TT

Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)

Lübnan Parlamentosu Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Tom Barrack'ın Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesi çağrısıyla ilgili zaman zaman yaptığı tehditleri kabul edilemez bir hata olarak nitelendirerek reddetti. Berri, "Hiç kimse Lübnanlıları tehdit edemez. Özellikle diplomatlar ve hele ki Büyükelçi Tom Barrack gibi bir isim tarafından Lübnanlılara bu şekilde hitap etmek, akıl almaz bir durumdur. Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesiyle ilgili söyledikleri ciddi ve kesinlikle kabul edilemez bir hatadır." dedi.

Öte yandan Berri, Basın Sendikası'ndan bir heyete, ilgili yasa konusunda yaşanan görüş ayrılıklarına rağmen, gelecek mayıs ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerinin iptal edilmeyeceğini ya da ertelenmeyeceğini vurguladı.

Parlamento başkanlığından yapılan açıklamaya göre Berri'nin ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Michel Issa'yı 24 saat içinde ikinci kez kabul etmesi dikkat çekiciydi; zira görüşmede "iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin yanı sıra genel durumdaki gelişmeler ve güncel olaylar" ele alındı.


İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
TT

İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)

Aralarında Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi’nden sekiz ismin de bulunduğu 11 İsrailli bakan, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz’dan Hanuka Bayramı sırasında Gazze Şeridi’nde bayrak töreni düzenlenmesine izin verilmesini talep etti.

Aşırı sağcı ve yerleşim yanlısı Nahala Hareketi tarafından başlatılan girişim kapsamında yayımlanan mesajda, “Gazze’nin İsrail topraklarının bir parçası olduğunu gururla teyit etmenin zamanı geldi. Bu bölge yalnızca Yahudi halkına aittir ve derhal İsrail devletinin bir parçası hâline gelmelidir” ifadeleri yer aldı.

Mesajda ayrıca, etkinliğin temel amacının ‘İsrail’in 2005’te bölgeden çekilirken boşalttığı, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki eski Nisanit yerleşiminin kalıntıları üzerinde İsrail bayrağını göndere çekmek’ olduğu belirtildi.

dfrtg
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (Reuters)

Mesajın imzacıları arasında, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile aralarında Ulaştırma Bakanı Miri Regev’in de bulunduğu sekiz Likud’lu bakan yer aldı.

Ayrıca, toplam 120 sandalyeli Knesset’ten 21 milletvekili de metne imza attı. İmzacı vekiller Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi ile Likud’a mensup.

Nahala Hareketi, ‘Nisanit’te bayrak töreni’ olarak duyurduğu etkinliğin, Gazze Şeridi’nde hâlen İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede yapılacağını açıkladı.

Etkinliğin 18 Aralık’ta, sekiz gün süren Hanuka’nın beşinci gecesinde düzenlenmesi planlanıyor. Bayram bu yıl pazar günü başlayacak.

İsrail Savunma Bakanlığı, konuya ilişkin AFP’nin yorum talebine henüz yanıt vermedi.

jbhj
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusu çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, ‘İsrail topraklarından Gazze Şeridi’ne geçen birkaç İsrailli sivilin gözaltına alındığını’ duyurdu.

Yerleşimciler ve Filistinlilere yönelik saldırılarla suçlanan aşırılık yanlılarına hukuki destek veren Honenu örgütü ise yaptığı açıklamada, ‘Çarşamba günü onlarca sağcı aktivistin, Nisanit’in kalıntıları üzerinde bir yerleşim kurulmasını talep etmek üzere Gazze sınır çitini aştığını’ belirtti.

10 Ekim’de İsrail ile Hamas arasında yürürlüğe giren kırılgan ateşkes kapsamında, İsrail ordusu Gazze Şeridi’nin yarısından fazlasında kontrol sağlamasına imkân veren bir hatta çekilmişti. Savaşın büyük yıkıma uğrattığı bölgede bu hat fiili kontrol sınırı olarak işliyor.

Geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından da desteklenen ABD’nin Gazze barış planı ise İsrail güçlerinin bölgeden kademeli olarak çekilmesini öngörüyor.


Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
TT

Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)

Gazze Şeridi’nde yürürlükte olan ateşkes anlaşmasının süreci son derece yavaş ilerliyor. Anlaşmada yer alan istikrar gücünün konuşlandırılması, Barış Konseyi ile Gazze Yönetim Komitesi’nin oluşturulması ve İsrail’in kademeli çekilmesi gibi başlıklar, ilk bakışta takvimin gerisinde kalmış görünüyor.

Bu gecikmeyi pekiştiren unsur ise Washington’ın söz konusu temel maddelerin uygulanmasını 2026’ya erteleme yönündeki resmi tutumu. Bu tarihe yalnızca birkaç hafta uzak olunmasına rağmen, Trump’ın barış planının çok daha hızlı hayata geçmesi bekleniyordu. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlara göre bunun başlıca nedeni, İsrail’in çıkardığı engeller; bu durum ilk aşamanın henüz tamamlanamamasına ve ikinci aşamaya ilişkin tartışmaların da başlayamamasına yol açtı.

Uzmanlar, ertelemenin hem fırsat hem de risk içerdiğini belirtiyor. Fırsat, arabulucular arasında uzlaşıya varma ya da bu uzlaşıya ulaşmak için daha fazla zaman kazanılması anlamına gelirken, risk ise anlaşmanın tehlikeye girmesi. Süreçte yaşanacak tıkanmaların yalnızca birkaç haftalık gecikmeye değil, aylar sürecek yeni ertelemelere yol açabileceği ifade ediliyor. Bu durumun seyrinin ise büyük ölçüde ABD’nin tutumu ve İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacağı vurgulanıyor.

Trump, çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, Barış Konseyi’nin gelecek yılın başında ilan edileceğini söyledi ve ‘dünyanın en önemli ülkelerinin liderlerinin bu yapıya katılmak istediğini’ belirtti.

Trump’ın Gazze için hazırladığı 20 maddelik planın temel unsurlarından biri olan ‘konsey’ önerisi, geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen kararda da yer almıştı. Plan uyarınca konsey, iki yıl süreyle Gazze’nin idaresinden sorumlu olacak ve bunu Filistinli teknokratlardan oluşan bir komite üzerinden yürütecek. Bu yapıya uluslararası güçler ile Mısır ve Ürdün tarafından eğitilmiş Filistin polisinin destek vermesi öngörülüyor. Konseyin ayrıca Hamas ve diğer grupların silahsızlandırılmasını denetlemesi planlanıyor.

İstikrar gücü

Barış Konseyi’nin ilanının ertelenmesine, istikrar güçlerinin konuşlandırılmasına ilişkin takvimin ötelenmesi de eşlik ediyor. ABD, İstikrar Gücü’nün Gazze’de konuşlanmasına gelecek yıl ocak ayının ortasında başlanmasını, bölgenin tamamen silahsızlandırılmasının ise nisan ayı sonunda tamamlanmasını hedefliyor. Ancak İsrail Kanal 14 televizyonu, bu takvimin ‘gerçeklikten kopuk bir beklenti’ olduğunu belirterek yeni gecikmelerin gündeme gelebileceğine işaret etti.

Bu ertelemeler, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun birkaç gün önce Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına yaklaşılmakta olduğu yönündeki açıklamalarına rağmen yaşanıyor. Öte yandan İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze Şeridi’ndeki ‘sarı hattın’ fiilen yeni bir sınır hattı niteliği taşıdığını söyledi.

hyu
El-Bureyc Mülteci Kampı’ndaki çadırların önünden geçen yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Filistin ve İsrail meseleleri üzerine uzmanlaşan siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi’ye göre Trump’ın açıklamaları, ‘tarafların hâlâ uzlaşıya varamaması nedeniyle anlaşmanın şeklen aksadığına’ işaret ediyor. Fehmi, tüm aktörlerin zaman kazanmaya, yükümlülükleri ertelemeye ve birbirlerinin hamlelerini beklemeye devam ettiğini belirterek, “Netanyahu ikinci aşamanın yaklaştığını söylüyor ama gerçekte hedefi, Gazze üzerindeki kontrolünü artırmak ve ikinci aşamanın gerekliliklerini geciktirmek” değerlendirmesinde bulundu.

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab ise Trump’ın söylemini ‘uzlaşı arayışı değil, oyalama ve aksama’ olarak nitelendirdi. Rakab, istikrar gücü, Gazze Yönetim Komitesi gibi dosyaların hâlâ sonuçlanmadığını ve bunların çözümü için haftalar değil aylar gerektiğini vurguladı. Rakab’a göre gecikmenin arkasında İsrail’in Gazze’de daha fazla toprak kontrolü sağlama çabaları var ve Washington bu süreçte sessiz kalmayı sürdürüyor.

Gazze'nin yeniden inşasının akıbeti ne olacak?

Bu aksamalara rağmen, Gazze Şeridi’nin yeniden inşası, ateşkes anlaşmasının bir diğer maddesi olarak hâlâ ertelenmiş durumda. Kasım sonunda düzenlenmesi planlanan yeniden inşa konferansının gecikmesine yanıt olarak, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, aralık başında Berlin’de Alman mevkidaşı Johann Wadephul ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Yeniden inşa konferansına eş başkanlık yapmak üzere ABD ile istişare halindeyiz. Konferansın tarihini mümkün olan en kısa sürede, ortaklarımızla iş birliği içinde belirlemeyi umuyoruz” dedi.

Tarık Fehmi’ye göre yeniden inşa adımlarını İsrail engelleyecek ve Washington’ın desteğini alarak Gazze Şeridi’ni bölme ve fiili durum stratejisini pekiştirme çabası içinde olacak. Bu durum, anlaşmanın maddelerinin bir kez daha ertelenmesine ve yeniden inşa konferansının gerçekleşmemesine yol açacak.

Arabulucuların açıklamaları, Netanyahu’nun 29 Aralık’ta Washington’a yapacağı ziyareti beklerken, kaygı ve taleplerin net bir şekilde ortaya konduğunu gösteriyor. İsrail Hükümet Sözcüsü Shosh Bedrosian birkaç gün önce düzenlediği basın toplantısında bu duruma dikkat çekti.

Öte yandan Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife, dün yaptıkları telefon görüşmesinde, Gazze’deki savaşın sona ermesini öngören anlaşmanın tam olarak uygulanması ve insani yardımların hızlı ve kesintisiz ulaştırılmasının gerekliliğini vurguladı. Açıklamada, Gazze’nin yeniden inşasına başlama zorunluluğu da belirtildi.

6uı8
Deyr el-Balah dışındaki el-Meğazi Mülteci Kampı’nda yıkılmış bir binanın duvar resminin önünde el arabası çeken Filistinli çocuklar (AFP)

Daha önce arabulucular ve garantörler Washington’ın katılmadığı bir toplantıyı Kahire’de gerçekleştirdi. Toplantıya Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın katıldı. Görüşmede, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarının arttığı geçen ayın ardından, herhangi bir ihlalin önlenmesi ve ateşkesin kalıcı hâle getirilmesi ele alındı.

Ancak arabulucuların açıklamaları, taleplerin yanı sıra endişeleri de yansıtıyor. Katar Başbakanı birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “Şu anda kritik bir noktadayız… Ateşkesin sürdüğünü garanti edemeyiz. Ateşkes, ancak İsrail’in tamamen çekilmesi ve Gazze’de istikrarın sağlanmasıyla tamamlanmış olur” dedi. Başbakan, İsrail güçlerinin bölgede kalmaya devam etmesi ve ihlallerin sürmesinin çatışmanın yeniden tırmanmasına yol açabileceğini vurguladı.

Tarık Fehmi’ye göre Mısır’ın girişimleri, anlaşmanın uygulanmasının zorluğunun farkında olmasından kaynaklanıyor ve tarafların süreci geciktirme çabalarını gözlemlemek açısından kritik bir rol oynuyor. Fehmi, Trump ile Netanyahu arasında gerçekleşecek görüşmenin, mevcut aksaklıkları aşacak uzlaşıların sağlanması açısından belirleyici olacağını, örneğin Hamas’ın silahsızlandırılmasının süresinin iki yıla uzatılması gibi düzenlemelerin bu görüşmelerde gündeme gelebileceğini belirtti.

Eymen er-Rakab da aynı görüşte; Trump-Netanyahu görüşmesinin, Gazze anlaşması maddelerinin akıbetini netleştireceğini ve sürecin ya hızlandırılarak uygulanacağını ya da İsrail’in genişleme stratejisi lehine geciktirileceğini ifade etti.