Irak’ta İran'a yakınlığı ile bilinen bir din adamı hakkında gözaltı kararı alındı

Kazımi ve muhalifleri karşılıklı tehditlerde bulunuyor.

Arşiv_AA
Arşiv_AA
TT

Irak’ta İran'a yakınlığı ile bilinen bir din adamı hakkında gözaltı kararı alındı

Arşiv_AA
Arşiv_AA

Iraklılar, Başbakan Mustafa el-Kazımi'nin haftalar önce maruz kaldığı suikast girişimine ilişkin delil ve bilgilerin yakın zamanda Başbakanlık ofisi tarafından açıklanmasını bekliyor.
Irak Yüksek Yargı Konseyi tarafından dün yayınlanan, 4. madde mucibince İran yakınlığı ile bilinen din adamı Hamid el-Hüseyni hakkında gözaltı emri çıkardı.
Söz konusu belgeye göre Necef Temyiz Mahkemesi, İran tarafından finanse edilen İslami Radyo ve Televizyon Birliği'nin başkanı olarak görev yapan din adamı Hamid el-Hüseyni hakkında terör suçlamasıyla gözaltı emri çıkardı. Mahkeme, aynı zamanda Ammar İbrahim Talal el-Buamir aleyhinde de terör suçlamasıyla gözaltı emri çıkardı.
Gözlemciler, söz konusu gözaltı emirlerinin Kazımi’ye yönelik suikast girişimiyle bağlantılı olmadığını öne sürüyor. Ancak Necef’ten verilmiş olması dolayısıyla bu emirleri şehir merkezindeki er-Rafidin Diyalog Merkezi (RCD) binasının füzeyle hedef alınması süreciyle ilişkili bulanlar mevcut.
Irak Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu itirazların sunulduğu seçim istasyonlarındaki sayımı tamamlayarak sonuçları yargıya sunarken Irak Başbakanı Mustafa Kazımi ve Koordinasyon Çerçevesi güçlerinden muhalifleri, ellerindeki bazı kanıt, belge ve bilgileri teşhir ederek gerilimi artırdı.
Yargı makamının itirazları 10 gün içinde incelemesi gerekiyor. Tüm göstergeler, Komisyonun sonuçların yüzde 100 aynı olduğu açıklaması ardından yargıdan farklı bir karar verilmeyeceğine işaret ediyor. Son aşamada ise 15 gün içerisinde Federal Mahkeme tarafından onay alınması gerekiyor. Irak'ta seçimleri takip eden gözlemciler, yargı bazı başvuruları yeniden incelese dahi Seçim Komisyonu tarafından önümüzdeki hafta başında açıklanması beklenen kesin sonuçlarda somut bir değişiklik olmayacağını öne sürüyor.
Seçim sonuçlarını reddedenler, daha önce yargıya ve Birleşmiş Milletler'e yolsuzluk yapıldığına dair delil sunduklarını açıklayanlar, şimdi Kazımi'nin temsil ettiği hükümet ve Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu ile yeni bir mücadele turuna hazırlanıyorlar.
Başbakan Kazımi'nin Siyasi Danışmanı Maşrık Abbas, söz konusu suikast girişimine dair bazı özel delillerin çok yakında ortaya çıkarılacağını açıklamıştı. Asaib Ehlil Hak lideri Kays el-Hazali ise Twitter hesabından yaptığı açıklamada, seçimlerde kaydedildiğini iddia ettiği sahteciliğe ilişkin yeni bilgi veya kanıtlara ulaştıklarına atıfta bulunarak “Bugün diyoruz ki elimizde daha fazlası var” ifadelerine başvurdu. Hazali 14 Ekim’de ise “Yakında seçim sahtekarlığını kesin bir şekilde kanıtlayan bilgilere sahip olabiliriz” ifadelerine başvurmuştu.
Aynı siyasi aktörleri yeniden sağlayacağı için seçim sonuçlarına güven duymaması dolayısıyla seçimleri yüzde 60 oranında boykot eden Irak sokağı, Kazımi ile onun yanında yer alanlar (seçimlerde galip gelen Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr gibi) ve seçim sonuçlarının nasıl ele alınacağı konusunda bölünmüş durumdaki Koordinasyon Çerçevesi güçleri arasında önümüzdeki dönemde belirleyici olabilecek çatışmanın sonuçlarını bekliyor. Söz konusu çerçeve dahilindeki taraflar, kendileri için nispeten olumlu olabilecek değişiklikler ortaya çıksa dahi sonuçları tanımaya hazır olmadıklarını düşünüyor. Bu çerçevedeki diğer partiler, sonuçların açıklanması ve Federal Yüksek Mahkeme'nin onayı ardından Parlamento'daki en büyük bloğu oluşturmak için tüm taraflarla müzakere yoluyla siyasi yönde ilerleme eğiliminde.
Koordinasyon Çerçevesi’nin uzlaşı hükümeti kurma arzusuna karşılık siyasi çoğunluk hükümeti kurmakta ısrar eden Sadr Hareketi Lideri, muhalefete gidecek olsa dahi bu arzusundan vazgeçmeye istekli görünmüyor. Sadr’ın ikinci döneme gidecek olması açısından Kazımi'nin çıkarına olacak bu ısrarı, Fetih Koalisyonu lideri Hadi el-Amiri, Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri Maliki ve Hazali’nin reddi ile karşılaşıyor.
Bu meselenin çözümü, her iki tarafın da iki ana ortağa (Kürtler ve Sünni Araplar) açık olmasını gerektiriyor. Başbakan adaylığı konusunda Kürtler ve Sünniler ile yapılacak herhangi bir pazarlık, Cumhurbaşkanlığı makamı konusunda Kürtlerle, Parlamento Başkanlığı konusunda ise Sünnilerle anlaşma meselesi ile karşı karşıya gelecek.
Kürtler ve Sünniler, bir ulusal çoğunluk hükümeti kurulmasına karar verilmiş olsa dahi, Kazımi'nin yeniden seçilmesine karşı değil. Koordinasyon Çerçevesi’nin bunu reddetmesi dolayısıyla bu çerçeve güçleri ile görüşmeleri karmaşık hale gelebilir.
Sonuçların açıklanması ve Federal Mahkeme’nin onayı ile bağlantılı olarak bir sonraki çatışma Kazımi ile Koordinasyon Çerçevesi güçleri arasında olacağı için, onlarla ilgili en belirgin tercihlerinin bir kısmını suikast olasılığına ilişkin sunacağı kanıtların doğası ve bunu değiştirebilecek veriler teşkil ediyor.
Koordinasyon Çerçevesi için en belirgin seçenekleri çerçevenin seçim yolsuzluğuna ilişkin sağlayacağı kanıtların niteliği, Kazımi’nin bu konuda bir rol oynayıp oynamadığı, tüm seçimlerin yeniden gözden geçirilmesi veya seçimlerin iptal edilmesi olasılığı oluşturuyor.



Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
TT

Trablus, sınırların güvenliğini sağlama ve eğitim konusunda Türkiye’nin uzmanlığından yararlanmayı düşünüyor

UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)
UBH İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, pazartesi günü Libya'nın başkenti Trablus’ta Türk mevkidaşı Ali Yerlikaya'yı ağırlarken (İçişleri Bakanlığı)

Libya Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İçişleri Bakanı İmad et-Trabelsi, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ile iki ülke arasındaki güvenlik iş birliğini güçlendirmenin yollarını görüştü.

Libya İçişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, başkent Trablus'ta düzenlenen ve çok sayıda güvenlik yetkilisinin katıldığı toplantıda ‘karşılıklı çıkar alanlarında ortak koordinasyonun yönlerinin’ ele alındığını belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantı sırasında ‘hedefli eğitim ve yeterlilik programları ile Libya İçişleri Bakanlığı personelinin yeteneklerinin geliştirilmesinin’ yanı sıra ‘düzensiz göçle mücadele, sınırların güvenliği ve Türkiye'nin uzmanlığından yararlanma ile ilgili konulara’ değinildiği belirtildi.

fvg
Dün başkent Trablus'ta Libya ve Türkiye heyetleri arasında yapılan toplantı (İçişleri Bakanlığı)

İçişleri Bakanı Yerlikaya’nın Trablus ziyareti, General Halife Hafter'in oğlu ve Libya Ulusal Ordusu (LUO) Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Saddam Hafter’in geçtiğimiz hafta sonu Türkiye'nin başkenti Ankara'da siyasi ve askeri düzeyde gerçekleştirdiği toplantıların ardından geldi.

Libya İçişleri Bakanı Trablusi, bakanlığının ‘ülkenin son yıllarda karşılaştığı zorluklara ve bunların güvenlik durumuna etkisine rağmen büyük çaba sarf ettiğini’ söyledi.

Gidişatı iyileştirmek için çalışmaların sürdüğünü ve bir dizi olumlu sonucun elde edildiğini vurgulayan Trablusi, bakanlığın, Avrupa Birliği (AB) ve Afrika ülkeleriyle doğrudan iletişim kanalları aracılığıyla yasadışı göç konusuna ‘özel önem’ verdiğini kaydetti.

Trablusi, Libya İçişleri Bakanlığı’nın güvenlik planının, sınırların güvenliğini sağlamaktan başlayarak, ardından çöl ve şehirlerin, son olarak da kıyıların güvenliğini sağlamayı içeren aşamalı bir yaklaşım benimsediğini, ayrıca göçmenler için gönüllü geri dönüş programını uyguladığını ve insan kaçakçılığına karışan organize suç çetelerini takip ettiğini de sözlerine ekledi.

Libya İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Bakan Yerlikaya’nın Libya İçişleri Bakanlığı’nın çabalarını övdüğünü ve Türkiye’nin düzensiz göçle mücadeledeki deneyimini ve son yıllarda elde ettiği olumlu sonuçları paylaştığını aktardı. İçişleri Bakanlığı, bu toplantının, istikrarı artırmak ve güvenlik alanındaki kurumsal çalışmaların konsolidasyonunu desteklemek amacıyla dost ülkelerle etkili iş birliği olanakları oluşturma yönündeki devam eden çabaları çerçevesinde gerçekleştirildiğini belirtti.

Saddam Hafter, birkaç gün önce Ankara'da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Yaşar Güler ile bir araya geldi.

LUO Genel Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, Ankara’daki görüşmelerde uluslararası sahnedeki son gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunulduğu belirtilirken, “Savunma Bakanı Güler ile iki ülke arasındaki askeri iş birliğini güçlendirerek bölgedeki güvenlik sorunlarının çözümüne katkıda bulunacak ve güvenlik ve istikrar çabalarını destekleyecek yollar tartışıldı” denildi.

Öte yandan UBH Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe ile İngiltere'nin Libya’daki yeni Büyükelçisi Martin Reynolds arasında yapılan toplantıda düzensiz göç konusu başlıca gündem maddesi oldu.

İngiltere’nin Libya (Trablus) Büyükelçiliği tarafından sosyal medya platformu X üzerinden görüşmeye ilişkin yapılan kısa açıklamada, Büyükelçi Reynolds'un Libya'daki diplomatik görevinde ilk kez görüşmesini Dibeybe ile gerçekleştirdiği ve ‘yapıcı bir toplantı’ olduğu belirtildi. Açıklamada ayrıca toplantıda düzensiz göç, güvenlik ve ekonomik büyüme alanlarında ortak önceliklerin ele alındığı belirtildi.


HDK, Sudan'da tek taraflı olarak üç aylık insani ateşkes ilan etti

Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)
Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)
TT

HDK, Sudan'da tek taraflı olarak üç aylık insani ateşkes ilan etti

Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)
Sudan ordusu ile HDK arasında devam eden çatışmalardan kaçarak kısa süre önce Faşir’den gelen ve Çad'ın doğusundaki bir kampta yerde oturan Sudanlı mülteciler, 23 Kasım 2025 (Reuters)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan'ın uluslararası taraflarca sunulan ateşkes önerisini reddettiğini açıklamasının ardından, üç ay sürecek tek taraflı bir insani ateşkes ilan etti.

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu, ses kaydı olarak yayınlanan konuşmasında şunları söyledi:

“Ulusal sorumluluğumuz ve başta ABD Başkanı Donald Trump'ın girişimi ve Uluslararası Dörtlü ülkelerinin (Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve ABD) çabaları olmak üzere uluslararası çabalar doğrultusunda üç aylık bir süre için saldırıların durdurulmasını ve uluslararası bir izleme mekanizmasının oluşturulmasını içeren insani bir ateşkes ilan ediyoruz.”

Dagalu konuşmasına şöyle devam etti:

“Radikal İslamcı terörist hareket Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) ve Ulusal Kongre Partisi dışında herkesin katıldığı bir siyasi sürece bağlıyız. Zira bu gruplar halkımızın son otuz yılda çektiği tüm acılardan sorumlu.”

Sudan iç savaşının her iki tarafı da son iki yıl içinde, tüm ateşkes anlaşmalarını ihlal ederek müzakere çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasına neden oldu. Orgeneral Burhan daha önce geçiş dönemi veya Sudan'ın geleceği ile ilgili herhangi bir anlaşma yoluyla HDK'yı muhafaza edecek veya iktidar ortaklığına geri getirecek herhangi bir çözümü reddettiğini vurgulamıştı. Orgeneral Burhan, ABD'nin Afrika Kıdemli Danışmanı Massad Boulos'u HDK lehine önyargılı olduğu gerekçesiyle sert bir şekilde eleştirdi. Ayrıca, savaşı durdurmak için kendilerine sunulan ‘en kötü kart’ olarak gördüğü Uluslararası Dörtlü’nün girişimine olan güvensizliğini dile getiren Orgeneral Burhan, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Uluslararası Dörtlü’ye katılımını eleştirerek HDK'yı desteklemekle suçlarken, Suudi Arabistan'ın rolünü ve ABD Başkanı Donald Trump'ın girişimini övdü.

Orgeneral Burhan'ın açıklamaları, 12 Eylül'de açıklanan ve ABD, Suudi Arabistan, BAE ve Mısır'ın yer aldığı Uluslararası Dörtlü ülkelerinin girişimi etrafındaki tartışmaları yatıştırdı. En önemli özelliği üç aylık bir insani ateşkes olan girişim, Sudan'daki krizi çözmek için bir yol haritası içeriyor. Bunu, kalıcı bir ateşkes ve sivil bir hükümete giden kısa bir geçiş dönemi izliyor. Girişimde, askeri bir çözümün olmadığına ve savaş sonrası dönemde İslamcıların siyasi sahneden uzaklaştırılacağı vurgulanıyor.

Şiddet devam ediyor

HDK, 7 Kasım'da insani ateşkes önerisini kabul ettiğini açıkladı, ancak ertesi gün ordunun kontrolü altındaki Hartum ve Atbara'yı bombaladı. Bunu HDK üyelerinin ‘büyük kalabalıklar’ halinde Batı Kordofan'daki Babnusa şehrine ulaşarak oradaki ordu karargahını ele geçirmeye çalıştığı, ancak Güney Kordofan'daki Kadugli ve Dilling şehirlerini kuşatmaya devam ettiği yönünde bir açıklama izledi.

HDK kasım ayı ortalarında Sudan'ın kuzeyindeki Merowe Barajı'nı birkaç kez insansız hava araçları (İHA) ile hedef aldı ve şehirdeki ordu karargahını bombaladı.

Sudan ordusu 26 Ekim'de Sudan'ın batısını tamamen kontrol altına alan HDK’nın uzun süren kuşatmasının ardından Faşir’i kaybetti.

Çatışmalar Darfur bölgesinden, başkent Hartum’u batı Sudan'a bağlayan petrol zengini komşu eyalet Kordofan’a sıçradı.

Faşir'in HDK’nın kontrolüne geçmesinden bu yana, toplu katliamlar, etnik şiddet, kaçırma ve cinsel saldırıların yaşandığına dair haberler gelirken, insan hakları örgütleri HDK'nın kontrolündeki bölgelerde etnik katliamlar yaşandığını bildirdi.

Uluslararası Göç Örgütü'ne (IOM) göre geçtiğimiz ayın sonundan bu yana, Kuzey Kordofan'dan yaklaşık 40 bin yerinden edilmiş kişinin yanı sıra 100 binden fazla sivil Faşir'den komşu şehirlere kaçtı. ABD Başkanı Donald Trump geçtiğimiz hafta, Washington'da Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile yaptığı görüşmede, Veliaht Prensin talebi üzerine Sudan'daki ‘zulmü’ sona erdirme niyetini açıkladı.

HDK ve BAE, Trump’ın açıklamasını memnuniyetle karşıladı ve Burhan, savaşı sona erdirmek için Washington ve Riyad ile iş birliği yapmaya hazır olduğunu teyit etti.

İki yıldan fazla süredir devam eden Sudan savaşında on binlerce kişi hayatını kaybetti ve yaklaşık 12 milyon kişi yerinden edildi, bu durum milyonlarca sivili tehdit eden ciddi bir açlık krizine yol açtı.


Irak'taki Sünniler siyasi olarak birleşiyor

Ulusal Siyasi Konsey'i oluşturan partilerin ve güçlerin liderleri (Ulusal Siyasi Konsey basın ofisi)
Ulusal Siyasi Konsey'i oluşturan partilerin ve güçlerin liderleri (Ulusal Siyasi Konsey basın ofisi)
TT

Irak'taki Sünniler siyasi olarak birleşiyor

Ulusal Siyasi Konsey'i oluşturan partilerin ve güçlerin liderleri (Ulusal Siyasi Konsey basın ofisi)
Ulusal Siyasi Konsey'i oluşturan partilerin ve güçlerin liderleri (Ulusal Siyasi Konsey basın ofisi)

Irak’ta 11 Kasım’da yapılan parlamento seçimlerinde 65'ten fazla sandalye kazanan başlıca Sünni güçler ve partiler, ‘siyasi ve sosyal istikrarı korumak, anayasal hakları güvence altına almak ve devlet kurumlarında temsiliyeti güçlendirmek için çabaları birleştirmek ve ortak bir vizyonla çalışmak’ amacıyla ‘Ulusal Siyasi Konsey’in kurulduğunu duyurdu.

Konseyde eski Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi, milletvekili Musenna es-Samarrai liderliğindeki Azim Partisi, Hamis el-Hancer liderliğindeki Egemenlik İttifakı, mevcut Savunma Bakanı Sabit el-Abbasi liderliğindeki Ulusal Hasim İttifakı ve mahkeme kararıyla parlamento seçimlerine katılmaktan men edilen eski milletvekili Ahmed el-Cuburi'nin liderliğindeki Ulusal Cemahir Partisi yer alıyor.

Bazıları bu adımı memnuniyetle karşılarken, Şarku’l Avsat’a konuşan bir kaynak, sorunun Sünni partilerin ve isimlerin Türkiye, Ürdün, bazı Körfez ülkeleri ve İran dahil olmak üzere çok sayıda bölgesel destekçisinin bulunması ve buna karşın Şii tarafındaki herkesin (Koordinasyon Çerçevesi) Tahran ile ittifak halinde olmasından kaynaklandığını söyledi.