Hafter’in temsilcisi Amami Şarku’l Avsat’a konuştu: Libya'da kaos çıkarma girişimlerine prim vermeyeceğiz

5 + 5 Ortak Askeri Komite’deki LUO Heyeti Başkanı Amraci el-Amami, Moskova ve Ankara ile müzakere turları başlatılmasının planlandığını açıkladı

5+5 Ortak Askeri Komite'deki LUO Heyeti Başkanı Amraci el-Amami
5+5 Ortak Askeri Komite'deki LUO Heyeti Başkanı Amraci el-Amami
TT

Hafter’in temsilcisi Amami Şarku’l Avsat’a konuştu: Libya'da kaos çıkarma girişimlerine prim vermeyeceğiz

5+5 Ortak Askeri Komite'deki LUO Heyeti Başkanı Amraci el-Amami
5+5 Ortak Askeri Komite'deki LUO Heyeti Başkanı Amraci el-Amami

General Halife Hafter komutasındaki Libya Ulusal Ordusu’nun (LUO) 5+5 Ortak Askeri Komite’deki heyetine başkanlık yapan Amraci el-Amami, komitenin çalışmalarının, 24 Aralık’ta düzenlenmesi beklenen cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleriyle bağlantılı olarak ortaya çıkabilecek olası gerilimlerden etkilenmesi ihtimalini dışladı. Amami, “Libya halkının ve uluslararası toplumun 5+5 Ortak Askeri Komite’ye verdiği destek ve komite üyelerinin güçlü uyum, komite çalışmalarının seçimlerden etkilenmesinin önüne geçecektir” dedi.
Şarku'l Avsat'a verdiği röportajda, 5+5 Ortak Askeri Komite’nin cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinde tarafsız kalacağını ve herhangi bir adayı desteklemeyeceğini vurgulayan Amami, şunları söyledi:
“Tarafsız bir komitenin üyeleri olarak, öncelikle ülkenin birliği ve güvenliği ile ilgileniyoruz. İçinden geçilen kritik dönemin ciddiyetinin farkındayız. Herhangi bir Libyalının kendi hür iradesiyle bir adayı destekleme hakkına sahip olduğunu da biliyoruz. Libya'da kaos çıkarma girişimlerine prim vermeyeceğiz. Bu aynı zamanda, siyasi anlaşmazlıkların artmasını önlemek için Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) ve uluslararası toplum adına iki kat daha fazla çaba gösterilmesini de gerektiriyor.”
Amami, seçim sürecine dair bir takım endişelerle ilgili bir soruya verdiği yanıtta, “Libyalılar, anavatanlarını savunmak dışında hiçbir silahlı çatışmaya girmeyecekler. Artık Libya dosyasıyla ilgilenen ülkeler, ülkemizin yeniden savaşa ve kaosa sürüklenmesinin, kıyılarına yasadışı yollardan göç etmek isteyen kalabalıkların ülkelerini işgali anlamına geleceğinin daha fazla farkındalar” ifadelerini kullandı.
Amami, 5+5 Ortak Askeri Komite’den seçim sürecinin garanti altına alınmasını isteyenlere övgüde bulunsa da “Bu talep, tarafsızlığımızın kanıtıdır. Ancak bu talep aynı zamanda UNSMIL veya uluslararası toplumun kararına da tabidir” şeklinde konuştu. Amami, bunu, ülkenin geniş topraklara sahip olmasına rağmen 5+5 Ortak Askeri Komite’nin sadece 10 komutandan oluşmasına bağladı.
Amami, Libya topraklarındaki paralı askerler ve yabancı güçlerin çekilmesi sürecine değinirken, komşu Afrika ülkelerinden gelen paralı askerlerin Libya’dan çıkarılmaya başlanmasının ‘Türkiye ve Rusya ile doğrudan bir çatışmayı önleyen en kolay seçenek’ olduğunu vurgulamaktan da çekinmedi.
Amami, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tüm yabancı güçlerin ve paralı askerlerin ülkemizden çekilmesinde ısrarcıyız. Suriye paralı askerlerin ve Rus paralı asker grubu Wagner'in geri çekilmesi için Ankara ve Moskova ile yakında müzakereler başlatacağız. Fakat mevcut askeri dengede bir boşluk oluşmaması için bu grupların eş zamanlı ve kademeli olarak geri çekilmesi gerekiyor.”
Amami, 5+5 Ortak Askeri Komite’nin Kahire'de Sudan, Çad, Nijer ve ardından Tunus’ta Afrika Birliği (AfB) temsilcileriyle yaptığı görüşmelerin odak noktasının Afrikalı paralı askerlerin geri çekilmesi ve Libya topraklarına geri dönmemelerinin sağlanması konusunda gözlemcilerin işaret ettikleri engeller olduğunu vurgulayarak, “Bu ülkelerin temsilcilerinden, söz konusu unsurlara ve muhalif gruplar veya terörist gruplar gibi bağlı oldukları taraflara ilişkin bilgilerin paylaşılması istendi. Bazılarının normal hayatlarına dönmesini kabul edecek düzenlemelerin yapılabileceğinden ve nitelikli kişilerin ülkelerindeki güvenlik kurumlarına entegre edilmesinden de bahsettiler” açıklamasında bulundu.
Amami, şöyle devam etti:
“En önemlisi de bu unsurların ülkelerine, yanlarında herhangi bir silah olmadan gidecek olmalarıdır. Bu nedenle söz konusu ülkelerin özellikle bu unsurların kazandıkları muharebe tecrübesiyle istikrar ve güvenlikleri etkilenmeyecektir.”
Libya ve bu üç ülke arasındaki ortak sınırlarda kırılgan bir güvenlik durumunun olmasıyla birlikte Sudan ve Çad'ın önümüzdeki dönemde iş birliği yapma imkânlarını sınırlayabilecek güvenlik ve siyasi krizlerle karşı karşıya olduğu konusunda uyarıldığını belirten Amami, tüm bunlara siyasi ve cezai suçlardan hüküm giyen bazı paralı askerler için af sağlanmadan geri dönmelerinin getirdiği zorluğun da eklendiğini belirtti.
Fransa’nın Libya konulu uluslararası konferans sırasında gösterdiği çabalara övgüde bulunan Amami, konferansın sonuçlarından birinin de Çad’ın eski Cumhurbaşkanı İdris Deby Itno’nun oğlu ile muhalefet arasında Çadlı muhalif grupların topraklarımızdan çekilmesine hizmet edecek müzakerelere zemin hazırlaması olduğunu vurguladı.
Amami, LUO’nun kendi nüfuz alanlarındaki Çadlı 300 paralı askerin sınır dışı edilmesi için inisiyatif aldığını açıkladı.
Amami, LUO'nun geçtiğimiz yıllarda siyasi ve silahlı çatışmalar sonucunda Libya’nın güneyinde oluşan tüm terör yuvalarını ortadan kaldırmaya kararlı olduğunun da altını çizdi.
Amami, özellikle ülkede genel seçimler yapılırsa ve Libya, meşru bir cumhurbaşkanına sahip olursa, durumun düzeleceğine dair iyimser bir tutum sergilese de sınır ötesi insan kaçakçılığının devam etmesinden duyduğu endişeyi dile getirdi. Amami’ye göre buna son verilmesi amacıyla komşu ülkelerle yapılacak koordinasyon ve Avrupa ülkelerinin yardımı ile güçlü bir sınır güvenliği oluşturulması için halen zamana ihtiyaç var.



Birleşmiş Milletler, Gazze Şeridi'nde ‘kıtlık’ olduğunu resmi olarak doğruladı

Gazze Şeridi'nde gıda yardımı almak için birbirleriyle yarışan çocuklar ve kadınlar (AP)
Gazze Şeridi'nde gıda yardımı almak için birbirleriyle yarışan çocuklar ve kadınlar (AP)
TT

Birleşmiş Milletler, Gazze Şeridi'nde ‘kıtlık’ olduğunu resmi olarak doğruladı

Gazze Şeridi'nde gıda yardımı almak için birbirleriyle yarışan çocuklar ve kadınlar (AP)
Gazze Şeridi'nde gıda yardımı almak için birbirleriyle yarışan çocuklar ve kadınlar (AP)

Birleşmiş Milletler Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) tarafından hazırlanan yeni bir rapor, Gazze Şeridi'nde yarım milyondan fazla insanın ‘aşırı açlık ve yetersiz beslenmeden kaynaklanan ölüm’ ile karakterize edilen kıtlık koşullarında yaşadığını doğruladı. Bu, Ortadoğu'da kıtlığın resmi olarak doğrulandığı ilk durum. Raporda, bu koşulların önümüzdeki haftalarda Gazze şehrinden Deyr el-Belah ve Han Yunus'a yayılmasının beklendiği belirtildi. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Dünya Gıda Programı (WFP) ve Dünya Sağlık Örgütü (WHO), hayatları kurtarmak için acil ateşkes ve tam, engelsiz insani yardım erişiminin gerekli olduğunu vurgulayan ortak bir bildiri yayınladı. Şarku’l Avsat'ın ulaştığı bildiride kuruluşlar, kıtlığın her ne pahasına olursa olsun durdurulması gerektiğini vurguladı. Bildiride, özellikle sivillerin zorlu koşullarda yaşadığı Gazze Şeridi'nde askeri gerginliğin daha da şiddetlenmesinin, kaçamayan çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve engelliler için korkunç sonuçlar doğuracağı uyarısında bulunuldu.

Şok edici rakamlar

Raporda, eylül ayı sonuna kadar 640 bin kişinin felaket düzeyinde gıda güvensizliği ile karşı karşıya kalacağı ve açlık endeksinin 5. aşamasına gireceği belirtildi. Bu arada, 1,14 milyon kişi endeksin 4. aşamasında, 396 bin kişi ise üçüncü aşamada (kriz) olacak. Raporda, Gazze Şeridi'ndeki tarım arazilerinin yüzde 98'inin hasar gördüğü veya erişilemez durumda olduğu ve her on kişiden dokuzunun defalarca yerinden edildiği vurgulandı. Raporda, gıda fiyatlarının rekor seviyelere ulaştığı, yemek pişirmek için gerekli yakıt ve suyun kıt olduğu ve pazar ve hizmet sisteminin çöktüğü ifade edildi.

Çocukların ve kadınların çektiği acılar

BM raporuna göre, geçtiğimiz temmuz ayına ait veriler, Gazze Şeridi'nde 12 binden fazla çocuğun akut yetersiz beslenmeden mustarip olduğunu, bu sayının şimdiye kadarki en yüksek rakam olduğunu ve yıl başından bu yana altı kat arttığını gösteriyor... Bunların yaklaşık yüzde 25'i, en tehlikeli ve ölümcül olan ‘şiddetli akut yetersiz beslenmeden’ mustarip. Hayati tehlike arz eden yetersiz beslenmeden mustarip hamile ve emziren kadınların sayısı mayıs ayında 17 bin iken, bu sayının 2026 ortasına kadar 55 bine çıkması bekleniyor. Raporda, her beş çocuktan birinin erken doğduğu veya düşük doğum ağırlığıyla doğduğu ve bağışıklık sisteminin zayıflığı nedeniyle ishal ve solunum yolu enfeksiyonları gibi yaygın hastalıkların ölümcül hale geldiği belirtildi.

Trajik koşullar

Rapora ilişkin yorumda bulunan FAO Genel Direktörü Qu Dongyu, “Gazze halkı hayatta kalmak için tüm imkanlarını tüketti. Açlık ve yetersiz beslenme her gün can almakta. Gıdaya erişim lüks değil, temel bir insan hakkıdır” ifadelerini kullandı.

WFP İcra Direktörü Cindy McCain ise şunları söyledi: “Kıtlık uyarıları aylardır açıkça ortada. Şu anda ihtiyaç duyulan şey, yardımı büyük ölçüde artırmak ve gıdanın en çok ihtiyacı olanlara ulaşmasını sağlamak için daha güvenli koşullar yaratmak.”

UNICEF İcra Direktörü Catherine Russell, “Kıtlık Gazze’de trajik bir gerçeklik ve Deyr el-Belah ile Han Yunus'ta yakın bir tehdit. Kaybedecek zaman yok; çocuklar gözlerimizin önünde açlık ve hastalıktan ölüyor” şeklinde konuştu.

WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, ‘ateşkesin artık ahlaki ve insani bir zorunluluk olduğunu’ vurguladı. Ghebreyesus, “Basit hastalıklar açlık nedeniyle ölümcül hale geliyor ve çökmüş sağlık sistemi acil desteğe ihtiyaç duyuyor” dedi.

Dört kuruluş, acil bir çağrıda bulunarak, kıtlığın daha da kötüye gitmesini önlemek için derhal ve kalıcı bir ateşkes, yardımların engelsiz ulaştırılması, gıda tedarikinin önemli ölçüde artırılması, dağıtım mekanizmalarının iyileştirilmesi, sağlık, su ve sanitasyon sektörlerine acil destek sağlanması ve ticaret akışlarının, temel hizmetlerin ve yerel gıda üretiminin yeniden sağlanması çağrısında bulundu.


Muhammed bin Selman ve Sisi ilişkileri ve gelişmeleri görüştü

Prens Muhammed bin Selman, dün NEOM Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'yi kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Selman, dün NEOM Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'yi kabul etti (SPA)
TT

Muhammed bin Selman ve Sisi ilişkileri ve gelişmeleri görüştü

Prens Muhammed bin Selman, dün NEOM Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'yi kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Selman, dün NEOM Sarayı'nda Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'yi kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakan Muhammed bin Selman ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi, dün NEOM Sarayı'nda düzenlenen görüşmede, ikili ilişkileri ve uluslararası gelişmeleri ele aldı. İki lider, başta Filistin'deki gelişmeler olmak üzere bölgedeki son gelişmeleri görüştü.

Toplantıya Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Devlet Bakanı, Kabine Üyesi ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve Suudi Arabistan Genel İstihbarat Servisi Direktörü Halid el-Humeydan ve ilgili yetkililer katıldı.

Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi Muhammed el-Şenavi yaptığı açıklamada, toplantıda bir dizi ikili iş birliği konusunun yanı sıra bölgesel ve uluslararası alanda karşılıklı ilgi duyulan konulardaki gelişmelerin derinlemesine ele alındığını belirtti. Toplantıda ayrıca, Mısır'ın Gazze Şeridi'nde çeşitli taraflarla koordinasyon halinde ateşkes sağlama çabaları da ele alındı.

El-Şenavi, Sisi'nin, son olarak Riyad ve Paris'in ortak liderliğinde New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Merkezi'nde düzenlenen "İki Devletli Çözüm" konferansının sonuçları olmak üzere, Suudi Arabistan'ın Filistin sorununa ilişkin girişimlerine Mısır'ın verdiği desteği teyit ettiğini belirtti.


Yeni Suriye Süveyda sınavıyla karşı karşıya

19 Temmuz 2025'te çekilen bir hava fotoğrafı, Dürziler ve Bedeviler arasındaki çatışmalar sırasında Süveyda üzerinde yükselen dumanı gösteriyor (DPA)
19 Temmuz 2025'te çekilen bir hava fotoğrafı, Dürziler ve Bedeviler arasındaki çatışmalar sırasında Süveyda üzerinde yükselen dumanı gösteriyor (DPA)
TT

Yeni Suriye Süveyda sınavıyla karşı karşıya

19 Temmuz 2025'te çekilen bir hava fotoğrafı, Dürziler ve Bedeviler arasındaki çatışmalar sırasında Süveyda üzerinde yükselen dumanı gösteriyor (DPA)
19 Temmuz 2025'te çekilen bir hava fotoğrafı, Dürziler ve Bedeviler arasındaki çatışmalar sırasında Süveyda üzerinde yükselen dumanı gösteriyor (DPA)

Suriye'nin yeni yönetimi, güneydeki Süveyda vilayetinde, artan özyönetim girişimleri ve bağımsızlık taleplerinin yükselişiyle gerçek bir sınavla karşı karşıya. Temmuz ortasında patlak veren durum, Dürzi grupları ile hükümet kurumları arasındaki çizgiyi yeniden çizerken, İsrail, vilayetteki çalkantılı durumdan faydalanma girişimlerinde bulundu.

Dürzi liderler, eyaletin güvenlik ve hukuk işlerini yönetmek üzere yeni kurulan komitelerin "geçici devlet boşluğunu doldurduğunu" vurgulasa da Dürzi toplumu arasında Suriye'den ayrılma çağrıları nedeniyle bu hamleye dair şüpheler devam ediyor.

Süveyda'daki Yüksek Hukuk Komitesi sözcüsü Safa Cudya, "Komite, bu birliği güvence altına alan kapsamlı bir anayasa aracılığıyla ülkenin birliğini korumayı amaçlıyor" dedi.

Ancak araştırmacı Mustafa Naimi'ye göre Suriye hükümeti, “gerginlik odaklarını kontrol altına almaya ve ortadan kaldırmaya çalışıyor”. Naimi, “iç bölünmeyi pekiştiren hareketlerin sadece Süveyda ile sınırlı kalmayacağını, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve ABD'nin etkisi altındaki diğer illere de sıçrayacağı” uyarısında bulundu. El-Naimi, “silahlı grupların siyasi ve askeri kararları kontrol etmeye devam etmesine rağmen, hükümetin Süveyda'yı devlete entegre etme konusunda ciddi olduğunu” vurguladı.