Türkiye, Mısır ve İsrail ile ilişkileri geliştirmek için adımlar atacak

Türkiye, iki hafta önce Erdoğan’ın İstanbul'daki evini çekerek casusluk yaptıkları gerekçesiyle gözaltına aldığı İsrailli çifti serbest bıraktı (AFP)
Türkiye, iki hafta önce Erdoğan’ın İstanbul'daki evini çekerek casusluk yaptıkları gerekçesiyle gözaltına aldığı İsrailli çifti serbest bıraktı (AFP)
TT

Türkiye, Mısır ve İsrail ile ilişkileri geliştirmek için adımlar atacak

Türkiye, iki hafta önce Erdoğan’ın İstanbul'daki evini çekerek casusluk yaptıkları gerekçesiyle gözaltına aldığı İsrailli çifti serbest bıraktı (AFP)
Türkiye, iki hafta önce Erdoğan’ın İstanbul'daki evini çekerek casusluk yaptıkları gerekçesiyle gözaltına aldığı İsrailli çifti serbest bıraktı (AFP)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkesinin Mısır ve İsrail ile ilişkileri geliştirmek için adımlar atacağını söyledi.
Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın (EİT) 15. Liderler Zirvesi'ne katılmak üzere ziyaret ettiği Türkmenistan ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. 
Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed Al Nahyan’ın ziyaretini değerlendiren Erdoğan, “Bu ziyarette anlaşmalar gerçekleştirdik. Bu anlaşma metninde olan maddeler inanıyorum ki Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında yeni bir dönemin başlamasına ve bunu kalıcı kılmaya vesile olan bir adım oldu. Bundan sonraki sürece yönelik de, nasip olursa Şubat ayı içerisinde benim bir iade-i ziyaretim olacak. 10 milyar dolarlık bir yatırım planı sundular. Bu yatırım planını da uygulamaya koymak suretiyle çok daha farklı bir geleceği inşa etmiş olacağız. Bu konuda da güzel gelişmeler olacak” dedi.
Muhammed Bin Zayed ile 2011 yılında görüştüklerini dile getiren Erdoğan şu ifadelerle devam etti;
“Ondan sonra bazı değişik dönemler yaşadık. Ama biz tamamen ipleri koparmadık. En azından istihbarat teşkilatları karşılıklı olarak görüşmelerine devam etti. Bu arada ticari olarak da ilişkilerimiz devam etti. Arzu edilmeyen gelişmeler olmasına rağmen, sonunda iş iyi bir noktaya geldi. Önce kardeşini gönderdi ve onlar bizim ilgili birimlerimizle görüşmeler yaptılar. Yatırım Ofisimiz ile bazı görüşmelerde bulundular. Türkiye’de yatırım için hazır olduklarını söylediler. Daha sonra da Muhammed Bin Zayed kendisi özellikle ziyaret etmeyi arzu ettiğini söyledi ve bu ziyareti de bu şekilde gerçekleştirdik. Hakikaten adeta bir aile hassasiyeti içerisinde bir ziyaret oldu.”
Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan’ın ziyaretinden önce hazırlıklar için BAE’yi ziyaret edeceğini ekledi.

Mısır ve İsrail ilişkilerine dair
Erdoğan, ‘İsrail ve Mısır’a büyükelçileri atayacak mısınız?’ sorusuna ise şu cevabı verdi;
“Kararımızı verdiğimiz zaman tabi ki büyükelçileri de belli bir takvim içinde atama durumunda olacağız. Bu ülkelerin kiminde Maslahatgüzar olarak atılmış bazı adımlar var. Bu adımları da peyderpey belli takvim içinde atmış olacağız. BAE ile aramızda nasıl bir adım atıldıysa, diğerleriyle de buna benzer adımları atacağız.”
Ankara daha önce Kahire ile ilişkilerini geliştirme arzusunu dile getirmişti. Türkiye’nin talebi üzerine ilki Mayıs ayında Kahire’de, ikincisi Eylül ayında Ankara’da olmak üzere iki tur istikşafi görüşmeler yapıldı, ancak henüz sonuçlanmadı.
Öte yandan Türkiye, geçtiğimiz hafta İstanbul Çamlıca Kulesi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konutunun fotoğrafını çektikleri gerekçesiyle gözaltına aldığı İsrailli çifti serbest bıraktı.
Bunun ardından Erdoğan, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ve Başbakan Naftali Bennett telefonda görüştü. Bennett’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çiftin serbest bırakılmasındaki yardımlarından dolayı teşekkür ettiği bildirildi.

Rusya ile Ukrayna arasındaki ihtilafta arabulucu rolü
Erdoğan, Rusya ile Ukrayna arasındaki ihtilafta Türkiye’nin arabulucu rolü oynama ihtimaline ilişkin bir soruya şöyle yanıt verdi;
“Burada bizim tavrımız belli. Biz özellikle başta Kırım Türkleri ile alakalı yaklaşım olmak kaydıyla, bölgede bir barışın egemen olmasından yanayız. Dost Rusya ve özellikle Sayın Putin’le bu tür konuları bu şekilde müteaddit defalar görüştük, görüşüyoruz. Temennimiz odur ki, bu bölge savaşın egemen olduğu bir bölge olmasın. Bununla ilgili arabuluculuk olur, kendileriyle bu konuyu görüşmek olur, gerek Ukrayna gerek Sayın Putin ile bu görüşmeleri geliştirerek inşallah bunun çözümünde bizim de bir payımızın olmasını isteriz.”

Seçim tarihi Haziran 2023
Muhalefetin erken seçim talebine ilişkin olarak Erdoğan, “Bu işin tarihi Haziran 2023 dedik. Bu değişmeyecek. Sizin gücünüz bu ülkede bir erken seçim kararı almaya yeter mi yetmez mi? Yetmez! Daha neyi konuşuyoruz, neyi tartışıyoruz. Allah nasip ederse Haziran 2023 seçim tarihidir. Türkiye artık ilan edilmiş olan seçim tarihlerine alışacaktır” dedi.

Akşener’in eleştirisine yanıt
Erdoğan, İYİ Parti lideri Akşener’in yurt dışındaki Türklerin ülkede yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tedavisi almasına ilişkin eleştirisi hakkında gelen bir soruya ise şu yanıtı verdi;
“Bizim böyle bir derdimiz yok. Olsa olsa Millet İttifakı’nın böyle bir yaklaşımı olabilir. Bunlar da kimdir Bay Kemaldir, Bayan Meral’dir, HDP’dir. Bunlarda nedense mültecilere karşı, ülkemize gelen göçmenlere karşı böyle bir düşmanlık var. Biz ise böyle bir düşmanlığı yapamayız. Şu anda ülkemizde yaklaşık 5 milyon civarında mülteci var. Bunlara karşı da biz ev sahipliğimizi yapıyoruz, elimizden gelen ilgiyi alakayı gösteriyoruz.”
Demirtaş’tan erken seçim çağrısı
Cezaevinde tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, erken seçim yapılmazsa ülkede toparlanması zor bir yıkım yaşanacağı konusunda uyardı.
Demirtaş, T24 sitesinde yer alan yazısında şu ifadelere yer verdi;
“Yaşanan ekonomik kriz toplumun belini büktü, insanları nefes alamaz hale getirdi. Milyonlarca insan artık yarın karnını doyurup doyuramayacağından emin değil. İnsanlar kaygıyla ve korkuyla, bugünü atlatmaya çalışıyorlar. Bu krizden çıkmanın tek yolu seçimdir ve halkın çoğunluğu sabırsızlıkla seçim sandığının gelmesini istiyor. İktidar sandıktan kaçtıkça oy kaybetmeye devam edecek ve kim bilir belki de AKP, 2023’te seçim barajı sorunu yaşayacak. Asıl mesele, Türkiye’nin bu krize bir buçuk yıl daha dayanıp dayanamayacağıdır. Görünen o ki, derhal seçime gidilmezse toparlanması zor bir yıkım yaşanacak. O nedenle, seçim talebini görünür hale getirmek hem siyasal hem toplumsal muhalefetin öncelikli görevidir.”

Davutoğlu’ndan Lütfi Elvan’ın istifa edeceği iddialarına yorum
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmed Davutoğlu, dün ‘Yıkımdan Çıkışın Yol Haritası’ başlıklı toplantıda yaptığı konuşmada Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın istifa edeceği iddialarına değindi.
Davutoğlu, “Lütfi Elvan çıkıp bir tweet atmamışsa, kamu o yönetime saygı duyar mı? Herhangi bir kriz çıktığında herkes bilir. Çıkar o krize önce biz el koyardık. Hazine ve Maliye Bakanı konuşmuyor. Cumhurbaşkanı çıktı mecliste hedef aldı. Bakan alkışlamadı. Dolaylı duyumlarım var. Onun yerini alacak bir bakan bulunamıyor. Aldığım duyumlar bazılarına bakanlık teklif edildiği, onların bu bakanlık için mazeret beyan ettiği” dedi.
Davutoğlu konuşmasında şöyle devam etti;
“Hazine Maliye Bakanlığı’na kendini hazırlayan bakan yardımcısının da özel işleri, şirketleri olduğu için birtakım sıkıntılar yaşanıyor. Hazine ve Maliye Bakanı kurumsal olarak şu anda işlevini kaybetmiş görünüyor. Bugün yaşadığımız bir krize nasıl tepki verecek. AK Parti grup toplantısında doğrudan hitap edilerek neredeyse azarlanan bir bakanın bir krize refleks vermesi mümkün olabilir mi? Buna kriz demek mümkün değil bu yıkım.”
Türk basınında çıkan haberlere göre, Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, hükümetin izlediği ekonomi politikalarını son zamanlarda desteklemediği için istifa edebilir veya görevinden alınabilir.
Elvan’ın, bütçe ve yeni ekonomi politikasını savunamayacağı için bütçe görüşmelerinin başlayacağı 6 Aralık öncesinde görevden alınabileceği iddia edildi.
Medyada Elvan’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Merkez Bankası’nın faiz kararı öncesi grup toplantısındaki “Faizi savunanla beraber olamam” şeklindeki açıklamasını alkışlamamasına dikkat çekildi.



Trump'ın konuşlandırma emrinin ardından... Amerikan nükleer denizaltıları hakkında ne biliyoruz?

Amerikan Ohio sınıfı nükleer denizaltısı (EPA)
Amerikan Ohio sınıfı nükleer denizaltısı (EPA)
TT

Trump'ın konuşlandırma emrinin ardından... Amerikan nükleer denizaltıları hakkında ne biliyoruz?

Amerikan Ohio sınıfı nükleer denizaltısı (EPA)
Amerikan Ohio sınıfı nükleer denizaltısı (EPA)

ABD Başkanı Donald Trump cuma günü, eski Rusya Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev'in nükleer silahlı iki ülke arasında savaş çıkma tehlikesine ilişkin açıklamalarına yanıt olarak, ‘uygun bölgelere’ iki nükleer denizaltı konuşlandırılmasını emrettiğini söyledi.

Trump, nakledilecek denizaltıların türünü veya varış yerini belirtmedi. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) genellikle denizaltılarının hareketleri hakkında çok az bilgi verir. Şarku’l Avsat’ın CNN'den aktardığına göre ABD Donanması'nın üç tür denizaltısı bulunuyor ve bunların hepsi nükleer enerjiyle çalışıyor, ancak yalnızca biri nükleer silah taşıyor.

Peki, nükleer enerjiyle çalışan en önemli Amerikan denizaltıları hangileridir?

Balistik füze denizaltıları

ABD Donanması, 14 adet Ohio sınıfı balistik füze denizaltısına sahiptir. Donanmaya göre, balistik füze denizaltıları özellikle gizlilik ve nükleer başlıkların hassas yönlendirilmesi için tasarlanmıştır.

Her denizaltı, çoklu nükleer başlıklarla donatılmış 20 adet Trident balistik füzesi taşıyabilir. Trident füzesinin menzili 7 bin 400 kilometreye ulaşmaktadır, bu da Rusya'yı vurmak için Rusya'ya yaklaşmasına gerek olmadığı, bunu Atlantik Okyanusu, Pasifik Okyanusu, Hint Okyanusu ve hatta Kuzey Kutbu'ndan yapabileceği anlamına gelmektedir.

Balistik füzeleri olan nükleer denizaltıların hareketleri, donanmanın en gizli sırları arasında yer alıyor. Öte yandan Ohio sınıfı denizaltıların uzunluğu 170 metre. Mürettebat sayısı 159. Hızları saatte 23 mile (yaklaşık 37 kilometre) ulaşabiliyor.

Güdümlü füze denizaltıları

1990'larda Pentagon, donanmanın nükleer caydırıcılık rolünü yerine getirmek için çok sayıda Ohio sınıfı balistik füze denizaltısına ihtiyaç duymadığına karar verdi ve bunlardan dördünü güdümlü füze denizaltılarına dönüştürdü. Genel özelliklerini koruyan bu denizaltılar balistik Trident füzeleri yerine ‘Tomahawk’ tipi Cruise füzeleri taşıyor.

grtyu7
Ohio sınıfı nükleer enerjili güdümlü füze denizaltısı USS Florida (Reuters)

Her denizaltı, yaklaşık 453,6 kilogram ağırlığında ve bin mil (bin 609 kilometre) menzile sahip 154 adet Tomahawk füzesi taşıyabilir.

Hızlı saldırı denizaltıları

Bu denizaltılar, ABD Donanması'nın denizaltı filosunun büyük bir bölümünü oluşturur ve torpidolar kullanarak düşman denizaltılarını ve su üstü gemilerini takip edip yok etmek için tasarlanmıştır. Ayrıca, Tomahawk füzeleriyle kara hedeflerini vurabilirler, ancak füze güdümlü muadillerine göre çok daha az sayıda füze taşırlar.

Hızlı saldırı denizaltıları için birkaç sınıf mevcuttur: Virginia, Los Angeles ve Seawolf.

Virginia sınıfı denizaltılar en yeni sınıftır ve ABD Donanması'nın açıklamasına göre, 23 adet denizaltı 1 Temmuz'dan itibaren hizmete girmiştir. Tasarımlarına bağlı olarak uzunlukları 115 ila 140 metre arasında değişmektedir.

dfrgthy
ABD'ye ait Virginia sınıfı denizaltı (Reuters)

Los Angeles denizaltısı, ABD Donanması'nın en eski hızlı saldırı denizaltısıdır ve 23 tanesi halen hizmet vermektedir. Uzunluğu yaklaşık 110 metredir. Son olarak Seawolf denizaltısı, ABD filosundaki en küçük denizaltıdır. Uzunluğu 107,5 ile 138 metre arasında değişir.