İngiliz istihbaratı: Hizbullah devlet içinde devlet ve İran'ın muhaliflerine yönelik bir suikast programı var

MI6 Direktörü, Çin'in yükselişinden etkilenen bir dünyaya uyum sağlamanın en büyük öncelik olduğunu söyledi

Richard Moore, dün Londra’da konuşma yaparken (AP)
Richard Moore, dün Londra’da konuşma yaparken (AP)
TT

İngiliz istihbaratı: Hizbullah devlet içinde devlet ve İran'ın muhaliflerine yönelik bir suikast programı var

Richard Moore, dün Londra’da konuşma yaparken (AP)
Richard Moore, dün Londra’da konuşma yaparken (AP)

Birleşik Krallık Dış İstihbarat Teşkilatı MI6 Başkanı Richard Moore, Londra'daki Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nde yaptığı konuşmada Çin, İran ve Rusya’nın ülkesi açısından ülkesi için bir endişe kaynağı oluşturduğunu söyledi. Tahran'ı Ortadoğu ülkelerini içeriden zayıflatan ‘silahlı çeteler’ kurmakla suçladı.
MI6 Şefi, Lübnan'da Hizbullah’ın oynadığı rol konusunda uyarıda bulunarak şu ifadeleri kullandı: “Lübnan’daki İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun, kucak açtığı Hizbullah, İran'ın ilk yabancı isyancı gücüydü. O zamandan beri Hizbullah, devlet içinde devlet haline gelerek devletin zayıflamasına ve Lübnan'daki siyasi kaosa doğrudan katkıda bulundu. İran bu modeli Irak'ta da tekrarladı. Demokrasiye zayıf geçişi, devleti içeriden zayıflatan ve hukuku korumak isteyenleri öldüren silahlı çetelerin tohumlarını ülkeye ekmek için kullandı. Bu ay (yani geçtiğimiz Kasım), İranlılar tarafından silahlandırılan ve eğitilen çetelerden biri, Irak Başbakanı'nı Mustafa el-Kazımi’yi öldürme girişiminde bulundu. Ayrıca Suriye, Yemen ve Körfez'de bu tür politikaların yürütülmesine yönelik girişimleri de izliyoruz.”
Moore, “İran, bölgesel rakiplerine, ayrıca Avrupa ve Kuzey Amerika'daki ülkelere karşı kullandığı müthiş siber yetenekler geliştirdi. Rejim karşıtlarına karşı kullandığı bir suikast programı yürütüyor” şeklinde konuştu.
AFP’nin haberine göre MI6 Direktörü, ayrıca İngiltere'nin ‘İran'ın sivil amaçlar için kullanılamayacak nükleer teknoloji geliştirmesine karşı çıkmaya’ devam ettiğini vurguladı. Ancak, Viyana'daki mevcut nükleer müzakerelerin bu konuda bir anlaşmaya varılmasını umduğunu da dile getirdi.
Richard Moore, Çin, İran ve Rusya'nın İngiliz istihbaratı için önemli bir endişe kaynağı olduğunu açıkladı. Ayrıca “Çin'in yükselişinden etkilenen bir dünyaya uyum sağlamak MI6'nın en büyük önceliğidir” dedi. ‘Çin istihbarat servisinin büyük yeteneklere sahip olduğunu ve Birleşik Krallık ve müttefiklerine karşı geniş çaplı casusluk operasyonları yürütmeye devam ettiğini’ vurguladı.
Şarku’l Avsat’ın Alman haber ajansı DPA’dan aktardığı habere göre Çin tarafının yeteneklerine olan aşırı güveni nedeniyle meseleleri yanlış değerlendirebileceği konusunda uyardı. Pekin'in endüstriyel teknoloji yeteneklerinin ‘dünyanın dört bir yanından bilgi almasına’ olanak sağladığını açıkladı. Moore, “Aynı zamanda, başkalarının borç yükünün altına girmesini sağlamak için ekonomik politikası aracılığıyla nüfuzu kullanmaya çalışıyor ve bazen bunu başardıklarını düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Moore, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna sınırındaki eylemleri nedeniyle ‘önemli bir tehdit’ oluşturduğunu kaydetti. Ancak, İngiltere'nin ‘Rusya'yla düşmanlık etme, baltalama veya kuşatma niyetinde olmadığının’ altını çizdi. MI6 Direktörü, “Ancak ülkemizi güvende tutmak ve Moskova'nın yarattığı tüm tehlikelerden korumak ve bunlara karşı koymak için ne gerekiyorsa yapacağız” şeklinde konuştu. Moore, Rusya'nın ve İran'ın oluşturduğu risklerin birçok ortak noktası olduğunu kaydetti.
AFP’nin haberine göre Richard Moore, ulusal casus teşkilatlarını, uzun süredir gizlilik konusundaki yaklaşımlarını değiştirmeye ve düşman ülkeler, suçlular ve aşırılık yanlılarıyla mücadele etmek için teknoloji şirketleriyle çabalarını koordine etmeye çağırdı. Moore konuşmasında ayrıca İngiltere'nin düşmanlarının yapay zeka, kuantum hesaplama ve sentetik biyoloji sektörünü mükemmelleştirmek için para akıttığına ve büyük çaba sarf ettiğine de dikkat çekti. Moore, ayrıca “Küresel teknoloji sektörünü yeniden üretme konusunda umutlu olamayız, dolayısıyla bundan faydalanmalıyız” dedi.
Ajans esas olarak kendi yeteneklerine dayandığından, MI6'nın yaklaşımındaki ve çalışma biçimindeki bu değişikliğin önemini vurguladı. Geçen yıl MI6 Direktörlüğü’nü devralan Moore, suçluların, aşırılık yanlılarının ve düşman devletlerin oluşturduğu siber tehditlerin ‘çok hızlı’ arttığı konusunda uyardı. “Önümüzdeki on yılda, geçen yüzyılda yaptığımızdan daha fazla teknolojik ilerleme görebiliriz” şeklinde konuşan Moore, bunun etkisinin Sanayi Devrimi ile paralel olacağı konusunda uyardı.



Filistinli Hıristiyanlardan Paskalya'ya buruk giriş: "Kudüs'te korku hakim"

İşgal altındaki Doğu Kudüs'teki Hıristiyan mahallesinin girişi. (Ahmed Maher/Majalla)
İşgal altındaki Doğu Kudüs'teki Hıristiyan mahallesinin girişi. (Ahmed Maher/Majalla)
TT

Filistinli Hıristiyanlardan Paskalya'ya buruk giriş: "Kudüs'te korku hakim"

İşgal altındaki Doğu Kudüs'teki Hıristiyan mahallesinin girişi. (Ahmed Maher/Majalla)
İşgal altındaki Doğu Kudüs'teki Hıristiyan mahallesinin girişi. (Ahmed Maher/Majalla)

Batı Şeria'daki Hıristiyan Filistinliler, İsrail'in katı politikaları nedeniyle Paskalya yortusunu buruk kutlayacak.

Hıristiyan inancına göre İsa’nın çarmıha gerildikten sonra dirilişinin kutlandığı Paskalya, bu yıl 20 Nisan’a denk geliyor. Paskalya öncesinde Hıristiyanlar belirli günlerde çeşitli törenler düzenleyerek bayrama hazırlanıyor.

Bu törenlerden biri olan Kutsal Perşembe için Hıristiyanlar, Kutsal Kabir Kilisesi’nde dün ayin düzenledi. Kilise, İsrail işgali altındaki Doğu Kudüs’te yer alıyor.

Ancak Guardian, Hıristiyanlığın en kutsal mekanlarından biri kabul edilen kilise önünde az sayıda kişinin toplandığını ve grubun çoğunlukla “sessiz” kaldığını yazıyor. Ayrıca törende Filistinli Hıristiyanların neredeyse görülmediği aktarılıyor.

İsrail işgali altındaki Batı Şeria'nın Ramallah, Beytüllahim ve Taybe gibi şehir ve köylerinde yaşayan onbinlerce Filistinli Hıristiyan, nesiller boyunca Paskalya'da ibadet etmek için Kudüs’teki Eski Şehir’e giderdi.

Ancak yüzyıllardır süregelen bu gelenek, İsrail'in Filistinlilerin üzerinde giderek daha da sertleşen kontrolü nedeniyle bozuldu. Batı Şeria’da yaşayan herhangi bir Filistinlinin Doğu Kudüs’e girmesi için İsrail Savunma Kuvvetleri’nden (IDF) izin alması gerekiyor.

Filistin topraklarındaki Hıristiyanlara, Paskalya döneminde Kudüs'ü ziyaret etmeleri için izin veriliyordu. Fakat Guardian, 7 Ekim 2023'te başlayan Gazze savaşının ardından izin almanın neredeyse imkansız hale geldiğini yazıyor.

Hükümetin resmi rakamlarına göre, Batı Şeria'da yaşayan 50 bin Hıristiyan’dan sadece 6 binine izin verildi. Hıristiyan liderlerse sayının 4 bin olduğunu söylüyor. Bu izinler sadece bir hafta geçerli ve Filistinli hacıların Kudüs'te gecelemelerine müsaade edilmiyor. Bu yüzden çeşitli törenlere katılmak isteyen Filistinli Hıristiyanlar, akşam otobüs ya da taksiyle Batı Şeria'ya geri dönmek ve çok sayıda askeri kontrol noktasından geçmek zorunda kalıyor.

Taybe köyünden bir grup Filistinli, izin belgeleri olmasına rağmen İsrail ordusunun Kudüs’e girişlerini engellediğini belirtiyor.

Kudüs merkezli Hıristiyan kuruluşu olan Sabeel'in yöneticisi Ömer Harami de şunları söylüyor:

İnsanlar çok korkuyor ve birçoğu artık Paskalya törenlerine katılma riskini göze almayacak.

Haberde “Gazze’nin hayaletinin de bu yılki Paskalya kutlamalarının üzerinde dolaştığı” yazılıyor. İsrail ordusu, Gazze’de Hıristiyanlar tarafından işletilen tek hastane olan El Ehli Baptist Hastanesi’ni 13 Nisan’da bombalamıştı. Gazze'de çalışır durumda olan son hastane de böylelikle Paskalya törenlerinden Dallar Bayramı sırasında işlevsiz hale gelmiş, saldırıda bir çocuk hayatını kaybetmişti. Kudüs Anglikan Piskoposluğu’nun yönettiği tesis, 1 milyondan fazla kişiye sağlık hizmeti sunuyordu.

Independent Türkçe, Guardian, BBC