Lübnan’da 2,3 milyon kişi daha yoksulluk kervanına katıldı

Enflasyon, Lübnan lirasının çöküşünü ve sübvansiyonların kaldırılması ile artıyor

Taksiciler dün Beyrutta benzin ve çoğu gıda maddesi fiyatlarındaki artışı protesto etmek için gösteri yaptı (AP)
Taksiciler dün Beyrutta benzin ve çoğu gıda maddesi fiyatlarındaki artışı protesto etmek için gösteri yaptı (AP)
TT

Lübnan’da 2,3 milyon kişi daha yoksulluk kervanına katıldı

Taksiciler dün Beyrutta benzin ve çoğu gıda maddesi fiyatlarındaki artışı protesto etmek için gösteri yaptı (AP)
Taksiciler dün Beyrutta benzin ve çoğu gıda maddesi fiyatlarındaki artışı protesto etmek için gösteri yaptı (AP)

Dünya Bankası tarafından hazırlanan rapora göre, Lübnan’daki yoksullukta büyük bir artış olduğunu, yaklaşık 2,3 milyon insanın daha bu kategoriye eklendi. Söz konusu 2,3 milyon kişiden 1,5 milyonunun Lübnanlı olduğu, 780 bininin ise sığınmacı Suriyelilerden oluştuğu belirtildi. Bu gelişme, Lübnanlılar arasında yoksulluk oranındaki artışta 2020 yılında yüzde 13’lük orana kıyasla, bu yıl yüzde 28’lik bir artışın gözlemlenmesi, sığınmacılar arasında ise önceki yıl yüzde 39 artışa kıyasla bu yıl yüzde 52’li bir artışın kaydedilmesinin ardından geldi.
Dünya Bankası tarafından sunulan veriler, Birleşmiş Milletler Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu (ESCWA) tarafından yapılan son değerlendirme ile de uyuşuyor. ESCWA’nın son değerlendirmesine göre, Lübnan’daki yoksulluk oranı 2019 yılında yüzde 42 iken, 2021 yılında iki kat artarak toplam nüfusun yüzde 82’sine ulaştı. Ülkede, çeşitli seviyelerde yoksulluk yaşayan yaklaşık 4 milyon insan bulunuyor. Bu kişiler bir milyon aile oluşturuyor, ailelerin yüzde 77’si yani 745 bini Lübnanlı ailelerden oluşuyor.
Yoksulluk oranındaki artış, enflasyon oranlarının artması ve satın alma gücünün düşmesi ile doğru orantılı olarak ilerliyor. Merkezi İstatistik Departmanı’na göre, fiyat endeksi geçtiğimiz Ekim ayının sonuna kadar yıllık yüzde 173,57 artış kaydetti ve toplam artış oranı yaklaşık yüzde 715’e yükseldi. Bu oran, geçen yılın Ekim ayının sonunda hazırlanan toplam bilançoda yaklaşık yüzde 262 olarak kaydedilmişti. Lübnan lirası, krizlerin patlak vermesinden önceki oranına göre yaklaşık 17 kat değer kaybetti. Satın alma gücündeki toplam kayıplarda neredeyse bununla eşdeğerdi.
Lübnan’da çıkan ve üçüncü yılına giren krizlerin yansımalarını yakından takip eden uluslararası kurumlar, sübvansiyonu kaldırılması sonucunda hiperenflasyonun yol açtığı sert çöküşler ve Lübnan lirasının döviz kuru karşısındaki çöküşün devam etmesi ile toplumsal ve yaşamsal alanlar yaşanabilecek sıkıntılar hakkında endişe duyuyor. Zira bu durum, UNICEF saha araştırmalarında belirtildiği üzere, yoksulluk endeksinin yüzde 80 sınırının üzerine çıkmasının ardından kaos alanın genişlemesi ve hassas güvenlik istikrarının bozulmasına neden olacak. UNICEF saha araştırmaları raporu, her 10 kişiden 8’inin yoksulluk içinde yaşadığını ve bu kişilerin yüzde 34’ünün ise aşırı yoksulluk içinde yaşadığını gösterdi.
Söz konusu endişeler, makroekonomik ve finansal koşullardaki bozulmanın devam etmesi ile iyice artıyor. Zira uluslararası kurumlara göre bu koşullar, sağlık ve eğitim alanlarda gelecek nesiller için sunulan fırsatlarda uzun vadeli bozulmadan kaynaklanan sosyal bir felaketin oluşması ve hizmet sunumunda büyük oranda duraklama tehdidi oluşturuyor. Bu durum, başta yakıt, ulaşım, ilaç ve elektrik ve günlük hayatın diğer ihtiyaçların fiyatlarındaki büyük artışlar yaşanırken, maddi ve çok boyutlu yoksulluktaki ciddi artışı şiddetlendiriyor.
Yaşamsal baskılara eklenen gelişmeler ile ilgili olarak, Lübnan, sağlık sisteminde eşi görülmemiş bir kötüleşmeye tanık oluyor. Ülkedeki hastaneler yakıt sıkıntısı çekiyor bu da sık sık yaşanan elektrik kesintilerinin telafi edilmesi konusunda engel oluştururken, temel malzeme sıkıntısını ve sağlık personelinin yorgunluğunu daha da artırıyor. Buna paralel olarak, sübvansiyonun sisteminin yeniden yapılandırılması ve düşük seviyelere indirilmesi ile ilaç fiyatlarında önemli artışlar kaydedildi. Bu durum, çok sayıda aileyi sağlık giderlerini karşılayamaz hale getirdi. En tehlikeli olan gelişme ise, çocukların yaklaşık yüzde 34’ünün ihtiyaç duydukları temel sağlık hizmetini alamaması oldu.
Nüfusun çoğu, temel yaşam ihtiyaçları için akrabalarından ve çevresinden borç alıyor veya maddi yardım talep ediyor. Rapor, ailelerin yüzde 90’ının elektrik kesintisi sebebiyle büyük zorluklar yaşadığını ve son aylarda ilaç fiyatlarındaki artışa ayak uydurmakta zorluk yaşadıklarını gösterdi. Aynı zamanda yaklaşık olarak 10 aileden 3’ünün eğitim giderlerini azaltmak durumunda kalırken, 10 aileden 4’ünün geçimini sağlamak için ev eşyalarını satmak zorunda kaldığı belirtildi.
Rapor, Lübnan’ı etkileyen ardı ardına gelen krizlerin yanı sıra Kovid-19 salgının da finansal açıdan gelir kaybı ile, finansal olmayan alanlarda ise sağlık ve eğitim sektörlerini etkileyen dengesizlik sebebiyle aileleri etkilediğini bildirdi. Raporda ülkeyi etkisi altına alan krizler sebebiyle, Lübnan hükümetinin vatandaşlara ve sakinlere sosyal yardım sağlama konusunda ellerinin bağlı olduğu vurgulandı.
Rapor, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ve Dünya Gıda Programı gibi bağış kuruluşları sığınmacılara yönelik yardımlarını artırmasına rağmen, bu yardımların Lübnan lirasının dolar karşısında değer kaybetme oranının altında kalması ile  yardımın gerçek değerinin düştüğüne dikkat çekti.
Yoksullarla ilgili olarak güvenilir bilgilerin bulunmaması, krizlere yanıt verilmesi ve toparlanmaya yönelik planların geliştirilmesi için önemli bir boşluk teşkil ediyor. Dünya Bankası, ekonomik gelecekte Lübnan’da toparlanma yaşanmasını beklemiyor. Bununla birlikte, toparlanmanın sağlanması için radikal reformların gerekli olduğu ayrıca sosyal koruma programlarının geliştirilmesinin çoklu krizlerin baskılarını hafifletmede son derece büyük bir yardımcı sağladığı vurgulanıyor.



Rapor: Washington, Gazze'de Hamas'ın bulunmadığı bir ‘yeşil bölge’ kurulmasını istiyor

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
TT

Rapor: Washington, Gazze'de Hamas'ın bulunmadığı bir ‘yeşil bölge’ kurulmasını istiyor

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)

ABD, Gazze Şeridi ile İsrail arasındaki sınır hattının İsrail tarafında Filistinliler için konut inşa etme planlarını ilerletiyor. Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal’dan aktardığına göre, sahaya gönderilen ekipler alan temizliği çalışmalarına başladı. Söz konusu planla, Hamas’ın kontrolündeki bölgelerden sivillerin uzaklaştırılması hedefleniyor.

Bu girişim, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’ye ilişkin 20 maddelik barış planında öngörüldüğü gibi silahlı grubun etkisiz hale getirilmesi ve yetkilerden uzaklaştırılmasının yakın gelecekte gerçekleşmeyeceğine dair dolaylı bir kabul olarak değerlendiriliyor.

Alternatif güvenli alanlar

ABD, Gazze Şeridi’nin İsrail kontrolündeki bölgelerinde ‘alternatif güvenli alanlar’ oluşturmayı planlıyor. Bu bölgeler, Amerikalı yetkililer tarafından ‘yeşil bölge’ olarak adlandırılıyor.

İsrail’in güneyindeki Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi’nde, ABD ordusunun çok uluslu bir çaba ile savaş sonrası Gazze’de istikrar sağlamayı ve geleceğe yönelik planlar geliştirmeyi yürüttüğü bildirildi. Yetkililer, mühendis ekiplerinin yeni yerleşim yerlerinin planlarını hazırladığını, enkaz ve patlamamış mühimmatların temizlenmesi çalışmalarını yürüttüğünü belirtti. İnşaat süreci henüz başlamadı.

ABD’li yetkililere göre bu yerleşim alanları, savaş nedeniyle yerinden edilmiş Gazze sakinlerine geçici olarak konut, okul ve hastane imkânı sunmayı amaçlıyor. Yetkililer, bu toplulukların gelecekteki yeniden imar projeleri için bir model oluşturmasını ve Gazze halkını Hamas’ın kontrolündeki bölgelerden uzaklaştırmasını hedefliyor.

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)

Gazze'nin ikiye bölünmesi

İlk konutlar, İsrail saldırıları nedeniyle ağır hasar gören ve mayıs ayından bu yana İsrail'in tam kontrolü altında bulunan, Mısır sınırındaki Refah'ta inşa edilecek. İsrailli ve Amerikalı yetkililer, Refah planının henüz erken aşamalarda olduğunu söylediler.

Gazze Şeridi'nin kontrolü, Trump'ın arabuluculuğunda yapılan ateşkes anlaşması kapsamında ekim ayında kabaca ikiye bölündü. Filistinlilerin çoğu, Hamas'ın kontrolündeki batı yarısında yaşıyor. İsrail ise diğer yarısını kontrol ediyor.

Potansiyel bağışçılar, Hamas'ın kontrolünde bulunan bölgelerdeki yeniden inşa çalışmalarına fon sağlamayacağından, Hamas ortadan kaldırılana kadar yeniden inşa çalışmalarına başlamak için Amerikan önerisi muhtemelen tek yol. Bağışçılar, İsrail tarafındaki çalışmalara da fon sağlamayabilirler.

Ayrıca, yeni konut alanlarına sadece sivillerin girmesini ve Hamas'ın bu alanlara sızmamasını sağlamak için Gazze nüfusunun nasıl taranacağı sorusu da var.

İsrail ve Hamas, hareketin yaklaşık 100 mensubunun Refah'ın altındaki tünellerde saklandığını söylüyor. Bu güçler, ekim ayında ateşkesin başlamasından bu yana İsrail güçleriyle birkaç kez çatışmaya girdiler. Bölgede çatışma riski tamamen ortadan kalkmadan yeniden imar çalışmaları için güvenli bir ortam sağlanamayacak.

ABD ve Hamas, İsrail'e Hamas mensuplarının bölgeden ayrılmasına izin vermesi için baskı yaparken, İsrail onların teslim olmasını talep ediyor.

İsrail ordusu dün, 15 Hamas mensubunun Refah'ın doğusunda yeraltından çıktığını duyurdu. Altısını öldürdüğünü, beşini gözaltına aldığını ve diğer dördünü aradığını bildirdi. İsrail, ‘sarı hat’ olarak adlandırılan ve Gazze’yi bölen hattı asker, tank ve toprak setleriyle güçlendirdi; bu durum, bölgede bir süre kalmayı planladığını gösteriyor. Ordu ayrıca, hattın kendi tarafındaki gelişmeleri desteklemek için elektrik ve su altyapısı inşa ediyor.

Uluslararası güvenlik gücü

ABD ve müttefikleri, Gazze Şeridi’nde güvenliği sağlamak için uluslararası bir güç kurma çalışmalarını sürdürüyor. Bu hafta söz konusu plan, BM Güvenlik Konseyi’nden onay aldı. Ancak gücün görev tanımlarına ilişkin anlaşmazlıklar (silahsızlandırma ve uygulama yetkisi mi yoksa sadece barışı koruma rolü mü üstleneceği) oluşturulmasını zorlaştırıyor.

İsrailli yetkililere göre, gündeme gelen önerilerden biri, Hamas’a karşı olan ve İsrail tarafından desteklenen silahlı grupların yeni yerleşim alanlarının güvenliğini sağlaması. Bu grupların, Gazze’deki ‘yeşil bölge’ içinde yerleşim alanları kurmaya başladığı belirtiliyor. Farklı tahminlere göre, bu bölgede şimdiden yüzlerce, hatta birkaç bin sivil yaşamaya başlamış durumda.

Bu yerleşim yerlerinin ilki, Gazze savaşı sırasında İsrail kontrolündeki Refah'ta ortaya çıktı.

İsrail, Gazze savaşı sırasında Hamas karşıtı gruplarla güçlerini birleştirerek onlara silah ve mühimmat sağladı.Şarku'l Avsat'ın Wall Street Journal'den aktardığına göre, İsrail bu gruplara istihbarat da sağladı ve bazen Hamas saldırılarından korumak için müdahale etti.

Bir Amerikalı yetkiliye göre, ABD bu gruplarla Gazze’de çalışmayı planlamıyor. Yetkililer, Hamas’ın kontrol ettiği bölgelerin zamanla küçülmesini ve nihayetinde ortadan kalkmasını, güvenliğin ise uluslararası istikrar gücü ve Filistin polisi tarafından sağlanmasını umuyor. Trump’a bağlı Barış Konseyi ise sivil yönetim ve yeniden imar sürecini denetleyecek, nihayetinde yetki Filistin hükümetine devredilecek.

Ancak Hamas silah bırakmayı reddediyor ve ABD'nin Gazze vizyonuna karşı olduğunu, bunun Filistinlilerin siyasi haklarını zedelediğini savunuyor.


Hamas: Netanyahu'nun Gazze'de oldubitti dayatma girişimlerini reddediyoruz

Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)
Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)
TT

Hamas: Netanyahu'nun Gazze'de oldubitti dayatma girişimlerini reddediyoruz

Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)
Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)

Hamas, bugün yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin, Gazze Şeridi'ndeki ateşkeste varılan mutabakata aykırı yeni bir gerçeklik dayatma girişimlerini tamamen reddettiğini vurguladı.

Hamas açıklamasında, İsrail'in ihlallerinin artmasının, arabulucuları ve ABD yönetimini, ateşkes anlaşmasını baltalama girişimlerine karşı koyma sorumluluğuyla karşı karşıya bıraktığını belirtti.

Hamas, arabuluculara acilen müdahale etmeleri ve İsrail'in ateşkesi ihlallerini durdurması için baskı yapmaları çağrısında bulundu.


Irak, sınır şeridi boyunca "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu

7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
TT

Irak, sınır şeridi boyunca "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu

7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)

Irak Haber Ajansı'nda bugün yer alan habere göre Sınır Kuvvetleri Komutanlığı, tüm komşu ülkeler dahil olmak üzere Irak'ın bütün sınır şeridinde "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Ajans’tan aktardığına göre Komutanlık, “Suriye sınırında 618 kilometreden uzun tahkimat çalışmalarına 2022'de başladığını ve "Şu ana kadar beton güvenlik duvarının 350 kilometresinde çalışmaların tamamlandığını, sızma ve kaçakçılığı önlemek için kalan tüm boşlukların kapatılması çalışmalarının devam ettiğini" ifade etti.

7. Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetleme operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)7. Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetleme operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)

Sınır Kuvvetleri Komutanlığı, tahkimatların sadece beton duvarla sınırlı olmadığını, hendekler, dikenli teller, erken uyarı sistemleri, gece ve gündüz gözetleme kameraları gibi çok sayıda engelin bulunduğunu belirtti.

Komutanlık, tüm komşu ülkelerle sınırlarda sınır tahkimatlarının uygulandığını, ancak "her bölgedeki güvenlik tehditlerine bağlı olarak farklı derecelerde" uygulandığını vurguladı.