Askeri hamleler, Etiyopya’daki siyasi sorunu çözebilir

Uluslararası ve bölgesel arabuluculuk çabaları, Etiyopya’daki iç savaşın sona ermesi için müzakereler yürütülmesi çağrısında bulunuyor

Addis Ababa hükümetine karşıtı Tigray güçlerinden bir asker (AP)
Addis Ababa hükümetine karşıtı Tigray güçlerinden bir asker (AP)
TT

Askeri hamleler, Etiyopya’daki siyasi sorunu çözebilir

Addis Ababa hükümetine karşıtı Tigray güçlerinden bir asker (AP)
Addis Ababa hükümetine karşıtı Tigray güçlerinden bir asker (AP)

Mana Abdulfettah
Etiyopya’yı etnik bir savaşa sürükleyen Tigray olayı, askeri bir temelde başlamadı. Daha ziyade birden fazla etnik kökene sahip ülkelerde patlak veren siyasi bir meseleydi. Ama çatışma tarafları, tansiyonu ve karşıt askeri gerginliği tırmandırmayı seçti. Geriye ise diyalog aracı olarak silah seslerinden başka bir şey kalmadı.
ABD’nin Etiyopya’daki çatışmaya ‘askeri bir çözüm’ olmadığı uyarısından sonra, krizi çözmek için çeşitli siyasi seçenekler sunuldu. Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in hükümetteki görevlerini yardımcısı Demeke Mekonnen’e devrettikten sonra kuvvetleriyle birlikte savaş alanına gitmesiyle askeri seçenek de güçlendi.

Askeri boyut
Tigray çatışmasının başlangıcından bu yana, Etiyopya hükümeti orada devam eden savaşın askeri yönlerine dikkat çekmeye hevesliydi. Çatışmanın hızı, uluslararası ve bölgesel seslerin askeri tırmanışın sona erdirilmesi ve savaşın durdurulması için müzakerelerin gerekliliği çağrısında bulunmasının ardından da arttı. Etiyopya kuvvetleri, iki yönde hareket ediyor. İlk yön, Etiyopya Hava Kuvvetleri’nin Tigray’ın başkenti Mekelle şehrine insansız hava aracı saldırıları düzenlemeye devam etmesi.
Ancak ikinci yön ise, Abiy Ahmed’in Tigray güçleriyle savaşan Federal Ordu ile ön cephede üniformalı göründüğü ülkenin kuzeydoğusundaki Afar Bölgesi’nde yürütülüyor.
Hükümet, Abiy Ahmed’in cephede görünmesinden iki gün sonra yaptığı açıklamada, “Ulusal Savunma Kuvvetleri Başkomutanı Abiy Ahmed liderliğindeki Federal Ordu, Afar eyaletindeki Kasagita ilçesini, Burka ilçesini ve Chifra’yı çevreleyen dağları kurtarmayı başardı. Ordu, Amhara bölgesindeki Kambolcha şehrine doğru ilerliyor” ifadelerini kullandı. Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) güçleri, Kasım ayı başlarında Desi ve Hamisi’ye ek olarak buranın kontrolünü ele geçirmişti.
TPLF güçleri, başkent Addis Ababa’ya girmek ve bir geçiş hükümeti kurmak için ilerlemelerini sürdürme taahhüdünde bulunurken, Etiyopya hükümeti ise Abiy Ahmed ve güçlerine hizmet edecek çok sayıda zafere ihtiyaç duyuyor. Resmi daha da karmaşıklaştıran şey, ‘hükümet güçleri ile Tigray güçleri arasındaki tartışmalı Chifra bölgesinin, Etiyopya ile Cibuti limanını birbirine bağlayan Mili karayolu üzerinde bulunması’ ve ‘Tigray güçlerinin, savaşın kuralları tekrar değişmedikçe Afrika Boynuzu’ndaki stratejik yolun ve ana limanın kontrolünü ele geçirecekleri önemli noktalardan birini kaybetmesi’.
Bu yeni stratejik yönler için en önemli kriterler arasında, federal hükümetin Cibuti limanından gelen Etiyopya ithalatının yüzde 90’ını kaybederek daha da kötüleşecek olan ekonomik durumu kurtarmaya çalışması yer alıyor.

Yollar ve duraklar
ABD’nin Etiyopya krizine yönelik tutumu birkaç aşamadan geçti. İlk olarak, daha önce Nahda (Rönesans) Barajı krizini çözmek için askeri seçeneği destekleyen eski Başkan Donald Trump döneminin sona ermesiyle birlikte Kasım 2020’de Tigray çatışmasını patlak verdiği dönem. Bu, ABD’nin Etiyopya pahasına Mısır ve Sudan’ı desteklediği ve bunun Tigray çatışması ve Sudan- Etiyopya sınırı da dahil olmak üzere diğer Etiyopya krizlerine yansıdığı hipotezini güçlendirdi.
İkinci aşama ise Joe Biden’in gelişinden sonraki dönem. Öyle ki ABD, Afrika Boynuzu ve Etiyopya olaylarından uzak kalamadı ve aksine, kendisini onların içerisinde buldu. Ancak iki taraf arasında dengeli bir pozisyon almaya çalıştı, müzakere gerekliliğine değindi ve Tigray çatışmasına ilişkin uluslararası bir soruşturma çağrısında bulundu.
Ardından Afrika Kıtası Serbest Ticaret Anlaşması kapsamında Etiyopya ihracatına yönelik gümrük vergisini askıya alarak cezalandırıcı adımlar attı. Yaptırımlar arasında, insan hakları ihlallerine karışan güçlerin sorumlusu Eritre ordu komutanı Philippus Waldhuhans’ın mal varlıklarının dondurulması da yer aldı.

Tek seçenek
Washington, son tavrını korurken, Etiyopya’daki çatışmayı durdurmak için diplomasinin ‘ilk, son ve tek seçenek’ olduğunu vurguladı. Daha sonra Addis Ababa’daki ABD büyükelçiliği, vatandaşlarını terör saldırıları olasılığına karşı uyaran ve ülkeyi terk etmelerini isteyen bir bildiri yayınladı. Etiyopya Barış Bakanı, ABD’yi ‘ülkedeki durum hakkında yanlış ve yanıltıcı bilgi yaymaya devam etmekle’ suçladı.
Bu adım, ABD’nin Etiyopya hükümetine baskı yaptığı ve Tigray Kurtuluş Cephesi’ne destek verdiği şeklinde yorumlanırken, Biden yönetiminin Nahda Barajı konusunda net bir tavır almadığına dikkat çekildi. Bu, baraj konusunun Tigray çatışmasında olduğu gibi ABD dış politikası için bir öncelik olmadığı anlamına geliyor.
ABD’nin tavrını reddedici görüş, yüzlerce Etiyopyalının ABD ve İngiltere büyükelçilikleri önünde gösteri yaparak ‘müdahalelerini’ kınayan pankartlar taşımasıyla da somutlaştı. Eylemler başka bir yola saparken, Abiy Ahmed’e destek veren Rusya ve Çin’e teşekkürlerle Rus büyükelçiliğine ulaştı.
Öte yandan Abiy Ahmed’in politikasının muhalifleri, Tigray çatışması sırasında insani ihlaller de dahil olmak üzere tüm politikaları için bir onay belgesi yayınlayarak Başbakanın, Nahda Barajı için ulusal destekten yararlandığına inanıyor. Uluslararası hesap verebilirlikten kaçınmak için de ABD’nin Etiyopya’ya karşı emperyalist saldırganlığı fikrini teşvik ederek destekçilerini harekete geçirdi.

Müzakere edilmiş çözüm
Etiyopyalı elitlerin tartışması, bu tarafın siyasi çözüme askeri çözümü tercih eden taraf olduğu hipotezini kanıtlamak için savaşı kimin başlattığı etrafında dönüyor. Aynı şekilde elitler, ABD’nin TPLF yanlısı duruşunun gerekçesinin, bu milliyetin haklarını savunmak olmadığına inanıyor.
Savaşın başlangıcında Tigray Askeri Cephesi’nin kontrolünün sıkılaştırılmasına, 27 yıldır iktidarda olduğu süre boyuncaki askeri mirası katkıda bulundu. Cephe, adamlarını askeri olarak nitelendirirken, Eritre ve Somali Afar’daki Tigrayları da destekledi.
Abiy Ahmed, Eritre, Amhara bölgesi güçlerinin ve milislerinin yardımını kendine çekmek üzere harekete geçti. Ayrıca Tigray cephesi, yakın zamanda kendisine katılan diğer milletlerden de ilgi gördü.
Siyasi ve askeri liderler için geçerli olan şey, ulusal kökenleri tarafından yönetildikleri ve aynı zamanda etnik kutuplaşmaya tabi oldukları için bu seçkinler için de geçerli.
Hükümet güçleriyle olan Tigray çatışmasının bir başka yorumu ise, Etiyopya’nın dış güçlerin hesaplaşması için bir vekil savaş alanı olarak görülmesinin bir sonucu ve bu güçlerin, ‘bu ulusları bölen çok çeşitli etnik kökene ve dine sahip’ Etiyopya toplumundaki bölünmeyi destekleyen unsurlardan faydalanması gerçeğinden kaynaklanıyor. Bir etnik kökenin, ekonomik farklılıkların ve siyasi kontrolün yoğunlaşmasına ek olarak, birden fazla dine bölünmesi mümkün.
Ama bu fikir, ulusal uzlaşının gerekliliğine yönelik uluslararası çağrılarla çürütülmekte. Ayrıca bu fikir, federal parlamento tarafından TPLF’nin ve bir dizi silahlı hareketin terörist olarak tanımlamasını ‘müzakerelerin önünü açmak için’ kaldırarak müzakere edilmiş bir çözüme varmaya çağırıyor.

Parçalanmayı önleme
Etiyopya kuvvetleri askeri saldırılarını yoğunlaştırırken, Tigray güçleri ise Addis Ababa’ya yaklaştıkça daha kararlı hale geliyor. Bu gerçeklik, bir tarafın güç merkezini diğerinin aleyhine tercih ederek değiştirilebilir.
Etiyopya kuvvetlerinin Afar bölgesini ele geçirmesiyle birlikte TPLF’nin hesaplarını yeniden gözden geçirmesi ve müzakerelere kapı açması bekleniyor. Ama bir başka açıdan bu zafer, Abiy Ahmed’in inadını artıracak. Etiyopya devletinin dağılmasını veya cephenin kendi kaderini tayin etme seçeneğine başvurmasını önlemek için üzerindeki uluslararası baskıyı artırması muhtemel olan şey, diğer milletleri bunun arkasına sürükleyecek.
Bu kasvetli durum karşısında, özellikle kısa vadede, çatışan taraflar arasındaki güven eksikliği ile kalıcı bir barış senaryosunun çok uzaklarda olduğu görülüyor. Barış ihtimali tamamen uzak görülmezken, ancak en yakın senaryo, bu toprakların ortak şekilde yönetilmesi veya özerk bir bölge kurulması konusunda anlaşmaya dayalı kesintili bir barış olacağıdır. Bu senaryo, ateşkes sonrası güvenlik düzenlemelerine ulaşılıp Tigray’ın federal güçleri tanıması için baskı yapılması ve hükümetin TPLF’den ‘terörist’ etiketini geri çekmesine dayanıyor.
Uluslararası ve bölgesel arabuluculara meydan okuyan, Tigray ve Amhara arasındaki tarihsel düşmanlık gibi farklı milletler arasında da çekişmeler var. Amhara, Tigray Cephesi’ni iktidar olduğu dönemde topraklarını ele geçirmekle suçluyor.
Tigray Cephesi ise yalnızca Amhara tarafından ele geçirilen topraklarını geri aldığını söylüyor. Bu durum, her iki tarafın güçlerinin de teşvikiyle siviller arasında katliamlara ve vahşetlere yol açtı. Bunun yanı sıra bu durum, Sudan’ın doğusuna sığınan Tigray halkı ile demografik bir dengesizlik yaratmak için verimli bir zemin oluşturuyor. Tel Aviv, Falaşa Yahudilerinden 3 bin Etiyopyalıyı kabul etmeyi sonra birçoğu, İsrail de dahil çeşitli ülkelere göç etmişti. İsrail’deki aileleri, Tigray Savaşı’nın şiddetlenmesinden sonra yeniden birleşmeleri için çağrıda bulunuyor.

Barış fırsatı
Öte yandan Etiyopya’da barış yapma fırsatı, gerçekleşmesini engelleyen tehditlerle lekeleniyor. Bu da savaşın Etiyopya vatandaşları üzerindeki doğrudan etkisinin devam etmesine yansıyor. Barış gerçekleşene kadar savaş, binlerce vatandaşı öldürecek, geriye kalanlar ise kıtlıktan ölecek.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analiz habere göre Etiyopya devleti geri dönerse, federal otoritesi askeri ve ekonomik tehditler altında olacak. Ayrıca bunun etkisi sadece Etiyopya’nın iç bölgeleriyle sınırlı kalmayacak, aynı zamanda komşu ülkelere de yansıyacak.



Çeçenistan Cumhurbaşkanı Kadirov: Yaşıyorum ve iyiyim

Çeçenistan Cumhurbaşkanı Ramazan Kadirov. (Reuters)
Çeçenistan Cumhurbaşkanı Ramazan Kadirov. (Reuters)
TT

Çeçenistan Cumhurbaşkanı Kadirov: Yaşıyorum ve iyiyim

Çeçenistan Cumhurbaşkanı Ramazan Kadirov. (Reuters)
Çeçenistan Cumhurbaşkanı Ramazan Kadirov. (Reuters)

Çeçenistan Cumhurbaşkanı Ramazan Kadirov’un resmi sosyal medya hesabında dün kendisinin yer aldığı bir video yayınlandı. Kadirov videoda, sosyal medyada sağlığının kötüleştiğine dair yer alan haberleri yalanladı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yakın bir müttefiki olan 46 yaşındaki Kadirov’a Kremlin tarafından bu hafta bir Moskova hastanesinde tedavi gördüğü yönündeki haberler sorulduğunda, konuyla ilgili hiçbir bilgisi olmadığını söyledi.

Ancak Kadirov’un Telegram’da yayınladığı bir videoda kendisinin Magomed Abdulhamidoviç Kadirov olduğu söylenen bir adam, Kadirov’un yatağının kenarına oturarak elini başını öperken görüldü. Videonun ne zaman çekildiği ise açıklanmadı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Kadirov’un kendisi tarafından yazıldığı iddia edilen bir yazısında, “Allah’a şükür yaşıyorum ve iyiyim. Hasta olduğumda neden bu kadar gürültü koptu kesinlikle anlamıyorum” dedi.

Kadirov’un sözcüleri ise Çeçen liderin hastalığıyla ilgili açıklama taleplerine yanıt vermedi.


Karabağ'daki çatışmalarda yüzlerce ölü ve yaralı kaydedildi

Dağlık Karabağ bölgesine düzenlenen bombardıman yıkıma yol açtı. (AP)
Dağlık Karabağ bölgesine düzenlenen bombardıman yıkıma yol açtı. (AP)
TT

Karabağ'daki çatışmalarda yüzlerce ölü ve yaralı kaydedildi

Dağlık Karabağ bölgesine düzenlenen bombardıman yıkıma yol açtı. (AP)
Dağlık Karabağ bölgesine düzenlenen bombardıman yıkıma yol açtı. (AP)

Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesine başlattığı operasyonda en az 200 kişinin öldüğü bildirildi. AFP'nin haberine göre, Dağlık Karabağ bölgesindeki ayrılıkçı bir yetkili dün yaptığı açıklamada yüzlerce kişinin de yaralandığı aktardı. Bölgenin İnsan Hakları Ombudsmanı Gegham Stepanyan, önceki gün başlayan ve dün ayrılıkçıların teslim olmasının ardından ateşkes anlaşmasının imzalanmasıyla sona eren operasyonda “En az 200 ölü, 400'den fazla yaralı var" dedi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bugün Azerbaycan ile Dağlık Karabağ bölgesindeki Ermeni ayrılıkçılar arasında bugün düzenlenmesi planlanan görüşmelerde Moskova barış güçlerinin arabuluculuk yapacağını duyurdu.

Kremlin, yaptığı açıklamada, Putin'in, Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirerek ‘müzakerelerin bölgede konuşlu Rus barışı koruma taburunun arabuluculuğuyla yürütüleceğini’ bildirdiğini belirtti. Görüşmeler, Bakü güçlerinin önceki gün başlattığı ve dün ayrılıkçıların teslim olmasının ardından ateşkes anlaşmasıyla sonuçlanan askeri operasyonun ardından geldi.

Erivan'daki gösteriler

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre binlerce Ermeni, Dağlık Karabağ bölgesindeki krizi protesto etmek için Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın Erivan'daki karargahı önünde gösteri yaptı. Göstericilerle polis arasında çatışmalar çıktı. Ermeni muhalif siyasetçiler Paşinyan'ı, ayrılıkçıların Azerbaycan güçlerine teslim olmasının ardından Dağlık Karabağ'daki Ermeni çoğunluğunu terk etmekle suçladı. Paşinyan'ın yargılanması çağrısında bulunuldu.


Gana Cumhurbaşkanı Akufo-Addo'dan Afrika'da darbeler ve terörizmle mücadele için destek çağrısı

Nana Akufo-Addo (AA)
Nana Akufo-Addo (AA)
TT

Gana Cumhurbaşkanı Akufo-Addo'dan Afrika'da darbeler ve terörizmle mücadele için destek çağrısı

Nana Akufo-Addo (AA)
Nana Akufo-Addo (AA)

Akufo-Addo, New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, Sahel'deki istikrarsızlığın Batı Afrika ülkelerini ciddi bir siyasi baskı ve ekonomik gerilim altına soktuğunu belirtti.

Uluslararası topluma Sahel'deki terörizm ve kıta genelinde yaygınlaşan darbelerle mücadelede Afrika'ya destek olma çağrısında bulunan Akufo-Addo, kıtadaki birçok ülkenin, teröristler yüzünden geniş topraklar kaybettiğini, bazılarının da darbelerle karşı karşıya olduğunu ifade etti.

Akufo-Addo, Batı Afrika'da, karşılaştıkları çok zor koşullar altında, terörizmle başa çıkmak için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştıklarını kaydederek, uluslararası toplumun, bu sorunlarla başa çıkma çabalarını baltalamak yerine desteklemesi halinde çatışmaların daha tatmin edici bir şekilde çözüleceğine inandıklarını ifade etti.

Afrikalıların İkinci Dünya Savaşı'nda Avrupa ve müttefiklerini savunmak için savaştıklarına işaret eden Akufo-Addo, dünyanın, ihtiyaç duydukları anda karşılık verme zamanının kesinlikle geldiğini söyledi.


ABD Senatosu yeni Genelkurmay Başkanı’nın atanmasını onayladı

General Charles Brown, yeni Genelkurmay Başkanı olarak onaylandı. (EPA)
General Charles Brown, yeni Genelkurmay Başkanı olarak onaylandı. (EPA)
TT

ABD Senatosu yeni Genelkurmay Başkanı’nın atanmasını onayladı

General Charles Brown, yeni Genelkurmay Başkanı olarak onaylandı. (EPA)
General Charles Brown, yeni Genelkurmay Başkanı olarak onaylandı. (EPA)

ABD Senatosu dün (çarşamba), bir Cumhuriyetçi senatörün, atamanın onaylanmasını aylarca engellemesinin ardından General Charles Brown'un ABD Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı olarak atanmasını onayladı.

ABD Başkanı Joe Biden geçtiğimiz mayıs ayında, Afrika kökenli Amerikalı generalin Genelkurmay Başkanı olarak atandığını duyurdu ve bu ismin askeri niteliklerine ve kişisel değerlerine, özellikle de ırkçılığa karşı mücadeleye katılımına dikkat çekti. Ancak bu atamanın diğer 300'den fazla atama gibi ABD Senatosu'nda onaylanması, ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) kadın askeri personelin alınmasına ilişkin politikasını protesto etmek amacıyla, Senatör Tommy Tuberville tarafından engellendi.


Rusya Devlet Başkanı Putin'den, Çin'e "tek kutuplu hegemonyaya direnme" çağrısı

Vladimir Putin (AA)
Vladimir Putin (AA)
TT

Rusya Devlet Başkanı Putin'den, Çin'e "tek kutuplu hegemonyaya direnme" çağrısı

Vladimir Putin (AA)
Vladimir Putin (AA)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu çerçevesinde Rusya-Ukrayna Savaşı'na dair tartışmaların sürdüğü günlerde, Çin-Rusya Stratejik Güvenlik İstişareleri için ülkesini ziyaret eden Çin Dışişleri Bakanı Vang Yi ile St. Petersburg'da görüştü.

Çin Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Putin, görüşmede "tek kutuplu hegemonyaya ve kamplar arası cepheleşmeye direnme" çağrısı yaparken, "stratejik işbirliğini derinleştirme" mesajı verdi.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in martta Moskova'ya yaptığı ziyareti "çağ açan" olarak tanımlayan Putin, "Mevcut uluslararası durum, Devlet Başkanı Şi Cinping'in 'dünyanın yüzyıldır görülmeyen değişimlerden geçtiğine' dair stratejik hükmünü doğruluyor" dedi.

Putin, iki ülke liderlerinin ziyarette vardığı mutabakatın başarıya ulaştığını, Rusya ile Çin arasındaki farklı alanlarda temasların ve işbirliğinin olumlu sonuçlar ürettiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:

Rusya, bu yılın başından itibaren, ABD ve Batı'nın tek taraflı yaptırımlarının etkilerinin üstesinden geldi, ekonomi yeniden büyüme doğrultusuna girdi ve farklı işlevlerin işleyişi normale döndü.

Rusya ve Çin'in ortak çabalarıyla BRICS'in genişleme yönünde başarılı bir adım attığını ve bunun işbirliğini yeni bir seviyeye taşıyacağına inandığını dile getiren Putin, "Rusya, Çin ile Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRICS gibi çok taraflı çerçevelerde yakın koordinasyonu sürdürerek tek kutuplu hegemonyaya ve kamplar arası cepheleşmeye direnmeye, uluslararası barışı ve adaleti korumaya hazır" değerlendirmesinde bulundu.

Çin ile "stratejik planlamayı güçlendirmeyi" ve "pragmatik işbirliğini derinleştirmeyi" istediklerine işaret eden Putin, Rusya'nın, Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi'ni desteklediğini, bunu bozmaya ve karalamaya yönelik çabalara karşı çıktığını dile getirdi. Putin, Avrasya Ekonomik Birliği ile Kuşak ve Yol arasında bağlantıyı güçlendirerek bölgesel bütünleşmeyi teşvik edeceklerini vurguladı.

"Hegemonyaya karşı hoşnutsuzluk artıyor"

Vang Yi de Devlet Başkanı Şi'nin "dünyanın yüzyılda görülmeyen değişim dönemine girdiği" vurgusunu yineleyerek, "Kaotik uluslararası durum karşısında dünya giderek çok kutuplu hale geliyor ve ekonomik küreselleşme karşı eğilimlere rağmen ilerliyor. Tek taraflı yaptırımlar sürdürülebilir değil ve hegemonyaya karşı hoşnutsuzluk artıyor" dedi.

Rusya ve Çin'in, BM Güvenlik Konseyinin daimi üyeleri olarak dünyada kalkınmayı ve ilerlemeyi teşvik etme sorumluluğu olduğuna dikkati çeken Vang, "Çok taraflı stratejik koordinasyonu sürdürmeli, iki ülkenin meşru haklarını ve çıkarlarını korumalı ve uluslararası düzenin daha adil ve akılcı bir doğrultuya girmesi için çaba göstermeliyiz" ifadelerini kullandı.

Ziyareti sırasında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Güvenlik Konseyi Sekreteri Nikolay Patruşev ile yaptığı görüşmelerde farklı alanlarda işbirliği konularını ele aldıklarını belirten Vang, Rusya ile "stratejik güvenin geliştirilmesi" ve "pratik işbirliğinin derinleştirilmesi" için birlikte çalışmaya hazır olduklarını vurguladı.

Ukrayna sorunu

Putin ve Vang'ın, görüşmede uluslararası ve bölgesel durum hakkında da görüş alışverişinde bulunduğunu belirten Çin tarafı, "Putin'in, Rusya'nın Ukrayna sorununu diyalog ve müzakereyle çözmeyi istediğini yinelediğini" aktardı.

Vang'ın Moskova'daki temasları ve Putin ile görüşmesi, New York'ta düzenlenen 78. BM Genel Kurulu marjında bir araya gelen G7 (Grup 7) Dışişleri bakanlarının, yayımladıkları ortak açıklamada Rusya-Ukrayna Savaşı'nın sonlandırılması için Moskova'ya çağrı yapmasının ardından geldi.

ABD, Kanada, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya ve Japonya'nın oluşturduğu G7 ülkelerinin Dışişleri bakanları, 18 Eylül'de yayımladıkları ortak açıklamada, Rusya'ya "Ukrayna'daki tüm askerlerini ve harp donanımlarını derhal ve koşulsuz olarak çekmesi" çağrısında bulunmuştu.

Çin'in ABD ile jeostratejik rekabetinin ve bölgesel gerilimlerin arttığı bir dönemde başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı'nın, Pekin yönetimini, "ortak düşman" algısıyla, benzer meydan okumalarla karşı karşıya olan Moskova ile yakınlaştırdığı gözleniyor.

ABD ve Avrupa, Rusya'ya savaşta silah desteği sağlamaması yönünde Çin'i uyarırken, Pekin, doğrudan silah satışı yapmasa da Moskova ile ortak devriye, askeri tatbikatlar ve personel eğitimi dahil savunma alanındaki işbirliğini ve BM Güvenlik Konseyi ile diğer platformlarda diplomatik ve söylem düzeyinde desteğini sürdürüyor.

Devlet Başkanı Şi Cinping'in martta Moskova'ya yaptığı ziyarette, iki ülke liderleri, Çin ile Rusya arasındaki "kapsamlı stratejik ortaklık koordinasyonunu" derinleştirme konusunda mutabakata varmıştı.

Şi, üç günlük ziyaretinin ardından veda ederken Putin'e hitaben, "Şu anda dünya yüzyılda bir görülecek bir değişimden geçiyor ve bu değişime biz yön veriyoruz" ifadelerini kullanmıştı.


Dağlık Karabağ’da açılan ateş sonucu iki Rus barış gücü öldü

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Dağlık Karabağ’da açılan ateş sonucu iki Rus barış gücü öldü

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Alemu’l-Arabi Haber Ajansı’na (AWP) göre, Rusya Savunma Bakanlığı, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki tartışmalı Dağlık Karabağ bölgesinde açılan ateş sonucu iki Rus barış gücünün öldüğünü duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Sputnik’ten aktardığı haberde ise Canyatak yerleşim birimi yakınlarında Rus Barış Gücüne ait UAZ Patriot aracına ateş açıldığı belirtildi.

Bakanlığın açıklamasında, ateş sonucu arabadaki askerlerin yaşamlarını yitirdiği kaydedildi.

Öte yandan Kremlin, Dağlık Karabağ krizini Azerbaycan’ın ‘iç meselesi’ olarak değerlendirdi.

Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, “Karabağ’ın Azerbaycan’ın iç meselesi olduğuna şüphe yok. Azerbaycan, Ermenistan’ın tanıdığı kendi topraklarında hareket ediyor” dedi.

Azerbaycan Savunma Bakanlığı, dün Karabağ’da ateşkes anlaşmasına varıldığını duyururken, ayrılıkçı Ermeniler, Rus barışı koruma komutanlığının sunduğu ateşkes teklifini kabul ettiklerini bildirdi.

Rus barışı koruma güçleri ise henüz ateşkesin herhangi bir şekilde ihlal edilmediğini belirtti.


ABD'den Hindistan'a Sih örgütü liderinin ölümüyle ilgili soruşturmada Kanada ile işbirliği çağrısı

(AA)
(AA)
TT

ABD'den Hindistan'a Sih örgütü liderinin ölümüyle ilgili soruşturmada Kanada ile işbirliği çağrısı

(AA)
(AA)

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby, günlük çevrim içi basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Kanada Başbakanı Justin Trudeau'nun, Nijjar'ın öldürülmesinin arkasında Yeni Delhi hükümetinin olduğu iddiasıyla ilgili Kirby, "derin endişe" duyduklarını belirterek, Kanadalı yetkililerle konuya ilişkin yakın temasta olduklarını bildirdi.

Kirby, Nijjar'ın öldürülmesinin "ciddi" bir mesele olduğunu söyleyerek, Kanada'nın konuyla ilgili soruşturmasının engellenmeden ilerlemesi ve faillerin adalet önüne çıkarılması gerektiğini dile getirdi.

Bu kapsamda Hindistan'ı tam teşekküllü işbirliği yapmaya çağıran Kirby, diğer yandan soruşturma sonuçlanmadan spekülasyon yapmak istemediğini kaydetti. Kirby, Hindistan'ın stratejik bir ortak olduğu mesajını yineledi.


Hollanda'da devletin Müslümanları ve İslami kurumları gizlice araştırdığı ortaya çıktı

(AA)
(AA)
TT

Hollanda'da devletin Müslümanları ve İslami kurumları gizlice araştırdığı ortaya çıktı

(AA)
(AA)

Hollanda Sosyal İşler ve Çalışma Bakanı Karien van Gennip, Temsilciler Meclisine yazdığı mektupta, geçmiş yıllarda Sosyal İşler ve Çalışma Bakanlığı tarafından ülkede yaşayan Müslüman topluluklar arasındaki kişiler, kurumlar ve ağlarla ilgili habersiz araştırmalar yapıldığının tespit edildiğini belirtti.

Van Gennip mektupta, ülkede yaşayan Müslümanların ve İslami kurumların gizlice araştırılmasından dolayı üzüntü duyduğunu ve bundan, gelecek için ders çıkardığını ifade etti.

Bakanlığın kişi ve kurumlarla ilgili yaptığı araştırmanın şeffaf bir şekilde yapılmadığını vurgulayan van Gennip, kişi veya kurumlar hakkında haklı bir gerekçe ve hukuki dayanak olmaksızın araştırma yapılmasını şiddetle reddettiğini kaydetti.

Van Gennip, bazı araştırmalar için dışarıdan uzmanlar görevlendirildiğini belirterek araştırmaların bir kısmında kişisel verilerin işlendiğine, Bakanlığın bu görev için kişisel verileri işlemesine yönelik herhangi bir yasal dayanağı bulunmadığına dikkati çekti.

Toplanan kişisel verilerin 1 Nisan 2024 tarihinden itibaren imha edileceğini kaydeden van Gennip, verilerinin Bakanlığın dosyasında işlenip işlenmediğini öğrenmek isteyenlerin bizzat kurumlarına başvurabileceklerini belirtti.

Bazı belediyeler, camileri ve Müslümanlara ait kurumları gizlice araştırmıştı

Hollanda'da geçen yıl, bazı belediyelerin özel şirketler aracılığıyla camiler ve Müslümanlara ait kurumlar hakkında gizli araştırma yürüttüğü ortaya çıkmıştı.

Hollanda Güvenlik ve Terörle Mücadele Kurumunun (NCTV) belediyeler aracılığıyla finanse ettiği araştırmanın, NTA (Nuance door Training en Advies) adlı özel firma aracılığıyla yaptırıldığı belirtilmişti.

Camilerde araştırma yapan NTA çalışanlarının kendilerini cemaatten biri ya da ziyaretçi olarak tanıttıkları, inceleme sırasında cemaatten birçok kişiyle kimliklerini açıklamadan görüştükleri kaydedilmişti.

NTA'nın özellikle imamların ve yöneticilerin geçmişleri, nereden geldikleri ve nerelerde eğitim gördüklerine ilişkin bulguları belediyelere "gizli bilgi" olarak raporladığı aktarılmıştı.


Kolombiya'da polis karakolu ve askeri üslere eş zamanlı bombalı saldırılar yapıldı

(AA)
(AA)
TT

Kolombiya'da polis karakolu ve askeri üslere eş zamanlı bombalı saldırılar yapıldı

(AA)
(AA)

Cauca'nın kuzeyindeki Buenos Aires, Corinto, Suarez ve Santander de Quilichao kasabalarında, polis karakolları ve askeri üsler bomba yüklü araçlarla ve patlayıcı maddelerle hedef alındı.

Cauca Valisi Elias Larrahondo Carabali yerel bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, aynı anda birçok saldırı düzenlendiğini belirtti.

Carabali "Saldırılardan hastane ve okullar da etkilendi. Henüz ölü ve yaralı sayısıyla ilgili elimizde net bir bilgi yok" ifadesini kullandı.

Bölgeye çok sayıda ambulans ve arama kurtarma ekibi sevk edildi.

Saldırılarda, çok sayıda ölü ve yaralı olduğu değerlendiriliyor.

Henüz kimsenin üstlenmediği saldırılara ilişkin geniş çaplı soruşturma başlatıldı.

Saldırının, bölgede etkili olduğu bilinen eski Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) mensuplarınca düzenlendiği düşünülüyor.


Güney Afrika'da uyuşturucu içeren kekten zehirlenen 90 ilkokul öğrencisi hastaneye kaldırıldı

(AA)
(AA)
TT

Güney Afrika'da uyuşturucu içeren kekten zehirlenen 90 ilkokul öğrencisi hastaneye kaldırıldı

(AA)
(AA)

Gauteng Eyaleti Eğitim Departmanı Sözcüsü Steve Mabona, yaptığı açıklamada, Soshanguve'deki Pulamadibogo İlkokulu'ndaki 90 öğrencide, bir sokak satıcısından aldıkları kekleri yedikten sonra mide bulantısı, mide ağrısı ve kusma gibi zehirlenme belirtileri görüldüğünü ifade etti.

Mabona, eğitimcilerin, sınıftaki öğrencilerin tuhaf davranışlarına şahit olduktan sonra destek için hemen acil servisleri aradıklarını söyledi.

Öğrencilerin çeşitli hastanelerde müşahede altına alındığını dile getiren Mabona, öğrencilerin yedikleri keklerde esrar bulunduğunun tespit edildiğini belirtti.

Mabona, polisin sokak satıcısının kimliğini tespit ettiğini ve konuya ilişkin soruşturma başlattığını kaydetti.