Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı: Mevcut önlemler bireyi ve toplumu korumak için yeterli

Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı açıklamasını ülke genelinde ilk Omikron varyantı kaydedildikten sonra yaptı.

Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı, mevcut aşamada, iki doz veya güçlendirici doz uygulanması gerektiğini vurguladı (SPA)
Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı, mevcut aşamada, iki doz veya güçlendirici doz uygulanması gerektiğini vurguladı (SPA)
TT

Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı: Mevcut önlemler bireyi ve toplumu korumak için yeterli

Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı, mevcut aşamada, iki doz veya güçlendirici doz uygulanması gerektiğini vurguladı (SPA)
Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı, mevcut aşamada, iki doz veya güçlendirici doz uygulanması gerektiğini vurguladı (SPA)

Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı yaptığı açıklamada, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) mutasyona uğramış türü Omikron varyantına ilişkin ön bilgilerin, diğer varyantlardan farklı olmadığını ve ilk olarak Hindistan’da görülen Delta varyantından yüzde 30 daha yaygın olduğunu belirtti.
Ayrıca, küresel endişe ve takibin, Omikron varyant seviyeleri hakkındaki eksik bilimsel bilgilerden kaynaklandığı da açıklandı.
Sağlık Bakanlığı, koronavirüse karşı ikinci doz aşı olmaları üzerinden 6 ay geçmiş olanların mevcut aşamada iki doz veya güçlendirici (rapel) dozlarını tamamlamaları gerektiğini vurguladı.
Bakanlık ayrıca tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 varyantlarıyla başa çıkmanın en iyi yolunun aşı yaptırarak bağışıklığı tamamlamak olduğunu ayrıca aşıların etkinliğini arttırmak için rapel dozların yapılması gerektiğini de belirtti.
Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Dr. Muhammed el-Abdulali Çarşamba günü düzenlenen olağanüstü bir basın toplantısında koronavirüs ile ilgili gelişmeler hakkında, endişe verici olarak sınıflandırılan Omikron varyantının 21’den fazla ülkede görüldüğünü belirtti.
Abdulali ayrıca, virüsü enfekte edenlerin varyantlar olduğunu ve çok sayıda varyantların meydana geldiğini ve bunun epidemiyolojik modellerinde bir değişikliğe yol açtığı durumlar olduğunu belirterek bu üç epidemiyolojik modelin en önemlisinin virüsün yayılma hızındaki artış veya hastalığın şiddeti veya aşının yanıtında veyahut etkinliğinde bir azalma olduğunu açıkladı.
Abdulali, Suudi Arabistan’ın, ülke genelinde epidemiyolojik durumu her şeyden önce takip etmek için sağlam ve kalıcı adımlar olduğunu, tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi ve salgın hastalıklarla baş etme becerisine ve deneyime sahip olduğunu vurguladı.
Öte yandan Abdulali, Kuzey Afrika’dan gelen bir yolcuda, koronavirüsün mutasyona uğrayan varyantı Omikron ’un tespit edildiğini ve Omikron varyantı tespit edilen yolcu ve temas halinde olduğu kişilerin karantinaya alındığını açıklayarak, onaylanan protokollere göre gerekli tüm tedbirlerin alındığını da belirtti.
İlk kez Güney Afrika'da görülen Omikron varyantına karşı nasıl korunacağına ilişkin Abdulali şunları söyledi: “Aşıyı iki doz veya rapel dozla tamamlayarak, kapalı alanlarda maske takarak, elleri düzenli olarak yıkayıp sterilize ederek kendimizi söz konusu varyanttan korumalıyız. Ayrıca yolcuların gerekli seyahat şartlarına uymaları gerekiyor.”
Önleyici tedbirlerin ilgili yetkili makamlarla sürekli değerlendirmeye tabi tutulduğunu belirten Abdulali, mevcut prosedürlerin bireyi ve toplumu korumak için yeterli olduğuna da dikkat çekti.
Abdulali ister pandemi ister Kovid-19, isterse de virüse bağlı varyantlar olsun, bunlarla ilgili söylentilerin ve yanlış bilgilerin ardına düşmeye karşı uyararak, doğru bilgiyi almak için güvenilir ve şeffaf resmi platformların varlığını vurguladı.
Sağlık Bakanlığına göre, varyantlar düşük bağışıklama oranlarının, aşılanmamış insanlar arasında virüsün yayılmasının artması ve virüsün şeklinin ve diziliminin değişmesi sonucu ortaya çıkar.
Sağlık Bakanlığı aynı zamanda, yeni bir varyantın ortaya çıkmasının ilginç veya endişe verici olmadığını ve orijinal virüs kadar yetenekli olabileceğini ya da mutasyona uğrayanların virüsün şiddetli semptomları, hızlı yayılması ve aşıya yanıt vermemesi ile daha tehlikeli olacağını bildirdi.
Suudi Arabistan Sağlık Bakanı Fahd el-Celacil yaptığı açıklamada, Krallığın koronavirüsü ve değişiklikleri karşısında dünyanın tanık olduğu gelişmeleri dikkatle takip ettiğini vurgulayarak, “Kovid-19 ve varyantlarıyla mücadele etmek için her seviyede hazırlığı artırıyoruz. Herkesin aşılarını tamamlayarak ve ihtiyati tedbirlere bağlı kalarak güvenliğine dikkat etmesini umuyoruz” ifadelerini kullandı.
Öte yandan, Suudi Arabistan’ın tüm bölgelerde yer alan 587’den fazla aşı merkezi aracılığıyla şimdiye kadar 47 milyon 465 dozdan fazla Kovid-19 aşısı yapıldı.
Son verilere göre, tek doz aşı yaptıranların sayısı ülkedeki vatandaşların yüzde 69,6’sıne denk gelen 24 milyon 625 kişiye ulaşırken, iki doz aşı yaptıranların sayısı nüfusun yüzde 63,6’sına denk gelen 22 milyon 481’den fazla kişiye ulaştı.
Sağlık Bakanlığı ayrıca, son 24 saat içerisinde 34 kişide daha koronavirüs tespit edildiğini ve ülkedeki toplam vaka sayısının 549 bin 786’ya yükseldiğini bildirdi.
Bakanlığa göre, 26’sı son bir günde olmak üzere şu ana kadar 538 bin 939 kişi iyileşti.
Ayrıca son 24 saatte 1 kişinin hayatını kaybetmesiyle toplam can kaybı 8 bin 837’ye yükseldi.
Yoğun bakımda tedavi gören kritik hasta sayısı 39’a ulaştı.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.