ABD: Hamduk-Burhan anlaşması, krizi sona erdirmedi

Washington, Sudan’a mümkün olan en kısa sürede’ bir büyükelçi atamayı değerlendirdiğini belirtti

21 Kasım’da imzalanan siyasi anlaşmanın ardından Burhan ve Hamduk (AFP)
21 Kasım’da imzalanan siyasi anlaşmanın ardından Burhan ve Hamduk (AFP)
TT

ABD: Hamduk-Burhan anlaşması, krizi sona erdirmedi

21 Kasım’da imzalanan siyasi anlaşmanın ardından Burhan ve Hamduk (AFP)
21 Kasım’da imzalanan siyasi anlaşmanın ardından Burhan ve Hamduk (AFP)

ABD Dışişleri Bakanlığı Sudan ve Güney Sudan Ofisi Direktörü Brian Hunt, 25 Ekim’den bu yana Sudan’da tutuklu olan tüm mahkumların serbest bırakılması çağrısında bulunarak, şu ana kadar serbest bırakılanların sayısının yeterli olmadığını vurguladı.
Sudan olaylarından bu yana ilk kez düzenlenen oturumda Kongre’deki Tom Lantos İnsan Hakları Komitesi önünde konuşan Hunt, Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk ile Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan arasındaki siyasi anlaşmanın, ‘eksik’ olsa da ilk adım olduğunu ifade etti. Brian Hunt, 25 Ekim’den bu yana meydana gelen demokratik bozulma ve insan hakları ihlallerini ‘tersine çevirmek’ üzere daha önemli adımlar atılması gerektiğini vurguladı.
Hunt, “21 Kasım anlaşmasının dezavantajlarına rağmen Başbakan Hamduk’un göreve dönmesi, askeri yönetimin devamlılığından daha iyi bir çözüm. Özellikle de barışçıl eylemcilerin güvenlik güçlerinin acımasız baskısına maruz kalması çerçevesinde anlaşma, halk tarafından yapılan gösterilerinin sonucuydu” dedi.
ABD Başkanı Joe Biden’ın Sudan büyükelçiliği görevine ‘mümkün olan en kısa sürede’ bir aday atamayı değerlendirdiğini ifade eden Hunt, “Beyaz Saray, Sudan büyükelçiliği pozisyonuna bir aday atamayı taahhüt ediyor. Bir karar verildiğinde onay için atamayı Senato’ya göndereceğiz” şeklinde konuştu.
Komite üyeleri, ‘Sudan’da Askeri Darbe ve İnsan Haklarına Etkileri’ başlıklı oturumda Sudan ordusunu eleştiren bir açıklama yaptı. Üyeler, “25 Ekim’de General Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki Sudan ordusu, bir askeri darbe yoluyla Sudan hükümetinin kontrolünü ele geçirdi. Böylece 2019 anayasal belgesi ve 2020 yılı Cuba anlaşması uyarınca, uluslararası destekli demokratik geçiş sürecini engelledi” ifadelerini kullandı.
Açıklamada, “Darbe, Sudan’ın Afrika Birliği’nden çıkarılmasını da içeren ve geniş çaplı gösterilere yol açan uluslararası kınamayla karşı karşıya kaldı” denildi.
Demokratlardan ve Cumhuriyetçilerden oluşan komite üyeleri, “Ordu, güç ve geniş çaplı keyfi tutuklamalar yoluyla halkın darbeye karşı direnişini bastırmaya çalıştı. 18 Kasım itibarıyla ilk bilançoya göre en az 39 kişi yaşamını yitirdi” dedi.
Açıklamada ayrıca, “Tutuklananlar arasında bakanlar, siyasi parti üyeleri, avukatlar, sivil toplum aktivistleri, insan hakları savunucuları ve protesto liderleri de bulunuyor. Aynı şekilde iletişim kesildi ve gazeteciler hedef alındı” ifadelerine yer verildi. Komite üyeleri ayrıca, Başbakan Abdullah Hamduk’un başbakanlık görevine geri dönmesini sağlayan 21 Kasım anlaşmasının ise krizi sonlandırmadığını vurguladı.



Hizbullah yetkilileri davalarla karşı karşıya

İki Hizbullah destekçisi Kafr Kila'da İsrail bombardımanından kalan enkazın yanından geçerken (Arşiv- Reuters)
İki Hizbullah destekçisi Kafr Kila'da İsrail bombardımanından kalan enkazın yanından geçerken (Arşiv- Reuters)
TT

Hizbullah yetkilileri davalarla karşı karşıya

İki Hizbullah destekçisi Kafr Kila'da İsrail bombardımanından kalan enkazın yanından geçerken (Arşiv- Reuters)
İki Hizbullah destekçisi Kafr Kila'da İsrail bombardımanından kalan enkazın yanından geçerken (Arşiv- Reuters)

Hizbullah yetkilileri, özellikle Genel Sekreteri Naim Kasım, "Lübnan'ın güvenliğini tehlikeye atmak" ve "Lübnan vatandaşlarını ölümle tehdit etmek" suçlamalarıyla Lübnan mahkemelerinde yargılanıyor. Bu davalar, partiye ait olanlar da dahil olmak üzere tüm yasadışı silahların imha edilmesi ve bunların kullanımının yalnızca devletle sınırlandırılması taleplerinden kaynaklanıyor.

Şarku’l Avsat'a açıklamada bulunan bir adli kaynak, “davaların kayıt altına alınması ve soruşturulmasının, ciddiyetlerini kanıtlayan verilerle bağlantılı olduğunu” belirtti. Kaynak, “Savcılığın haberi ve önemini değerlendirdiğini ve soruşturma açma ya da davanın kapatılıp kapatılmayacağına karar verdiğini” ifade etti.

Siyasi nitelikteki davaların yanı sıra, özellikle yurtdışında yaşayan bazı güney sakinleri, Hizbullah hakkında “konutların altına ve sivillerin arasına füze, silah ve mühimmat depoladığı ve sahiplerinin bilgisi olmadan kasabalarda ve evlerin altında tüneller kazarak bunların İsrail tarafından hedef alınmasına ve imha edilmesine yol açtığı” gerekçesiyle şikayette bulundu.