Irak’ta 31 binin üzerinde hükümet mülküne ait yolsuzluklar ifşa edildi

Şeffaflık alanında çalışmalar yürüten uzmanlar sayının bildirilenden çok daha yüksek olduğu görüşündeler.

Irak’ta Ekim 2019’dan bu yana süren halk protestolarında ‘yolsuzlukla mücadele edilmesi’ ön plana çıkıyor. (EPA)
Irak’ta Ekim 2019’dan bu yana süren halk protestolarında ‘yolsuzlukla mücadele edilmesi’ ön plana çıkıyor. (EPA)
TT

Irak’ta 31 binin üzerinde hükümet mülküne ait yolsuzluklar ifşa edildi

Irak’ta Ekim 2019’dan bu yana süren halk protestolarında ‘yolsuzlukla mücadele edilmesi’ ön plana çıkıyor. (EPA)
Irak’ta Ekim 2019’dan bu yana süren halk protestolarında ‘yolsuzlukla mücadele edilmesi’ ön plana çıkıyor. (EPA)

Irak’taki Federal Dürüstlük Komisyonu tarafından 1 Aralık’ta yayınlanan istatistikler, ülkedeki kanunsuzluğu ve 2003 sonrası nüfuz ve güç sahibi gruplar tarafından yapılan ihlaller göz önüne alındığında, devlet fonlarına yönelik konutlar, araziler ve gayrimenkullerde gerçekleşen yolsuzluğun boyutunu ortaya koydu. İstatistiklerinin yalnızca açık suiistimallerle ilgili olduğu ve üstü örtülmüş durumlara yer vermediği dikkate alınırsa, yolsuzluk ve kamu fonlarındaki idari ihmal büyük olasılıkla katlanarak artacak.
Dürüstlük Komisyonu Soruşturma Dairesi Genel Müdürü Kerim el-Gazi ülkenin resmi haber ajansına yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Devletin gayrimenkulleri, komisyonun üzerinde çalıştığı önemli konulardan biridir. Çalışma alanında bu konuya geniş bir yer ayrılmıştır. Devlete ait gayrimenkuller ile memurlar tarafından resmi sıfatla tahsis edilen ve kullanılan gayrimenkullerin envanterini çıkarmak için bir ekip oluşturma girişiminde bulundum. Kürdistan bölgesi hariç Bağdat ve diğer vilayetlerde ihlale uğrayan toplam mülk sayısı 31 bin 378’e ulaştı.”
Gazi’ye göre Ninova vilayeti devlet mülklerine yönelik ihlal açısından 8 bin 585 ile ilk sırada yer alıyor. Onu 6 bin 194 mülkle Basra ve 3 bin 653 mülkle Kerkük takip ediyor.
Gazi, suiistimal edilen gayrimenkullerin ‘binalar, tarım arazileri, otoparklar, dükkanlar, evler ve apartmanlar, kaldırımlar ve caddeler, okullar, meydanlar ve parklar’ olarak sınıflandırıldığını açıkladı.
Kerim el-Gazi, komisyonun söz konusu gayrimenkullerin geri kazanılmasına ilişkin uygulamaları hakkında şu bilgiyi verdi:
“Devlet mülkiyeti konusuna hak ettiği önemi vermek için çalıştım. ‘Mülk numarasını, adresini, vilayeti, mülkün aidiyetini, mülkün türünü, yüzölçümünü, ihlal eden tarafı, tahmini değeri ve ihlal eden tarafa karşı yapılan işlemleri’ içeren bir program hazırlandı.”
Gazi, geri alınan toplam gayrimenkul sayısının 861 olduğunu, bunların 426’sının Diyala vilayetinde olduğunu belirtti. Geri alınan mülk sayısı açısından Diyala’yı sırasıyla 124 mülkle Bağdat ve 98 mülkle Dikar’ın takip ettiğini vurguladı. Hakkında tedbir kararı alınan toplam gayrimenkul sayısının da 14 bin 928’e ulaştığını kaydetti.
Şeffaflık ve Dürüstlük Destek Ağı Başkanı Muhammed er-Rabii, Dürüstlük Komisyonu’nun istatistiği hakkında Şarku’l Avsat’a verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı:
“Devlet mülkiyetinin organize bir şekilde yağmalanmasının arkasında güçlü gruplar ve partiler var. Biçimsel olarak yasal görünen yolsuzlukları da hesaba katarsak kamu fonlarındaki toplam suiistimallerin açıklanandan çok daha fazla olduğunu görürüz. Devletin ve Dürüstlük Komisyonu’nun bu konuya ilişkin etkin bir adım atamaması, nüfuz sahibi mafyaların güçlü siyasi partilerle bağlılığıyla ilişkilidir. Bu taraflar genellikle etki alanlarını paylaşırlar. Yani bir taraf bölgelerdeki kamu mülkiyetini elinde tutarken bir diğeri de kontrolü sağlar. Devlet mülkiyetine ilişkin daha az önemli ve tehlikeli olmayan sorun, örneğin bazı etkili tarafların sembolik bir rant ödeyerek veya gerçek rant değerine eşit olmayan, yasal yolla mülk edinmeleriyle ilgilidir. Bir diğer sorun da etkili tarafların ve kişilerin devlet binalarının kira sözleşmelerini düşük fiyata kontrol etmesi ve daha sonra bu binaları devlet kurumlarına yüksek fiyatlardan kiralamasıdır. Şahsen bir devlet dairesini yaklaşık 35 dolar) kiralayan, ardından da bunu bir devlet görevlisine yaklaşık 3 bin dolara kiralaya veren birini tanıyorum.”
Rabii açıklamasında devlet mülkiyetine yönelik suiistimal sorunundan daha az ciddi olmayan başka bir soruna daha dikkat çekti:
“Bu sorun, devlete, eski rejimin yandaşlarına veya sıradan vatandaşlara ait binlerce gayrimenkul, ev ve arazinin mülkiyetlerinin kaybolması veya üzerlerinde oynama yapılmasıdır. Bunlar, Dürüstlük Komisyonu istatistiklerinde görülmeyen ciddi sorunlardır.”



İsrail, Gazze'deki son rehinenin kalıntılarının iadesini görüşmek üzere Kahire'ye heyet gönderdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
TT

İsrail, Gazze'deki son rehinenin kalıntılarının iadesini görüşmek üzere Kahire'ye heyet gönderdi

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi yaptığı açıklamada, askeri ve güvenlik servislerinden temsilcilerin de aralarında bulunduğu bir heyetin, Gazze Şeridi'nde tutulan son İsrailli rehinenin naaşının iadesini görüşmek üzere dün Mısır'ı ziyaret ettiğini duyurdu.

Ofis tarafından yapılan açıklamada, "Başbakan'ın talimatları doğrultusunda bir heyet Kahire'ye gitti... ve son rehine Ran Gvili'nin derhal iadesini sağlamak amacıyla arabulucularla görüşmelerde bulundu." ifadeleri yer aldı. Açıklamada, "Görüşme sonucunda, çabaların derhal yoğunlaştırılması konusunda mutabakata varıldı" ifadeleri kullanıldı.

frgt
Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları'na bağlı savaşçılar, Kızılhaç çalışanlarıyla birlikte, 1 Aralık 2025'te Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye mülteci kampının enkazı arasında İsrailli rehinelerin cesetlerini ararken nöbet tutuyor (EPA)

Ateşkes anlaşmasının 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinden bu yana İsrail, Filistinli grupların teslimi geciktirdiği yönündeki suçlamalarına rağmen, 20 canlı rehineyi ve Gvili'ninki hariç tüm cesetleri aldı. Hamas, savaştan kalan devasa moloz yığınları nedeniyle cesetlerin kurtarılma sürecinin yavaş ilerlediğini savunuyor.


Tarabin aşiretinden Ebu Şebab'ın öldürülmesi Gazze'de karanlık bir dönemin sonu anlamına mı geliyor?

Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
TT

Tarabin aşiretinden Ebu Şebab'ın öldürülmesi Gazze'de karanlık bir dönemin sonu anlamına mı geliyor?

Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)
Yasir Ebu Şebab (Sosyal Medya)

Gazze Şeridi'ndeki Tarabin kabilesi, dün yaptığı açıklamada, üyelerinin her zaman Filistin halkının ve haklı davasının yanında olduğunu ve kabilenin adının, tarihini veya değerlerini temsil etmeyen konulara karıştırılmasına yönelik her türlü girişimi kesin bir dille reddettiğini belirtti.

İsrail kanalı i24NEWS’te yer alan açıklamada, kabilenin "yeminini bozup işgale bulaştığını" söylediği Yasir Ebu Şebab'ın öldürülmesinin, kendileri için "açık ve net bir duruşla kapatmaya çalıştıkları karanlık bir dönemin sonu" anlamına geldiği belirtildi.

Aşiret, "Filistin direnişinin tüm fraksiyonlarıyla tam bir uyum içinde olduğunu ve işgalin gündemine her ne pahasına olursa olsun hizmet eden herhangi bir grup veya milisi reddettiğini" vurguladı.

Aşiret, Gazze'deki tüm aileleri ve aşiretleri birlik olmaya ve "toplumsal veya ulusal yapıya müdahale etmeye çalışan herkesi reddetmeye" çağırarak, "Gazze'de ihanete veya işbirlikçilere yer olmadığını" vurguladı.

Filistin ve İsrail güvenlik kaynakları, İsrail kanalına, Gazze Şeridi'nin güneyindeki merkezi milislerin lideri Yasir Ebu Şebab'ın, liderliğini yaptığı milis gruplarıyla girdiği şiddetli çatışmada aldığı yaraları sonucu hayatını kaybettiğine dair yeni bilgiler aktardı.

Şarku’l Avsat’ın Kanal’ın internet sitesinden aktardığına göre kaynaklar, kavganın aşiret içindeki liderlik, yetki dağılımı ve nüfuz alanlarının paylaşımı konusundaki iç anlaşmazlıkların yanı sıra Ebu Şebab'ın İsrail ile iddia edilen iş birliğinden kaynaklanan artan gerginlik nedeniyle çıktığını belirtti. Kaynaklar, Ebu Şebab'ın bıçaklanma veya silahlı saldırıdan değil, darptan yaralandığını doğruladı.

Kaynaklar, Ebu Şebab'ın İsrail güvenlik güçlerinin yardımıyla acilen Gazze dışına tedavi için nakledildiğini, ancak Beerşeba'daki Soroka Hastanesi'ne kaldırılırken aldığı yaralar nedeniyle yolda hayatını kaybettiğini belirtti. Yardımcısı Gassan el-Dahini'nin milislerin komutasını otomatik olarak devralması bekleniyor.


Hamas, yurtdışındaki liderlerine yönelik Arap olmayan bir ülkede suikast girişimi bekliyor

İsrail'in Doha'daki Hamas liderlerine yönelik saldırısında hasar gören bina (Reuters)
İsrail'in Doha'daki Hamas liderlerine yönelik saldırısında hasar gören bina (Reuters)
TT

Hamas, yurtdışındaki liderlerine yönelik Arap olmayan bir ülkede suikast girişimi bekliyor

İsrail'in Doha'daki Hamas liderlerine yönelik saldırısında hasar gören bina (Reuters)
İsrail'in Doha'daki Hamas liderlerine yönelik saldırısında hasar gören bina (Reuters)

Hamas içinde, İsrail'in Filistin toprakları dışında bazı Hamas liderlerini hedef alan yeni bir suikast operasyonu düzenleyeceği beklentisi var.

Hareket içindeki üst düzey kaynaklar Şarku'l Avsat'a, özellikle önde gelen Hizbullah yetkilisi Heysem Tabatabai'nin suikastının ardından, liderliğe yönelik olası saldırılar konusunda endişelerin arttığını söyledi.

Bir kaynak, "hareketin liderliğinin Arap olmayan bir ülkede hedef alınacağına dair değerlendirmeler var" dedi, ancak hangi ülkede hedef alınacağını belirtmedi.

Şarku'l Avsat, yurt dışındaki Hamas liderlerine olası suikastları önlemek veya en azından zararlarını en aza indirmek için kişisel güvenlik ve ihtiyati tedbirlerle ilgili bir iç talimat belgesi dağıtıldığını öğrendi.

Belgede, "Belirli bir yerde yapılan toplantıların iptal edilmesi, farklı yerlerde yapılan periyodik olmayan toplantıların benimsenmesi gerektiği" belirtildi.

Talimatta liderlerden, "cep telefonlarını toplantı yerinden en az 70 metre uzakta tamamen izole etmeleri ve saat de dahil olmak üzere tıbbi veya diğer elektronik cihazların toplantı yerlerine girmesini engellemeleri" isteniyor.

Bu arada Gazze'deki kaynaklar, Hamas karşıtı silahlı milis grubunun lideri Yaser Ebu Şebab'ın dün öldürülmesinin, Tarabin aşiretinden iki kişinin arasında çıkan aşiret çatışması sırasında gerçekleştiğini bildirdi.

Şarku'l Avsat'a bilgi veren kaynaklar, Ebu Şebab'ın öldürülmesine katılan iki kişinin el-Dabari ve Ebu Sunayme ailelerine mensup olduğunu, her iki ailenin de Ebu Şebab ile birlikte Tarabin kabilesine mensup olduğunu belirtti.