ABD-İran hattında Viyana görüşmelerine dair karamsarlık hakim

Bakıri, nükleer taahhütler ve yaptırımlarla ilgili iki taslak sunarken Grossi de İran ve ABD temsilcileriyle görüştü.

TT

ABD-İran hattında Viyana görüşmelerine dair karamsarlık hakim

İran ile Batı ülkeleri arasındaki 2015 tarihli nükleer anlaşmayı yeniden hayata geçirme yönünde Viyana’da gerçekleştirilen müzakerelerin dördüncü gününde sürece ‘ciddiyetle yaklaşma’ işaretleri gösteren Tahran nükleer taahhütlere ve yaptırımlara dair Avrupalılara iki taslak sunduğunu duyurdu. Ancak ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve İranlı mevkidaşı Hüseyin Emir Abdullahiyan, söz konusu dolaylı müzakerelerdeki tutumları konusunda ‘iyimser olmadığını’ dile getirdiler.
Dün İran'ın önerileriyle ilgili sorulara yanıt veren Blinken, ABD'nin İran'ın nükleer taahhütlerine geri dönmeye hazır olduğu konusunda pek iyimser olmadığını söyledi. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) toplantılarının oturum aralarında konuşan Blinken şu ifadeleri kullandı:
“Bence çok yakın zamanda, bir iki gün içinde İran'ın gerçekten iyi niyetle hareket etmeye niyetli olup olmadığı değerlendirilebilecek. İran'ın son açıklamaları bize göre iyimser değil. İran’ın rotayı tersine çevirmesi, nükleer anlaşmaya karşılıklı uyuma geri dönmek için yapıcı yönde çaba sarf etmesi için çok geç değil. Müzakerelerde yavaştan alırken nükleer programını inşa etme statükosunu sürdüremez. Bu olmayacak. Avrupalılar da bu bakış açısında. Rusya da bu konuda bizim temel görüşümüzü paylaşıyor."
Blinken’ın dün Rus ve İsrailli mevkidaşlarıyla gerçekleştirdiği görüşmelerde de gündemde İran vardı.
İsrail Başbakanı Naftali Bennett, telefon görüşmesi gerçekleştirdiği Blinken'dan Viyana'daki müzakereleri ‘derhal durdurmasını’ istedi. Buna üstü kapalı yanıt veren Blinken ise “Yeniden uyum sağlama yönünde gerekli adımları atma konusunda ciddi olduğunu hızlı bir şekilde gösterip kanıtlamak İran'a kalmış. İran'ın ciddi olup olmadığını bir iki gün içinde öğreneceğiz” dedi.
Tahran’daki hükümet medyasının aktardığına göre İranlı Dışişleri Bakanı Abdullahiyan da Japon mevkidaşı ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde, “Viyana'ya ciddi bir kararlılıkla gittik. Ancak ABD ve üç Avrupa tarafının anlaşmaya ilişkin irade ve niyetleri konusunda iyimser değiliz” ifadesini kullandı.
İran'ın baş müzakerecisi Ali Bakıri Kani de İran medyasına yaptığı açıklamada, çarşamba günü düzenlenen toplantıda Fransa, Almanya ve İngiltere heyetlerine yaptırımların kaldırılması ve nükleer taahhütlere dair iki taslak sunduğunu söyledi. Viyana'daki bir Avrupalı ​​diplomat da söz konusu taslakların teslim edildiğini doğruladı.
Reuters’ın haberine göre Bakıri şunları söyledi:
“Avrupalılar kendilerine sunduğumuz metinleri elbette ki incelemeli. Eğer ciddi müzakerelere girmeye hazırlarsa, bu müzakereleri tamamlamak için Viyana'dayız, bu alanda hiçbir engelimiz yok. Tüm yaptırımların bir an önce kaldırılmasını istiyoruz.”
Tahran'ın görüşmelerde önceliği olan yaptırımların kaldırılmasının nasıl doğrulanacağına ilişkin İran önerisinin daha sonra Avrupalı ​​taraflara iletileceğini de sözlerine ekledi.
Avrupalı yetkililer Tahran’ın bu tutumu öncesinde, geçtiğimiz pazartesi başlayan müzakereler İran’a ciddi işaretler sunması uyarısında bulunmuş, “İranlılar ciddi olduklarını göstermezlerse sorun patlak verecektir” açıklamasında bulunulmuştu.
Diplomatlar, ilerleme kaydedilmediği takdirde müzakerelerin durabileceği görüşündeler. Diplomatik yaklaşımı gözden geçirmenin zamanı geleceğini ancak henüz bu aşamada olmadıklarını vurgulayan diplomatlar, nisan ayında başlayıp haziran ayında sona eren altı turda taslak anlaşmanın yüzde 70 ila 80'inin tamamlandığını belirtti.
İran tarafı salı günü Avrupa'nın tutumuna dair çekincelerini dile getirdi. Öncesinde ABD yaptırımları meselesini tartışan uzmanlar dün ise Tahran'ın anlaşma kapsamındaki nükleer taahhütleriyle ilgili kısma değindi.
Reuters’ın haberine göre İran heyetinden bir isim şu açıklamayı yaptı:
“İran’ın sunduğu iki yeni taslakta, daha önce üzerinde anlaşmaya varılan taslakta nükleer anlaşmayla çelişen unsurlar değiştirildi. Bazı boşluklar dolduruldu.”
Bakıri’nin açıklaması ise şöyle oldu:
“İran'da iktidara gelen yeni bir hükümet ve müzakerelerden sorumlu yeni bir ekip var. Bu temelde metinde değişiklikler kaydediliyor. Elbette karşı taraf değişikliklere dair görüşlerini belirtebilir.”
İran heyeti dün, Avrupa tarafıyla görüşmeden önce Rusya ve Çin ile temaslarda bulundu. Toplantının söz konusu iki belgenin nasıl gözden geçirileceğini ve zaman çizelgesini belirleyeceğini söyleyen Bakıri, “Belgeleri incelemenin ne kadar süreceği Avrupa tarafına bağlı” dedi.
Bakıri, müzakereler dışındaki aktörlerin bakış açısı ve yaklaşımlarının müzakere sürecini olumsuz etkilemesine izin vermemek için çaba gösterilmesi yönünde 4+1 heyetleri temsilcilerine uyarıda bulunduğunu söyledi.
Kani ve İran heyeti, müzakerelerin dördüncü günü sonunda Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Merkezi’nde Genel Müdür Rafael Grossi ile istişarelerde bulundu. ISNA haber ajansı, Grossi ile Kani arasında ilk görüşmenin gerçekleştiğini bildirdi.
Grossi ile arasındaki görüşmeyi ‘etkileyici’ olarak nitelendiren Kani, “İran'ın müzakerelere aktif ve olumlu bir şekilde katılmaya kararlı olduğunu vurguladım. UAEA olumlu bir rol oynayabilir” dedi.
UAEA’nın internet sitesine göre Grossi dün İran heyetiyle yaptığı görüşmenin ardından ABD'nin İran Özel Temsilcisi Robbert Malley ile istişarelerde bulundu.
Çarşamba günü geç saatlerde Twitter üzerinden açıklamalarda bulunan Abdullahiyan, “Batı iyi niyet gösterirse iyi bir anlaşmaya varılabilir. Biz akla uygun, ölçülü ve sonuç odaklı diyalog arıyoruz” ifadelerini kullandı. Görüşmelerin ciddiyet ve yaptırımların kaldırılması gibi temel öncelikler doğrultusunda ilerlediğini aktaran Abdullahiyan, Ali Bakıri ile günlük olarak temasta olduğunu kaydetti.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre UAEA söz konusu gelişmeler öncesinde, İran’ın Fordo nükleer tesisinde 166 gelişmiş IR6 santrifüj zinciri ile uranyumu yüzde 20 saflığa kadar zenginleştirme sürecini başlattığını bildirdi. IR-6 santrifüjlerinin verimliliği, nükleer anlaşmanın uygun gördüğü IR-1 santrifüjleri kapasitesinin 10 katı sayılıyor.
France 24 televizyonuna verdiği demeçte bu yönde endişelerini dile getiren Grossi, “Bu artan zenginleştirme seviyesi yine uyarı veriyor. Bu normal değil. İran bunu yapabilir ancak böyle bir arzunuz varsa teftişi kabul etmelisiniz. Böyle gerekiyor” açıklamasında bulundu.
UAEA, Fordo tesisine daha fazla erişime izin verilmesi konusundaki ısrarını sürdürüyor. Bu gerçekleşirse yeraltı nükleer tesisinde atılan adımlar, tesise uranyum girişi, altıncı nesil santrifüjlerin çalıştırılması ve yüzde 20 oranında zenginleştirme çalışmaları gibi nükleer anlaşmaya dair bazı ihlallerin tespit edilebileceği belirtiliyor.
Nükleer anlaşma, Fordo tesisinde herhangi bir zenginleştirme faaliyetine izin vermiyor. Batılı müzakereciler, İran'ın görüşmeler sırasındaki etkisini artırmak için sahada çeşitli adımlar atacağından endişeli.
UAEA yayınladığı raporlarda anlaşmada öngörülen nükleer kısıtlamalar ve yeni ihlallere ilişkin uyarılara yer veriyor. Ancak söz konusu uyarılar İran’da karşılık bulmuyor.
İran'ın Viyana'daki Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği tarafından Twitter'dan yapılan açıklamada, “UAEA’nın İran'ın nükleer faaliyetlerine ilişkin en son raporu, İran'daki düzenli doğrulama süreci doğrultusundaki en son gelişmelerin alışıldık bir yansıması” ifadeleri kullanıldı.
Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Tuğgeneral İsmail Kaani dün yaptığı açıklamada, ABD Tahran'a karşı en ufak bir hamle yaptığı taktirde dişlerini dökecekleri uyarısında bulundu.
Reuters’ın İran devlet medyasından aktardığına göre Kaani, “Bu milletin gücü ve kudreti öyle bir seviyeye ulaştı ki siz (ABD) ufacık bir hamle bile yapacak olursanız dişleriniz dökülecek. İstediğinizi yapabileceğiniz zaman geçti” dedi.
ABD ve Batılı müttefikleri ise müzakereler başarısız olduğu takdirde tüm seçeneklerin masada olacağı uyarısında bulundu.



ABD neden Venezuela’nın petrol kaynaklarına göz dikti?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
TT

ABD neden Venezuela’nın petrol kaynaklarına göz dikti?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)

ABD uyuşturucu kaçakçılığını önleme gerekçesiyle Venezuela’ya baskıyı artırırken, Donald Trump’ın asıl hedefinin ülkedeki petrol yatakları olduğu belirtiliyor. 

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC+) üyelerine ve Genel Sekreter Heysem el-Gays’a pazar günü gönderdiği mektupta, ABD’nin petrol kaynaklarını ele geçirmek istediğini söylemişti. 

Maduro yönetimi, ABD’nin eylemlerinin ülkeyi "istikrarsızlaştırmayı" ve ihracat kapasitesini zayıflatmayı amaçladığını savunuyor. 

Mektupta, bu gerilimin devam etmesi halinde Venezuela’nın petrol üretiminin ve dünya piyasasının istikrarının "ciddi şekilde tehlikeye girebileceği" belirtilerek OPEC+ üyelerine dayanışma çağrısı yapılmıştı.

Kolombiya lideri Gustavo Petro da Trump’ın "uyuşturucuyla mücadeleyi bahane ederek Venezuela’daki petrol kaynaklarını ele geçirmeye çalıştığını" söylemişti. 

ABD Dışişleri Bakanlığı ise Karayipler’deki askeri yığınağın uyuşturucu kaçakçılığını ve düzensiz göçmen akışını engelleme amacı taşıdığını, Venezuela’nın petrol kaynaklarıyla ilgisi olmadığını savunmuştu. 

ABD Enerji Enformasyon Dairesi’ne göre Venezuela, dünyadaki ham petrol rezervlerinin neredeyse beşte birine sahip. Yaklaşık 303 milyar varil ham petrole denk gelen bu miktar, dünyadaki en büyük ham petrol rezervini oluşturuyor. 

Diğer yandan Karakas yönetimi gerek ABD’nin uyguladığı yaptırımlar gerek de ekipman eksikliği nedeniyle bu potansiyeli gerçek anlamda kullanamıyor. Latin Amerika ülkesi günde yaklaşık 1 milyon varil petrol üretiyor. Bu yüksek bir rakam olmasına rağmen küresel ham petrol üretiminin sadece yüzde 0,8'ini oluşturuyor.

CNN’in analizinde, ABD’nin benzin üretimine uygun hafif ham petrol çıkardığına ancak Venezuela’daki gibi ağır ham petrole sahip olmadığına dikkat çekiliyor. Ağır ham petrol üretimi dizel, asfalt ya da fabrikalarla diğer ağır ekipmanlarda kullanılıyor. 

Trump yönetiminin, bu petrol kaynaklarına ulaşmak için Maduro’yu devirip yerine "Batı yanlısı" bir lider getirmeyi deneyebileceği yorumu yapılıyor. Böyle bir senaryoda Karakas yönetimine uygulanan ağır ekonomik yaptırımları hafifletilebileceği ve Amerikan petrol şirketlerinin ülkede daha yoğun faaliyet gösterebileceği belirtiliyor.

ABD'nin Karayipler'deki askeri yığınağı

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını bu ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

ABD Dışişleri Bakanlığı, uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu tuttuğu Güneşler Karteli'ni (Cartel de los Soles) terör örgütü ilan etmiş, liderinin Maduro'nun olduğunu öne sürmüştü.

Bölgede eylülden bu yana en az 21 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 83 kişiyi öldürdü. 

Independent Türkçe, CNN, Fox News


55 kartel lideri gizlice gönderildi: Amerika’ya hoş geldiniz!

Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)
Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)
TT

55 kartel lideri gizlice gönderildi: Amerika’ya hoş geldiniz!

Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)
Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)

Meksika gizli operasyonlarla yakaladığı kartel liderlerini Donald Trump'ın baskısıyla ABD'ye teslim etti. 

Wall Street Journal'ın haberinde, çete liderlerinin gönderildiği operasyonlardan ilkinin 9 ay önce gerçekleştiği belirtiliyor. Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi'nin (DEA) eski direktörü Derek Maltz'ın mahkumları "Amerika'ya hoş geldiniz!" diye karşıladığı aktarılıyor. 

İkinci operasyonsa ağustosta yapıldı. Meksika yönetiminin, ABD Başkanı Donald Trump'ın baskısıyla toplamda 55 kartel liderini gönderdiği belirtiliyor. 

Mahkumlar arasında Meksika'nın en büyük suç örgütleri olan Sinaloa, Jalisco Yeni Nesil Karteli ve Zetas çetelerinden üst düzey isimlerin yer aldığı ifade ediliyor. 

ABD'ye iade edilenlerden biri de 1985'te DEA ajanı Enrique "Kiki" Camarena'yı öldürmekle suçlanan Rafael Caro Quintero. 

Amerikalı yetkililer, mahkumların çoğunun Meksika'daki uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ağına dair ilk elden bilgiler paylaşabileceğini bekliyor. Kara para aklama operasyonlarından uyuşturucu kaçakçılığında rüşvet alan siyasetçiler, ordu görevlileri ve finans sektörü yetkililerinin adlarının öğrenilebileceği ifade ediliyor.  

Tutukluların, ceza indirimi veya daha rahat hapishane koşulları karşılığında işbirliğine yanaşabileceğine dikkat çekiliyor.

55 kartel liderinin ABD'ye teslim edilmesi için yürütülen gizli operasyonlarda binlerce Meksikalı özel harekatçının görev yaptığı aktarılıyor. 

20 Ocak-2 Mayıs'ta DEA'in direktörlüğünü geçici olarak üstlenen Maltz, "Ajansımızın tarihinde hiç bu kadar çok sayıda kötü adamın Meksika'dan çıkarıldığını görmemiştik" diyor. ABD'ye teslim edilenler arasında paramiliter Zetas uyuşturucu çetesinin liderleri Miguel Angel ve Omar Trevino kardeşlerin de yer aldığını belirtiyor. 

Trump'ın uyuşturucuyla mücadele önlemlerinin artırılmaması halinde gümrük tarifelerini yükseltme tehdidinin, Meksika'nın mahkumları iade etmesinde önemli rol oynadığı yazılıyor. 

Meksikalı yetkililer, devlet başkanı Claudia Sheinbaum'un bu hamleyle "ABD müdahalesinden kurtulduğunu" söylüyor. Uyuşturucuyla mücadele operasyonlarının artırılmaması durumunda Amerikan ordusunun, Meksika'daki fentanil tesislerini ya da kartel liderlerini hedef alan drone saldırıları düzenleyerek ülkeyi "kaosa sürükleyeceğinden" endişelenildiği belirtiliyor.

Kaynaklar, ABD ve Meksika arasında üçüncü bir mahkum transferiyle ilgili görüşmelerin devam ettiğini de bildiriyor. 

Independent Türkçe, Wall Street Journal, New York Times


Sağlığının sorulmasından şikayet eden Trump, elinde iki yara bandıyla görüldü

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Sağlığının sorulmasından şikayet eden Trump, elinde iki yara bandıyla görüldü

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD Başkanı Donald Trump, salı günü yapılan kabine toplantısında medyanın genel sağlık durumunu sorgulamasından duyduğu rahatsızlığı dile getirirken, sağ elinde iki büyük yara bandıyla göründü.

Sağ elinde sürekli görülen morluğu bandaj ve makyajla kapatan başkan, toplantıda medya mensuplarını yönetimi hakkındaki haberleri görmezden gelip fiziksel sağlığıyla ilgili haberler yapmakla suçladı.

Eylül ayındaki manşetlerle alay ettiği anlaşılan Trump "Bir gün basın toplantısı yapmadım. 'Başkanla ilgili bir sorun mu var?' diye yazdınız" dedi. O dönemde internette pek çok kişi başkan günlerce ortalıkta görünmediği için başına kötü bir şey geldiği teorisini ortaya atmıştı.

Dağınık konuşmalarında eski Başkan Joe Biden'dan sık sık bahseden Trump, medyanın Biden'ın olası sağlık sorunlarını haber yapmadığını ve sağlığıyla ilgili endişeleri görmezden geldiğini asılsız şekilde ima etti.

Trump, "Siz delisiniz" diye ekledi.

Bir sorun olduğunda sizde haber veririm. Bir gün olacak, bu hepimizin başına gelecek. Ancak şu anda zihnimin 25 yıl öncesine göre daha açık olduğunu düşünüyorum ama kim bilir.

79 yaşındaki başkan daha sonra, "genel sağlık durumunun mükemmel" olduğunu gösteren son muayene sonuçlarıyla övündü.

Trump, "Bu arada fiziksel muayeneden geçtim, hepsi A, hepsi" diye söze başladı ve ardından mükemmel puan aldığı bilişsel teste girmeyi neden seçtiğini açıkladı.

Trump açıklamalarını yaparken, kabine toplantısının çoğunda yaptığı gibi ellerini masanın altında sakladı.

Ancak ellerini kaldırdığında, makyaj gibi görünen şeyin üzerinde iki büyük yara bandı olduğu görüldü.

Bu yıl Beyaz Saray, halk arasında endişelere yol açmasının ardından Trump'ın elindeki yaygın morlukları açıklamak zorunda kalmıştı.

dfrgt

Başkanın doktoru Dr. Sean Barbabella, bunun aspirin tedavisinin "iyi bilinen ve zararsız bir yan etkisi" olduğunu, tedavinin morarmayı daha belirgin hale getirebileceğini söylemişti.

Barbabella, "Bu durum, sık sık el sıkışma ve standart bir kardiyovasküler hastalık önleme rejiminin parçası olarak alınan aspirinden kaynaklanan hafif yumuşak doku tahrişiyle tutarlı" demişti.

Beyaz Saray ayrıca temmuzda başkana, bacaklardaki damarların kalbe kan göndermede sorun yaşaması ve alt ekstremitelerin şişmesine neden olan bir durum olan "kronik venöz yetmezlik" teşhisi konduğunu açıklamıştı.

Independent Türkçe