Afganistan İran için güvenlik tehdidine dönüşüyor

Görünen o ki Taliban Hareketi’nin çok yönlü ve karmaşık yapısı İran ile diyaloğu zorlaştırıyor

İran, Afgan milislerinin sahnesine ulaştı (AFP)
İran, Afgan milislerinin sahnesine ulaştı (AFP)
TT

Afganistan İran için güvenlik tehdidine dönüşüyor

İran, Afgan milislerinin sahnesine ulaştı (AFP)
İran, Afgan milislerinin sahnesine ulaştı (AFP)

Hüda Rauf
ABD'nin Afganistan'daki varlığı İran için iki ucu keskin bir kılıçtı. Zira 11 Eylül 2001 olaylarını takip eden aylarda Tahran Washington'a üstü kapalı bir şekilde destek vermesine rağmen eski ABD Başkanı George W. Bush'un 2002'de Irak, İran ve Kuzey Kore’yi ‘şer ekseni’ olarak tanımladığı konuşması, ABD’nin Afganistan'daki varlığının Tahran için en büyük sorunlardan biri olmasına katkı sağlamıştı.
Bu yıllarda ABD'nin güvenlik koruması tıpkı Afganistan'ın çevresindeki bir dizi bölgesel oyuncu için olduğu gibi Tahran için de faydalıydı. Şimdi ise Afganistan'a komşu olan ülkeler gibi, İran da Afganistan ile paylaştığı uzun sınırda gittikçe artan yeni güvenlik sorunlarından endişeli. Zira iki ülke 900 kilometre uzunluğunda bir sınır paylaşıyor ve bu sınır uluslararası kaçakçılar tarafından insan ve uyuşturucu kaçakçılığı için kullanılan yasal olmayan geçişler için kullanılıyor. İran nüfusunun çoğunluğunun Şii olması, ancak Sünni azınlıkların çoğunlukla Afganistan sınırına yakın bölgelerde yaşamasına ek olarak bu durum, iki taraflı bir gerilim kaynağı oluşturuyor. Sünniler, uzun süredir İran rejiminin yaptığı ayrımcılıktan şikayetçi. İran yaklaşık 3,6 milyon Afgan mülteciye ev sahipliği yapıyor. Taliban Hareketi’nin geçtiğimiz ağustos ayında iktidarı ele geçirmesinden bu yana yüz binlerce sivil, yasal olmayan sınır geçişlerini kullanarak İran’a sığındığı için ülkedeki Afgan mülteci sayısı her geçen gün artıyor.
En son iki gün önce her iki taraftaki sınır güvenlik güçleri arasında çatışmaların çıkması İran için durumun kritik olduğunu gösteriyor. Aralarındaki mesele tatlıya bağlanmış ve bunun sadece sınırla ilgili bir 'yanlış anlaşılma' olduğu ilan edilmiş olsa da bu olay, Tahran'ın Afgan tarafından karşı karşıya olduğu ve gittikçe artan olası güvenlik gerilimlerini ve problemlerini yansıtıyor.
İran tarafının ABD’nin Afganistan'da olduğu sıralarda uzun bir süre Taliban ile ilişkisi olmasına rağmen -zira Tahran’ın ABD’nin askeri operasyonlarının yoğunlaşmasıyla birlikte Afganistan’dan kaçan el-Kaide liderlerine sığınak sağladığı yönünde iddialar ve raporlar var- görünen o ki Taliban Hareketi’nin çok yönlü ve karmaşık yapısı İran ile aralarında bir müzakere olmasını zorlaştırdı.
Tahran, Afganistan'ın güvenliği için birçok etkinliğe katıldı. Bunlardan sonuncusu Kabil'deki gelişmeleri tartışmak üzere yedi bölge ülkesinin üst düzey ulusal güvenlik yetkililerinin Hindistan'ın ev sahipliğinde bir araya geldiği zirve oldu. Bu, Taliban’ın Afganistan’ın başkentini ele geçirmesinden bu yana Yeni Delhi tarafından düzenlenen türünün ilk örneği bir toplantıydı. Katılımcı ülkeler -Rusya, İran, Kazakistan, Tacikistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan- özellikle mesele terörizm ve Afgan coğrafyasının radikalizm, uyuşturucu kaçakçılığı ve terörün finanse edilmesi hususunda bir merkez haline gelme olasılığı olduğunda Afganistan'da yaşananlara ilişkin ortak endişelerini beyan ettiler.
İran'ın Afgan dosyasını ele alışında daha çok ikili bir yaklaşım hakim. Zira Tahran, Afgan Şiilerinden oluşan ve DEAŞ ile savaşmak için Suriye'de konuşlandırılan Fatimiyyun milislerini kurdu. Bu milislerin birçoğu Afganistan'a döndü. Bu da İran'ın Afgan milislerinin sahnesine ulaşmasına imkan sağladı.
Tahran, Washington'u Afganistan'dan çekildikten sonra bile eleştirmeye devam ediyor. İran'ın Afganistan Özel Temsilcisi Hasan Kazımi Kabil ziyareti sırasında, ABD'yi Horasan'da DEAŞ’a destek vermekle suçladı ve İran'a yönelik Batı yaptırımlarını Taliban'a yönelik yaptırımlarla aynı kefeye koymaya çalışarak bu yaptırımların insanların geniş çapta acı çekmesine sebep olduğunu söyledi.
Tahran'ın coğrafi konumu nedeniyle Afganistan ile paylaştığı uzun sınırın güvenliğini sağlanmanın zorluğunun yanı sıra temelde Afganistan'da olası bir iç savaşın patlak vermesinden endişe duyduğu söylenebilir. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre sınırın güvenliğinin sağlanmasının zorluğu, sadece uyuşturucu ve insan kaçakçılığı değil, aynı zamanda silah kaçakçılığı açısından da bir kaosa yol açabilir. İran ile anlaşmazlıkları olan Pakistan ile güçlü ilişkileri olan Hakkani ağı da dahil olmak üzere Taliban'ın radikal kanadının güçlenmesi ve buna bağlı olarak 1980'lerde Sovyet işgaline karşı Afgan direnişi sırasında Hakkani ağını kuran Celaleddin Hakkani'nin oğlu Siraceddin Hakkani’nin Afganistan'ın İçişleri Bakanı olmasıyla görünüşe göre İran'ın güvenlik sorunları ortaya çıkmaya başladı.



UAEA: Çernobil Nükleer Santrali’nin koruyucu kalkanı hasar gördü

Çernobil Nükleer Santrali'ndeki hasarlı dördüncü reaktörü kapatan eski kubbenin üzerindeki Yeni Güvenli Muhafaza (NSC) yapısının genel görünümü (Reuters)
Çernobil Nükleer Santrali'ndeki hasarlı dördüncü reaktörü kapatan eski kubbenin üzerindeki Yeni Güvenli Muhafaza (NSC) yapısının genel görünümü (Reuters)
TT

UAEA: Çernobil Nükleer Santrali’nin koruyucu kalkanı hasar gördü

Çernobil Nükleer Santrali'ndeki hasarlı dördüncü reaktörü kapatan eski kubbenin üzerindeki Yeni Güvenli Muhafaza (NSC) yapısının genel görünümü (Reuters)
Çernobil Nükleer Santrali'ndeki hasarlı dördüncü reaktörü kapatan eski kubbenin üzerindeki Yeni Güvenli Muhafaza (NSC) yapısının genel görünümü (Reuters)

Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) dün yaptığı açıklamada, 1986’daki Çernobil felaketinin ardından radyoaktif maddelerin sızmasını önlemek için inşa edilen Çernobil nükleer santralindeki koruyucu kalkanın artık temel güvenlik işlevini yerine getiremediğini bildirdi. Ajans, bu hasarın bir insansız hava aracı (İHA) saldırısı nedeniyle oluştuğunu ve Ukrayna’nın, sorumluluğun Rusya’da olduğunu öne sürdüğünü belirtti.

UAEA, geçen hafta tamamlanan çelik izolasyon yapısının denetiminde, şubat ayında meydana gelen İHA saldırısının, Ukrayna’daki Rusya kaynaklı çatışmanın başlamasından üç yıl sonra yapıyı olumsuz etkilediğini ortaya koyduğunu duyurdu.

UAEA Genel Direktörü Rafael Grossi yaptığı açıklamada, “Denetim heyeti, koruma yapısının temel güvenlik işlevlerini, özellikle de radyoaktif maddeyi izole etme kapasitesini kaybettiğini doğruladı. Ancak yapının taşıyıcı sistemleri veya izleme cihazlarında kalıcı bir hasar bulunmadığı sonucuna varıldı” dedi.

Grossi, onarımların yapıldığını, ancak uzun vadeli nükleer güvenliği sağlamak ve daha fazla bozulmayı önlemek için kapsamlı bir restorasyonun gerekli olduğunu vurguladı.

BM, 14 Şubat’ta yayımladığı açıklamada, Ukrayna yetkililerinin, yüksek patlayıcı başlığa sahip bir İHA’nın tesise saldırdığını, yangına yol açtığını ve 1986 felaketinde hasar alan 4 numaralı reaktörü çevreleyen koruyucu kaplamaya zarar verdiğini bildirdiğini aktarmıştı.

Ukrayna yetkilileri, İHA’nın Rusya’ya ait olduğunu belirtirken, Moskova saldırıyı reddetti.

BM, şubat ayında yaptığı açıklamada, radyasyon seviyelerinin normal ve stabil olduğunu, herhangi bir sızıntı rapor edilmediğini bildirdi.

1986’daki Çernobil patlaması, radyasyonun Avrupa’nın dört bir yanına yayılmasına yol açmış ve Sovyet yetkililerini olaya müdahale etmek için büyük sayıda insan ve ekipman seferber etmeye zorlamıştı. Santraldeki son çalışan reaktör ise 2000 yılında kapatılmıştı.

Şarku'l Avsat'ın aldığı bilgiye göre Rusya, Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgalinin ilk haftalarında santrali ve çevresini bir aydan fazla süreyle işgal etmiş; kuvvetleri başlangıçta başkent Kiev’e ilerlemeye çalışmıştı.

UAEA, Ukrayna ile Rusya arasında yaklaşık dört yıldır süren savaşın elektrik trafo merkezlerine verdiği hasarı ülke çapında araştırırken, aynı zamanda bu incelemeyi de gerçekleştirdi.


Avrupa, ABD'nin Ukrayna'daki savaşı sona erdirme "acelesi" konusunda endişeli

Almanya Başbakanı Merz, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Kanada Başbakanı Carney ile (Reuters)
Almanya Başbakanı Merz, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Kanada Başbakanı Carney ile (Reuters)
TT

Avrupa, ABD'nin Ukrayna'daki savaşı sona erdirme "acelesi" konusunda endişeli

Almanya Başbakanı Merz, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Kanada Başbakanı Carney ile (Reuters)
Almanya Başbakanı Merz, Fransa Cumhurbaşkanı Macron ve Kanada Başbakanı Carney ile (Reuters)

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Friedrich Merz, İngiltere Başbakanı Keir Starmer ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında gerçekleşen hassas bir telefon görüşmesinin içeriği ortaya çıktı. Bu görüşme, Avrupa'nın Moskova ile barış müzakerelerini yönetme konusundaki yeni Amerikan yaklaşımına ilişkin endişelerinin boyutunu gözler önüne seriyor.

Alman Der Spiegel gazetesinin protokol dışı olarak yayınladığı görüşmeye göre, özellikle Steve Wittkoff ve Jared Kushner'in müttefiklerle önceden koordinasyon sağlamadan Moskova'ya yaptığı ziyaretin ardından ABD'nin gözle görülür ivmesi, Rusya'nın gelecekteki boşlukları istismar etmesini önlemek için herhangi bir sağlam güvenlik taahhüdü oluşturulmadan Ukrayna'yı belirsiz tavizler vermeye itebilecek "aceleci bir anlaşma" korkularını güçlendirdi.

Mertz, Washington'un "oyunları" ve "Washington'un Kiev'e ihanet etme olasılığı" konusunda uyarıda bulunurken, Macron, Kiev'in gerçek bir caydırıcılık sistemi üzerinde anlaşmaya varmadan önce sınır anlaşmalarını kabul etmesi için dolaylı baskıya maruz kalabileceği ihtimaline işaret etti.


Ukrayna savaşı, Çernobil’i uyandırdı: “Radyasyon engellenemiyor”

Uzmanlar, koruyucu kalkanda yaklaşık 15 metrelik delik açıldığını bildirmişti (Reuters)
Uzmanlar, koruyucu kalkanda yaklaşık 15 metrelik delik açıldığını bildirmişti (Reuters)
TT

Ukrayna savaşı, Çernobil’i uyandırdı: “Radyasyon engellenemiyor”

Uzmanlar, koruyucu kalkanda yaklaşık 15 metrelik delik açıldığını bildirmişti (Reuters)
Uzmanlar, koruyucu kalkanda yaklaşık 15 metrelik delik açıldığını bildirmişti (Reuters)

Ukrayna savaşında zarar gören Çernobil Nükleer Santrali'nin koruyucu kalkanı artık radyasyon sızıntısını engelleyemiyor.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'ndan (UAEA) dün yapılan açıklamada, geçen hafta yürütülen incelemeler sonucu çelik kalkanda ciddi hasar meydana geldiğinin tespit edildiği belirtildi. 

UAEA Direktörü Rafael Grossi, yapının radyasyon sızıntısını engelleme dahil "birincil güvenlik işlevlerini" kaybettiğini duyurdu. 

Grossi, koruyucu kalkanda bazı onarım çalışmalarının yapıldığını ancak "uzun vadeli nükleer güvenliğin sağlanması için kapsamlı restorasyon gerektiğini" söyledi. 

UAEA, Çernobil Nükleer Santrali'nin 4. reaktörünü koruyan güvenlik kalkanına drone isabet ettiğini şubatta açıklamıştı. Bunun koruyucu metal kapsülün çatısında yangına neden olduğu aktarılmıştı. Yangının söndürülmesi neredeyse iki hafta sürmüştü.

1986'daki nükleer facianın yaşandığı 4. reaktörden geriye kalan radyoaktif atıkların korunması için 2019'da inşa edilen kalkan yaklaşık 1,5 milyar dolara mal olmuştu.

Saldırının ardından Ukrayna ve Rusya birbirini suçlamıştı. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, saldırıyı "Kiev rejimi tarafından önceden planlanmış bir provokasyon" diye nitelemişti. Ukrayna ise iddiaları reddederek saldırının Rus ordusuna ait insansız hava araçlarıyla (İHA) düzenlendiğini söylemişti.

Rus birlikleri, Şubat 2022'de başlayan savaşın ilk haftalarında, Ukrayna'nın kontrolündeki Pripyat'ta yer alan Çernobil santralini ele geçirmişti. Bir aydan uzun süren çatışmaların ardından Ukrayna askerleri bölgenin kontrolünü geri almıştı. 

Independent Türkçe, Guardian, Reuters