Emniyette taşlar yerinden oynayacak...Çıkarılacağı iddia edilen yönetmelikle bir polis mesleği boyunca dört tayin görecek

Emniyet teşkilatının mevcudu 330 bine yakın / Fotoğraf: AA
Emniyet teşkilatının mevcudu 330 bine yakın / Fotoğraf: AA
TT

Emniyette taşlar yerinden oynayacak...Çıkarılacağı iddia edilen yönetmelikle bir polis mesleği boyunca dört tayin görecek

Emniyet teşkilatının mevcudu 330 bine yakın / Fotoğraf: AA
Emniyet teşkilatının mevcudu 330 bine yakın / Fotoğraf: AA

Emniyet teşkilatı, 2021 yılını heyecanlı bir bekleyişle bitiriyor.
Nedeni de 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu Personel Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği'nde yapıldığı iddia edilen değişiklik.
Emniyet Genel Müdürlüğü Personel Daire Başkanlığı bünyesinde hazırlanan ancak son aşamada İçişleri Bakanı'nın imzasıyla yürürlüğe girmesi beklenen yeni atama ve yer değiştirme yönetmeliği bir dizi değişiklikler getirecek.
Emniyet teşkilatında halen devam eden uygulamaya göre ilk görev yerlerinde 6 ile 10 yıl değişen sürelerle çalıştıktan sonra Sivas ve doğusunu kapsayan şark görevine çıkan polisler sonra yine Sivas'ın batısındaki bölgelerden birinde yer alan bir ile tayin oluyor ve çoğunlukla mesleklerini buralarda tamamlıyordu.
Geçen yıllarda yapılan düzenleme ile rütbelilere ikinci şark görevi getirilmişti.

Sosyal medyada yer alan ve yönetmeliğe ait olduğu iddia edilen görselde illerdeki mevcut görev süreleri ile yeni düzenlemede ne kadar süre önerildiği belirtiliyor / Görsel: Twitter
"Tayin sürelerinde değişikliğe gidilecek" iddiası
Sosyal medyada yer alan bir paylaşıma göre çıkarılacak yeni yönetmelikte bu konuda değişikliğe gidildiği görülüyor.
Türkiye'nin şark illeri ve batı bölgesi yerine dörde ayrıldığı görülüyor. 5 büyük şehirde görev süresi 10'dan 8'e düşüyor.
Buna göre ilk grupta genellikle büyükşehirlerin olduğu 25 il bulunuyor.
Bunlar arasında olan İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Adana'da halen 10 yıl olan görev süresinin 8 yıla indirilmesi öneriliyor.
İkinci grupta ise 32 il bulunuyor. Genellikle Sivas'ın batısında yer alan daha küçük şehirlerden oluşuyor.
6 veya 8 yıl süreyle görev yapılan bu illerde sürelerin 5 veya 4 yıla düşürülmesi isteniyor.
Diğer iki bölge halen şark yerleri sayılan Sivas ve doğusundaki alanın ikiye ayrılmasından oluşuyor.
Erzincan, Erzurum, Artvin gibi illerin de yer aldığı genellikle 4 ile 5 yıl olan görev sürelerinin çoğunlukla aynı kalması teklif ediliyor.
Dördüncü grup ise genellikle doğudaki "sınır" veya "terör" olaylarının daha sık yaşandığı illerden oluşuyor.
Çoğunlukla 4, 5 ve 2 yıl olan sürelerinden korunan da düşürülen de var. 

Faruk Sezer / Fotoğraf: Independent Türkçe
"Neredeyse üç beş yılda bir tayin göreceksin"
Emniyet-Sen Genel Başkanı Faruk Sezer'in iddiasına göre 2022 Ocak'ında hayata geçirilecek düzenleme nedeniyle polis tedirgin.
Sezer, şu an emniyetteki tayinlerde 2 bölge olduğunu yapılacak düzenleme ile bunun dörde çıkarılacağını söyledi.
Polislerin 4 bölgenin tamamında görev yapmak zorunda kalacaklarını ifade eden Sezer, "Bu düzenlemeyle neredeyse 3 - 5 yılda bir tayin görecek. Mevcut düzenlemede polisler şarktan sonra genellikle nüfusa kayıtlı oldukları veya ona yakın illere gelerek emekli olana kadar görevlerini burada sürdürür, bir nevi yerleşik yaşama geçerdi. Şimdi bu İstanbul, İzmir ve Ankara ile sınırlandırılıyor. Önceden eşinin nüfusa kayıtlı olduğu yerde çalışabiliyorlardı bu da kalkacak. Emniyette ezilen kesim daha da ezilecek" diye konuştu.

Emniyet Genel Müdürlüğü'nde hazırlanan yönetmeliğin önümüzdeki ocak ayında çıkabileceği iddia ediliyor / Fotoğraf: AA
"Adaptasyon sorunları yaşayacaklar, çocuklarının eğitim hayatı etkilenecek"
Emniyet teşkilatının zaten tayini çok olan bir meslek grubu olduğunu aktaran Sezer, şöyle devam etti:
"Bu düzenlemeyle 'polisler yerinde oturmasın' deniliyor. İntiharların en önemli nedeni bu insanların sosyal hayatlarının bitirilmesi ve normal hayattan koparılmalarından kaynaklanıyor. Şimdi bu insanlar sürekli dolaştırılacak. Tam bir yere adapte olurken onun hayatını değiştirilecek. Çocuğu bir yerde okula giderken oradaki eğitiminden kopacak."

"Genç polislerden çok sayıda endişe içeren mesaj aldım"
Beklenen düzenlemeye dair görevdeki genç polislerden çok sayıda endişe içeren mesaj aldığını dile getiren Sezer, "Özellikle evlenme ve aile düzeni kurma konusunda sıkıntı yaşayacaklarından endişe ediyor genç polisler. Hadi gençlerin önünde yıllar olduğu için bir şekilde planlama yapabilir. Asıl sorunu 40 yaş üstündeki polisler yaşayacak. Çocuğu diyelim ki bir okula başlamış bir anda düzeni bozulacak" ifadelerini kullardı. 

Erdinç Emecan / Fotoğraf: Independent Türkçe
"Atalarımız üç taşınma bir yangına bedeldir demiş"
Emekli polis memuru Erdinç Emecan ise son süreci de yakından takip ettiğini ve bunun yıllardır böyle bir çalışmanın planlandığını kaydetti.
Planlanan düzenlemeye soğuk baktığını söyleyen Emecan, "Atalarımız 'üç taşınma bir yangına bedeldir' demiştir. Bu düzenleme ile meslektaşlarımız defalarca taşınmak zorunda kalacak. Bu onların ve ailelerinin ruhsal yapılarını etkilediği gibi her seferinde yeni bir adaptasyon sürecine sokacak. Çocuklarının eğitim hayatını, çalışan eşlerinin mesleklerini etkileyecek" değerlendirmesinde bulundu. 

Emecan'a göre tayin olan kişi sayısının artması devlete yük getirecek / Fotoğraf: AA
"Her yıl 80-90 bin polisin yeri değişebilir"
Emecan, tayin sayısının artmasının devlete de bir yük getireceği halihazırda tayinler için memurlara rütbelerine göre harcırah (1000 kilometre mesafede 8 bin lira civarı) verildiğini hatırlatarak, "380 bin kişiye uluşan emniyet ordusunda bu düzenleme ile her yıl belki 80-90 bin kişinin yeri değişecek. Devlette çalışan eşleri varsa onlarda tayin isteyecek. Bu devlet içinde bir külfete dönüşecek" dedi.

Yeni düzenlemede İstanbul'daki görev süresi sekiz yıl olacak / Fotoğraf: AA
"Polislerin, vatandaşla 'ahbap-çavuş' ilişkisine girmeleri istenmiyor"
"Peki neden böyle bir düzenlemeye gidiliyor?" sorusuna Emecan'ın cevabı şu oldu: 
"Nedenlerden biri olarak vatandaşlarla girilen 'ahbap-çavuş' ilişkilerinin önlenmesi olduğunu düşünüyorum. Polisler vatandaşla çok samimi olunca performansları düşer. Bir yerde uzun süre görev yapınca ister istemez orada yaşayan insanlarla, esnaflarla hatta suç işleme potansiyeli olan kişilerle dahi küçük de olsa dostluklar oluşabiliyor. Emniyet teşkilatının polislerin vatandaşla çok haşır neşir olmamasını ve ilişkilerde daha ciddiyet istediğini düşünüyorum."   
Bu arada konuyla ilgili bilgi almak üzere aradığımız Emniyet Genel Müdürlüğü yetkililerinden haberin yazım süresinde dönüş olmadı.
Independent Türkçe



Senatör Risch, Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan, küresel güvenlik ve ekonominin geleceğinde kilit bir rol oynuyor

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Riyad'da ABD Başkanı Donald Trump'ı karşılıyor, 13 Mayıs 2025. (Reuters)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Riyad'da ABD Başkanı Donald Trump'ı karşılıyor, 13 Mayıs 2025. (Reuters)
TT

Senatör Risch, Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan, küresel güvenlik ve ekonominin geleceğinde kilit bir rol oynuyor

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Riyad'da ABD Başkanı Donald Trump'ı karşılıyor, 13 Mayıs 2025. (Reuters)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Riyad'da ABD Başkanı Donald Trump'ı karşılıyor, 13 Mayıs 2025. (Reuters)

Önde gelen Cumhuriyetçi Senatör Jim Risch, Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Beyaz Saray ziyaretinin önemini “Suudi Arabistan, küresel güvenlik, ekonomi ve barışın geleceğinde stratejik bir ortak ve kilit bir aktördür” ifadesiyle özetledi.

Ziyaretle eş zamanlı olarak Şarku'l Avsat, mevcut ve eski ABD yetkililerinin beklenen ekonomi, güvenlik, siyaset ve savunma sonuçları hakkındaki görüşlerini aldı.

ABD yönetiminin hazırlıkları, Washington'un Suudi Arabistan ile çeşitli alanlarda ilişkileri ilerletmeye verdiği önemi yansıtıyor.

Bölgesel istikrar

ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Senatör Jim Risch, Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte, “Ortadoğu'nun son birkaç yılda önemli ölçüde değişmesi ve bölgenin yeni bir rota çizmesiyle, Suudi Arabistan birçok konuda önemli bir lider olacak” dedi.

hy
ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Senatör Jim Risch (Arşiv)

Risch, şu anda normalleşmenin zorluğunu ve karmaşıklığını kabul etmekle birlikte, bu adımın ‘içinde bulunulan fırsat anını kalıcı bir refah dönemine dönüştürebileceğini’ düşünüyor. Bu, Riyad'ın Filistin devletinin kurulması için bir çözüm bulunana kadar normalleşmenin müzakere masasında yer almayacağını ısrarla vurguladığı bir dönemde geliyor.

cvfdg
ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) eski Komutanı General Joseph Votel, 2016 yılında Senato oturumunda konuşuyor. (Getty Images)

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) eski Komutanı General Joseph Votel ise bu ziyareti ‘ABD'nin Ortadoğu'da halen hayati ulusal güvenlik çıkarları olduğunu’ gösteren bir işaret olarak değerlendirdi. Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan'ın ‘önemli bir bölgesel ortak’ olduğunu belirterek, ‘bu ziyaretin dünyanın çok önemli bir bölgesinde bölgesel istikrarı teşvik etmeye yönelik bir adım olacağını’ umduğunu ifade etti.

Savunma, ekonomi ve siyaset anlaşmaları

ABD Dışişleri Bakanlığı eski Müsteşar Yardımcısı ve Joe Biden'ın eski Libya Özel Temsilcisi adayı Jennifer Gavito, söz konusu ziyaretin ‘Suudi Arabistan'ın Trump'ın Ortadoğu stratejisinde kilit bir ortak olarak konumunu etkili bir şekilde pekiştirdiğini’ düşünüyor. “Trump'ın mayıs ayında Suudi Arabistan'ı ziyaretinden bu yana, büyük yatırım anlaşmalarının yönetimin ekonomik hedeflerinin merkezinde olduğu açıktı. Aynı derecede önemli olan, Suudi Arabistan Veliaht Prensi’nin Suriye ve Gazze gibi bölgedeki politikalar konusunda Trump üzerindeki etkisidir” diyen Gavito, iki ülke arasındaki jeopolitik ortaklığın, daha yakın savunma ve güvenlik bağları kurma anlaşmalarıyla güçlenerek gelişmeye devam edeceğini öngörüyor.

ty
ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz mayıs ayında Riyad'da Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın huzurunda Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile bir araya geldi. (SPA)

Ziyaret gündemine ekonomik açıdan bakıldığında, ABD Kara Kuvvetleri'nin eski Yemen Ataşesi Adam Clements, ‘ister Gazze Şeridi’nin yeniden inşası, ister Lübnan’daki altyapının yeniden kurulmasına yardım, ister Suriye’deki yeniden imar çabaları olsun ABD’nin kesinlikle Suudi Arabistan ile bir ortaklık arayacağını’ söyledi. Eski diplomat, Şarku’l Avsat’a konuşurken ‘bunların son derece büyük projeler olduğunu ve ABD’nin bu hedeflere ulaşmak için Suudi Arabistan ile iş birliği yapmaya çalışacağını’ ifade etti.

Güvenlik açısından ise Clements, ABD'nin ‘Gazze'de sahada uygulanabilecek herhangi bir askeri yaptırım mekanizması için en azından siyasi destek’ aradığına inanıyor. Washington, siyasi-askeri geçiş aşamasında Lübnan'da destek ve Hizbullah'ı silahsızlandırma çabaları için Suudi Arabistan'a da başvuracak. ABD, Suriye'deki güvenlik yapısını ve güvenlik altyapısını güçlendirmek için de Suudi Arabistan'ın desteğine ihtiyaç duyacak.

Savunma taahhüdü

Eurasia Group'un Ortadoğu'dan sorumlu yönetici direktörü Firas Maksad, ziyaretin ‘bu önemli ikili ilişkide kaydedilen ilerlemeyi vurguladığını’ söyledi. O, bu ilişkinin ‘ABD ile Çin arasındaki rekabetten ziyade ABD'nin normalleşmeyi teşvik etme çabalarından kaynaklanarak’ daha da güçleneceğini düşünüyor.

Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda Maksad, ziyaret sırasında önemli açıklamalar yapılacağını ifade etti. Bunlar arasında ABD'nin Suudi Arabistan'ı savunma konusundaki açık taahhüdü, F-35 savaş uçakları ve MQ-9 Reaper insansız hava araçlarını içeren büyük silah anlaşmaları, teknolojik iş birliği ve gelişmiş yapay zekâ çiplerinin transferi konusunda anlaşmalar yer alıyor.

Maksad, Trump'ın Suudi Arabistan'a, krallığın Vizyon 2030 kapsamında geçirdiği dönüşüm sürecini desteklemek için gerekli olan gelişmiş Amerikan teknolojilerinin yanı sıra, gelişmiş güvenlik garantileri de sunacağını düşünüyor. Maksad, üst düzey ABD'li yetkililerin ‘Trump'ın Suudi Arabistan'a sunmaya hazırlandığı şeyin, Amerika'nın Japonya'ya sunduğundan daha fazla bir savunma taahhüdü olduğu’ yönündeki sözlerini aktardı.


Netanyahu, Batı Şeria'da İsrailli "aşırılıkçıların" uyguladığı şiddeti kınadı

İşgal altındaki Batı Şeria'da Metzad Yahudi yerleşim biriminin yakınında inşa edilen yasadışı bir yerleşim biriminin tahliyesi ve yıkımı sırasında İsrail güvenlik güçleri ile yerleşimciler arasında çıkan çatışma, 17 Kasım 2025 (AFP)
İşgal altındaki Batı Şeria'da Metzad Yahudi yerleşim biriminin yakınında inşa edilen yasadışı bir yerleşim biriminin tahliyesi ve yıkımı sırasında İsrail güvenlik güçleri ile yerleşimciler arasında çıkan çatışma, 17 Kasım 2025 (AFP)
TT

Netanyahu, Batı Şeria'da İsrailli "aşırılıkçıların" uyguladığı şiddeti kınadı

İşgal altındaki Batı Şeria'da Metzad Yahudi yerleşim biriminin yakınında inşa edilen yasadışı bir yerleşim biriminin tahliyesi ve yıkımı sırasında İsrail güvenlik güçleri ile yerleşimciler arasında çıkan çatışma, 17 Kasım 2025 (AFP)
İşgal altındaki Batı Şeria'da Metzad Yahudi yerleşim biriminin yakınında inşa edilen yasadışı bir yerleşim biriminin tahliyesi ve yıkımı sırasında İsrail güvenlik güçleri ile yerleşimciler arasında çıkan çatışma, 17 Kasım 2025 (AFP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, dün akşamı işgal altındaki Batı Şeria'daki yerleşimcileri temsil etmediğini söylediği "aşırılık yanlıları" tarafından gerçekleştirilen şiddet eylemlerini kınadı ve konuyu "kişisel olarak" ele alacağına söz verdi.

Netanyahu'nun açıklamaları, Beytüllahim yakınlarındaki Filistin köyü Jaba'ya yönelik saldırının ardından geldi. Saldırının, İsrail yetkililerinin aynı bölgedeki bir karakolu tahliye etmesine misilleme olduğu anlaşılıyor.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), 1967'den beri İsrail işgali altında olan Batı Şeria'da yaklaşık yirmi yıldır veri toplarken, ekim ayında "kayıplara, mal hasarına veya her ikisine birden neden olan yerleşimci saldırılarında" keskin bir artış kaydetti.

Fransız Haber Ajansı AFP’de yer alan açıklamasında Netanyahu, "Yahudiye ve Samariye'deki (Batı Şeria) yerleşimcileri temsil etmeyen ve adaleti kendi ellerine almaya çalışan bir avuç aşırılıkçının kışkırttığı şiddetli isyanları çok ciddiye alıyorum" dedi.

"Bu konuyu bizzat ele almayı ve ilgili bakanları en kısa sürede toplantıya çağırarak bu ciddi duruma yanıt vermeyi düşünüyorum."

Saldırı, dün yüzlerce polis ve askerin, Kudüs'ün güneyindeki Guşh Etzion yerleşim biriminde bulunan yasadışı Tzur Misgavi karakolunu buldozerlerle yıkmasının ardından gerçekleşti.

Çatışmalar çıktı ve askerler sis ve ses bombası attı.

Yahudi terörizmi

İsrail'in işgal edip ilhak ettiği Doğu Kudüs hariç, Batı Şeria'da Birleşmiş Milletler'in uluslararası hukuka göre yasadışı kabul ettiği yerleşimlerde şu anda 500 binden fazla İsrailli yaşıyor. Bunların arasında yaklaşık üç milyon Filistinli de bulunuyor.

Netanyahu hükümetindeki aşırı sağcı bakanların teşvikiyle yerleşimciler tarafından kurulan bu yerleşim karakolları, İsrail yasalarına göre yasadışı olsa da çoğu yetkililer tarafından yasallaştırılıyor.

defrt
İşgal altındaki Batı Şeria'da Metzad Yahudi yerleşim biriminin yakınında inşa edilen yasadışı yerleşimci karakolunun tahliyesi ve yıkımı sırasında, 17 Kasım 2025 (AFP)

İsrailli muhalefet lideri Yair Lapid, Jaba’daki saldırıyı kınayarak, “şiddet yanlısı suçluların sert bir şekilde cezalandırılması gerektiği" gerekçesiyle "şiddetin giderek arttığı yeni bir aşama" olarak nitelendirdi. Sol görüşlü Demokrat Parti lideri Yair Golan ise "Yahudi terörizminin (...) kontrolden çıkmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

Filistinlilere karşı doğrudan eylemde bulunmayı savunan aşırılıkçı yerleşimcilerden oluşan Hilltop Youth hareketine bağlı bir Telegram grubu, yanan bir aracın videosunu şu başlıkla yayınladı: "Hilltop'a sadece birkaç dakika uzaklıktaki Beytüllahim bölgesindeki Jaba köyü bugün boşaltıldı."

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar ise bu isyancıların "İsrail Devleti'ne zarar verdiğini, Yahudiliği karaladığını ve yerleşim projesine zarar verdiğini" söyledi.

"Gelişim ve genişleme"

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, hükümetin kamu düzenini korurken "yerleşimleri geliştirmeye ve genişletmeye" devam edeceğini söyledi ve şiddet yanlısı yerleşimcileri "suçlu anarşistler" olarak nitelendirdi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Katz'ın Kasım 2014'te savunma bakanı olarak atanmasının ardından aldığı ilk kararlardan biri, işgal altındaki Batı Şeria'da Filistinlilere saldırmakla suçlanan Yahudi yerleşimcilere yönelik idari gözaltı kararlarının iptal edilmesi oldu.

İsrail ordusu yaptığı açıklamada, yerleşimci saldırılarının "komutanları ve askerleri savunma ve terörle mücadele gibi temel görevlerinden uzaklaştırmasından" duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

Batı Şeria'nın sivil işlerinden sorumlu aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Tzur Misgavi yerleşiminin tahliyesini, yetkililerin inşaat projesi yürüttüğü arazide sakinlerinin yasadışı olarak yaşadığını söyleyerek haklı çıkardı.

Açıklamasında, "Kimse bana yerleşim yeri inşa etmeyi öğretemez" ifadesini kullandı.

Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri, 1967'den bu yana hem sol hem de sağ kanattan tüm İsrail hükümetleri döneminde devam etmiş ve mevcut yönetim döneminde, özellikle Ekim 2023'te Gazze Şeridi'nde savaşın başlamasından bu yana önemli ölçüde artmıştır.


Trump, Suudi Arabistan'a F-35 savaş uçağı satışı yapacaklarını açıkladı

Gelişmiş ABD F-35 savaş uçağı (Arşiv)
Gelişmiş ABD F-35 savaş uçağı (Arşiv)
TT

Trump, Suudi Arabistan'a F-35 savaş uçağı satışı yapacaklarını açıkladı

Gelişmiş ABD F-35 savaş uçağı (Arşiv)
Gelişmiş ABD F-35 savaş uçağı (Arşiv)

ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın ABD ziyareti öncesinde, ABD'nin Suudi Arabistan'a Amerikan yapımı F-35 savaş uçakları satışı gerçekleştireceğini duyurdu.

Trump dün Beyaz Saray'da gazetecilere yaptığı açıklamada “Bunu yapacağız ve F-35 savaş uçaklarını satacağız. Onlar (Suudiler) her zaman harika bir müttefik olmuştur” dedi.

 Trump ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın bugün Beyaz Saray'da bir araya gelmesi planlanıyor.

Reuters'a göre anlaşmanın tamamlanması, Ortadoğu’daki askeri güç dengesini değiştirebilecek ve Suudi Arabistan'ın caydırıcılık denklemini ve savunma ve stratejik yeteneklerini güçlendirebilecek önemli bir politika değişikliğini temsil ediyor.

Riyad'ın milyarlarca dolarlık potansiyel bir anlaşma kapsamında 48 adet F-35 savaş uçağı satın almak istediğini bildiren Reuters, bu ayın başlarında, anlaşmanın Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın ziyaretinden önce ABD Savunma Bakanlığı'nda (Pentagon) önemli bir engeli aştığı kaydetti.

Trump'ın açıklamalarının ardından, savaş uçağı üreticisi Lockheed Martin'in hisseleri yüzde 1,1 oranında değer kazandı.