Kimya sektörü kasımda 2,4 milyar dolar ile ihracat rekoru kırdı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Kimya sektörü kasımda 2,4 milyar dolar ile ihracat rekoru kırdı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İKMİB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, 'Kasım ayında sektörümüzün ihracatı yüzde 47,25 artışla 2,4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu rakam aylık bazda şimdiye kadar gerçekleştirdiğimiz en yüksek aylık ihracat rakamı oldu' dedi.
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, "Kasım ayında sektörümüzün ihracatı yüzde 47,25 artışla 2,4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu rakam aylık bazda şimdiye kadar gerçekleştirdiğimiz en yüksek aylık ihracat rakamı oldu" dedi.
AA muhabirine açıklamada bulunan Pelister, “Ülkemiz üçüncü çeyrekte yüzde 7,4 büyüdü. Büyümeye en fazla katkı sağlayan ihracatta ise ikinci sırada olan kimya sektörümüz, üçüncü çeyrekte gerçekleştirdiği 6,26 milyar dolarlık ihracat ile yüzde 36,78 büyüdü. Kimya sektörümüz her şeye rağmen ihracatta güçlü bir performans gösteriyor. Kasım ayında sektörümüzün ihracatı yüzde 47,25 artışla 2,4 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu rakam aylık bazda şimdiye kadar gerçekleştirdiğimiz en yüksek aylık ihracat rakamı oldu" diye konuştu.

"40 milyar dolarlık tutarı yakalamak için üretmeye ve çalışmaya devam edeceğiz"
Pelister, kasım ayında en çok “plastikler ve mamulleri”, “mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünleri” ve “anorganik kimyasallar” ürünlerini ihraç ettiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kasım ayında en çok ihracat yaptığımız ülke Hollanda olurken, onu Irak ve ABD takip etti. Ocak-Kasım döneminde ülkemizde en çok ihracat yapan ikinci sektör olarak ihracatımız yüzde 38,88 artışla 22,9 milyar dolara ulaştı. Böylece 2019 yılında kırdığımız ihracat rekorunu bu yıl on bir aylık süreçte yenilemiş olduk. Bununla birlikte ekonominin öncü göstergeleri arasında yer alan sanayi kapasite kullanım oranı ve Türkiye İmalat PMI’ın (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) Kasım ayı verileri de önümüzdeki dönemde aynı performansın devam edeceğini işaret ediyor.
Kimya sanayi ortalama kapasite kullanım oranımız eylülden bu yana artış gösterirken bu yılın en yüksek değeri olan yüzde 76,22’ye ulaştı. Sektörümüzü zorlayan kurdaki volatilite, ham madde teminindeki sıkıntılar ve fiyat artışları gibi sorunlarımıza rağmen bu seneyi yeni bir ihracat rekoru ile 24 milyar doların üzerinde tamamlayacağımızı öngörüyoruz. İKMİB olarak kimya sektörü ihracatımız için belirlediğimiz ve 2030 hedefimiz olan 40 milyar dolarlık tutarı yakalamak için üretmeye ve çalışmaya devam edeceğiz."

Kasımda en fazla ihracat yapılan ülke Hollanda
İKMİB verilerine göre, Hollanda, kasım ayında en çok ihracat yapılan ülke oldu. Kasım ayında Hollanda’yı takip eden ilk onda yer alan diğer ülkeler ise Irak, ABD, Mısır, Almanya, Lübnan, Yunanistan, Belçika, İtalya ve İsrail oldu. Kasım ayında ilk 10 ülke arasında en çok artış yüzde 214,41 ile Lübnan’da oldu.
Kasım ayında Hollanda’ya yapılan kimya ihracatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 62,51 artışla 156 milyon 426 bin dolar olarak gerçekleşti. Kasım ayında Hollanda’ya en çok ihraç edilen ilk beş ürün grubu sırasıyla “mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünler”, “plastikler ve mamulleri”, “anorganik kimyasallar”, “muhtelif kimyasal maddeler” ve “uçucu yağlar, kozmetikler ve sabun” oldu.
2021 yılı Ocak-Kasım döneminde en çok kimya ihracatı yapılan ülkeler ise sırasıyla Hollanda, Almanya, ABD, Irak, İtalya, Yunanistan, Belçika, İspanya, İngiltere ve Lübnan olarak ilk onda yer aldı.

Kasım ayında en çok “plastikler ve mamulleri” ihracatı gerçekleştirildi
Kasım ayında kimyevi maddeler ve mamulleri ürün gruplarında plastikler ve mamulleri ihracatı, 831 milyon 513 bin dolarla kimya ihracatında ilk sırada yer aldı. İkinci sırada 570 milyon 131 bin dolarlık ihracatla mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünler yer alırken, anorganik kimyasallar ihracatı 194 milyon 694 bin dolarla üçüncü sırada yer aldı. ‘Anorganik kimyasallar’ı takiben ilk onda yer alan diğer sektörler ise; ‘uçucu yağlar, kozmetikler ve sabun’, ‘eczacılık ürünleri’, ‘kauçuk, kauçuk eşya’, ‘boya, vernik, mürekkep ve müstahzarları’, ‘muhtelif kimyasal maddeler’, ‘organik kimyasallar’ ve ‘yıkama müstahzarları’ oldu. Kasım ayında alt sektörlerde en çok ihracat artışı yüzde 145,59 ile mineral yakıtlar, mineral yağlar ve ürünler sektöründe gerçekleşti.
 



İsrail-İran çatışması küresel ekonomiyi nasıl tehdit ediyor?

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
TT

İsrail-İran çatışması küresel ekonomiyi nasıl tehdit ediyor?

Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)
Tokyo Menkul Kıymetler Borsası'nda Nikkei 225 endeksini gösteren elektronik panonun önünden geçen bir kadın (AFP)

Ortadoğu'da İsrail ile İran arasındaki çatışma şiddetlenirken, dünya bu gerilimin olası ekonomik yansımaları konusunda endişe duyuyor. Bu hayati bölgede yaşananlar sadece çatışan ülkeleri değil, aynı zamanda birkaç kilit kanal aracılığıyla tüm küresel ekonomiyi etkiliyor; finansal ve ticari istikrarı tehdit ediyor.

cshy
Tahran'da İsrail hava saldırılarının hedef aldığı bir binanın enkazında çalışan arama-kurtarma ekipleri (AFP)

İsrail-İran çatışmasının küresel ekonomi üzerindeki temel etkileri neler?

* Enerji fiyatları... Enflasyonu ateşleyecek bir kıvılcım

Ortadoğu küresel enerjinin can damarıdır ve petrol ve gaz tedarikinin büyük bir kısmı Hürmüz Boğazı gibi hayati önem taşıyan su yollarından geçmektedir. İster petrol tesislerine doğrudan saldırılar isterse seyrüsefere yönelik tehditler yoluyla olsun, bu kaynakların kesintiye uğraması kaçınılmaz olarak petrol ve gaz fiyatlarında bir artışa yol açacaktır. İran, dünya petrolünün yaklaşık yüzde 3'ünü ve gazının yüzde 7'sini üreterek küresel enerji piyasasında önemli bir oyuncu konumunda.

tyu7
Tacoma'daki American Oil and Refining Company (EPA)

Enerji fiyatlarındaki bu artış bölgeyle sınırlı kalmayacak, doğrudan küresel enflasyona dönüşerek tüm mal ve hizmetleri etkileyecek. Küresel olarak artan üretim ve nakliye maliyetleri, merkez bankalarının enflasyonu kontrol altına almak için daha uzun süre yüksek faiz oranlarını sürdürmesini zorlaştıracak ve bu küresel ekonomik büyümenin yavaşlamasına yol açacak.

* Tedarik zinciri kesintisi: Ticaret darboğazı

Küresel tedarik zincirleri büyük ölçüde Ortadoğu'daki hayati deniz yollarına dayanır ve herhangi bir aksama dalga etkisi yaratır:

Hürmüz Boğazı ve Kızıldeniz'e yönelik tehdit: Hürmüz Boğazı, dünya ham petrolünün yaklaşık yüzde 20'sinin geçtiği hayati bir tıkanma noktasıdır. Bu boğazı kapatmaya yönelik herhangi bir tehdit, hatta boğazdaki gemilere yönelik tehditler, nakliye şirketlerini gemilerini Afrika'daki Ümit Burnu çevresine yönlendirmeye zorlayacaktır. Bu yönlendirme basit bir değişiklik olmayıp, nakliye sürelerinde ve maliyetlerinde büyük bir artış anlamına gelmekte, malların varışını geciktirmekte ve son tüketiciye ulaşma fiyatlarını yükseltmektedir. Daha yüksek navlun sigortası primleri şirketler üzerindeki mali yükü artırmakta ve bu da genel maliyetlere yansımaktadır.

Bu transferler limanlar ve küresel dağıtım ağları üzerinde büyük lojistik zorluklar yaratır. Bu da belirli malların kıtlığına ve temel bileşenlerin endüstrilere tesliminde gecikmelere yol açarak küresel üretim zincirlerini sekteye uğratabilir.

u7ı8
Hürmüz Boğazı'ndan geçen bir petrol tankeri (Reuters)

Analiz firması Kpler tarafından yayınlanan verilere göre, geçen hafta İsrail'in İran'a yönelik saldırılarının ardından navlun oranları yükseldi. Arap Körfezi'nden Çin'e giden tanker navlunlarının cuma günü yüzde 24 artarak varil başına 1,67 dolara yükseldiği belirtildi. VLCC (Çok Büyük Ham Petrol Taşıyıcısı) navlunlarındaki artış yıl başından bu yana görülen en büyük günlük hareketi yansıtıyor ve bölgede algılanan risk düzeyini vurguluyor.

Kpler'deki analistler, deniz savaşı risk primi şu ana kadar değişmemiş olsa da, aşırı istikrarsızlık devam ettikçe navlun oranlarının daha da yükselmesini bekliyor.

* Çalkantılı gökyüzü

Mevcut çatışma ortamı, hava sahasının kapanmasının ardından yolcularını ve mürettebatını korumak için acil önlemler almak zorunda kalan küresel havayolu şirketlerini uçuşlarını yeniden yönlendirmeye ya da iptal etmeye zorladı. Bu da yolcular için büyük aksaklıklara ve zorlukla toparlanan seyahat ve turizm sektörü üzerinde doğrudan bir etkiye neden oldu. Bu durum, daha fazla yakıt tüketimi gerektiren daha uzun rotalar nedeniyle operasyonel maliyetlerde artışa yol açarak bilet fiyatlarına yansıyabilir ve özellikle ekonomik zorluklarla mücadele eden şirketler üzerinde ek mali baskı yaratabilir.

tyu7
Tel Aviv yakınlarındaki Ben Gurion Havalimanı'nda boş bir giden yolcu salonu (EPA)

* Finansal piyasalar ve yatırımcı güveni: Volatilitenin dehşeti

Jeopolitik gerilimler finans piyasaları için bir kâbustur. Çatışmalar arttıkça yatırımcılar altın ve ABD doları gibi güvenli varlıklara yönelir, bu da borsalarda ve para birimlerinde keskin dalgalanmalara neden olur. ‘Güvenli limana sığınma’ aynı zamanda bölgeden sermaye kaçışına yol açarak bölgesel sermaye piyasalarını zayıflatabilir ve doğrudan yabancı yatırımları azaltabilir. Ülkelerin kredi itibarları da kötüleşerek borçlanma maliyetlerini artırabilir ve bütçelerine yük getirebilir.

* Yavaşlayan ekonomik büyüme: Resesyon hayaleti

Yüksek enflasyon, yüksek navlun maliyetleri ve düşük yatırımcı güveninin bir araya gelmesi, küresel ekonomik büyümede yavaşlama için bir reçetedir. Çatışmanın uzun sürmesi ve yayılması, özellikle de tedarik zincirlerinin tamamen kesintiye uğraması ve enerji fiyatlarının görülmemiş seviyelere ulaşması halinde, dünyayı bir durgunluğa, hatta bir depresyona itebilir. Bölgesel istikrara ve yakıt fiyatlarına büyük ölçüde bağlı olan turizm ve havacılık gibi sektörler bu durumdan ilk etkilenenler arasında yer alacaktır.

frgty
Almanya'nın DAX endeksi Frankfurt Borsası'nda düştü. (Reuters)

* Güvenlik harcamaları: Bütçeler üzerinde bir yük

Riskler arttıkça, bölgedeki ve dünyadaki hükümetler kendilerini savunma ve güvenlik harcamalarını arttırmak zorunda bulabilirler. Kaynakların üretken yatırımlardan güvenlik harcamalarına kayması, hükümet bütçeleri üzerinde ek bir baskı oluşturarak temel hizmetleri ve kalkınma planlarını etkileyebilir.

* Merkez bankaları altınla korunuyor

Jeopolitik gerilimler ve belirsizlik, dünyanın dört bir yanındaki merkez bankalarını, kriz zamanlarında rezervlerin değerini koruyan güvenli bir liman olarak altın rezervlerini önemli ölçüde artırmaya itiyor. Bu eğilim son üç yılda önemli ölçüde arttı ve Dünya Altın Konseyi önümüzdeki beş yıl içinde daha fazla merkez bankasının altın varlıklarını dolar aleyhine arttırmasını bekliyor.

Sonuç olarak, İsrail-İran anlaşmazlığı küresel ekonomik istikrar için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu sadece bölgesel bir anlaşmazlık değil, küresel ekonominin gölüne atılabilecek ve iç içe dalgalara neden olabilecek bir taştır. Bakalım uluslararası toplum bu gerilimi kontrol altına alabilecek ve dünyayı bunun yıkıcı ekonomik sonuçlarından koruyabilecek mi?