Tarım, gıda ve içecek sektöründen 10 ayda 18,1 milyar dolar ihracat

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Tarım, gıda ve içecek sektöründen 10 ayda 18,1 milyar dolar ihracat

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Dijital Veri Paneli'ne göre, bu yılın 10 ayında tarım, gıda ve içecek sektörü 18,1 milyar dolar ihracat, 13,5 milyar dolar ithalat gerçekleştirdi.
TGDF'den yapılan açıklamaya göre, Türkiye İstatistik Kurumu'nun açıkladığı Dış Ticaret Verileri baz alınarak Agrimetre tarafından hazırlanan TGDF Dijital Veri Paneli verileri paylaşıldı.
Buna göre, 01 ile 24 fasılları arasındaki tüm GTIP kalemleri ile 29. ve 35. fasıllardan seçili ürünlerin dahil edildiği hesaplamalara bakıldığında, 2021’nin 10 ayında sektörün dış ticaret fazlası önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 20,3 arttı.
Özet Ticaret Sistemi (ÖTS) çerçevesinde yayınlanan dış ticaret verilerine göre, 2021’in 10 ayında ihracat, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 19,6 artarak 18,1 milyar dolara, ithalat yüzde 19,4 artarak 13,5 milyar dolara ulaştı.
Aylık bazda bakıldığında Ekim 2021’de ihracat, önceki yılın aynı ayına göre yüzde 22,6 artarak 2,2 milyar dolar, aylık ithalat ise yüzde 33,1 artarak 1,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Aylık ithalat ağustos ve eylül aylarına oranla biraz gerilese de ekim ayında da önceki yılın aynı dönemine kıyasla belirgin bir artış kaydedildi.
İthalat, 2021 yılının ilk aylarında belirgin bir artış eğilimi sergiledi. Nisan ayında, önceki yılın aynı ayına göre yüzde 25 artan aylık ihracat ve ithalat artış hızının yavaşlaması ile bu trendde değişim görüldü.
İhracat mayıs ayında da belirgin şekilde artarken, 2021 yılında ilk kez mayıs ayında ithalatın önceki yılın aynı ayına kıyasla gerilemesi, yılın başından bu yana devam eden yüksek ithalat trendini değiştirdi. İhracatın artması, ithalatın yavaşlaması yönündeki olumlu trend, haziranda güçlenerek devam etti. Temmuz, ağustos, eylül ve ekim aylarında ise bu trend değişti ve ithalatta yine önemli artışlar kaydedildi.

Dış ticaret fazlası yıl sonuna güçlü girdi
2021 yılının başlarında ithalatın artış eğiliminde olmasından olumsuz etkilenen dış ticaret dengesi, yılın ilk dört ayında önceki yılın aynı döneminin gerisinde kalmıştı.
Mayıs verilerinin gelmesiyle birlikte 2021’de ilk kez dış ticaret fazlası, önceki yılın aynı döneminin üzerine çıktı, 2021’in ilk 5 ayında, önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 32,1 artarak 1,63 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. Bu yılın 10 ayında dış ticaret fazlası önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 20,3 artışla 4,66 milyar dolar oldu.
Birim ihracat değeri 2021’in 10 ayında, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,8 artarak 1.099 dolar/ton olarak gerçekleşti. İthalat birim değeri ise önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 31 artışla 604 dolar/tona yükseldi. Birim ithalat değerinin 2021’in başından beri yüksek seviyede devam etmesi olumsuz bir gelişme olarak değerlendirildi.

Dış ticarette en yüksek hacimli ürünler fındık, un ve makarna
Bu yılın 10 ayında ihracatta öne çıkan ürünler sırasıyla fındık içi (0,95 milyar dolar), un (0,93 milyar dolar) ve makarna (0,63 milyar dolar) olurken bu ürünler toplam ihracatın yaklaşık yüzde 13,8’ini oluşturdu.
Aynı dönemde en çok ithal edilen ürünler ise sırasıyla buğday (1,7 milyar dolar), soya fasulyesi (1,3 milyar dolar) ve ham ayçiçeği yağı (0,7 milyar dolar) oldu. Bu 3 ürün, toplam ithalatın yaklaşık yüzde 27,5’ini, yani 4’te 1’inden fazlasını oluşturdu.
1 yıldan fazla süredir yurt içinde fiyat artışları ile sıkça gündeme gelen ve 760 milyon dolarlık ithalat ile 2020’de en fazla ithal edilen 3. ürün olan ayçiçek yağında ithalat trendi 2021’de de devam etti. Ayçiçek ve ayçiçek yağı 2021 yılında da en çok ithal edilen ürünler arasında yer aldı. Ham ayçiçeği yağı 2021 yılının daha 10. ayında, 2020 yılının tamamında ulaşılan seviyeyi yakaladı.
Ağustos (263 milyon dolar), eylül (367 milyon dolar) ve ekim (237 milyon dolar) aylarındaki yüksek buğday ithalatı rakamları dikkati çekti.
Büyük ölçüde yem sektörü tarafından kullanılan soya fasulyesinin haziran (246,9 milyon dolar), temmuz (150,6 milyon dolar) ve ağustos (158,1 milyon dolar) aylarındaki yüksek seviyedeki ithalatı dikkati çekmişti. Bu üründe, mayıs-ağustos aylarında 800 milyon doların, yıl toplamında ise 1,3 milyar doların üzerinde ithalat yapıldı. Eylül ve ekim ayında ise önceki aylar kadar yüksek ithalat gerçekleştirilmedi.

En çok ihracat yapan sektörler
2021’in 10 ayına ait dış ticaret verileri sektörlere göre incelendiğinde sert kabuklu meyveler (1 milyar 850 milyon dolar), şeker ve şekerli mamuller (1 milyar 816 milyon dolar), yaş meyve (1 milyar 697 milyon dolar), bitkisel yağ (1 milyar 396 milyon dolar) ve balıkçılık ve su ürünleri (1 milyar33 milyon dolar) sektörleri en fazla ihracat yapan sektörler olarak sıralandı. Toplam ihracatın yüzde 43’ü bu 5 sektör tarafından gerçekleştirildi.
Aynı dönemde hayvan yemi (3 milyar 676 milyon dolar), bitkisel yağ (2 milyar 250 milyon dolar), un (2 milyar 18 milyon dolar), kakao-çikolata (610 milyon dolar) ile tütün ve mamulleri (422 milyon dolar) sektörleri ise en çok ithalat yapan sektörler olarak sıralandı. Toplam ithalatın yüzde 66,6’sı, yani 3’te 2’si bu 5 sektör tarafından gerçekleştirildi. Bu oranın yüksek olması, ithalatın az sayıda sektörde yoğunlaştığını gösterdi.
Tek başına hayvan yemi sektörü, 2021’in 10 ayında 3,7 milyar dolara yaklaşan hacim ile toplam ithalatın yüzde 27,3’ünü, yani 4’te 1’inden fazlasını oluşturdu.
Fiyat artışları ile gündemde yer bulan bitkisel yağ sektörü, 2021’in 10 ayında 2 milyar doları aşan ithalat ile toplam ithalatın yüzde 16,7’sini oluşturdu. Küresel piyasalardaki fiyatın Mart 2020 – Mart 2021 döneminde 2 katından fazla artması ve döviz fiyatlarındaki yukarı yönlü hareketlilik, ithalata bağlı bu sektörde ülke içi fiyatların belirgin bir biçimde artması ile sonuçlandı.

İhracatın arttığı ve azaldığı sektörler
2021 yılının ilk 10 ayında önceki yılın aynı dönemine göre ihracatını değer olarak en fazla arttıran sektörler bitkisel yağ sektörü (470 milyon dolar artış), şeker ve şekerli mamuller sektörü (373 milyon dolar artış), beyaz et sektörü (273 milyon dolar artış), balıkçılık ve su ürünleri sektörü (259 milyon dolar artış) ve yaş meyve sektörü (199 milyon dolar artış) oldu.
Aynı dönemde ihracatın gerilediği sektörler tütün ve mamulleri sektörü (93 milyon dolar düşüş) ve makarna sektörü (6 milyon dolar düşüş) oldu. Kuru meyve/sebze ve un sektörleri ihracatı yılın ilk 4 ayında önceki yıla kıyasla gerideydi. Bu sektörlerdeki ihracatın toparlanması dikkati çekti.
2021 yılının 10 ayında önceki yılın aynı ayına göre ithalatı değer olarak en çok artan sektörler hayvan yemi sektörü (834 milyon dolar artış), bitkisel yağ sektörü (510 milyon dolar artış), un sektörü (283 milyon dolar artış), kakao ve çikolata sektörü (103 milyon dolar artış) ve bakliyat sektörü (47 milyon dolar artış) oldu.
İthalatın en çok düştüğü 5 sektör makarna (178 milyon dolar düşüş), şeker ve şekerli mamuller (73 milyon dolar düşüş), sert kabuklu meyveler sektörü (45 milyon dolar düşüş), tütün ve tütün mamulleri (39 milyon dolar düşüş) ve canlı hayvan ticareti sektörü (26 milyon dolar düşüş) oldu.

Dış ticarette öne çıkan ülkeler
2021’in ilk 10 ayında dış ticaret verileri ülkeler bazında incelendiğinde en çok ihracat yaptığımız 5 ülke Irak (2 milyar 208 milyon dolar), Almanya (1 milyar 449 milyon dolar), Rusya (1 milyar 140 milyon dolar), ABD (962 milyon dolar) ve İtalya (737 milyon dolar) oldu. Bu 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatımızın yüzde 35,8’ini oluşturdu.
Ülkelere göre en çok ihraç ettiğimiz ürünler Irak için un, tavuk eti, gofret ve konserve domates, Almanya için ambalajlı fındık, fındık içi ve kiraz, Rusya içinse alabalık, şeftali ve üzüm oldu.
Ülke bazında ithalat verileri incelendiğinde, 2021 yılının ilk 10 ayında en fazla ithalat yaptığımız ülkeler Rusya (2 milyar 861 milyon dolar), Brezilya (1 milyar 408 milyon dolar), Ukrayna (908 milyon dolar), ABD (705 milyon dolar) ve Malezya (650 milyon dolar) oldu. Bu 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 48,5’ini oluşturdu.
Rusya’dan yapılan ithalatta öne çıkan ürünler buğday, ham ayçiçeği yağı ve dane mısır, Brezilya’dan yapılan ithalatta soya fasulyesi, kahve, tütün, Ukrayna’dan yapılan ithalatta buğday, arpa ve dane mısır oldu.



ABD ve Türkiye arasındaki LNG anlaşması, Rusya'yı nasıl etkileyecek?

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

ABD ve Türkiye arasındaki LNG anlaşması, Rusya'yı nasıl etkileyecek?

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD ve Türkiye arasında geçen ay imzalanan sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ve nükleer enerji anlaşmasının yankıları sürüyor. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na (BMGK) katılmak için geçen ay ABD'ye gitmiş, Beyaz Saray'da Başkan Donald Trump'la bir araya gelmişti. 

İki ülke arasında imzalanan Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı kapsamında hem sivil nükleer enerji hem de LNG sektöründe ortak çalışılmasına karar verilmişti. BOTAŞ, 20 yıl boyunca toplamda yaklaşık 70 milyar metreküp doğalgaz eşdeğeri LNG almak için Mercuria ve Woodside Energy ile anlaşma yapmıştı. 

Reuters'ın analizinde, Türkiye'nin bu anlaşmayla doğalgaz üretimini artırıp ABD'den LNG ithal ederek 2028 sonuna kadar doğalgaz ihtiyacının yarısından fazlasını karşılayabileceği yazılıyor. 

Trump, 25 Eylül'deki açıklamasında Türkiye'nin Rusya'dan doğalgaz satın almasını istemediğini belirtmişti. Analizde, Ankara yönetiminin bunu göz önünde bulundurarak enerji tedarikini çeşitlendirmeyi amaçladığı yorumu yapılıyor. Böylelikle Türkiye'nin "enerji güvenliğini artırabileceği ve bölgesel bir doğalgaz merkezine dönüşme hedefinde ilerleyebileceği" belirtiliyor. 

Analizde, Türkiye'nin ithal ettiği LNG'yi ve kendi ürettiği doğalgazı Avrupa'ya yeniden ihraç edeceği, Rusya ve İran'dan aldığı doğalgazı da yurtiçinde kullanacağı savunuluyor. 

Diğer yandan Türkiye-ABD anlaşmasının, Rusya ve İran'ın Avrupa enerji piyasasındaki payını olumsuz etkileyeceğine dikkat çekiliyor. Rusya, Türkiye'nin en büyük gaz tedarikçisi ancak pazar payı 20 yıl önce yüzde 60 iken, sözkonusu oran bu yılın ilk yarısında yüzde 37'ye geriledi. Rusya'nın 2022'de Ukrayna'yı işgal etmesinin ardından Avrupa ülkelerinin çoğu doğalgaz ithalatını büyük ölçüde sınırladı veya durdurdu. 

Türkiye'nin Rusya'yla yaptığı Mavi Akım ve TürkAkım boru hatları üzerinden yıllık 22 milyar metreküp doğalgaz tedariki sağlayan sözleşmeler sona ermek üzere. İran'la yapılan 10 milyar metreküplük sözleşme 2026 ortasında sonlanacak, Azerbaycan'la yapılan toplamda 9,5 milyar metreküplük iki anlaşmanın biri 2030, diğeriyse 2033'te bitecek. 

Paris merkezli düşünce kuruluşu Akdeniz Enerji ve İklim Örgütü'nden Sohbet Karbuz, Türkiye'nin bu sözleşmelerin bir kısmını uzatabileceğini ancak tedarik çeşitliliğini artırmak için daha esnek şartlar ve daha küçük hacimlerde anlaşma yapmak isteyeceğini söylüyor. 

Analizde, Türkiye'nin Rusya'dan doğalgaz tedarikini azaltmaya yönelik adımlar atmak durumunda kalacağına da dikkat çekiliyor. Moskova merkezli Enerji ve Finans Enstitüsü'nden Aleksey Belogoryev "BOTAŞ'ın teorik olarak iki ila üç yıl içinde Moskova'dan ithalatı durdurabileceğini" savunuyor ve ekliyor: 

Bu bir ihtimal ancak böyle bir şey yapmayacaklar çünkü Rus gazı fiyat açısından rekabetçi ve BOTAŞ'ın diğer tedarikçilere baskı yapmak için kullanabileceği bir fazlalık yaratıyor.

Independent Türkçe, Reuters, Bloomberg


Savaş etkisi: Çin petrol depolarını büyütüyor

Çin petrole bağımlılığını farklı stratejilerle azaltmaya çalışıyor (Reuters)
Çin petrole bağımlılığını farklı stratejilerle azaltmaya çalışıyor (Reuters)
TT

Savaş etkisi: Çin petrol depolarını büyütüyor

Çin petrole bağımlılığını farklı stratejilerle azaltmaya çalışıyor (Reuters)
Çin petrole bağımlılığını farklı stratejilerle azaltmaya çalışıyor (Reuters)

Çin, Ukrayna savaşının etkisiyle petrol rezervi sahası inşaatlarını hızlandırdı.

Reuters'ın analizinde, Pekin yönetimine ait Sinopec ve CNOOC gibi petrol ve doğalgaz firmalarının, 2026'da 11 tesise en az 169 milyon varil depolama kapasitesi eklemeyi planladığı aktarılıyor.

Kimliklerinin paylaşılmaması şartıyla konuşan kaynaklara göre Çin, bunun 37 milyon varillik kısmının inşası halihazırda yapıldı. Yeni tesisler de tamamlandığında Çin'in iki haftalık net ham petrol ithalatının hepsinin tesislerde depolanabileceği belirtiliyor. Diğer yandan Pekin yönetiminin rezerv verilerini gizli tuttuğu ve gerçek rakamların değişebileceği ifade ediliyor. 

Dünyanın en büyük petrol ithalatçısı Çin, bu bağımlılığının yaratabileceği olası sorunlarla mücadele edebilmek için depolama kapasitesini artırmayı hedefliyor. 

Pekin yönetimi ayrıca yenilenebilir enerjide de hızlı atılımlar yapıyor. Benzin ve dizel talebi düşerken, genel petrol tüketiminin 2027'de zirveye ulaşması, daha sonra da düşüşe geçmesi öngörülüyor.

Çin ilk stratejik petrol rezerv tesisini 2006'da kurmuştu. Ancak analizde, Rusya-Ukrayna savaşının petrol piyasasında yarattığı dalgalanma ve Batı ülkelerinin Kremlin'in enerji sektörüne yaptırımları nedeniyle Pekin'in kendini güvenceye almak istediği yazılıyor.

Şi Cinping yönetiminin 2023 sonundan beri devlet destekli şirketlere petrol stoklama talimatı gönderdiğine de dikkat çekiliyor. 

Singapur merkezli emtia verisi şirketi Sparta Commodities'den analist June Goh, "Ham petrol ithalatına büyük ölçüde bağımlı olan Çin'in stok oluşturma stratejisiyle enerji güvenliğini garantiye almayı amaçladığını" belirtiyor. 

Bloomberg'ün analizinde de petrolünün yüzde 70'ini ithal eden Çin için stok ve rezerv kapasitesini geliştirmesinin "ulusal güvenlik meselesi" olduğuna dikkat çekiliyor. Özellikle Rusya ve İran'la ilgili jeopolitik gelişmelerin, bu ülkelerden yüksek miktarda petrol satın alan Pekin yönetimini doğrudan etkilediği ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Reuters, Bloomberg


Altın, güvenli liman talebiyle ilk kez 3 bin 900 doları aştı

Londra'daki Hatton Garden Metals'deki kıymetli metal satıcılarında sergilenen altın külçeleri (Reuters)
Londra'daki Hatton Garden Metals'deki kıymetli metal satıcılarında sergilenen altın külçeleri (Reuters)
TT

Altın, güvenli liman talebiyle ilk kez 3 bin 900 doları aştı

Londra'daki Hatton Garden Metals'deki kıymetli metal satıcılarında sergilenen altın külçeleri (Reuters)
Londra'daki Hatton Garden Metals'deki kıymetli metal satıcılarında sergilenen altın külçeleri (Reuters)

Altın, bugün ilk kez ons başına 3 bin 900 doların üzerine çıktı. Bu yükseliş, zayıflayan yenin ardından oluşan güvenli liman talebi, ABD’de hükümetin kapanması ve FED’in faiz indirimlerine yönelik artan beklentilerin etkisiyle gerçekleşti. Spot altın, ons başına %1,1 artışla 3 bin 929,91 dolara yükseldi. ABD aralık vadeli altın işlemleri de %1,2 artışla bin 954,70 dolara yükseldi.

KCM Trade'de kıdemli piyasa analisti olan Tim Waterer, "Japonya'daki Liberal Demokrat Parti seçimlerinin ardından zayıflayan yen, yatırımcıların yöneldiği güvenli liman varlıklarının sayısını azalttı ve altın bundan faydalandı" dedi. "Devam eden ABD hükümetinin kapanması, ABD ekonomisi ve GSYİH üzerindeki potansiyel etkisi üzerinde hâlâ bir belirsizlik bulutunun asılı kaldığı anlamına geliyor."

Water, özellikle bu ay FED’in faiz indirimi beklentileri göz önüne alındığında, altının bu koşullar altında yatırımcılar için tercih edilen varlık olduğunu ifade etti.

Mali açıdan şahin bir isim olan Sanae Takaichi'nin iktidar partisinin başına geçmesi ve başbakan seçilmesinin ardından yen, ABD doları karşısında son beş ayın en büyük düşüşünü yaşadı.

Üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisi dün yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump'ın Kongre Demokratlarıyla kısmi hükümet kapanışını sona erdirmek için yapılan müzakerelerin "sonuç vermediğine" karar vermesi halinde, Trump yönetiminin federal çalışanları toplu olarak işten çıkaracağını söyledi.

Altın, 2024'te %27'lik bir artışın ardından bu yıl şimdiye kadar %49 değer kazandı. Bu yükseliş, merkez bankalarının agresif alımları, altın destekli borsa yatırım fonlarına (ETF) olan talebin artması, doların zayıflaması ve artan ticaret ve jeopolitik gerilimler nedeniyle korunma arayışında olan bireysel yatırımcıların artan ilgisiyle desteklendi.

Bu yükseliş, Federal Rezerv'in faiz oranlarını çeyrek puan düşürmesinin ve yılın geri kalanında borçlanma maliyetlerini istikrarlı bir şekilde azaltacağını göstermesinin ardından geçen ay yeniden destek buldu.

CME Group'un FedWatch aracına göre, yatırımcılar hem ekim hem de aralık aylarında sırasıyla %95 ve %83 olasılıklarla 25 baz puanlık ek faiz indirimini fiyatlıyor.

Spot altının ons fiyatı ilk olarak mart ayında 3 bin doları, eylül ortasında ise 3 bin 700 doları aştı. Bu yükseliş, birçok aracı kurumun iyimser olmasına yol açtı.

Diğer piyasalarda, spot gümüş %1,2 artışla ons başına 48,53 dolara, platin %1,2 artışla 1.623,88 dolara ve paladyum %1,2 artışla 1.275,65 dolara yükseldi.