2022, Mısır-Türkiye ilişkilerinin geri dönüşüne tanık olacak mı?

Erdoğan'ın Kahire hakkındaki açıklamalarının arkasında ne var?

Erdoğan, Mısır ve İsrail ile ilişkilerin Doğu Akdeniz'de iş birliği için bir giriş noktası olduğunu biliyor (AFP)
Erdoğan, Mısır ve İsrail ile ilişkilerin Doğu Akdeniz'de iş birliği için bir giriş noktası olduğunu biliyor (AFP)
TT

2022, Mısır-Türkiye ilişkilerinin geri dönüşüne tanık olacak mı?

Erdoğan, Mısır ve İsrail ile ilişkilerin Doğu Akdeniz'de iş birliği için bir giriş noktası olduğunu biliyor (AFP)
Erdoğan, Mısır ve İsrail ile ilişkilerin Doğu Akdeniz'de iş birliği için bir giriş noktası olduğunu biliyor (AFP)

Tarık Fehmi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile yeni bir sayfa açtıktan sonra ülkesinin kademeli olarak İsrail ve Mısır'a yaklaşma niyetinde olduğunu açıkladı. Bu karar alınırken, konunun kapsamlı bir plan çerçevesinde yürütüleceğini söylese dahi belirli bir takvime göre büyükelçi atamaya hazır olduğunu beyan etti.

Türk tarafı
Türk tarafı, Mısır-Türkiye ilişkilerinde olup bitenlere ilişkin açıklamaların ve haberlerin sızdırılmasının başlatıcısı olmaya devam ediyor. Bu açıklamalar, Kahire ile ilişkileri yeniden kurma arzusu bağlamında Cumhurbaşkanı’ndan Dışişleri Bakanı’na, ‘Adalet ve Kalkınma Partisi’ liderlerine kadar değişiyordu.
Ancak Erdoğan bu kez, Mısır'a yönelik açıklamalarını İsrail tarafına bağlayarak ve Ankara'nın her iki ülkeye de açılma arzusu ile yaptı. Açıklamalarda, diğer ülkelere atıfta bulunulmaması, bu dosyanın hala Cumhurbaşkanlığı'nın dikkatini çektiği anlamına gelir.
Tutumlardaki bazı farklılıklara rağmen, Mısır-BAE ilişkilerinin genel düzeyindeki özelliği göz önüne alındığında Ankara'nın değerlendirmesinin ‘Türkiye- BAE açılımının’ Mısır ile iyi ilişkilere açılan bir kapı olabileceği yönünde olduğu söylenebilir. İlgili bağlamda, iyi Mısır-İsrail ilişkileri, Kahire ve Tel Aviv ile gerçek bir Türk ortaklığı kurma eğilimine olanak sağlıyor.
Bu nedenle Türk tarafı, Mısır ile gelecekteki ilişkiler için bir mekanizma kurmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hemen değil, kademeli bir aşamadan, büyükelçilerin belirlenmesinden ve ilişkilerin başka bir boyuta taşınmasından bahsetti. Bu, önümüzdeki dönemde masada olabilir. Dolayısıyla, ilişkilerin başka bir aşamaya geçişi, müzakere edilen çoklu dosyalardaki ilişkiler krizinin tasfiyesini öngörecektir.
Türk tarafı şu anda daha gerçekçi bir vizyonla, belirli dosyalarda çözüme ulaşma ve bazı dosyaları geride bırakma anlamında Mısır'a doğru ilerliyor. Bu, Türk tarafının İsrail ve ABD ile ilişkilerinde izlediği bir modeldir. Bu model, Mısır ve Türk taraflarının bazı krizlere çözüm bulmalarına ve bazılarını özel dosyalarda ortak ilişkiler için bir giriş noktası bırakmalarına olanak sağlıyor. Model, S-400 sisteminin alınmasında yaşanan krizin ardından daha önce Amerikan tarafı ile bilinen bir Türk yaklaşımıdır.
Türk tarafının herhangi bir taraftan bir arabuluculuk talebinde bulunmadığını belirtmekte fayda var. Bu, iki tarafın doğrudan müzakere yolunda ilerlediği ve aralarındaki son iki turda açıkça görülen herhangi bir arabulucu rolü bulunmadığı göz önüne alındığında Ankara'nın Mısır veya İsrail ile ilişkilerde BAE arabuluculuğunu istemediğinin bir işaretidir.
Türkiye’ye göre Kahire ile ilişki kurmak daha karmaşık ve kapsamlı olabilir. Öte yandan son dönemde Ankara ile Tel Aviv arasında askeri alan dışında herhangi bir temas gerçekleşmedi. Fakat bunlar da siyasi toplantılar boyutuna ulaşmadı. Türkiye, Gazze dosyasıyla ilgili olarak mevcut İsrail hükümetine meydan okumak istemiyor.
Ankara'nın Mısır ve İsrail ile sükuneti sağlamak için çıkar güzergâhında çalışması bekleniyor. Bu, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki rolünün sınırları hakkında olumlu sonuçlara ve Mısır'ın gaz organizasyonuyla ilgili Doğu Akdeniz müzakerelerine katılma tepkisine yol açacaktır ve olası gerçek müzakereler konusunda bir giriş noktası olacağı için Erdoğan’ın Kahire ile müzakerelerin başlamasından bu yana elde etmeye çalıştığı şeydir.   Aynı zamanda Yunanistan ve Kıbrıs ile sükunete yol açacak ve Doğu Akdeniz bölgesi civarındaki Türk keşif çalışmalarını durduracaktır.
Ankara, Mısır'ın, Kahire'de resmen terör örgütü olarak sınıflandırılan ‘İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) dosyasına ilişkin önerisine kademeli olarak yanıt verebilir ve düşman platformları durdurabilir. Ancak bu dosya, Türk vatandaşlığını elde edenler ve almak isteyenler ile Türkiye'nin çeşitli yerlerinde resmi olarak görev yapanların durumu da dahil olmak üzere ayrıntılarla dolu. Bu kişiler Türkiye'den çıkamayacak ve sınır dışı edilemeyecek. Ankara, Muhammed Nasır ve Mu’taz Matar gibi bazı medyacıların programlarını durdurarak yanıt verdi. Ancak kanallar resmi olarak kapanmadı, aksine medyanın Mısır siyasetine yönelik saldırıları arttı. Dolayısıyla Kahire'ye göre hiçbir şey değişmedi.

Mısır tarafı
Öte yandan Kahire, sessiz kalıp Erdoğan’ın açıklamalarına yanıt vermedi. Bu, Mısır-Türkiye müzakerelerinin başlamasından bu yana Kahire tarafından takip edilen ve tekrarlanan bir yaklaşımdır. Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, bu konuda açıklama yapan tek isim oldu ve açıklamanın bir kısmında olup bitenlerin övgüsüne odaklandı. Bu, diyaloğu sürdürmek için bir giriş noktası olarak kabul edildi.
2016 ve 2020 yıllarında Mısır'ın Türkiye ihracat hacminin yıllık yüzde 7 oranında büyümesi dikkat çekiyor. Türkiye'nin Mısır'dan yaptığı ithalat ortalama yüzde 2 arttı. Bu, Kahire'nin Ankara ile olan serbest ticaret anlaşmasını koruması için bir teşvik işlevi gördü.
Mısır'ın tutumu, Türkiye'nin bölgesel ve ikili olarak iç içe geçmiş konumu göz önüne alındığında, örneğin Katar ile gerçekleşen uzlaşma modelinin Türkiye'ye uygun olmadığı da dahil olmak üzere bir dizi düşünceye dayanmakta. Bu, Libya konusundaki anlaşmazlığın devam etmesinde ve Ankara'nın paralı askerlerin buradan çıkarılmasına ilişkin herhangi bir öneriyi uygulamamasında ve hatta paralı askerlerin sınır dışı edilmesinin Trablus hükümetiyle resmi bir anlaşma ile bağlantılı olan Türk tarafı için geçerli olmadığını göz önünde bulundurarak Mısır ve Avrupa'nın bu konudaki tutumunu kasıtlı olarak reddetmesinde kendini gösterdi.
Türkiye’nin Kahire büyükelçisini atamak ve Mısırın Türkiye büyükelçisini ataması, Kahire'nin Kıbrıs ve Yunanistan başta olmak üzere müttefiklerine bağlı olduğu Doğu Akdeniz dosyasındaki Türk tavrı da dahil olmak üzere tüm konularda çözüme ulaşmak için siyasi bir yaklaşım gerektirecek. Mısır, Türkiye ile anlaşma karşılığında iki tarafı da feda edemez. Bu nedenle Kahire temkinli bir boşlukta ve temkinli olarak hareket eder. Türkiye ile bir anlaşmaya varılması durumunda her iki tarafa ilkesel dahi olsa güvence mesajları verilecek. Belki de Türk tarafı Mısır'ın hamlesinin doğasını ve Kahire ile Ankara arasındaki temasların resmi olarak yeniden başlaması durumunda olası yansımaları hafifletme çabasını anlıyor.
Mısır, Türkiye ile ilişkilerinin herhangi bir tarafın zararına olmayacağını biliyor. Bu nedenle Tel Aviv ile olan ilişkileri, çeşitli alanlarda ve herkese yönelik daha fazla siyasi ve stratejik harekete olanak sağlıyor. Bu, Ankara için büyük bir endişe kaynağı olabilir ve Erdoğan, ülkesinin Kahire ve Tel Aviv ile ilişkilerini iyileştirmeye istekli olduğunu ifade ettiğinde bunu fark etmiş olabilir. Mevcut Mısır-İsrail işbirliğinin ve ilişkilerin geliştirilmesinin Doğu Akdeniz bölgesindeki işbirliği alanlarına açılan bir kapı olacağını biliyor. Bu, Doğu Akdeniz'de Türk tarafı için bir tehlike teşkil edebilecek ve yansımaları olabilecek bir durum. Dolayısıyla Mısır, Türkiye ve İsrail arasındaki diplomatik ilişkiler düzelirse, bu üçlü ittifak bölgedeki mevcut gerçeklikleri değiştirebilir. Sadece Libya'da veya Doğu Akdeniz bölgesinde değil, Arap Körfezi bölgesinde ve Avrupa Birliği'nin geri kalanı yönünde de Türkiye'nin eylem yolunu etkileyen mevcut anlaşma gündemini değiştirir. Bu, özellikle İran dosyasında değil, diğer ikili dosyalarda ABD ile İsrail arasındaki biçimsel de olsa anlaşmazlık alanları genişleyebileceğinden, ABD tarafı için gerçek bir rahatsızlık teşkil edebilir.
İsrail'in, Mısır ve Türkiye de dahil olmak üzere bölgedeki başlıca ülkelerle ortaklığını teyit etmeye çalışması bekleniyor. Mesaj, her bir tarafın kendi hesaplarına sahip olduğudur. Kahire ayrıca gerçek ve baskı oluşturabilecek kartları bulunan bir ülke olduğu mesajını iletmek istiyor. Yalnızca Gazze Şeridi dosyasında değil, Kahire'nin bölge meselelerinde temsil edebileceği şeylere gerçek bir ağırlık vermeyebilecek Amerikan politikası karşısında siyasi ve stratejik hesaplarını yeniden düzenleyebilir. Bu, Mısır'ın yürütebileceği hesaplar ve dengelerin gerçeklerini değiştirebilir. Türkiye Cumhurbaşkanı, ülkesinin Kahire ve Tel Aviv ile ilişkileri normalleştirmeye çalıştığını, özellikle Mısır ve İsrail politikalarına yönelik eleştirisinin ötesine geçtiğini açıklarken bunun farkındaydı. Diplomatik tarafla iletişim kurmak için güvenlik kanallarını açık bıraktı. Onun tahminine göre, Mısır veya İsrail ile ilgili herhangi bir pozisyondan bağımsız olarak birlikte çalışmak önemli ve doğrudan sonuçlara yol açabilir. Belki de bu, Türk tarafının girmemeye çalıştığı ayrıntılardan kaçınıp, Kahire'nin müzakere yaklaşımını sürdürmesi karşılığında kısa bir açıklama yapmakla yetinerek, diplomatik temasları resmi olarak sürdürme mekanizmalarına ulaşmak için olumlu yönde baskı yapıyor.

Sonuç
Türkiye, bir yandan gerilim politikalarının yolunu değiştirmeye çalışırken, diğer yandan da güven artırıcı tedbirler temelinde de olsa Arap ülkeleriyle görüşlerin uzlaşması için iletişim kanalları açma arzusunu ilan ediyor.
BAE, Mısır ve Suudi Arabistan ile ilişkilerin geliştirilmesi kararının ‘Adalet ve Kalkınma Partisi’ içinde alınmış olması muhtemel. Ardından zaman, biçim ve araç detayları gelir. Ankara'nın dış politikasında büyük değişiklikler yaparak ve Kahire'den başlayarak Körfez ülkeleri üzerinden krizleri azaltmaya yönelik bir strateji benimseyerek Arap çevresine dönmesi dikkat çekici. 2022 yılının, büyükelçilerin dönüşü yoluyla Türkiye'nin Mısır ve Körfez ülkeleriyle ilişkilerinde bir değişime tanık olması bekleniyor.



Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal hak tanındı

Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
TT

Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal hak tanındı

Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)
Yerli halklar, Meliponini arılarının kendilerine gıda ve ilaç sağladığını söylüyor (Wikimedia Commons)

Dünyada ilk kez bir böcek türüne yasal haklar tanındı. Peru'da yaşayan bir arı grubunu kapsayan gelişme, koruma çalışmalarında önemli bir adıma işaret ediyor.

Amazon Ormanları'nda yaşayan Meliponini arı sınıfı, bal arısı (Apis mellifera) kuzenlerinden farklı olarak iğne taşımaz. 

Peru'nun yerli halkları tarafından Kolomb öncesi dönemden beri yetiştirilen bu arılar, yağmur ormanlarında polen taşıyıcı rolü üstlenerek biyoçeşitliliği ve ekosistemi korumada kilit rol oynuyor. 

Grubun bilinen 500 türünün yaklaşık yarısı Amazon'da yaşıyor ve kakao, kahve ve avokado gibi bitkileri de içeren floranın yüzde 80'inden fazlasının tozlaşmasında rol oynuyor.

Ancak Meliponini arıları iklim krizi, ormansızlaşma, pestisit kullanımı ve  diğer arı türleriyle rekabet yüzünden ciddi bir yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. 

Peru'nun iki belediyesinde kabul edilen yasalar artık bu böceklerin sağlıklı ekosistemlerde yaşama, üreme ve gelişme haklarını garanti altına alıyor.

Bu iğnesiz arıların yasal haklar elde etmesi, kimyasal biyolog Rosa Vásquez Espinoza'nın yerli halklarla birlikte yıllar süren çalışmaları sayesinde mümkün oldu.

Kovid-19 pandemisinde yerli halklar ilaç bulamadıklarında bu arıların balını kullanıyordu. Bir meslektaşının ricası üzerine 2020'de balı inceleyen Espinoza çarpıcı sonuçlarla karşılaştı.

Guardian'a konuşan bilim insanı "Yüzlerce tıbbi molekül gördüm, tedavi potansiyeli taşıdığı bilinen moleküller" diyerek ekliyor: 

 Üstelik çeşitlilik de gerçekten çok fazlaydı. Bu moleküllerin antiinflamatuvar, antiviral, antibakteriyel, antioksidan, hatta kanser önleyici etkileri olduğu biliniyor.

Bu nedenle saha çalışmalarını genişleten araştırmacı, yerli halktan uzmanlarla birlikte ormanın derinlerine keşif gezileri düzenledi. Nesillerdir devam eden geleneksel arıcılık yöntemlerini kaydettiler.

Ancak kısa süre sonra ciddi bir sorun olduğu fark edildi: Arıcılar, eskiden arı kolonilerini yarım saatte bulurken, artık saatler sürüyordu.

Espinoza, "Farklı topluluk üyeleriyle konuşuyorduk ve ilk söyledikleri 'Artık arılarımı göremiyorum' oldu" diye anlatıyor.

Biyoloğun yaptığı çalışmada, endüstriyel çiftliklerden uzak bölgelerdeki arıların bile balında pestisit izlerine rastlandı.

Meliponini arılarının korumaya ihtiyaç duyduğuna karar veren Espinoza ve meslektaşları, ilk olarak bu hayvanların tanınması için çaba gösterdi.

Araştırmaları sayesinde 2024'te, Meliponini arılarını Peru'ya özgü yerli türler olarak resmen tanıyan bir yasa kabul edildi. Peru yasaları yerli türlerin korunmasını gerektirdiği için bu kritik bir adımdı.

Daha sonra bu yıl ekimde Satipo, 22 Aralık Pazartesi de Nauta belediyeleri dünyada bir ilke imza atarak bu böcekleri yasal hak sahibi olarak tanımladı. 

Earth Law Center'ın Latin Amerika direktörü ve kampanyanın parçası olan Constanza Prieto gelişmeyi şöyle değerlendiriyor: 

Bu yönetmelik, doğayla ilişkimizde bir dönüm noktası: Meliponini arılarını görünür kılıyor, onları hak sahibi özneler olarak tanıyor ve ekosistemlerin korunmasında temel rol oynadıklarını onaylıyor.

Hukuk uzmanları yeni yasaların habitat restorasyonunu, daha sıkı pestisit kontrollerini ve genişletilmiş araştırmaları zorunlu kılabileceğini söylüyor.

Düzenlemeyi Peru genelinde uygulamaya koymak için bir imza kampanyası düzenlenirken, Bolivya, Hollanda ve ABD gibi ülkelerdeki koruma grupları da kendi bölgelerindeki arılar için benzer yasal yaklaşımları inceliyor.

Independent Türkçe, Guardian, Interesting Engineering


Trump'la Musk nasıl barıştırıldı?

Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
TT

Trump'la Musk nasıl barıştırıldı?

Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)
Elon Musk, Trump'ın seçim kampanyasına verdiği destekle gündem olmuştu (Reuters)

ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in Donald Trump ve Elon Musk arasında arabuluculuk yaptığı ortaya çıktı.

Dünyanın en zengin kişisi, yeni Donald Trump yönetiminin ilk aylarında Hükümet Verimliliği Bakanlığı'nın (DOGE) başına getirilince manşetlerden düşmemişti. 

Ancak Musk'ın, Trump'ın Büyük Güzel Yasa Tasarısı'nı sert bir dille eleştirmesinin ardından ikili arasındaki ipler haziranda kopmuştu. 

Trump, elektrikli otomobil teşviklerini kestiği için Musk'ın "çıldırdığını" söylemişti. 

Amerika Partisi'ni kuracağını öne süren Musk "Büyük bombayı patlatmanın zamanı geldi" diyerek Trump'ın Jeffrey Epstein dosyasında adının geçtiğini iddia etmişti.

İkili suikastla öldürülen sağcı aktivist Charlie Kirk'ün eylüldeki cenaze töreninde bir araya gelerek buzları eritmişti. 

Washington Post, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in perde arkasında ikiliyi nasıl yumuşattığını dünkü haberinde işledi. 

41 yaşındaki Cumhuriyetçi'nin ekibiyle birlikte büyük çaba göstererek Amerika Partisi'nin kurulmasını engellediği bildirildi. 

Vance'in bunun için hem Musk'a hem de çevresine baskı yaptığı ifade edildi.

Washington Post, Musk-Trump ilişkisinin yumuşamasıyla birlikte teknoloji milyarderinin 2026'daki ara seçimlerde yarışacak Cumhuriyetçi adaylara bağış yapmaya başladığını belirtti. 

Aylar boyunca uğraşan Vance'in de 2028'de başkan adayı olup Musk'tan destek görmeyi planladığı öne sürüldü. 

Musk'ın kasımda Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman şerefine Beyaz Saray'da verilen akşam yemeğine katıldığı hatırlatıldı. 

Musk-Trump ilişkisinin hâlâ hassas bir dengede durduğu aktarılan haberde Jared Isaacman'ın NASA Direktörlüğü'ne atanmasının önüne engeller çıkarılmasının teknoloji milyarderini kızdırdığı da ifade edildi. 

ABD Başkanı Donald Trump, "geçmişteki bağlantılarını yeniden değerlendirdikten sonra" adaylığını haziranda geri çektiği milyarder iş insanı Isaacman'ı, NASA Direktörlüğü görevine yeniden aday gösterdiğini kasımda açıklamıştı.

Musk'ın iyi ilişkilere sahip olduğu bilinen Isaacman, önceki haftalarda resmen bu göreve getirilmişti. 

Isaacman, 2021 ve 2024'te Musk'ın SpaceX roketleriyle uzaya çıkmıştı.

Independent Türkçe, Washington Post, Daily Beast, Gizmodo


ABD, Venezuela topraklarını vursa da Maduro dans ediyor

Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
TT

ABD, Venezuela topraklarını vursa da Maduro dans ediyor

Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)
Maduro, başkent Karakas'taki bir etkinlikte Bobby McFerrin'in meşhur Don't Worry Be Happy şarkısının sözlerine eşlik ederek "Endişelenme, mutlu ol" dedi (AP)

ABD tehdidi altındaki Nicolás Maduro denizdeki ablukanın ardından ülkesinin topraklarına saldırı düzenlenmesine rağmen görevden ayrılacağına dair herhangi bir sinyal vermiyor.

Donald Trump, Venezuela liderinin zamanının dolduğunu öne sürerken 63 yaşındaki siyasetçi son haftalarda katıldığı etkinliklerde dans ederken görülüyor. 

Wall Street Journal (WSJ), ABD'nin askeri yığınağı ve petrol gemilerine uygulanan ablukayla karşı karşıya olan Maduro'nun kendine güvenini hem ülkesine hem de dünyaya göstermeye çalıştığını bildiriyor. 

Amerikan gazetesi, ekonominin büyük ölçüde devlet kontrolüne alındığı Venezuela'da Maduro'nun ihaleleri yandaşlarına vererek kendi konumunu güçlendirdiğini iddia ediyor. 

13 yılı aşkın süredir iktidarda olan lider, ülkeden kaçacağı iddialarına rağmen mitinglerde "Bizi devrim yolunda asla çıkaramayacaklar. Sonsuza kadar zafer!" diyor. 

Geçmişte ABD adına Venezuela'yla pek çok müzakere yapan eski diplomat Thomas A. Shannon Jr., 14 yıllık iktidarın ardından 2013'te ölen Hugo Chávez'in ülkeyi devrime ve anti emperyalizme inandırdığını söylüyor:

Chavezciler ne kadar yoz, zalim ve suçlu olursa olsun Latin Amerika'da onlardan başka anti emperyalist solcu kaldığına inanmıyor. Bu pozisyonlarından vazgeçmek istediklerini sanmıyorum.

Önceki haftalarda Nobel Barış Ödülü'nü almak için gizli bir operasyonla Venezuela'dan Norveç'e giden María Corina Machado ise Oslo'da yaptığı konuşmada "Müzakereyle ya da değil Maduro iktidardan düşecek" dedi. 

Geçmişte Chávez'e danışmanlık yapan Amerikalı avukat Eva Golinger, Maduro için şu yorumu yaptı:

Trump'ın Kim Jong-un'u övdüğünü, eski El Kaide liderini Beyaz Saray'a çağırdığını görünce 'Neden onunla müzakere edemeyim ki?' diye düşünüyor. Kanımca ülkeyi terk edeceğine orada ölmeyi tercih eder.

Diğer yandan Donald Trump, Venezuela'nın topraklarına ilk kez saldırı düzenlediklerini duyurdu. 

Cuma günü yaptığı açıklamada saldırının geçen hafta düzenlendiği dışında pek bir bilgi vermeyen ABD Başkanı teknelere uyuşturucu yüklenen bir limanı vurduklarını dün söyledi. 

CNN de kaynaklarına dayandırdığı haberde saldırıda drone kullanıldığını bildirdi. 

Karakas yönetimi hâlâ konuya dair sessizliğini koruyor. 

İnsan hakları ihlalleri ve siyasi mahkumlara işkenceyle suçlanan Maduro yönetimi, kendi doğal kaynaklarına göz diken ABD'nin bu iddiaları kullandığını savunuyor. 

ABD, Karakas yönetiminin kartellerle işbirliği yaptığını da iddia ediyor. Venezuela ise Washington'ın ülkede darbe planladığını öne sürüyor. 

ABD eylülden beri Karayipler ve Pasifik Okyanusu'ndaki teknelere uyuşturucu ticaretiyle mücadele iddiasıyla saldırılar düzenliyor.

En az 105 kişinin öldürüldüğü operasyonlar, yargısız infaz eleştirilerinin hedefi oluyor. 

"Uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele" gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu geçen ay başlattığını duyuran ABD'nin Venezuela'ya askeri hareket düzenlemesi ihtimali haftalardır dünya gündeminde.

Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etti.

Trump, iki hafta önce Venezuela limanlarında yaptırıma tabi tankerlere "tam abluka" uygulanması talimatını verdi.

Washington, geçen ay yabancı terör örgütü olarak ilan ettiği Güneşler Karteli'nin (Cartel de los Soles) liderinin Maduro olduğunu savunuyor. 

Beyaz Saray, Maduro'nun tutuklanması veya mahkum edilmesine ilişkin bilgi sağlanması karşılığında verilecek ödülü iki katına çıkararak 50 milyon dolara yükselttiğini 8 Ağustos'ta duyurmuştu.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, CNN, Reuters