Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri, Burhan-Hamduk anlaşmasından sonraki döneme hazırlanıyor

Federal Birlik Partisi Yönetim Ofisi Başkanı: “Anayasal belgeye dönmek söz konusu değil”

21 Kasım'da Hartum'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda siyasi anlaşmayı imzaladıktan sonra Burhan ve Hamduk (AFP)
21 Kasım'da Hartum'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda siyasi anlaşmayı imzaladıktan sonra Burhan ve Hamduk (AFP)
TT

Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri, Burhan-Hamduk anlaşmasından sonraki döneme hazırlanıyor

21 Kasım'da Hartum'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda siyasi anlaşmayı imzaladıktan sonra Burhan ve Hamduk (AFP)
21 Kasım'da Hartum'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda siyasi anlaşmayı imzaladıktan sonra Burhan ve Hamduk (AFP)

Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG), Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile Başbakan Abdullah Hamduk arasında imzalanan ‘21 Kasım anlaşmasının’ ordunun ülkedeki siyasi karar mekanizması üzerindeki hegemonyasını artırdığını öne sürerek anlaşmayı geçersiz kılmak için harekete geçti. ÖDBG şu anda mevcut rejimin devrilmesinden sonra tamamen sivil bir yönetime geçilmesine yönelik bir vizyon ve programlar geliştirmek için canla başla çalışıyor.
Federal Birlik Partisi Yönetim Ofisi Başkanı Babiker Faysal’ın dün düzenlediği basın toplantısında, ÖDBG için anayasal belgeye dönmek gibi bir seçeneğin kesinlikle söz konusu olmadığını belirtti. “Askeri darbeyi sona erdirmek ve Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile Başbakan Abdullah Hamduk arasında imzalanan 21 Kasım anlaşmasını geçersiz kılmak için hep birlikte çalışıyoruz” ifadelerini kullanan Faysal, askeri liderlerin ve ülkenin ABD yönetiminin yaptırımlarıyla karşı karşıya kalabileceğini söyledi.
Faysal ÖDBG gruplarının şu anda mevcut rejimin devrilmesinden sonra tamamen sivil bir yönetime geçilmesine yönelik bir vizyon ve programlar geliştirmek için canla başla çalıştığını ve bunun önümüzdeki iki gün içerisinde açıklanacağını söyledi. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres'in Sudanlıları ordu ile başbakan arasında imzalanan siyasi anlaşmayı kabul etmeye çağırdığı konuşmasının, Sudan'ın iç işlerine apaçık bir müdahale niteliğinde olduğunu söyleyerek “BM, Sudan gerçeğinin pek çok ayrıntısını bilmiyor” dedi.
BM Sudan Temsilcisi Volker Peretz, ÖDBG bloğundaki siyasi güçler ile söz hakkı olan halk organları arasında mekik dokuyarak onları ülkedeki demokratik geçiş sürecine dahil etmeye çalışıyor. Peretz, Twitter hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Direniş komiteleri, demokratik geçiş yolunu savunan çeşitlilik politikasının temel bir taşıdır. Vizyon ve bakış açılarını anlayıp geleceğe giden yolu tartışmak için diğer birincil paydaşlarla olduğu gibi temsilcileriyle de görüşmeyi isterim.”
Federal Birlik Partisi, geçiş dönemi hükümetinin siyasi referansı olan ÖDBG koalisyonundaki ana gruplardan biri. Federal Birlik Partisi, ordu komutanının kararları ile feshedilen geçiş otoritesine, Egemenlik Konseyi üyesi Muhammed el-Faki Süleyman, İletişim Bakanı Haşim Haseberrasul ve Hartum Valisi Eyman Nimr ile katılmıştı.
Faysal basın mensuplarının karşısında yaptığı konuşmasında ordu liderlerinin ülkedeki sivil otoriteye karşı yaptıkları askeri darbeyi haklı çıkarmak için kullandıkları iddiaları yalanlayarak “Anlaşmazlığın temelini oluşturan şey, askeri kanadın güvenlik birimlerinde reform yapmaya, tek bir ordu kurulması için güvenlik düzenlemeleri dosyasını uygulamaya ve askeri ve güvenlik şirketlerinin Maliye Bakanlığı'na devredilmesine karşı olması” dedi.
Faysal demokratik geçiş sürecindeki bu başlıca meselelerin, Burhan ve Hamduk arasında imzalanan siyasi anlaşmada kasıtlı olarak dışarıda bırakıldığına dikkat çekti.
Faysal ordu liderlerini, “askeri darbeyi haklı çıkaracak sebepler bulmak için” demokratik geçiş sürecine engeller koymakla suçladı. Siyasi anlaşmanın ordunun ülkedeki siyasi karar mekanizması üzerindeki hegemonyasını artırdığını ve çerçeve anlaşmasında (21 Kasım) ‘askerler’ tarafından kontrol edilen Egemenlik Konseyi'nin yürütme organı üzerindeki denetimi ile ilgili olan maddenin en tehlikeli madde olduğunu söyledi. Faysal “Ülkede olup bitenler, dört başı mamur bir askeri darbeydi. Bu darbe sonucunda siyasi anlaşma ortaya çıktı, ki bu da onun bir uzantısıdır. Bu darbeye direnip bitirmekten ve Sudan'da demokratik sivil bir geçişin temel görevlerini yerine getirecek sivil bir hükümet kurmaktan başka bir seçeneğimiz kalmadı” dedi.
Faysal “Sivil bir hükümetle şu anda içinde bulunduğumuz durum değişmezse, uluslararası toplum düzenli birliklerin liderlerine yaptırım uygulamaya gidecek. Belki Sudan'a da yeni yaptırımlar getirilebilir” ifadelerini kullanarak uluslararası toplumun ordu komutanı ile başbakan arasındaki siyasi anlaşmayı memnuniyetle karşılamasının, ordunun kontrol etmediği ülkede gerçek bir sivil yönetime zemin hazırlayacak ciddi adımların atılmasına bağlı olduğuna dikkat çekti.
Darbenin sokakta ne destek ne de yardım bulabileceğini, bu yüzden darbeyi savunmak için İslami hareketin (Müslüman Kardeşler) üyelerine ve devrik rejimin güvenlik birimlerine bal bağlandığını vurgulayan Faysal, darbenin amacının askerlerin ülkenin tamamına hakim olması olduğunu söyledi. Faysal konuşmasını şöyle sonlandırdı:
“Askeri bileşenin bir sonraki hükümet üzerindeki hegemonyası sayesinde, ordunun Seçim Komisyonu'nu oluşturmak ve seçimleri tamamen kendi kontrolünde gerçekleştirmek için eli uzamış olacak. Silahlı Kuvvetler’in Sudan topraklarını ve sınırlarını korumadaki özerk rolünü belirlemek için Silahlı Kuvvetler de dahil olmak üzere Sudan halkının bütün kesimlerinin dahil olacağı ordu-siyaset ilişkisi hakkında şeffaf, genel ve ulusal bir diyalog gerçekleştirilmesi çağrısında bulunuyorum.”



SDG'nin Suriye ordusu mevzilerine saldırısının ardından Rakka'nın doğusunda şiddetli çatışmalar patlak verdi

Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
TT

SDG'nin Suriye ordusu mevzilerine saldırısının ardından Rakka'nın doğusunda şiddetli çatışmalar patlak verdi

Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)

Suriye'nin devlet televizyon kanalı El-İhbariye dün akşam, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Rakka'nın doğusundaki Ma’adan çevresinde Suriye ordusu mevzilerine ani bir saldırı düzenlemesinin ardından bölgede şiddetli çatışmaların patlak verdiğini bildirdi.

SDG bu haftanın başlarında, Rakka'nın doğusunda Suriye güçlerinin saldırısını engellediğini duyurmuş ve çatışmanın tırmanmasını önlemek için orantılı bir yanıt verdiklerini açıklamıştı.

SDG, Suriye'nin kuzeyinin ve doğusunun büyük bir bölümünü kontrol ediyor.

Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra geçtiğimiz ay yaptığı bir açıklamada, başkent Şam'da SDG lideri Mazlum Abdi ile görüştüğünü ve ülkenin kuzeyindeki ve kuzeydoğusundaki tüm askeri konuşlanma noktalarında derhal kapsamlı bir ateşkes üzerinde anlaştıklarını söyledi.


Selam: Silahların sadece devlete ait olması sağlanmadıkça güvenlik ve istikrar olmaz

Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam (EPA)
Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam (EPA)
TT

Selam: Silahların sadece devlete ait olması sağlanmadıkça güvenlik ve istikrar olmaz

Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam (EPA)
Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam (EPA)

Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam dün yaptığı açıklamada, hükümetin tüm topraklarına devlet otoritesini yayma çabalarını sürdürdüğünü belirterek, devletin güç kullanma tekeline sahip olmadığı sürece güvenlik veya istikrarın olamayacağını vurguladı.

Hükümet merkezinde düzenlenen bir törende konuşan Selam, "Kurtuluş ancak modern bir devlet kuran, vatandaşlarının güvenini yeniden tesis eden ve dünya çapındaki Arap kardeşlerimizin ve dostlarımızın güvenini kazanan gerçek bir reformla sağlanabilir" dedi.

"İstediğimiz devlet, hiçbir otoritenin kendi otoritesinin üstünde olmadığı güçlü ve adil bir devlettir. Bakanlık açıklamamızda da belirttiğimiz gibi, bunun için devletin güç kullanma tekeline sahip olması gerekiyor. Bu olmadan güvenlik ve istikrar olmaz. Güvenlik ve istikrar olmadan da yatırım ve ekonomik büyüme olmaz."

Hükümetin, silahları yalnızca Litani Nehri'nin güneyindeki bölgede devletle sınırlama ve yıl sonuna kadar ülkenin geri kalanına yayma çabalarını sürdürdüğünü açıkladı.

Selam, "Kaçakçılığı engellemek için sıkı idari ve güvenlik önlemleri alarak Refik Hariri Uluslararası Havalimanı ve ona giden yol üzerindeki kontrolümüzü güçlendirdik... Limanlar üzerindeki kontrolümüzü artırmak için çalışıyoruz ve Suriye tarafıyla sınırları kontrol etmek ve kaçakçılıkla mücadele etmek için iş birliğini geliştirmek üzere yeni çerçeveler oluşturduk" dedi.

Bölgesel düzeyde Selam, "Lübnan'ı Arap kökleriyle yeniden buluşturmak ve Arap kardeşlerinin güvenliğini istikrarsızlaştırmak için kullanılmasını önlemek için net bir karar aldık... Lübnan'ı kalkınma girişimlerinde aktif bir ortak olarak doğal konumuna geri döndürmek, bölge içi ticareti canlandırmak ve yatırım çekmek için çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.

Başbakan, "İsrail ihlalleri ve topraklarımızın bazı kısımlarının işgali devam ettiği sürece Lübnan'da istikrar olamaz" vurgusunu yaptı.

Nevvaf Selam, hükümetin, önceki hükümet tarafından Kasım 2014'te onaylanan "Düşmanlıkların Durdurulması Bildirgesi"ni uygulamaya koymak için siyasi ve diplomatik çabalarını yoğunlaştırdığını da ifade etti.


Şam, Netanyahu'nun Güney Suriye gezisini kınadı

Netanyahu, dün üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileriyle birlikte Suriye ile tampon bölgeyi ziyaret etti (Hükümet Basın Ofisi)
Netanyahu, dün üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileriyle birlikte Suriye ile tampon bölgeyi ziyaret etti (Hükümet Basın Ofisi)
TT

Şam, Netanyahu'nun Güney Suriye gezisini kınadı

Netanyahu, dün üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileriyle birlikte Suriye ile tampon bölgeyi ziyaret etti (Hükümet Basın Ofisi)
Netanyahu, dün üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileriyle birlikte Suriye ile tampon bölgeyi ziyaret etti (Hükümet Basın Ofisi)

Şam, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun dün işgal altındaki Suriye'nin güney bölgesine yaptığı ziyareti kınadı. Suriye Dışişleri Bakanlığı, "Suriye Arap Cumhuriyeti, İsrail işgal başbakanı ile savunma ve dışişleri bakanlarının gayrimeşru ziyaretini en güçlü şekilde kınıyor... Bu ziyaret, ilgili Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı bir oldu bitti dayatma girişimini temsil ediyor" açıklamasında bulundu.

Netanyahu, ateşkes hattının Suriye tarafında konuşlu İsrail askerlerini ziyaretinde, Suriye'deki tampon bölgede bulunan güçlerinin varlığının "son derece önemli" olduğunu söyledi. "Hem savunma hem de saldırı kabiliyetlerimize büyük önem veriyoruz. Bu, her an değişebilecek bir görev, ancak size güveniyoruz" ifadelerini kullandı.

Bu arada İsrail güçleri, Suriye ile İsrail arasında faaliyet gösteren bir silah kaçakçılığı şebekesine dahil oldukları şüphesiyle, aralarında beş aktif ve yedek askerin de bulunduğu kuzey İsrail sakinlerinden birkaçını tutukladı.

Dün yapılan açıklamaya göre, kaçakçılık şebekesi, Suriye'nin güneyindeki Hader köyü bölgesinde faaliyet göstererek, İsrail'in 1967'den beri işgal ettiği Golan Tepeleri'ndeki Mecdel Şems kasabasını hedef aldı.

Açıklamada, askerlerin kaçakçılıkta merkezi rol oynadığı, ağa karışanlar arasında İsrail ordusunda binbaşı rütbesinde bir Arap subayının da bulunduğu belirtildi.