ABD’den İran’a nükleer programı ‘provokatif yollarla’ hızlandırma suçlaması

İranlı Başmüzakereci Ali Bakıri Keni Viyana’da pazartesi günü düzenlenen ortak toplantıdan ayrılırken (EPA)
İranlı Başmüzakereci Ali Bakıri Keni Viyana’da pazartesi günü düzenlenen ortak toplantıdan ayrılırken (EPA)
TT

ABD’den İran’a nükleer programı ‘provokatif yollarla’ hızlandırma suçlaması

İranlı Başmüzakereci Ali Bakıri Keni Viyana’da pazartesi günü düzenlenen ortak toplantıdan ayrılırken (EPA)
İranlı Başmüzakereci Ali Bakıri Keni Viyana’da pazartesi günü düzenlenen ortak toplantıdan ayrılırken (EPA)

ABD’li üst düzey bir yetkili, İran’ı, 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmaya tam uyum için ABD ile eşzamanlı olarak Viyana’daki müzakerelere dönmek adına biraz zaman isteme kılıfı altında nükleer programını ‘provokatif yollarla’ hızlandırmakla suçladı.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nda üst düzey bir yetkili sunduğu brifingde , İran ve süper güçler arasında nükleer anlaşmayı canlandırma müzakerelerinin yedinci turuyla ilgili siyah bir tablo çizerek,
aşırı muhafazakar İbrahim Reisi hükümetinin ‘müzakerelere hazırlık’ için biraz zaman talep ettiğini belirtti. Yetkili, “ABD tarafı, Rus ve Çinli yetkililerin de aralarında bulunduğu diğer katılımcılar İran’ın (anlaşmaya dönmeye) hazırlanmakla ilgilenmediğini gördü. İran provokatif yollarla nükleer programını hızlandırmakla ilgileniyordu. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın çarşamba yayınladığı son rapor, İran’ın bunun (müzakerelere dönme hazırlığı) yerine zenginleştirilmiş uranyum üretim kapasitesini yüzde 20 oranında ikiye katlamak için hazırlandığını gösterdi” dedi. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) söz konusu raporunda İran'ın Fordo'daki nükleer tesisinde yüzde 20 saflığında uranyum zenginleştirdiğine işaret etmişti.
ABD’li yetkili, İranlı yetkililer ile IAEA Genel Direktörü Rafael Grossi arasında ilerleme sağlayacak bir yol bulmak için 5+1 Grubu’nun gösterdiği yapıcı çabalara rağmen İran’ın IAEA’ya kulak vermemeyi seçtiğini söyledi.
İran’ın yedinci tur görüşmelerde ‘önceki turlarda onayladığı uzlaşmalardan geri adım atan öneriler’ sunduğunu belirten yetkili, “İranlı müzakereciler ABD de dahil olmak üzere diğerlerinin verdiği tüm tavizleri ceplerine koydular ve daha fazlasını istediler. İran’ın mazereti, ABD uyum halinde olmadığı sürece nükleer ilerlemesine devam edebileceği yönündeydi. İran (nükleer anlaşmaya) karşılıklı dönüş için makul bir anlaşmayı onaylarsa -ki bunu yapmadı- uyuma dönmek için hazırız” ifadelerini kullandı.
ABD’nin geleneksel ortakları, Ruslar, Çinliler ve aynı şekilde Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerinin ‘anlaşmaya karşılıklı dönüş için İran ile ekonomik ve diplomatik ilişki kurulmasını desteklediklerini’ söyleyen yetkili “İran masada ciddiyet göstermeli ve en kısa zamanda anlaşmaya uyum için dönmeye hazır olmalıdır” dedi. ABD’nin anlaşmaya dönmeye hazır olduğunu kaydeden yetkili, Avrupalı müzakerecilerin neye karar vereceğini bilmediğini belirterek, “Bu görüşmelerin tarihi, İran’ın ciddiyetle müzakere etmeye hazır olup olmadığından daha az önemlidir” ifadesini kullandı.
Üst düzey ABD’li yetkili, bir soruya verdiği yanıtta, İran’ın önceki anlaşmalardan geri adım atması halinde Tahran’a ‘daha fazla yaptırım uygulayacaklarını’ dile getirdi.
Yetkili, Rusların ve Çinlilerin İran’ın yeni tavrı karşısında nasıl tepki verdiği sorusuna, “Adil olmak gerekirse onlar da İran’ın geri adım atmasına bir derece şaşırdılar. Onların tamamen bizimle aynı bakış açısını paylaştıklarını söylemiyorum. Fakat bence bizimle aynı hayal kırıklığını paylaşıyorlar” dedi. Yetkili, İran’ın ciddiyet göstermemesi durumunda ABD’nin müzakerelerden çekilip çekilmeyeceği sorusuna net bir cevap vermeden şunları kaydetti:
“Bu mesele zorluklarla varılan ve tüm tarafların ortak çıkarlarına hizmet edecek şekilde tasarlanan nükleer anlaşmanın, İran’ın nükleer programını güçlendirme hızının ışığında hayatta kalıp kalmayacağına bağlıdır.”
Nükleer anlaşmayı canlandırma imkanı hakkında konuşan yetkili, ‘İran nükleer programı teknolojisi saatinin hızlandırılmasının son derece endişe verici yansımaları olacağını’ ifade etti. 

 



İran Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşmasına bağlıdır

PlantLabs uydusu tarafından çekilen, İran'ın Kum kenti yakınlarındaki yeraltı Fordo nükleer tesisinin 2 Haziran ve 22 Haziran 2025'teki ABD saldırısından önce ve sonraki kompozit görüntüsü.
PlantLabs uydusu tarafından çekilen, İran'ın Kum kenti yakınlarındaki yeraltı Fordo nükleer tesisinin 2 Haziran ve 22 Haziran 2025'teki ABD saldırısından önce ve sonraki kompozit görüntüsü.
TT

İran Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşmasına bağlıdır

PlantLabs uydusu tarafından çekilen, İran'ın Kum kenti yakınlarındaki yeraltı Fordo nükleer tesisinin 2 Haziran ve 22 Haziran 2025'teki ABD saldırısından önce ve sonraki kompozit görüntüsü.
PlantLabs uydusu tarafından çekilen, İran'ın Kum kenti yakınlarındaki yeraltı Fordo nükleer tesisinin 2 Haziran ve 22 Haziran 2025'teki ABD saldırısından önce ve sonraki kompozit görüntüsü.

İran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile iş birliğini askıya alma kararını onaylamasına rağmen dün, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması (NPT) ve Güvenlik Tedbirleri Anlaşmasına bağlılığını ifade etti.

Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, güvenlik nedeniyle iş birliğinin Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi aracılığıyla devam edeceğini söylerken, sertlik yanlısı Milletvekili Emir Hüseyin Sabeti Tahran'ın yakında UAEK denetçilerini sınır dışı edeceğini ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, UAEA ile iş birliğini askıya alan ve Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi'nin herhangi bir nükleer denetimi onaylamasını gerektiren bir yasayı onaylayarak Washington'un “kabul edilemez” olarak nitelendirdiği bir adım attı.

Fransa, İran'ın üç yılı aşkın bir süredir rehin tuttuğu iki vatandaşına yönelik “Mossad adına casusluk” suçlamalarını düşürmemesi halinde, Snapback mekanizmasını devreye sokmakla tehdit etti. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İranlı mevkidaşına ulaşacağını söyledi ve karşı önlemler almakla tehdit ederek bu hareketi “kabul edilemez bir provokasyon ve saldırganlık” olarak niteledi.