Tunus Genel İşçi Sendikası’ndan Kays Said’e ulusal diyalog başlatma çağrısı

Tunus Genel İşçi Sendikası’nın kurucusu Ferhad Haşed’in öldürülmesinin 69. yıl dönümü anısına düzenlenen miting (EPA)
Tunus Genel İşçi Sendikası’nın kurucusu Ferhad Haşed’in öldürülmesinin 69. yıl dönümü anısına düzenlenen miting (EPA)
TT

Tunus Genel İşçi Sendikası’ndan Kays Said’e ulusal diyalog başlatma çağrısı

Tunus Genel İşçi Sendikası’nın kurucusu Ferhad Haşed’in öldürülmesinin 69. yıl dönümü anısına düzenlenen miting (EPA)
Tunus Genel İşçi Sendikası’nın kurucusu Ferhad Haşed’in öldürülmesinin 69. yıl dönümü anısına düzenlenen miting (EPA)

Tunus Genel İşçi Sendikası (TGİS), başkentte dün 6 binden fazla sendikacının katılımıyla düzenlenen miting sırasında, Cumhurbaşkanı Kays Said’in Temmuz sonunda açıkladığı istisnai durumdan çıkmak için ulusal diyalog başlatılması ve yol haritası geliştirilmesi çağrısında bulundu.
AFP muhabirlerine göre, başkentteki Kasbah Meydanı’nda, sendikanın kurucusu Ferhad Haşed’in 1952’de Fransız terör örgütü La Main Rouge unsurları tarafından öldürülmesinin 69. yıl dönümü anısına düzenlenen mitinge yaklaşık 6 bin sendikacı ve eylemci katıldı.
Tunus Genel İşçi Sendikası Genel Sekreteri Nureddin et-Tebubi, Kays Said’e ulusal diyalog başlatılması ve bir yol haritası geliştirilmesi çağrısında bulundu.
Tebubi, AFP’ye verdiği demeçte, “Tunus bireycilik üzerine inşa edilmeyecek” diyerek, Kays Said’e net bir gönderme yaptı.
Cumhurbaşkanı Kays Said, 25 Temmuz’da başbakanı görevden alıp parlamentoyu dondurduktan sonra tam yürütme ve yasama yetkisini üstlenerek herkesi şaşırttı.
22 Eylül’de de bazı yeni kararnameler yayımlayan Kays Said, Cumhurbaşkanı’nın yasama ve yürütme yetkisini genişletti, ayrıca yasa tekliflerinin Anayasa’ya uygunluğunu denetleyen geçici komisyonu da feshetti.
Tebubi, geçmişin hatalarından ders almaya çağırarak, 2011’de halk devrimi tarafından devrilen eski Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali dönemine atıfta bulundu.
Genel İşçi Sendikası Genel Sekreteri konuşmasında, “Ulusal siyasi ve sosyal güçlerle katılımın ve etkileşimin olmaması, ortak inşa ve barış içinde bir arada yaşama yeteneği olmayan uyumsuz ve düşman varlıklara dönüşmesine yol açacaktır” dedi.
Ulusal egemenliğe hevesli, bağımsız devlete inanan, özgürlük, toplumsal ilerleme ve sosyal adalet değerlerine bağlı tüm güçleri bir araya getiren samimi bir ulusal diyalog çağrısında bulunan Tebubi, Tunusluların sadece ülkenin genel vizyonu ve yönünü netleştirmek istediklerini vurguladı.
Tebubi, yaygın işsizlik, yoksulluk, askıya alınan yatırım projeleri ve bekleyen adli dosyaların ele alınmasını talep ederek, ‘erken, demokratik ve şeffaf seçimler’ düzenlenmesi çağrısında da bulundu.
Genel Sekreter, umutsuzluğun sınıra ulaştığı ve sivil itaatsizliğin istenmeyen sonuçları olabilecek bir patlama tehdidi içerdiği konusunda da uyarıda bulundu.
Kays Said’in aldığı kararlar, özellikle net bir ufkunun olmamasıyla birlikte yurtiçi ve yurtdışından eleştirilere maruz kaldı.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.