İran Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey yetkili, Avrupa Troykası’nın (Fransa, Almanya ve İngiltere) müzakerelere yaklaşımının ve ABD'nin yaptırımları kaldırma konusundaki ‘isteksizliğinin’, Viyana’daki nükleer anlaşma ile ilgili müzakerelerin ilerlemesinin önündeki ‘başlıca güçlükler’ olduğunu söyledi.
ABD'li üst düzey bir yetkilinin, 2015 yılında İran ile dünya güçleri arasında imzalanan nükleer anlaşmanın canlandırılması için yapılan müzakerelerle ilgili açıklamalarda bulunmasının öncesinde İran Dışişleri Bakanlığı’ndan dün, Viyana müzakerelerinin, ancak aylarca beklendikten sonra yeniden başlatmasına rağmen anlaşmayı yeni bir krizin eşiğine getiren yedinci tura ilişkin bir açıklama geldi.
Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili, dün İran’ın resmi haber ajansları tarafından eşzamanlı olarak yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:
“ABD'nin yaptırımlara son verme konusundaki isteksizliğinin müzakerelerin önündeki başlıca zorluk olduğu artık açık. ABD yönetiminin azami baskı politikasından vazgeçtiği ve Avrupalıların gerekli siyasi iradeyi gösterdiği zaman, anlaşmaya giden yolun hızla açılacağına inanıyoruz.”
İranlı yetkili, ülkesinin müzakerecilerinin yaklaşımını ‘anlaşmaya ve esnekliğe dayalı’ olarak nitelendirirken, Avrupalı diplomatların ‘Viyana’da büyük bir karar verme yetkisine sahip olmadıklarını, yalnızca ABD’yi yatıştırmaya ve ABD’li heyet ile aynı tutumu sergilemeye odaklandıklarını’ iddia etti. İranlı yetkili, Avrupalıların yaklaşımı nedeniyle müzakerelerde ilerleme kaydedilemediğini öne sürdü.
İran'a yönelik ‘müzakereler konusunda ciddi olmadığı ve zaman kazanmaya çalıştığı’ yönündeki suçlamanın yapılacağının daha önce tahmin ettiklerini belirten İranlı yetkili, “Amerikalıların söylediklerinin aksine karşı tarafın iyi niyet göstermesi ve gereksiz suçlamalarla oyun oynamaya bir son vermesi gerektiğine inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
ABD’ye hem yazılı teklifler hem de İran'ın ‘pratik teklifleri’ üzerine yeni fikirler geliştirerek ‘uygun bir yanıt’ verme çağrısında bulunan İranlı yetkili, müzakerelerin içeriğiyle ilgili açıklamalardan önce olumsuz açıklamalarda bulunmanın müzakerecilere baskı yapma amaçlı bir müzakere taktiği olduğuna inandığını ve karşı tarafın İran'ı suçlama girişimlerine geri döndüğünü ifade etti.
Müzakerelerin yeniden başlamasından sadece 5 gün sonra İran’dan yapılan eleştirilerde, önceki müzakere turlarının sonuçsuz bir şekilde sona ermesinden diğer tarafı sorumlu tutan ifadeler de yer aldı.
İranlı yetkili, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Müzakere ekibinin performansını ve taslakların karşı tarafa hızla sunulduğunu gördünüz. Müzakereleri durdurma çağrısı yapan karşı taraf oldu. İran, müzakereleri mümkün olduğunca kesintiye uğratmadan sürdürmeye hazırdı.”
İranlı yetkiliden sadece birkaç saat önce, Avusturya’nın başkenti Viyana’da yapılan müzakerelerden dönen ABD’li bir yetkili, Tahran'ın önerilerinin geçtiğimiz Nisan ayından Haziran ayına kadar yaptığı tüm önerilerden bir geri çekilmenin olduğunun gözlemlendiğini söyledi. Bunun da başta ABD olmak üzere diğer taraflara sunduğu tüm önerilerden yararlanma ve daha fazlasını talep etme amacıyla yapıldığını öne sürdü. ABD’li yetkili, “İran, 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmanın bir an önce canlandırılmasını ciddi olarak düşünen bir ülke olduğuna dair herhangi bir sinyal vermedi” diye konuştu.
Fransız Haber Ajansı AFP’nin haberine göre ABD’nin son beş aydır ‘sabırlı’ davranmasına rağmen, Tahran'ın ‘nükleer programını kışkırtıcı bir şekilde’ hızlandırmaya devam ettiğini söyleyen ABD'li yetkili, “İran'ın nükleer diplomasisini ertelerken nükleer programını hızlandırdığı bir durumu kabul edemeyiz” ifadelerini kullandı. Biden yönetiminin diplomasiyi en uygun yol olarak gördüğünü, ancak başvurabileceği ‘başka araçlara’ da sahip olduğunu vurgulayan ABD'li yetkili, “İran ciddi bir tutum sergilemezse üzerindeki baskıyı artırmak için başka araçlara başvurmak zorunda kalacağız” dedi.
Öte yandan geçtiğimiz Cuma günü Reuters Next konferansında konuşan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, İran nükleer programında ilerleme kaydederken ülkesinin İran'ın bu süreci uzatmasına izin vermeyeceğini ve diplomasinin başarısız olması durumunda Washington'ın başka seçeneklere başvuracağını söyledi.
Tahran, çeşitli garantiler talep etmekten vazgeçmiyor
İran Dışişleri Bakanlığı’ndan olan yetkili, İran’ın baş müzakerecisi Ali Bakeri Kani’nin Avrupalı taraflara sunduğu iki taslakla ilgili olarak ayrıntılara girmekten kaçınsa da yaptırımların kaldırılmasına ve nükleer anlaşmadaki taahhütlere ilişkin önerilerinin ve talep ettikleri değişikliklerin önceki altı turda elde edilenlere dayandığını açıkça ifade etti. Söz konusu değişikliklerin nükleer anlaşmayla tamamen tutarlı olduğunu ve aşırıya gidilmediğini’ öne süren İranlı yetkili, “Bu değişiklikler arasında başta azami baskı politikası olmak üzere ABD tarafından kaldırılması gereken tüm yaptırımlar yer alıyor” şeklinde konuştu.
İranlı yetkili, iki taslağın sunulmasının başta Amerikalılar ve Avrupalılar olmak üzere diğer taraflara sürpriz olduğunun altını özellikle çizerken diğer tarafların bu nedenle müzakereleri durdurmak ve tavsiye almak için ülkelerine dönmek istediklerini öne sürdü. Söz konusu iki taslak çerçevesinde sunulacak diğer taslaklarından da bahseden yetkili, bunların, yaptırımların kaldırılmasının doğrulanmasıyla ve zamanlamasıyla ilgili mekanizmaların yanı sıra ABD'nin bir daha tek taraflı olarak nükleer anlaşmadan çekilmeyeceğine dair garantiler verilmesine ilişkin olduklarını kaydetti.
İranlı yetkili sözlerini şöyle sürdürdü:
“Son günlerde, ABD’li bazı senatörlerin ve Kongre temsilcilerinin, Cumhuriyetçi bir başkanın iktidara gelmesi durumunda ABD’nin nükleer anlaşmadan çekileceği tehdidinde bulunduklarına şahit olduk.”
İranlı yetkilinin, Tahran'ın nükleer programını çeşitli düzeylerde hızlandırdıktan sonra nükleer anlaşmadaki taahhütlere geri dönmeyi kabul edebileceği belirtilen taslaklardan birinde yer alan önerilere değinmek istemediği de dikkatlerden kaçmadı.
İsrail’in parmağı
Diğer taraftan İranlı yetkili, yedinci turdaki duraklamada İsrail'in parmağı olduğuna işaret ederek, “Siyonist yapının bu durumdan memnun olmaması son derece doğal. Siyonist basın, müzakereleri olumsuz etkilemek için söylentiler yaymaya çalıştı. Diğer tarafları, görüşmelerin gidişatından rahatsız olan bazı dış mihrakların müzakereleri etkilemek için yanlış ve çarpık söylentiler yaymasına izin vermemeleri konusunda uyardık” dedi.
Müzakerelerin altıncı turunda çıkmaza girildiğini söyleyen İranlı yetkili, yeni İran hükümetini temsil eden müzakere heyetinin katıldığı ilk müzakerelerle ilgili olarak “Bu müzakere turunda nihai bir sonuca ulaşılamayacağı zaten açıktı. Yetkili, yeni ekibin hem deneyim, hem ekibin oluşumu hem de metinler ve teklifler açısından bu müzakere turuna katılması gerektiğini düşündüğünü belirtti.
İran’ın müzakere ekibinin görevi ile ilgili iki noktaya değinen İranlı yetkili, birinci olarak ekibin Viyana'da ‘iyi bir anlaşma’ elde etmek istediğini, ikinci olarak ise tekliflerin nihai ve heyetin Viyana ziyaretinden önce karşı tarafa sunulmak üzere hazır olduklarını söyledi. Bazı tarafların İran’ı ciddi olmamakla ve açık tekliflerde bulunmamakla suçlamalarının daha öncesinde tahmin edilen bir durum olduğunu ifade eden yetkili, “Yeni hükümet, müzakerelere pragmatik bir yaklaşım ve net bir planla başladı” şeklinde konuştu.
İranlı yetkili, Müzakere ekibinde yer alanların sayısının artırılmasıyla ilgili bir soruya yanıt olarak, “Üzerinde durulan konulardan biri de yazılı metinlerde ve müzakerelerdeki tutumlarda herhangi bir eksikliğin olmaması için doğru analiz yapabilme ve karar verme kabiliyeti kazandırmaktı” dedi. Hükümetin bir sonuca varma konusunda ciddi olduğunu ve müzakereleri mümkün olan en kısa sürede bitirmeye çalıştığını belirten yetkili, bu nedenle bir karar alma süreci sağlamak, metinler hazırlamak ve yerinde geri bildirimde bulunmak gerektiğinin altını çizdi.