İsrail Kudüs'te 6 kişilik Filistinli aileyi kendi evlerini yıkmaya zorluyorhttps://turkish.aawsat.com/home/article/3345931/i%CC%87srail-kud%C3%BCste-6-ki%C5%9Filik-filistinli-aileyi-kendi-evlerini-y%C4%B1kmaya-zorluyor
İsrail Kudüs'te 6 kişilik Filistinli aileyi kendi evlerini yıkmaya zorluyor
Fotoğraf: AFP
Kudüs/AA
TT
TT
İsrail Kudüs'te 6 kişilik Filistinli aileyi kendi evlerini yıkmaya zorluyor
Fotoğraf: AFP
İşgal altındaki Doğu Kudüs'ün Silvan beldesinde yaşayan Filistinli bir aile, İsrail'in "ruhsatsız" olduğu gerekçesiyle yıkım kararı verdiği evlerini kendi elleriyle yıkmaya başladı.
Sivil toplum kuruluşu Vadi Hilve Enformasyon Merkezinden yapılan açıklamada, Silvan beldesinin Bi'ru Eyüp Mahallesi'ndeki evin sahibi Adnan Zeytun'un sözlerine yer verildi.
Zeytun, "Geçen hafta işgal belediyesinden evimizin bir hafta içinde yıkılacağına dair bir ihbar aldık ve bugün yıkıma başlamak zorunda kaldık." ifadesini kullandı.
Evde 4'ü çocuk 6 kişinin kaldığını aktaran Zeytun, İsrail belediyesinin yıkması halinde ücret ödemeleri gerektiği için 4 yıl önce inşa edilen evlerini, kendileri yıkmak zorunda kaldıklarını kaydetti.
Evi kendilerinin yıkması için verilen mühletin yarın (7 Aralık) sona ereceğine işaret eden Zeytun, aksi durumda yıkım işleminin belediye tarafından yapılacağını, bunun da ailesine ağır maliyete yol açacağını belirtti.
İsrail'in Doğu Kudüs'teki yıkımları
İşgal altındaki Doğu Kudüs'te Filistinlilere imar izni konusunda zorluk çıkaran ve yapılan başvuruların tamamına yakınını reddeden İsrail makamları, Filistinlilere ait binlerce evi "ruhsatsız" olduğu iddiasıyla yıkma tehdidinde bulunuyor.
Filistinli kaynaklar, 1967'den bu yana Doğu Kudüs'te Filistinlilere ait 5 binden fazla evin İsrail güçleri tarafından yıkıldığını kaydediyor.
BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisinin raporuna göre, İsrail makamları, 2020'de Doğu Kudüs'te onlarca evi "ruhsatsız" olduğu gerekçesiyle yıktı. Yıkımlar nedeniyle onlarca Filistinli evsiz kaldı.
İsrail'e bağlı belediyenin söz konusu uygulamasının hiçbir hukuki dayanağı olmadığını belirten Filistinliler, bunun "İsrail'in yıldırma ve şehri Yahudileştirme politikalarının parçası" olduğunu ifade ediyor.
İsrail belediyesi çoğu zaman yıkım masraflarını da evi yıkılan kişilerden tahsil ediyor.
Putin: İran ile ilişkilerimiz olumlu yönde gelişiyorhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5218744-putin-i%CC%87ran-ile-ili%C5%9Fkilerimiz-olumlu-y%C3%B6nde-geli%C5%9Fiyor
Putin: İran ile ilişkilerimiz olumlu yönde gelişiyor
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bugün Türkmenistan’da düzenlenen uluslararası bir forum kapsamında İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile yaptığı görüşmede, Moskova ile Tahran arasındaki ilişkilerin ‘son derece olumlu bir şekilde geliştiğini’ söyledi.
Şarku’l Avsat’ın Rus haber ajansı Sputnik’ten aktardığına göre Putin, görüşmede, Rusya’nın Birleşmiş Milletler’de (BM) İran’ın nükleer programı konusunda Tahran ile yakın koordinasyon içinde çalıştığını ifade etti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)
Putin, iki ülkenin Buşehr Nükleer Santrali başta olmak üzere çeşitli alanlarda iş birliği yürüttüğünü, ayrıca Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru gibi altyapı projelerinde birlikte çalıştıklarını belirtti. Rus lider, gaz ve elektrik sektörlerinde ortaklık imkanlarının da değerlendirildiğini dile getirdi.
Pezeşkiyan ise görüşmede, Tahran’ın Moskova ile imzalanan kapsamlı stratejik ortaklık anlaşmasının tüm maddelerine bağlı olduğunu vurguladı.
Fildişi Sahili, El Kaide ile bağlantılı militanlara karşı koymak için ABD casus uçaklarını görevlendirmeyi planlıyorhttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5218731-fildi%C5%9Fi-sahili-el-kaide-ile-ba%C4%9Flant%C4%B1l%C4%B1-militanlara-kar%C5%9F%C4%B1-koymak-i%C3%A7in-abd-casus
Fildişi Sahili, El Kaide ile bağlantılı militanlara karşı koymak için ABD casus uçaklarını görevlendirmeyi planlıyor
Casus uçak
Fildişi Sahili’nden iki güvenlik yetkilisi, ülkenin ABD Başkanı Donald Trump yönetiminden, El Kaide bağlantılı militanlara karşı sınır ötesi operasyonlarda kullanılmak üzere ülkenin kuzeyine Amerikan keşif uçakları konuşlandırmasını talep ettiğini söyledi. Yetkililer, Washington’dan gelecek kararın gelecek yıl netleşmesini beklediklerini belirtti.
Terörle mücadelede görevli üst düzey bir yetkili, Abidjan ile Washington’ın bölgesel güvenlik ihtiyaçları konusunda mutabakata vardığını, ancak zamanlamanın hâlâ kesinleşmediğini ifade etti.
Beyaz Saray yorum talebine yanıt vermezken, Pentagon şu anda Fildişi Sahili’nde operasyon planı olmadığını açıkladı. ABD Dışişleri Bakanlığı ise değerlendirme yapmaktan kaçındı, ancak “Amerikan çıkarlarıyla bağlantılı olduğunda terörle mücadele hedeflerimizi sürdürmeye devam edeceğiz” açıklamasını yaptı.
Fildişi Sahili Savunma Bakanlığı da yorum talebine yanıt vermedi.
Washington, geçen yıl Batı Afrika’daki ana üssünü kaybetmişti. Nijer’in güvenlik desteği için Rusya’ya yönelmesi üzerine ABD, 100 milyon dolar değerindeki insansız hava aracı (İHA) üssünden çıkarılmıştı.
Bu üs, Sahel bölgesinde El Kaide ve DEAŞ bağlantılı gruplara ilişkin kritik istihbarat sağlıyordu. Küresel Terörizm Endeksi’ne göre, geçen yıl bölgede bu gruplarla bağlantılı faaliyetler nedeniyle 3 bin 885 kişi hayatını kaybetti. Bu sayı, dünya genelindeki terör kaynaklı ölümlerin yarısına denk geliyor.
Afganistan'da Perşembe günü Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde polis memurları (EPA)
Afganistan’daki Taliban yönetimi, iki ülke arasında günler önce yeniden alevlenen sınır çatışmalarının ardından, Pakistan’a yönelik dolaylı güvence mesajlarını yoğunlaştırdı. Kabil, kırılgan ateşkesi koruma çabalarının sürdüğü bir dönemde hem dinî hem de siyasi bir dizi taahhüdü arka arkaya açıkladı.
Başbakan Ahund ve üst düzey isimlerin katıldığı, binden fazla din adamını bir araya getiren toplantıda yayımlanan fetva, Afgan topraklarının hiçbir ülkeye karşı kullanılmayacağını ilan etti. Siyasi–fiqhî bildiri, sınır ötesi çatışmalara müdahil olanlara karşı yaptırım uygulanacağını vurguladı.
Bildirinin ardından Dışişleri Bakanı Emirhan Muttaki, hükümetin fetvadaki taahhütlere “tam bağlılık” göstereceğini açıkladı. Açıklama, Pakistan içini hedef alan ve sorumluluğu başta Pakistan Talibanı (TTP) olmak üzere çeşitli gruplara atfedilen saldırıların ardından yükselen gerilimi yatıştırma girişimi olarak değerlendirildi.
Sınırdaki son saldırıda, salı günü Afganistan sınırına yakın Kurram bölgesindeki bir güvenlik noktasının hedef alınması sonucu 6 Pakistan askeri hayatını kaybetmişti. İslamabad, saldırıların Afgan topraklarını kullanan silahlı gruplarca planlandığını savunurken, Kabil bu iddiaları reddediyor ve TTP ile operasyonel bağları olmadığını öne sürüyor.
3 Aralık 2025'te Afganistan sınırında düzenlenen saldırıda hayatını kaybeden Pakistanlı güvenlik görevlileri için düzenlenen cenaze töreninden bir kare (AFP)
Din adamları kurultayının sonunda yayımlanan bildiride, Afgan hükümetinin ülke topraklarının hiçbir devlete karşı kullanılmaması taahhüdünü “şer’î bir sorumluluk” olarak üstlendiği belirtildi. Açıklamada, bu taahhüdü ihlal edenlerin asi sayılacağı ve gerekli işlemlerin uygulanacağı ifade edildi.
Bildiride, ülke egemenliğini savunmanın dinî bir görev olduğu vurgulanırken, aynı zamanda “Afgan topraklarının başka herhangi bir devlete zarar vermek için kullanılmasının caiz olmadığı” yeniden teyit edildi. Ayrıca Afgan vatandaşlarının sınır ötesindeki askerî faaliyetlere katılmak üzere ülke dışına gitmesinin yasak olduğu, bunu yapanların “muhalif ve asi” kabul edileceği kaydedildi.
Toplantıda Başbakan Ahund’un yanı sıra Yüksek Mahkeme Başkanı, İyiliği Emretme ve Kötülükten Sakındırma Bakanı, Yükseköğrenim Bakanı ve diğer üst düzey isimlerin bulunması, Taliban yönetiminin Pakistan’a hem dinî hem de siyasi nitelikte çift katmanlı güvence sunma çabasının işareti olarak değerlendirildi. Kabil yönetimi, özellikle sınır aşan silahlı gruplar konusunda artan uluslararası baskıyla karşı karşıya.
Afganlar, 6 Aralık 2025'te Pakistan güçleriyle sınır çatışmalarında öldürülen bir adam için yas tutuyor (AFP)
Dışişleri Bakanı Muttaki, devlet medyasına yaptığı açıklamada, ülke genelindeki din alimlerinin “İslami düzenin korunmasına yönelik birleşik fetvalarını” yenilediklerini belirterek, Afganistan’ın hiçbir ülkeye zarar verecek bir faaliyete izin vermeyeceğini yineledi. Muttaki, “Bu, alimlerin tavsiyesidir ve tüm Müslümanlar için yerine getirilmesi gereken bir görevdir” dedi.
Muttaki, fetvayı ihlal ederek sınır ötesi faaliyetlerde bulunanlara karşı Afgan yönetiminin gerekli adımları atma hakkına sahip olduğunu vurguladı. Bu ifade, TTP’ye katılan Afgan unsurlara yönelik üstü kapalı bir mesaj olarak değerlendirildi.
Açıklamasının sonunda “birlik ve fitneden uzak durma” çağrısı yapan Muttaki, Afgan halkının tarih boyunca din alimlerinin fetvalarına uyduğunu ve bugün de bu çizginin sürdürüleceğini belirtti.
Gözlemcilere göre fetva, siyasi bildiri ve resmî açıklamaların tamamı, son haftalarda tırmanan saldırılar nedeniyle artan Pakistan tepkisini yatıştırmaya ve Kabil’in güvenlik taahhütlerine bağlılık gösterdiğini ispatlamaya yönelik koordineli bir çabanın parçası niteliğinde. Geçen cuma yaşanan ve 4 kişinin ölümüne yol açan sınır çatışması, iki ülke arasındaki gerilimi yeniden tırmandırmıştı.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة